Süper Lig'in marka değeri, saygınlığı, kalitesi son yıllarda mum gibi eriyor.
Yayıncı kuruluşun kulüplere ödediği yayın hakkı kuşa döndü, takımlarımızın Avrupa kupalarındaki hazin durumu ortada...
EURO 2020'ye katılma hakkı kazanan A Milli Takım, UEFA Uluslar Ligi'nde C Ligi'ne düştü...
İngiltere, İspanya, Almanya ve İtalya'dan dörder, Fransa'dan üç kulüp her sezon Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan katılırken, bizim Süper Lig şampiyonumuz 2022-23 sezonundan itibaren Şampiyonlar Ligi'nde yer almak için iki eleme turu oynamak zorunda kalacak...
İki yıl sonra UEFA Avrupa Ligi'ne doğrudan katılım hakkımız da olmayacak...
Peki ama Belçika, Hollanda, Ukrayna, İskoçya ve Avusturya ligleri hızla yükselirken biz neden aynı hızla geriliyoruz? Statlar, tesisler, naklen yayın hakları, futbola gösterilen ilgi ve total gelirlerimiz bu ülkelerin bir hayli üstünde ama biz niye gerilemeye devam ediyoruz? Paraşütsüz düşüyoruz fakat sorunlara bir türlü çare üretemiyoruz....
Bence yaşanan krizin temelinde, yayıncı kuruluş ve hakemlerin tabiri caizse kamyon gibi bu ligin üstünden geçmeleri yatıyor...
Yayıncı, parayı makaslaya makaslaya lütfediyor, hakemler ise akıl almaz kararlarıyla ligin dibine her hafta yeni bir dinamit koyuyor...
Geride kalan hafta öyle penaltı kararlarına, öyle fahiş hatalara şahit olduk ki, ligimizin geleceği adına duyduğumuz endişeler daha da arttı...
Maç maç gidelim...
KARAGÜMRÜK-GALATASARAY: Hakem Mustafa Öğretmenoğlu'nun 90+3'te Galatasaray lehine verdiği penaltı bu ligin neden hızla değer kaybettiğinin belgesiydi adeta. Koray mümkün olan en temiz şekilde topu Diagne'den kurtarmasına rağmen Öğretmenoğlu düdüğünü çaldı. VAR hakemi Zorbay Küçük'ün pozisyon için gereken uyarıyı yapmaması adaleti temelinden salladı. Hakemler bir kez daha herkesin gözü önünde bir maçın kaderiyle oynamaya kalkıştı. Verilen 8 dakikalık uzatmanın sebebi belliydi ama Mevlüt 90+11'de hesapları alt üst etti.
GÖZTEPE-HATAYSPOR: Hatay lehine doğru bir penaltı kararı veren hakem Volkan Bayarslan son bölümlerde Popov'un Ndiaye'yi formasından çekerek indirdiği pozisyonu nedense atladı! Popov'un hareketi net bir faüldü, Bayarslan da pozisyona çok yakındı ancak penaltıyı görmezden geldi. VAR'da kim mi vardı? Tugay Kaan Numanoğlu! Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini mahveden Numanoğlu hiç topa girmedi, bir darbe de Göztepe'ye indirdi.
TRABZONSPOR-ÇAYKUR RİZE: Hakem Ali Şansalan, Rize lehine verdiği penaltıda haklıydı. Ancak Trabzon için çaldığı penaltı düdüğünde skandala imza attı. Emir Dilaver-Ekuban pozisyonu hiçbir şekilde penaltı değildi, trajikomikti, Şansalan ve VAR hakemi Bahattin Şimşek maçın seyrini bir anda değiştirdi.
Şansalan-Şimşek ikilisi, Djaniny'nin golünden önce de sahnedeydi. Ekuban golden önce topa çok açık bir şekilde koluyla müdahale etti, takımına kural dışı biçimde avantaj sağladı, atak da böyle başladı. 25 saniye sonra Djaniny golü atarken, Şansalan ve Şimşek oralı bile olmadı. Şansalan golü verdi, Şimşek yine görmezden geldi ve Trabzonspor hak edilmemiş iki golle galip geldi.
İşin belki de daha garibi, Bahattin Şimşek çarşamba günü oynanacak Fenerbahçe-Başakşehir maçında görevlendirildi!.. Yani görevini çok iyi yapmış olacak ki MHK tarafından haftanın maçını yönetmekle ödüllendirildi. MHK'nın Trabzon'da hiçbir şey olmamış gibi Bahattin Şimşek'i bu kadar kritik bir müsabakaya ataması, bu ülkede futbol adına hiçbir şeyin değişmeyeceğinin ve daha kötüye gideceğinin açık kanıtıdır.
MALATYA-KASIMPAŞA: Bir Adem Büyük klasiği daha izledik. Yine son derece zayıf bir temasa rağmen kendini yere attı, bilmem kaçıncı kez hakemi aldatmayı başardı, penaltıyı aldı. Arda Kardeşler ve VAR hakemi Abdulkadir Bitigen'in bu bildik tuzağa düşmemesi lazımdı.
BEŞİKTAŞ-ERZURUMSPOR: Şampiyonlar Ligi'nde maç yönetmeye başlayan Halil Umut Meler, Necip ile Ömer arasındaki mücadelede penaltı kararı vererek skandal bir hata yaptı, müsabakanın kaderiyle oynadı. 59. dakikada yaşanan pozisyonun penaltı olduğunu ileri süren yorumcular, Ömer'in kontrolsüz biçimde geldiğini söylüyor. Oysa Ömer son derece kontrollü, ayaklarını yerden hiç kaldırmıyor, gecikmiş bir müdahalede de bulunmuyor. Necip ortayı yaptıktan sonra dengesini kaybederek doğal bir şekilde, penaltı alma niyeti olmadan rakibinin üstüne düşüyor. Yani penaltı söz konusu değil, oyunun devam etmesi gerekiyor ama hakem Meler düdüğünü sorumsuzca üflüyor.
VAR hakemi Koray Gençerler'in bu bariz yanlışa müdahale etmemesi mi? Açıkçası ben şaşırmadım çünkü VAR hakemlerinin her şeye karışmaması gerektiği Alanya maçından sonra Sergen Yalçın tarafından ilan edilmişti! Gençerler onu hatırlamış olacak ki topa girmedi. Zaten Erzurum'un hakkı kimin umurunda ki!
GAZİANTEP-FENERBAHÇE: Yukarıdaki maçlarda yapılanlar hata falan değil, geçiniz... Çünkü VAR'a rağmen, onlarca kamera ve dev ekrana rağmen bu çapta fahiş hatanın yapılması mümkün değil. Eminim ki VAR'a sizi veya beni koysalar bu hataları yapmayız, vicdanımız el vermez yapamayız. Peki böylesine fahiş yanlışlar yapan hakemlerin, Gaziantep-Fenerbahçe maçındaki dikkatine ne demeli! Pelkas'ın iptal edilen golünde VAR hakemi Mete Kalkavan'ın çektiği ofsayt çizgileri gerçeğin değil, olması istenenin ifadesi gibiydi.
Yazılması gereken çok şey var ama yayıncı kuruluşla bitirelim...
Ne kadar taraf ve taraftar olduklarını anlatmak için tek bir örnek vereceğim...
Denizlispor-Beşiktaş maçında N'Sakala ceza alanında Özer'in ayağına basmış, hakem Alper Ulusoy, VAR uyarısı ve pozisyonu ekrandan izlemesine rağmen penaltı kararı vermemişti. Yayıncı kuruluştakiler, N'Sakala net biçimde rakibinin ayağına basmasına rağmen, Özer'in penaltı almak maksadıyla kendisini daha önceden yere bırakmaya başladığını ileri sürmüştü! Deniz Çoban dakikalarca dil dökmesine rağmen dünyaya siyah-beyaz bakan bu ikiliyi pozisyonun penaltı olduğuna ikna edememişti...
Aynı ikili, Necip-Ömer pozisyonu için ise "Kontrolsüz bir geliş var, net penaltı. Ömer, Necip'e çarpıyor. Necip kendini niye yere bıraksın ki" dedi!
Bu ikiliyi her izlediğimde eski başkan Fikret Orman'ın BJK TV'yi neden kapattığını daha iyi anlıyorum. Tasarruf falan bahaneymiş, yayıncı kuruluş varken, BJK TV gerçekten gereksizmiş...