Başakşehir'e yenilerek, üç yıldır müzesine taşıdığı kupaya çok erken havlu atan Galatasaray'ın, formda Kayserispor karşısına çok sıkıntılı çıkacağı hesap ediliyordu günlerdir... Moral bozukluğuna; Sneijder ve Selçuk'un sakatlıkları da eklenince tehlike çanlarının sesi daha fazla duyulur olmuştu.
Ancak sarı-kırmızılıların umutla beklediği "müjdeli" haberler üst üste geldi. Önce Beşiktaş kaybetti, ardından Fenerbahçe takıldı, son olarak da Başakşehir, Kasımpaşa'ya yenilince tablo tamamen değişti. Kayserispor maçı tam bir, "hepsini topla" maçına dönüştü...
Galatasaray'ın ayağına kadar gelen bu dev fırsatı kaçırmayacağı düşünülüyordu, fakat konuk sarı-kırmızılıların da "kolay lokma" olmaya hiç ama hiç niyeti yoktu. Orta sahada sert ve dirençli, hücuma çıkışlarda bir o kadar gayretli göründüler ilk yarım saat boyunca. Tolga-De Jong ikilisinin rakibi karşılamada gösterdikleri ciddi zaafiyet de Kayserispor'un ekmeğine yağ sürüyordu...
Adım adım 'geliyorum' diyen gole, Mabiala imzasını attı. Bu gol, Galatasaray'ın bu sezon ligde yediği 11. kafa golü olarak kayıtlara geçerken, TT Arena'da kafalar ciddi biçimde karıştı; haftanın son şokunu üstelik kendi evinde Galatasaray mı yaşayacaktı? Bu sorunun yanıtı da Levent'ten geldi. Yine bir korner, yine zeplin gibi havada gezinen Galatasaraylılar ve 12. kafa golü Muslera'nın kalesinde...
Riekerink Bey devrede Yasin ve Rodrigues'i oyundan alarak, yerlerine Sinan ile Eren'i 'kurtarıcı' olarak sahaya sürdü. Oysa Galatasaray'ın ihtiyacı olan Sneijder veya Selçuk'tan başkası değildi ama onlar da tribünde maçı izliyordu!
Orta sahada lider krizi yaşayan Galatasaray oyunu bir türlü kontrol altına alamadı. Tolga ve De Jong topu etkili biçimde ceza sahasına taşıyamadığı için de bu göreve birçok kez Podolski ve Bruma talip oldu. Fakat onların topla buluşmak adına ceza sahasından uzaklaşmaları Kayserispor savunmasının en çok istediği şeydi ve merkezde kalabalık durarak, son dakikalara kadar tehlikeleri birer birer savuşturdular. Hem de pasla, ustaca ve panik yapmadan; rakibin sinirlerini daha da yıpratarak başardılar... Eren'in golüne kadar sağlam durdular. Son dakikalar nefesleri kesti, her şey mümkündü ama galiba iş işten geçmişti...
Netice mi? TT Arena'da altın değerindeki 3 puan buharlaştı. Galatasaray'ın şampiyonluk yarışına ortak olmasını bekleyen taraftarlar çok büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Tribünlerden yine, "yönetim istifa" sesleri yükseldi...
Galatasaray ve Sergen Yalçın; Şenol Güneş, Dick Advocaat ve Abdullah Avcı'ya bundan daha güzel bir hediye veremezdi! Ne kadar enteresan ki haftanın tek kazananı, tek kaybetmeyen Fenerbahçe oldu... Sarı-lacivertliler ve Galatasaray kazansaydı ligin senaryosu yeniden yazılabilirdi fakat hemen hemen hiçbir şey değişmedi...