Roberto Mancini ve Cesare Prandelli ile toplamda yaklaşık 1 yıl geçiren Galatasaray'ın bu süreçte yaşadığı en önemli problem, belli bir felsefe - sisteme sahip olmamasıydı. Türkiye'ye ilk kez gelen İtalyan teknik adamlar çareyi hep dizilişte aradılar. 4-2-3-1, 4-3-3, 5-3-2, 4-3-1-2, 4-4-2, 3-5-2... Aklınıza hangi sistem geliyorsa denediler. Hem futbolcuların hem sarı-kırmızılı taraftarların resmen başını döndürdüler.
Hamza Hamzaoğlu göreve gelir gelmez ilk iş olarak bu belirsizliği ortadan kaldırdı. Akhisar'da sahneye koyduğu 4-2-3-1 düzeniyle sahaya yayılacaklarını açıklamasına rağmen genelde 4-4-2 görünümlü 4-4-1-1'i tercih etti. Mersin karşısında Sneijder solda, Burak forvet arkasında, Umut en uçta başladı. Selçuk, Melo, Emre üçlüsü de bozulmadı.
Ancak hesapta olmayan bir şey yaşandı ve son 4 deplasman maçında 3 yenilgi, 1 beraberlik alan Rıza Çalımbay'ın takımı maça yüksek özgüven ve tempoyla giriş yaptı. Nakoulma, Khalili, Futacs ve Güven ilk dakikalarda sarı-kırmızılı savunmayı bir sağa, bir sola harmanladı. İki büyük tehlikenin ardından Güven'in golü de geldi. Mersin takımı ilk 15 dakikada açıkça Arsenal etkisi yarattı...
Güven'in çok şanssız biçimde kendi filelerini havalandırması Galatasaray'ı ayağa kaldırdı ancak Chedjou acemi işi bir penaltıyla sakar bir stoper olduğunu yeniden kanıtladı. Yüzüne top gelen Semih'in oyundan çıkması da sarı-kırmızılılar için ciddi bir darbe oldu.
*****
Hamza Hamzaoğlu devrede Emre'yi kenara alarak, sürpriz biçimde Hamit'i sağ beke monte etti, Sabri'yi de ortaya sahaya kaydırdı. Ancak hatasını çabuk fark etti ve iki oyuncuyu 55'ten sonra orjinal yerlerine gönderdi.
Burak penaltıda kaleci Nihat'ın kontrolsüz çıkışını avantaja dönüştürerek rakibine cezayı kesti. Sarı-kırmızılı takım beraberlik golünden sonra kısa süre frene basınca Mersin, Khalili-Nakoulma ikilisiyle gelmeye devam etti. Futacs'ı 66'da kenara alan Rıza Çalımbay da, Pedriel'i sahaya sürerek, kazanmayı ne kadar çok istediğini gösterdi. Hemen ardından da Pedriel'in hazırladığı pozisyonda Nakoulma ve Güven, kalesini müthiş savunan Hakan Balta'yı geçemedi.
Galatasaray son 15'te vitesi 3'ten 5'e yükseltti ve Mersin kalesini adeta ablukaya aldı. Aydınus'un, Burak-Mitrovic pozisyonundaki faul kararı doğruydu. Burak beline aynı müdahaleyi alsa "penaltı" diye isyan etmez miydi! Sabri-Burak-Selçuk üçlüsü Umut'un golünden önce hücum presle kaptıkları topu şık bir asiste dönüştürdü, Umut'a da topu boş kaleye yuvarlamak kaldı.
Maçın kırılma anı, Nakoulma ve Güven'e set çeken Hakan Balta'nın sıra dışı müdahaleleri oldu. Melo'nun, gole giden Welliton'un yolunu karartması da çok kritikti. Artık bir felsefesi ve sistemi olan Galatasaray, ikinci yarıdaki yüksek kazanma isteği ve savunma performansıyla üç puanı cebine indirdi. Bakalım Hamza Hamzaoğlu, Gençlerbirliği deplasmanında Emre Çolak'tan vazgeçecek mi?