17.04.2020 - 11:59 | Son Güncellenme:
İşte Merih Demiral'ın verdiği yanıtlar:
Covid-19 virüsü ne yazık ki tüm dünyaya yayıldı. Yaşamımıza evden devam ettiğimiz bu günler hakkında neler söylemek istersin?
Aslında Covid-19 virüsü yeni bir dünya düzenini yaşamamızı zorunlu kılan bir süreç oluyor. İstemeden de olsa herkesin alışkanlıkları değişti. Bunun yanında insanlar da bireysel olarak daha bilinçli olmaya başladılar. Ben çok karamsar değilim; çünkü insanlık geçmişte de bu tarz zorlukların üstesinden gelmeyi başardı ve bence yine başaracaktır. Ayrıca evde kalmak zorunda kaldığımız bu süreçte kendimizi geliştirebilmemiz için oluşan çok büyük bir zaman var. Bu süreci bir şans olarak görüp kazançlı çıkabilmek de bizim ellerimizde. Spor yapabilir, kitap okuyabilir, yeni bir dil, bir hikaye öğrenebiliriz. Örneğin; geçtiğimiz günlerde 12 yaşında futbol oynarken geçirdiği bir kaza sonrasında kör olan ve futbolu bırakıp müzik dünyasına giren dünyaca ünlü tenor Andrea Borcelli’nin Milano’da canlı olarak verdiği konseri internetten izleme fırsatı bulduk.
Dünya’da seni seven insanların sayısı arttıkça bizler de gurur duyuyoruz. İki dilde salgınla mücadele eden insanlara bir mesaj verdik. Kısaca düşüncelerini anlatmak ister misin?
Tabii ki yaptığınız iş ile normal şartlarda göremeyeceğiniz insanlara ulaşabilmeniz ve onların desteğini görmeniz tarifi zor bir duygu. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Din, dil ve ırk ayrımı yapmaksızın ulaşabildiğim insanlara bu süreçte yalnız olmadıklarını göstermek için farklı platformlardan üzerime düşeni yapmaya çalıştım. Milletimizin bana verdiği destek ve gösterdikleri sevgi karşısında ben de her zaman onların yanında olduğumu göstermeye çalışıyorum. Hep birlikte daha nice güzel günler yaşayacağız, her şeye rağmen umudumuzu kaybetmeyelim.
Merih Demiral karantina günlerini evinde nasıl değerlendiriyor?
Her gün mümkün olduğunca erken kalkıyor ve kahvaltımı yaptıktan sonra kulübüm tarafından bana verilen rehabilitasyon programımı uyguluyorum. Bu rutin aşağı yukarı 3-4 saatimi alıyor. Ardından dinleniyorum. Bu dinlenme sürecimde farklı aktiviteler yaparak motivasyonumu yükseltmeye çalışıyorum. Mesela bazı günler arkadaşlarımla FIFA oynuyorken, bazı günler daha önce izleyemediğim belgesel ve filmleri izliyorum. Örnek vermek gerekirse “Kobe Bryant’s Muse” en sevdiğim belgesellerden biri, film olarak “Interstellar” beni çok etkiledi.
Dybala ve Ronaldo ile olan arkadaşlığın sosyal medya da çok konuşuluyor ve sevenlerin her paylaşımı mutlulukla takip ediyor. Onlarla ilgili neler söylemek istersin?
İkisi de çok iyi ve çok mütevazi insanlar. Ronaldo kaybetmeyi sevmeyen, kaybetmenin ya da kazanmanın düzgün bir insan olmaktan daha önemli olmadığını bilen biri. Saha dışında da inanılmaz pozitif ve esprili bir insan. Varlığı sizi bir üst boyuta taşıyor. Dybala takıma katıldığım günden beri bana çok yakın davranıyor. Çok iyi bir ilişkimiz var. Sık sık şakalaşıyoruz ve hatta arada ona “Arjantin’in en iyisi sensin,” diye takılıyorum. Top ayağındayken bir sihirbaza dönüşüyor ve antrenmanlarda da beni çok zorluyor. Ciddi bir sakatlık yaşamana rağmen koltuk değnekleri ile tribünlerden arkadaşlarına destek olmaya devam etmiştin. Salgının bir an önce sona ermesi ve sahalara dönmen, senin için de ekstra mutluluk verici olacak diyebilir miyiz? Futbol takımlarında birçok insan görev yapıyor. Birlikte uzun bir yola çıkarken herkes bu yolda elinden geldiğince takıma katkı sağlamaya çalışıyor. Ben de oynarken katkı sağlamaya çalışıyordum. Şimdi ise maalesef oynayamıyorum ama takımımın yanında olmak, onlara soyunma odasında ve tribünde destek vermek, onlarla gurur duymak hoşuma gidiyor. Doktorum sakatlık sürecimi yakından takip ediyor. Tabi ki en büyük arzum tekrardan formama kavuşmak ve kaldığım yerden takımım için elimden geleni yapmak. Değneklerim artık yok ve var gücümle geri gelmek için mücadeleye devam ediyorum. Tekrardan forma giyme arzusu her gün daha da motive olmamı sağlıyor.
Milli takımı, tamamen saha dışından, nasıl değerlendirmek istersin? Aile ortamın ve bu zor süreçteki iletişiminiz hakkında ne düşünüyorsun?
Eleme periyodunda nasıl farklı bir bağa sahip olduğumuzu herkese gösterdik. Zaten geçmişten beri birlikte oynadığımız arkadaşlarımıza tecrübeli oyuncular da dahil olunca genç, istekli ve mücadele eden bir milli takım ortaya çıktı. Bu süreçte de sık sık konuşuyoruz. Bence gayet güzel bir iletişimimiz var. Zaten “aile gibi” denilmesinin sebebi de bu. Önümüzdeki yıllarda da bu birliktelikle birçok başarı yakalayacağımıza inanıyorum. Bu kötü günleri geride bıraktığımızda ilk olarak ne yapmayı düşünüyorsun? Özlediğin bir yer veya aktivite var mı? Normal günlerimde de çok sık dışarı çıkan bir yapıya sahip değilim. Antrenmanlarımın dışında genelde evde olmayı tercih ediyorum. Ama normal günlerden farklı olarak futbol ve diğer organizasyonları televizyondan takip edemiyorum. Sevdiğim restorana gidip yemek yiyemiyorum. Ancak her şey normale dönünce futbol, F1, Moto GP gibi organizasyonları tekrardan izlemeye başlayacağım. Karantinanın bitmesiyle birlikte ilk işim de en sevdiğim restoranda bir akşam yemeği yemek olacak. Son olarak zor zamanlar geçirdiğimiz bu günlerde seni seven insanlara neler söylemek istersin? İnsanoğlu geçmişten bugüne türlü zorlukları aşmasını bilmiştir. Sorunlar sürekli farklılık gösterse de, üstesinden gelmenin tek yolu onunla sonuna kadar mücadele etmektir. Ne olursa olsun umudumuzu kaybetmeyelim, sonunda yine biz kazanacağız.