Dünya futbolunu yakından takip etmeye çalışan bir gazeteci olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki, dünya üzerinde Fenerbahçe taraftarından daha fazla acıya maruz bırakılan bir grup daha bulamazsınız. Nereye bakarsanız bakın; eşine, benzerine rastlayamazsınız...
Ne bitmez çilesi varmış kardeşim, sarı-lacivertli kulübe gönül verenlerin...
Kara bir kabus gibi, son 12-13 yılda başlarına gelmeyen hiçbir şey kalmadı.
Kadıköy'de iki defa son maçta şampiyonluğu kaçırdılar.
Şike kumpasını yaşadılar, sarı-lacivert duvar oldular.
Takım otobüsleri kurşunlandı, dünya adeta başlarına yıkıldı.
Tam 9 senedir tek kupa kazanamadılar. Ezeli rakipleri kupaları birer ikişer müzelerine taşırken uzaktan izleyip, dişlerini sıktılar.
Kadıköy'de bu sezon Galatasaray'dan 3 yediler.
Trabzonspor'a Kadıköy'de 23 sene sonra kaybetmişlerdi.
Ve son olarak 10 kişilik Beşiktaş'tan 45 dakikada 4 gol yediler, yine yıkıldılar yine kahroldular.
Galatasaray geçen hafta Konya'da kaybetmiş, haftalardır sabırla beklediğin fırsatı eline geçirmişsin. Kısmetine Kadıköy'de takipçin Beşiktaş'la oynuyorsun. 50 bine yakın taraftarın tribüne gelmiş, kazanırsan bir taşla iki kuş misali büyük vurgun yapacaksın. Devreyi 1-0 önde kapatmışsın ve rakibin daha 51. dakikada 10 kişi kalmış...
Valencia ikinci penaltıyı da gol yapsa maç büyük olasılıkla farka gidecekti, bu konuda aşağı yukarı herkes aynı görüşte. Ancak Fenerbahçe penaltıyı değil, keçileri kaçırdı adeta. Kendi evinde ve 1-0 öndeyken dağıldı, puzzle gibi paramparça oldu. Son yıllarda şahit olmadığımız bir dram yaşanıyordu statta. Acı, öfke, hayal kırıklığı her şey vardı...
Hal böyleyken Fenerbahçeli yönetici, teknik heyet ve futbolculara samimi bir biçimde sormak isterim; tek suçları kulüplerini sevmek olan taraftarlara yaşatabileceğiniz üzüntülerin bir üst sınırı var mı?
Mesela önümüzdeki sezon Beşiktaş derbisini 2-0 öne geçip, 70. dakikadan sonra üst üste yiyeceğiniz gollerle 5-2 kaybetmeye ne dersiniz?
Örneğin Galatasaray'a Kadıköy'de 6-0 yenilmek keser mi sizi?
Trabzonspor'a hem kupada hem ligde 5-0 mağlup olmak misal, uygun mu sizin için...
Ayıptır, yazıktır, günahtır beyler...
Milyonlarca insana hiç acımadan bu kadar eziyet edilir mi?
Sadist falan mısınız siz sahi!...
Keyif mi alıyorsunuz acı çektirmekten, bitmediniz gitti...
* * *
Fenerbahçe ölçeğinde büyük bir kulüp nasıl madara edilir, nasıl yönetilemez, nasıl alay konusu yapılır, sağ olsunlar her şeyi uygulamalı olarak gösteriyorlar bizlere...
Başkan Ali Koç'un hangi yanlışını yazalım, nereden başlayalım, bu içler acısı tabloyu nasıl anlatalım?
Bu kadar da olur mu sayın başkan, hatalarınızdan hiç mi ders almıyorsunuz, futbolu hiç mi bilmiyorsunuz?
Sizin yönetim biçiminiz, Bruma'ya 4 milyon 250 bin euro bonservis ödeyip, kadroda yer bulamayınca kiralık gönderecek kadar bitik durumda.
Takım tıpkı iki sezon önce ocak ayında olduğu gibi çok net biçimde kaliteli bir golcüye ihtiyaç duyarken, 6 milyon euroya sol bek Oosterwolde'yi transfer edecek kadar gerçeklerin farkında değilsiniz maalesef.
Beşiktaş, Weghorst'u bedelsiz kiralayıp, Saiss'i, Redmond'u, Aboubakar'ı bedava getirirken, siz Bruma'ya 4 milyon 250 bin euro, Cagliari ile Serie B'ye düşen Joao Pedro'ya 4 milyon 700 bin euro bonservis ödüyorsunuz!
Bruma, Joao Pedro ve Joshua King'i getireceğinize aşağı yukarı aynı maliyetle birinci sınıf bir santrfor almayı düşünemiyor musunuz gerçekten? İkinci sınıf golcülerle şampiyon olamayacağınızı öğrenmek için kaç defa daha şampiyonluğu kaçırmanız gerekiyor?
Galatasaray çok güçlü bir hücum hattına sahip olmasına rağmen ara transferde Zaniolo gibi bir yıldızı kadrosuna katarken, siz hala Joao Pedro'nun, Valencia'nın, Serdar Dursun'un takımı kurtarmasını bekliyorsunuz...
Neresinden bakarsanız bakın, bir başkan ancak bu kadar kendi ayağına ateş edebilir. Hakikaten izahı mümkün değil artık yaptığınız yanlışların. Nerede duracağınızı bilmek de imkansız...
* * *
Maalesef olmadı, büyük umutlar, "tek adam" zihniyetine kurban edildi. Başkan Ali Koç tamamen kendi bildiğini okudu, işlevsiz yönetim kurulu hiçbir şeyi sorgulamadı. Bu durumu kabul etmeyenler de sessiz sedasız ayrıldılar zaten yönetimden...
Ali Koç ilk kez 4 Haziran 2018'de başkanlık koltuğuna oturmuştu. Görevdeki 5. yılını tamamlamak üzere ve artık değişim kaçınılmaz görünüyor. Kongre kararı mı alır, görev süresinin dolacağı 2024'ü mü bekler, bilemiyorum.
Olağanüstü kongreye giderek, Fenerbahçe için bu kez doğru kararı vermesini diliyorum...