Mehmet Demirkol

Mehmet Demirkol

mdemirkol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sıkıntı yaşayan, ilk kez bir maç öncesi, hem de şehir dışında kampa giren Galatasaray’ın çok yüksek bir konsantrasyonu vardı.
Haftasonu Barça’yı deviren ilk takım olan Atletico’nunsa o kadar değil. Madridlilerin zaferin getirdiği derin sarhoşlukla, bu galibiyeti istikrara dönüştürmekte sorun yaşayacağını düşünüyordum. Galatasaray’ın savunmada onları zorlamasının yarattığı yılmışlıkla öyle de oldu.
Reyes, Aguero, Simao, Forlan’la dar alanda bile süratli olma potansiyeli olan, bunu Barça’ya karşı da gösterebilen Madrid hücumunu Galatasaray’ın birbirine yakın oynayan 6’lı savunması pek rahat ettirmedi. Avrupa arenasında, İspanya’da olduğundan daha fazla zorlanan Atletico için fazlasıyla konsantre bir yapıydı bu. Hem beynen hem de grup yapısı olarak. En basit örneği sadece yenen golde pozisyon hatası olmasına rağmen sezonun en iyi oyununu oynayan Leo Franco olsa gerek. Neill ve Servet’in desteğiyle beklendiği kadar olmasa da gelen akınlarda soğukkanlıydı.
Madrid’in tersine hücum hattında sadece santrforsuz durmayan, sanki kırmızı kartla eksik kalmış izlenimi veren Galatasaray hücum hattını maçın sonuna kadar ayakta tutan da arkadaki bu yapı oldu. Elano’dan da destek alarak işlerini büyük çoğunlukla iyi yaptılar.
Madrid’e karşı ilk yarıda da 3 kez şans bulmakla kalmadılar, ikinci yarıda Keita’nın markajdan kurtulmasıyla beraberliği yakalayıp, galibiyet şansları da yakalamayı bildiler. Eğer dün sahaya Baros’la çıkabilselerdi, turla dönmeleri iş değildi.
Bu skor ikinci maçın stratejisini tamamen Galatasaray lehine çevirdi. Kontrol oyunu oynamak, savunma tedbiri almak mümkün. Seyirci desteği ve bu konsantrasyonla Galatasaray’ın işi artık zor değil.