01.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:
Takip etmeseler de doğrudur. Evet çoktur bu memlekette bu işi yapanlar...Ancak şunu sormazlar. Bu memlekette yeterinden fazla olan sadece spor yorumcuları mıdır? Sık sık 'Dünyanın neresinde bu kadar çok futbol yorumcusu' diye sorulur ya memleketimde. Soranlar sanki tüm dünya medyasını gün ve gün takip ediyorlarmış gibi. Ben de soruyorum size 'dünyanın neresinde bu kadar çok bakkal var?' Ya da dünyanın neresinde gördünüz, bir sokakta 9 eczane? Hangi şehir merkezinde bu kadar alışveriş merkezi var? Bizde her sokakta 3 tane olan kuruyemişçiden dünyanın herhangi bir yerinde bir tane gören var mı?Her ülkenin kendi anlaşılmaz gerçekleri vardır. Bizde de bir esnaflık gerçeği var. Ekonomiyi fabrikalar değil esnaflar yürütmüyor mu bu ülkede? İşte futbolu da bu kapsamda ele almalı.Türkiye'de futbol oyunculardan ve oyunun kendisinden çok, yöneticiler ve futbol yorumcuları üzerinden yürüyor. Bakın Beşiktaş-Antep maçının öncesine. Spikerle gazeteci konuşuyor bir saat. Aralarda da röportajlar giriyor. Muhabir sırayla başkana, futbol şubesi yöneticilerine, o yöneticiye, bu yöneticiye soruyor. Beşiktaş stoper alacak mı Sayın Demirören? Beşiktaş yönetici alacak mı Sayın Yaşmak, stoper alacak mı Sayın Dümbüllü? Maç bitiyor bu kez biz konuşmaya başlıyoruz. Evet Mehmet, Beşiktaş stoper almalı mı? -Evet tabii neden olmasın!Bu durum hep böyleydi ve sanırım böyle de olmaya devam edecek.İşin gerçeği bu! Gerçek üretime kimse yanaşmıyor. Neden Futbol Mundial gibi bir yapım bizde yok diye sorulmuyor? İyi futbol, spor dergileri ellerde değil. Kaç kişi okuyor Cumhuriyet'in harika dergisini ya da 4-4-2'yi? Peki ne var? Fikir esnaflığı, futbol yorumculuğu! Eski futbolcular bu durumdan rahatsız olmuyor da, futbolu neden biz yazmıyoruz, konuşmuyoruz diye rahatsız oluyor.Kime sorsan 'O kim ki, konuşuyor futbol hakkında' diyor? Çoğunda benim de adım anılarak.Rüştü'nün 4-4-2'ye verdiği röportaja bakın. 'Beni eleştirecek kişinin en az benim kadar milli olması lazım'. Bu klasmana Ertuğrul Sağlam, Sinan Engin ve Fatih Terim bile giremiyor. Onun kadar milli olan yok. Eleştirecek de yok yani! Rüştü biraz fazla abartıyor olsa da aslında haklı. Bizim yaptığımız işleri eski ve ünlü futbolcuların yapması gerekiyor aslında. Sahada hayran olduklarımızın gazete sayfalarında ve TV'lerde yorumlarıyla, mizahlarıyla büyümesi daha akıl karı bir durum. Böyle olması daha doğru.Peki neden olmuyor? Neden Feyyaz Uçar'ın kısa süre denediği yazarlığı bırakmasının ardından, Rıdvan Dilmen bu kadar tek, bu kadar rakipsiz? Neden misal Yılmaz Vural'ın sahip olduğu mizah onu büyük bir TV yıldızı yapmıyor? Neden bize ihtiyaç duyuluyor?Çünkü kimse kusura bakmasın, hayatında kapıcıya not, sevgilisine mektup yazmamış adamdan yazar olmaz. Hayatta okuduğu tek şey otomobil broşürü olan adamdan da olmaz yazar. Oğuz Çetin "Hıncal Uluç'un, Mehmet Demirkol'un hayatında ayağına top mu değmiş ki futbol yazıyor" diye sorarken haklı olabilirdi. (Tabii benim ayağıma top değmediği bir gerçek olsaydı) Ama ben de şunu sorabilirim. Oğuz Çetin'in eline klavye mi değmiş ki, o yazacak? Oğuz Çetin 30 yıldır tanınan bir adam. Ağzından bir kere insanları düşünmeye sevkedecek 'Hakikaten ne ilginç!' dedirtecek bir cümle duyan var mı? Olmadığı için ben program yapacak olsam onu değil Aykut Kocaman'ı düşünürüm. Düşündüm de. Okay'la birlikte Habertürk'te yaptığımız program için, Melih Meriç'in de özel isyteğiyle ona 'gel' dedik.Peki o ne dedi? 'Ben seneye beraber çalışma ihtimalim olan oyuncuları, yöneticileri nasıl eleştirebilirim ki?'Aykut Kocaman çok haklı bir gerekçeyle reddetti teklifi. Baştan teşhisi koydu. Çünkü adam dürüst ve kafası çalışıyor. Kusura bakmasınlar geri kalanları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.Yapanlar 'aman o başkanı kırmayayım, aman bu hocayla aram bozulmasın, aman bu oyuncuyu üzmeyeyim' diye düşündükleri için hiçbir şey söylemeden yapıyorlar yorumculuğu. Kafalarında binbir hesapla yaptıkları için de yaptıkları hiçbir şeye benzemiyor. Bugün eleştiriyi yarın bir kulüpte iş bulabilmek için yapıyorlar da ondan olmuyor. Öyle bir durum oluştu ki, adamı akşam dinliyorsun, sabah bir takımın başında. Diğer akşam bir bakıyorsun maçta yorumcu olmuş.Bir gün gazeteyi açacağım ve Melih Şendil, Denizli'nin başına geçti haberini okuyacağım diye korkuyorum. Kazara onu da götürecekler.Yani diyeceğim, futbolcular okuyun, yazın bir taraftan da. Yabancı dil öğrenin, gittiğiniz ülkelerde otel odasına tıkılmayın, etrafınıza bakın. Lüks arabalardan başka zevkler edinin kendinize.Bu işi yarın bir takımın başına geçerim diye yapmayın.Bu işi iş olarak yapın. Siz kabul etmeseniz de bu bir meslektir. Tencereniz bu işle kaynasın.İşte o zaman bize ihtiyaç kalmaz. mdemirkol@milliyet.com.tr