03.09.2020 - 11:20 | Son Güncellenme:
ANKARA (AA)
Mert Nobre, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2004-2006 yıllarında Fenerbahçe'de birlikte forma giydiği eski takım arkadaşı Alex de Souza'nın muhteşem bir futbol aklının olduğunu belirtti.
Alex'in kariyer planı hakkında da görüşünü aktaran Nobre, "Alex'in kafasında Fenerbahçe var. Belki bir teklif gelir. Alex kursa başladı, lisansını aldı. Ne zaman olur, düşüncesini bilemiyorum. Bunu sadece kendisini bilir. Alex bambaşka bir oyuncuydu. İnanılmaz akıllı bir oyuncu. Her maçta en az 4-5 net pozisyon hazırlar. Herkesi normal olarak görürsek, Alex ekstraydı. Çok akıllı bir futbolcuydu." ifadelerini kullandı.
Ali Sami Yen Stadı'nda attığı golü unutamıyor
Türkiye'de attığı gollerle hafızalara kazınan Mert Nobre, Fenerbahçe formasıyla Ali Sami Yen Stadı'nda Galatasaray'a karşı kaydettiği golü unutamıyor. Ali Sami Yen Stadı'nda 27 Kasım 2005'te oynanan maçta Fenerbahçe'nin 1-0 kazanmasını sağlayan tek golü attığını hatırlatan Brezilya asıllı teknik adam, "Çok gol attım ama en unutulmazı, Fenerbahçe formasıya Galatasaray'a Ali Sami Yen Stadı'nda attığım goldü. Mondragon'un üzerinden aşırtmıştım. O golü unutamıyorum." diye konuştu.
Nobre, kariyeri boyunca en zorlandığı kalecinin ise Rüştü Reçber olduğunu aktardı.
"Çalışmaktan en fazla keyif aldığım teknik direktör Denizli'ydi"
Nobre, Türkiye'de çok fazla teknik adamla çalıştığını ancak Mustafa Denizli'nin kendisinde ayrı yeri olduğunu dile getirdi. Beşiktaş döneminde Denizli'yle çalıştığını hatırlatan genç teknik adam, "Türkiye'de çalışmaktan en fazla keyif aldığım teknik direktör Mustafa Denizli'ydi. Beşiktaş'ta birlikte çalıştık. Çok rahat, inanılmaz rahat bir teknik adam. Fenerbahçe'de Daum inanılmaz disiplinliydi. Ben de disiplini çok severim. Çünkü 30 kişiyi yönetiyorsunuz ve disiplin çok önemlidir. Aralarından birini tercih etmem gerekirse, 'Mustafa Denizli' derim. Onunla çalışmak inanılmaz keyifliydi." açıklamasını yaptı.
Teknik direktör idolü olarak vatandaşı Vanderlei Luxemburgo'yu gösteren Nobre, "20 yaşında Cruzeiro'da onunla çalıştım. Çok iyi bir teknik adam, inanılmaz taktik dehası var. Tabii ki Pep Guardiola, Jose Mourinho... Bunları da örnek alıyorum. İnşallah kısa zamanda ben de aynı kariyer yolundan giderim. Biz Brezilyalılar için Luxemburgo başkadır. Guardiola'nın, Mourinho'nun bir sistemi var ama Luxemburgo onların sistemini 10 sene önce bulmuştu. Marcelo Bielsa'yı da çok severim. Bence o da inanılmaz bir hoca." şeklinde konuştu.
Nobre, "Siz nasıl sistem belirlemeyi düşünüyorsunuz? sorusuna ise gülerek, "Başka sistem, yeni sistem. Türkiye'dekinden biraz farklı bir sistem. Sürpriz." cevabını verdi.
Türk pasaportu olduğunu hatırlatan Nobre, genç teknik direktörlerin ülke futboluna dahil olduğunu da vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Futbolculuk dönemimde A Milli Takım'dan davet bekledim ama olmadı. İleride orada teknik direktörlük olur mu? Her şey olabilir. Çok uzun bir yol bu. Tabii şu an milli takım seviyesine hazır değilim ama belki 5 sene sonra olabilir. Volkan Demirel, Sabri Sarıoğlu, Selçuk İnan, Egemen Korkmaz... Antalya'da beraber kurstaydık. Bu jenerasyon bence çok iyi. İnşallah kısa zamanda herkes başarılı olur. Orada 15 gün eğitim aldık. Yeni jenerasyonla bambaşka bir sistem geliyor. Daha iyi olacak."
"Türkiye'de golcü sıkıntısı var"
Futbolculuk döneminde önemli bir santrfor olan Nobre, son yıllarda iyi forvet bulmanın zorlaştığına dikkati çekerek, "Türkiye'de golcü sıkıntısı var. Yeni jenerasyonda iyi golcüler geliyor. Örneğin bizim burada 17 yaşında Baran (Başyiğit), 19 yaşında Gökhan (Altıparmak) var. Geçen sene TFF 1. Lig'de Bursaspor'da Kubilay Kanatsızkuş çok iyi oynadı. Kısa zamanda 5-6 potansiyelli santrfor çıkar Türk futbolunda. Şimdi Burak Yılmaz, Cenk Tosun var. Başka da zor, sayamıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'yi çok sevdiğini de anlatan Nobre, "Türkiye inanılmaz bir ülke. İnsanı sıcak kanlı. Fenerbahçe zamanında çok kolay adapte oldum. Herkes bana, 'Nasıl bu kadar çabuk adapte oldun?' diye soruyordu. Çünkü Brezilya insanına benziyorlar. Yaklaşık 16 senedir Türkiye'deyim. Mersin, Kayseri, Erzurum, Hatay... Bir çok yere gittim. Bu ülke benim hayatıma inanılmaz şeyler kattı. Ben geldiğim zaman 22 yaşındaydım. Türkiye benim hayatım için inanılmaz önemli." diyerek sözlerini tamamladı.