10.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Galatasaray'da ne olmuşsa martta olmuş.Ne oluşmuşsa da.Mesela Adnan Bey (Polat) "bana kalsa martta gönderirdim Gerets'i" demişti.Mesela Kalli Galatasaray'a geleceğini martta biliyormuş.Mesela Gerets de martta bilmiyordu gideceğini.Sonuncusu kel alaka gibi oldu ama...Olsun.Bulunsun.Mesela Necati...Galatasaray Yönetimi'nin en sözü geçen yöneticilerinden biri, martta Antalya'da "futbolculuğuna lafımız yok ama çenesi hiç durmuyor" gibilerinden bir şeyler söylemiş birine.Yine Mart...Ne tesadüfse...Bana anlatan da o biri.Yani...Gönderen Kalli değil.Yönetim.Taa Mart'ta.* * *Cihan'ı, Orhan'ı yönetim göndermişti.Hasan Kabze'yi, Galatasaray santrforlarının omertası (mafyanın sessizlik anlaşması). Bozmuştu omertayı.Necati'yi de yönetim göndermiş.4'de 4.* * *Laf yine Necati'ye gelmişken ya da ben lafı yine Necati'ye getirmişken...27 Temmuz'da Köyün Delisi'nde bakın ne demişim?İnsan(ben) altında başka şeyler arıyor bu işin...Mecburen.Üstünde kim varsa...Altından da o çıkacak.Bu işin...Bence.Kalli değil.* * *Daha, şunun şurasında kaç gün geçti?Üstünde kim varsa...Altında da o çıktı.Bu işin.Necati işinin.* * *Yöneticilere bulaşmak değil niyetim.Onlar yöneticiler.Adları üstünde...Yönetiyorlar.İsterlerse Necati'yi, isterlerse tüm takımı gönderebilirler.Banan ne...Seçenleri bağlar...Ama..."Biz gönderdik" demeliler."Kalli gönderdi" demek olmaz.Şık olmaz.Olmadı da.* * *Herkes merak ediyordu "niye Kalli Feldkamp?"Sebep bumu yoksa?Alman Hoca'nın misyonu bumu?Öyle gibi...Ve...Sürç-ü lisan ettiysem affola.Ve...Belki bana öyle geldi...Ve...Takılmayın... Ne martmış ya... Okul 08:00'de başlıyordu.Her sabah, Kadıköy'den Karaköy'e 07:15 vapuruyla gidiyordum.Ucu ucuna.Bazen...Sis olurdu ya da lodos.O zaman 07:00 vapuruna binerdim.Çok sis çok lodos olunca da 06:45 veya 06:30 vapuruna.Öyle bir programlamışlardı ki hepimizi...* * *Bir sabah yine vapurlar çalışmadı.Göz gözü görmüyordu yine.Kalkan ilk vapura bindim(06: 45).08:05'de dersteydim.Sınıfta, şimdi yaşıyorsa Kalli'nin yaşında olması gereken, en sevdiğim Hocalardan Herr Umlauf vardı.Hocaların içinde en mantıklı gibi olanı.- Niye geç kaldınız Herr Gökberk?- Sis vardı.- Bir önceki vapurla gelseydiniz.- Öyle yaptım.- Demek, ondan da öncekiyle gelmeliydiniz.- Normalde geldiğim vapurun 2 öncesiyle geldim.- 3 öncesiyle gelseydiniz.- Kalkmadı.- ?- İlk kalkan vapura bindim.- Dün geceden, sis olacağını bilmiyor muydunuz?- Hayır.- Bilmeniz gerekmiyor muydu(genelde sorardık hakikaten bir gece önceden, hava durumunu)?- Gerekiyordu.- Madem vapurla geliyorsunuz, bir gün önce, hava durumunu öğrenmeniz lazım değil mi?- Evet.- Eee?- Sordum "yarın sis yok" demişlerdi.- Meteoloji yanılabilir, hazırlıklı olmanız lazım her şeye.- Haklısınız.- En iyisi, sizin belki bu yakaya taşınmanız.- Haklısınız.* * *5 dakika gecikme için 45 dakika konuşmuştuk yine o sabah.Çin işkencesi gibiydi.Valla billa.Her birkaç dakika bile geç kaldığımda, her sabah, sabah sabah aynı nakarat...Çekilecek gibi değildi.Yine valla billa.Ama...Görünüşte, bize saçma gibi gelse de söyledikleri Herr Umlauf haklıydı.İtiraf etmeliyim.Onun mantığı böyleydi.Ve...Böyle büyüdüm.* * *Floransa'daki ilk günümde her İtalyan'ın bana baktığını fark ettim.Önümden bakmayan, arkamdan bakıyordu.Bi tuhaf oldum.Sonra...Baktım, bütün Almanlar'a bakıyorlar.Sonra rahatladım.* * *Mesela pantalonlarım kışın üşütmez, yazın terletmez, yağmur tutmazdı.Mesela ayakkabılarım yazın hava alır, terletmez, aynı zamanda kışın sıcak tutar(nasıl oluyorsa aynı anda) nasır masır yapmaz, parmakları rahatsız etmezdi.Ne biçim pantolonsa, ne biçim ayakkabıysa...Ortak özellikleri tuhaf olmalarıydı. Hele İtalyanlar'ınkinin yanında daha da tuhaf.Çirkindi.Kısacası.* * *Çocuğum yok.Yapmak 20-30 saniye sürüyor, yapmamak ömür boyu.Bu zorluğu göze aldığıma göre, bir bildiğim vardır.Ama olursa...Bir bildiğim daha var.Alman Lisesi'ne veririm.O kadar bozulmaya uğraştım, İstanbul'da Roma'da, yine bozulamadım.Bu kadar bozulabildim.Alman mantığı, hoşumuza gitmese de doğru mantık.Ve...Arda marda, Sabri mabri, Hasan masan, kulağımı çok çınlatırlar bu sene.Hatta yöneticiler.Hatta Galatasaraylılar.Ve...Böyle bağlayabildim ancak.İdare edin. Yine Alman Lisesi ve yine O nesil Hakan Şükür son döneminde, bir maç var bir maç yok. Karan maçlarda bir var bir yok. Var mı, yok mu ?Yani...Bir ihtimal kalıyor.Galatasaray bir değil, iki forvet buldu.Necati'yi satıp, üstüne katıp...Filan, falan...Onlar banko oynayacak.Kalanlar da ara sıra...* * *Galatasaray'a bir forvet ha geldi ha gelecek.Kalli durup dururken yine bir açıklama yaptı...Ne gerek varsa."Necati para ediyor" dedi.Hakan'la ilgili söylediklerini tekrarlamıyorum.Biliyorsunuz.Ayıp etti.İstanbul'da konuştuğu için.Çünkü...Alman söylediğinde haklı, Dortmund'da, Bremen'de, Münih'de böyle konuşsa bir problem olmaz.Burada olur.Alman mantığı.Almanlar anlar da bize tuhaf gelir.Ve...Bu sene, Kalli Türkiye'de Alman gibi düşünmesinden, Alman gibi konuşmasından çekecek ne çekecekse.Galatasaray da.Mesela Jupp Derwall'in Kalli'den farkı buydu.Türk gibi de düşünüp konuşabilmesiydi.Hatta 10 küsur sene önceki Kalli'nin de bu Kalli'den farkı buydu.Karşısında Türkler var.O hâlâ Dortmundlular, Bremenliler, Münihliler var zannediyor.Ve...Galatasaray'ın kulübesine, işte bu yüzden biri lazım.Bizden biri.Bizim gibi de düşünen, bizim gibi de konuşan biri.Hem futbolcu rahatlayacak hem yönetici hem de Galatasaraylı.En çok da Kalli ve yardımcıları rahatlayacak.Farkında değil hiç kimse.Kalli ve yardımcıları da.Ne tuhaf.* * *Kalli, hepimizin evinde ki olan tonton, saygın, yaşlı, yaşlandıkça da çocuklaşan sevimli adam gibi.Babamız, dedemiz gibi.Bunu da yazmıştım.Hani misafir geldiğinde, bazen salondan odasına kaçırırız.Aman aman aman.Hani ne olur ne olmaz...Mikrofonlar geldiğinde apar topar kaçırılmalı Alman Hoca.Soyunma odasına.O hale geldi.Ev halkını zor durumda bırakıyor. bilgingokberk@mail.com Yine 27 Temmuz Köyün Delisi...