Riekerink cuma günü Florya'da, "Hollanda'da bir söz vardır. 'Ayıyı vurmadan, postunu satamazsınız' denir. Önemli bir derbi bizi bekliyor ve önce ayıyı vurmamız lazım..." demişti. Bu sözler Lucescu'nun yıllar önce söylediklerini akıllara getirse de Riekerink'in centilmen kimliği nedeniyle kimseyi rahatsız etmedi, Fenerbahçe'den de hiçbir tepki gelmedi...
Riekerink'in, Fenerbahçe'yi doğadaki en yırtıcı ve güçlü varlıklardan birine benzetmesi boşuna değilmiş. Kadıköy'e ilk kez gelen Hollandalı teknik adam hem defansif hem de ofansif anlamda "sert" bir kadro sahaya sürdü. 17 yıldır yenemedikleri Fenerbahçe'yi devirmek için savunmada sağlam, hücumda becerili olmak zorundaydılar ve tercihlerini de bu yönde yaptı.
Semih ve Chedjou dururken bu sezon ilk lig maçına çıkan Serdar Aziz'i, Hakan Balta'nın yanına monte etti. Hücum bölgesinde ise her türlü riski göze alarak defansif kapasiteleri düşük olan Sneijder, Bruma, Sinan ve Eren'i görevlendirdi. Peki Riekerink, Lens ve Topal sahada olsaydı bu dörtlüyü yine sahaya sürer miydi? Bence aklından bile geçirmezdi!
Fenerbahçe'de ise 11'ler açıklandıktan sonra iki soru işareti kendini gösterdi: Alper ve Roman...
Bu ikili, Lens ve Topal'ı aratmazsa Fenerbahçe'nin evindeki galibiyet zincirine bir halka daha eklemesi maç öncesi yüksek ihtimal gibi görünüyordu, çünkü Riekerink'in "ayıyı" vurmak için yaptığı plan Kadıköy için fazla riskliydi. Volkan Şen maçın başında net fırsatı gol yapsa bu risk net biçimde görülecekti.
Fenerbahçe ilk yarım saatin ardından oyunda kontrolü ele geçirmeye başladı ve devrenin son 15 dakikasında De Jong ve Tolga başta olmak üzere Galatasaraylı oyuncuların sık sık faule başvurmak zorunda kaldıklarını izledik. Bu tablo oyundaki psikolojik üstünlüğü de Fenerbahçe'ye çevirdi ve devre biterken Şener, Lens'i kıskandıracak bir asiste imza attı, Robin van Persie de müthiş bir golle "Gerçek Fenerbahçeli!" oldu...
Riekerink devrede etkisiz Sinan'ın yerine Yasin'i oyuna alırken, Advocaat düzeni bozmadı ve ikinci yarının başında pozisyonları bulan sarı-laciverti takım oldu. Volkan Şen akıl almaz tercih yanlışlarıyla gollük pozisyonları harcayınca fark ikiye çıkmadı, oyundaki tansiyon da yüksek kaldı.
Hakem Cüneyt Çakır ve yardımcıları 63'teki Volkan Şen-Sabri mücadelesinde kırmızı kartı atladı. Sabri topu eliyle önüne alarak, Volkan'ın yakaladığı bariz gol şansını engelledi, ama Çakır'a yakalanmadı! Galatasaray savunmasının çok ciddi savrulduğu anlarda sahanın en iyi isimlerinden Souza'nın müthiş baskısı Serdar Aziz'e hatayı yaptırdı ve Robin van Persie penaltıyı gole çevirip, görkemli geceye bir imza daha attı.
Riekerink'le başladık, onunla bitirelim... Cuma günü yaptığı benzetmeye asla takılmış değilim, kötü niyetli olmadığını da biliyorum... Centilmenliğine, doğallığına şapka çıkarıyorum, alkışlıyorum. Fakat hocaya küçük bir mesaj yollamak isterim:
Ne sahada ne saha dışında Fenerbahçe'yi vurmak herkesin harcı değildir. Ne kurşunlar ne kumpaslar ne iftiralar ne yalanlar, dolanlar yıkamadı, vuramadı Fenerbahçe'yi bugüne kadar... Haklısınız, "Ayıyı vurmadan, postunu satamazsınız" fakat Kadıköy'ü fethetmek istiyorsanız sahada oranın sahibi kadar savaşmak zorundasınız... Bu kimliksiz oyunla asla başaramazsınız...