Slaven Bilic tıpkı Kayserispor maçındaki gibi İsmail'e sol bekte, Motta'ya sol önde forma verdi. Necip kulübede olmasına karşın savunmanın sağında Atiba'yı kullanan Hırvat hoca, Kayserispor maçında orta sahanın sağ kanadında etkili olan Olcay'ın pozisyonunu da değiştirmedi.
Veli, Jones, Oğuzhan üçlüsü oyunun ilk bölümlerinde etkili prese karşın orta alanda iyi pas yaptı. Sağ kanattaki Atiba-Olcay ikilisi de çalışkan ve motiveydi fakat sol kanat hemen hemen hiç işlemedi. İsmail, Djalma'nın sert ve yıpratıcı deparları yüzünden 20. dakikaya kadar hiç hücuma çıkamadı. Motta da, İsmail'den destek gelmeyince tıpkı Almeida gibi oyuna geç ısındı.
En az 1 puanı hedefleyen Mesut Bakkal yine ofansif bir kadroyu sahaya sürdü. Gekas, Hleb, Djalma ve Hasan Kabze'li hücum hattı hem merkezi hem de kanatları etkili kullandı. Ali Turan da sağ kanattan verdiği destekle dikkat çekti. Hleb'in ilk kez sahneye çıktığı hızlı atakta Ali Turan usta işi bir ortayla Hasan Kabze'yi golle buluşturmaya bir hayli yaklaştı ama Tolga çok dikkatliydi, gole izin vermedi.
Motta'nın "güdümlü füze" gibi doksana kilitlenen harika plasesinde ise İtandje müthiş bir kurtarışa imza atarak, Tolga'yı yanıtladı. Konyaspor kalecisi, İsmail'in köşeden filelere doğru giden şutunda da ne kadar formda ve güvenilir bir isim olduğunu gözler önüne seriyordu.
Beşiktaş ilk yarının son bölümlerinde etkinliğini her geçen dakika artırdı, Konya savunmasını ciddi şekilde hırpaladı ama golü bir türlü bulamadı. Kaleci Itandje ve defansın kararlı direnişi devrenin golsüz bitmesindeki en önemli etkendi.
Beşiktaş ile Konya'nın ikinci yarıya rolleri değiştirerek başlamalarının sebebi, Hleb-Kabze-Gekas üçlüsünün kıpırdamaya başlamasıydı. Yeşil-beyazlılar 7-8 dakikalık süreçte etkili görünse de özellikle formsuz Hleb ile Gekas'ın yaptığı top kayıpları Beşiktaş kalesinde gollük bir pozisyonun ortaya çıkmasını engelledi.
Kısa sürede oyunda dengeyi sağlayan Beşiktaş maçtaki 3. net pozisyonunu Atiba ile yakaladı ancak şans faktörü Kanaladı jokerin yanında değildi.
Son yarım saatte oyunun hem boyu uzadı hem de sertlik derecesi arttı. Djalma'nın hücuma taşıdığı Konyaspor, Gekas'la çok net iki fırsat kaçırdı. İlk pozisyonda Tolga müthiş çıkardı, ikinci vuruş ise Akhisar'da oynarken ismine şarkılar bestelenen Yunanlı forvetin hiç hatırlamak istemeyeceği cinstendi.
Önceki haftalarda oyuna müdahale etmekte çok geç kaldığı için birçok kez eleştirdiğimiz Bilic, Motta ile Töre'yi çok doğru bir zamanda değiştirdi. Gol de hemen peşinden geldi. Jones ve Töre'nin başlattığı olgun atakta Olcay güzel kesti, Oğuzhan da pozisyon dolu maçın ilk golünü atıverdi.
Djalma dışındaki hücum oyuncularının her geçen dakika oyundan düşmesine rağmen Mesut Bakkal'ın hamle yapmak için 78. dakikaya kadar beklemesini ise hiç anlamadık. Oysa Recep'in yanı sıra Erdal ve Ömer Ali'nin de en geç 80. dakikaya kadar oyuna dahil edilmeleri gerekirdi ama Bakkal maçta geride ve ligde tehlike bölgesinde olmalarına karşın risk almaktan çekindi. Sanki kupa maçı oynuyorlardı ve 1-0'lık yenilgiye rağmen tur atlayacaklardı!
Maçın uzatma bölümleri uzun süre unutumayacak büyük bir heyecana sahne oldu. 90 artı 2'de beraberlik için son şans gibi görünen dev fırsatı değerlendiremeyen Gekas, 1 dakika sonra şans faktörünün futbolda ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Vukovic'in kolundan seken top Gekas'ın önüne düştü. Yunanlı golcünün vurduğu meşin yuvarlak da Veli'ye çarparak tam köşeye gitti, Tolga'nın gayretleri de bu beraberlik sayısını engellemeye yetmedi.
Golden sonra yıkılan Bilic ne kadar üzülse azdır. Şampiyonluk kadar değerli ikincilik yolunda kaçan balık gerçekten büyük oldu. Konya ise resmen altın buldu.