Dün akşam sezon başındaki toptan iştah ve ihtiras olmasa da, yakın geçmişin ilerisinde bir oyun vardı. Temel değişim yine eskisi gibi hücumu enine/boyuna geniş alanda yapıp, markajdan kurtulmak, rakibin savunmada yerleşmesini zorlaştırmaktı. Bunu 70’inci dakikaya kadar nispeten yapabildiler.
Kuşkusuz sezon başında olduğu gibi, bunu daha süratli yapıp markajdan kurtulan oyuncuları daha fazla içeri sokmak gerekiyor. Ancak Mustafa Sarp’ın birkaç defa ceza sahası içinde pozisyona girmiş olması bile bu yönde bir iyileşme olduğunu gösteriyor. Elano da çalışkanlığına bu yönde bir yırtıcılık ekleyebilse her şey çok daha kolay olabilirdi.
Nonda çok iyi bir golcü. Hatta ligin en standartlı santrforu diyebiliriz. Ancak bunun da ötesinde önemi, pozisyon bilgi ve sezgisinin en üst düzeyde olması. Sadece kendisinin son vuruşçu olduğu anlarda değil. Arda’ya Kewell’a, Sarp’a herkese alan açarak, savunmanın dengesini bozarak, duvar olarak büyük iş yapıyor. Savunma 2, hatta 3 oyuncuyla onu kontrol ediyor ve geri kalan herkes için hayat kolaylaşıyor. Bu durumda Arda’nın eski standardına yakın bir serbest yaratıcı oyuncu performansı sergilediğini söylemek mümkün. Nonda’nın büyük katkısıyla...
Tabii tüm bunların olmasında, Panathinaikos’un ilk maçın da etkisiyle Galatasaray’a karşı belki de gereğinden fazla geride oynamasının katkısını unutmamak lazım. Oyunu sahaya yaydıkları son 10 dakikada ortaya çıkan Galatasaray’ın geri dönme problemini böylece çok kullanamadılar. Son 10 dakikadaysa yine Bursa’da olduğu gibi Hollandalıları ayağa kaldırdılar. Bu bölümde Pana’nın ahım şahım bir performans gösterdiğini söylemiyorum. Ama bu kadarı da Galatasaray’ın yumuşak karnını az da olsa zorladı.
Belli ki Galatasaray’ın bu sorunu Rijkaard’ın öncelikli olarak çözmesi gereken temel iş. Orta uzun vadede bunun altından kalkabilirse Hollandalı hem kendi kariyeri hem de Galatasaray için yeni bir kapı açabilir.