Sizi bilmem ama ben, Vitor Pereira'nın adil ve takım içi rekabeti artırma yolunda cesur rotasyonlar yapabilen bir hoca olduğunu düşünüyorum. Bu cesareti sayesinde kağıt üstünde yedek olan Hasan Ali, Alper, Volkan Şen, Ozan ve Kadlec'i ilk 11'in ciddi alternatifleri haline getirdi. Osmanlıspor'a karşı da bu isimlerden dördüne 11'de forma verdi.
Takımla kimyası bir türlü örtüşmeyen Diego'nun yerine Ozan'ı sahaya sürerek doğru bir hamle yaptı. Caner ve Nani'nin yerine Hasan Ali ve Alper'i ilk 11'de görevlendirmesi de bana göre yerinde tercihlerdi.
Son maçını 17 Mart'ta Braga'yla yapan ve hakem Ivan Bebek tarafından adeta doğranan Fenerbahçe'nin 17 gün sonra oynayacağı ilk karşılaşmada ortaya koyacağı performans, şampiyonluk inancını yeniden göstermesi anlamında çok önemliydi. Rakibin ligin en iyi kontratak takımı Osmanlıspor olması ise maçın değerini ve zorluk derecesini biraz daha artırıyordu.
Bu sezon Galatasaray ve Trabzonspor'u her iki maçta da mağlup eden, Fenerbahçe ile Beşiktaş'a karşı ise tek farklı (0-1, 2-3) yenilgiler alan Osmanlıspor kolay lokma olmadığını yine gösterdi, futbolun doğrularını sahaya yansıtmaya çalıştı. Fenerbahçe'ye net pozisyon vermedikleri ilk yarıda hem kenarları iyi kapattılar hem de orta sahadaki etkili presle oyunu dengede tutmaya gayret ettiler.
Fenerbahçe'nin ilk yarıda oyunu istediği seviyede kontrol edememesinin en önemli sebeplerinden biri de kötü gününde olan Josef'ti. Sert pres karşısında birçok kez dağıldı, acemileşti, çok sayıda top kaybetti. Pereira orta alandaki arızayı tespit ederek Josef'in yerine ikinci yarıya Diego ile başladı. Bu değişiklik Fenerbahçe'ye az da olsa hız kazandırdı ama kalite yükselmedi, gol yine gelmedi.
Pereira 62'de Nani ve Fernandao'yu birlikte oyuna alırken, Ozan ve Alper'i kenara çekti. Oysa çıkması gereken Alper değil, tıpkı Josef gibi gününde olmayan Volkan Şen'di.
Fenerbahçe'nin son yarım saatte Van Persie, Fernandao, Nani, Diego ve Volkan Şen sahada olmasına rağmen doğru dürüst gol pozisyonu bile bulamamasının en büyük sebebi ise hız eksikliğiydi. Baskı, oynama isteği, pres her şey vardı fakat hız yoktu. Sarı-lacivertliler ancak hızlı pas oyunuyla elde edilebilecek olan pozisyonları üretemedi ve belki de şampiyonluğun kaçmasına yol açacak 2 puan resmen buhar oldu.