Visca-Caicara-Doka işbirliğiyle atılan harika gol, Hollandalı efsane Johan Curyff’un, “Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır...” sözünü hatırlattı bana. Doka’nın sayısı geçen hafta Konya’da Adebayor’un attığı golün kopyasıydı adeta. Ezberlenen sağ kanat organizasyonu zoru, kolaya çevirdi, Doka’nın kafası Başakşehir’i öne geçirdi...
Karabük geriye düşünce oyun planında keskin bir değişiklik yaptı ve blok halinde beklemek yerine kontratak şansları bulmaya çalıştı. Traore ve Ceyhun’un, Başakşehir’in orkestra şefi Emre’ye uyguladığı pres sonuç verdi ve Karabük rakip kalede pozisyon bulmaya başladı. Traore ve Tanase’nin desteklediği Seleznov, Caicara’yı tuzağa düşürüp takımına penaltı kazandırdı, ardından da skoru dengeleyen golü attı.
Başakşehir, cezalı Latovlevici’nin yer almadığı kendi sağ kanadını ikinci kez etkili kullandığında Doka ile gole çok yaklaştı ama Brezilyalı oyuncu bu kez fırsatı harcadı. Hemen ardından da Seleznov tıpkı Doka gibi kendisinin ve takımının ikinci golünü atma şansını değerlendiremedi.
Devre 1-1 bitti, 50. dakikada ise skor 2-2’ye geldi! Bliznichenko’nun golünde ciddi bir kademe hatası yapan Alparslan sadece 2 dakika sonra Visca’yı golle buluşturarak kendini affettirdi ve skor yeniden dengelendi.
Başakşehir 2-2’nin ardından Karabük kalesini abluka altına aldı. “Geliyorum” diyen golü de Adebayor attı. Visca’nın kornerinde Yalçın’ı ön direğe yollayan Togolu kafayla ağları salladı, 48’de 2-1 geriye düşen takımını 3-2’lik üstünlüğe taşıdı.
Ancak Karabük yine geri adım atmadı ve Papp’ın golünden sonra sahada tam bir heyecan fırtınası yaşandı. 80-85 arasında iki takım da her an 4. golü bulabilirdi. 85-90+4 aralığında ise Başakşehir her şeyi denedi ama 2 puanın avuçlarının arasından uçup gitmesini engelleyemedi. Neticede nefis bir maç izledik, futbola doyduk. İki takımı da tebrik etmek lazım...