Süper Lig'in en iyi hücumcu bekleri Caner ve Gökhan, Kadıköy'de hemen her zaman olduğu gibi Sow ile Kuyt'ı gol bölgelerine çok doğru bir şekilde itince Fenerbahçe'nin hücum hattı büyük bir zenginliğe kavuştu. Sow ve Kuyt ceza alanının içine girerek Emenike'ye destek verirken, orta sahadaki Mehmet Topal, Meireles, Salih üçlüsünün pres etkinliği de katlandı.
Gaziantep deplasmanında Fenerbahçe forması altındaki en iyi maçını oynayan Meireles orta sahadaki pas kalitesini yine yüksekte tuttu. Mehmet Topal ve Salih de özellikle ilk yarım saatte oldukça çalışkan ve üretken bir futbol oynadı.
Fenerbahçe'nin ilk bölümlerdeki yıldırıcı presi Bursaspor'a adeta nefes aldırmadı. Öyle ki 15. dakika geride kalırken skor 4-0 bile olabilirdi ama Emenike, Kuyt ve Sow (2) net fırsatları harcadı. Kaleci Frey de bu dakikalarda iki net kurtarış yaparak takımını ayakta tuttu.
Bu sezon ilk kez 11'de şans bulan Salih'in harika pasında inanılmaz bir gol kaçıran Kuyt, Frey ile Basser'in ortaklaşa yaptıkları ikramı geri çevirmeyerek Fenerbahçe'yi üstünlüğe taşıdı. Hemen ardından Caner, Emenike ve Salih de gol kaçırma yarışına dahil olunca fark açılmadı. Oysa devre 5-0 bile bitebilirdi.
Kupadaki Galatasaray maçının ilk yarısında tutuk, ikinci devresinde çok cesur bir futbol oynayan Bursaspor, Kadıköy'deki ilk 45'te sahneye koyulan mücadele oyununda ayakta kalamadı. Fenerbahçe maçı koparmasını sağlayacak 2-0'ı yakalayamasa da mücadelesiyle ilk yarıda avantajı yakaladı.
İkinci yarı Civelli'nin, Kadıköy'ü derin bir sessizliğe bürüyen kafasıyla başladı. Bruno Alves'in kornerde kaçırdığı Arjantinli stoper boş pozisyonda topu direğin üstünden dışarı gönderince sarı-lacivertliler derin bir nefes aldı.
Bursaspor tıpkı Galatasaray maçındaki gibi ikinci yarıya bambaşka bir motivasyon ve kararlılıkla çıktı. Daum'un yerine göreve getirilen İrfan Buz'un devre arasında takımına ne söylediğini bilemiyoruz ancak oyuncuları uykudan uyandıran şeyler aktardığı ortada.
İkinci yarının ilk 15 dakikalık bölümünde takımlar rolleri değişmiş gibiydi. Bursaspor, Fenerbahçe gibi pres yapıyor, pozisyonlar buluyor, sarı-lacivertli takım şaşırtıcı bir şekilde baskıyı bir türlü kıramıyordu.
Bursaspor, Civelli'den sonra Taiwo ve Şamil'le de beraberlik şansları yakaladı. Fenerbahçe ise aynı pozisyonda Kuyt ve Sow'la ikinci golün eşiğine kadar geldi fakat tribünleri ve Ersun Yanal'ı rahatlatacak vuruş yine çıkmadı.
İrfan Buz'un cesur bir hamle yaparak Taiwo ile değiştirdiği Ferhat'ın karşı karşıya pozisyonda Volkan'ın tecrübesine takıldığı pozisyon ise akıllara 2009-2010 sezonundaki 2-2'lik unutulmaz maçı getiriyordu.
Fakat futbol böyle bir oyun işte. Affı, şakası, toleransı yok. Altın kural da belli; atamazsan, yersin...
Hele Şükrü Saracoğlu'nda lider Fenerbahçe ile oynuyorsanız atacaksınız, aksi halde tek atakta Sow çıkar cezayı keser, Webo da şampiyonluk pastasına bir mum daha diker...
Maçın adamıyla bitirelim... Gaziantep'te harika oynamıştı, Bursaspor'a karşı da sahanın en iyisiydi. Her yere koştu, herkese yardım etti, pas yüzdesi, mücadelesi, kalitesi müthişti. Onu en son Porto'da oynadığı yıllarda bu kadar etkili ve kusursuz görmüştük. Geç oldu ama hoş geldin Raul Meireles. Kötü alışkanlıklarını, berbat tekmelerini bir kenara bırakır, centilmence oynamaya devam ederse gençler için çok iyi bir rol model olabilir.