Fenerbahçe son dönemde hem oyun gücünü hem de kolay skor üretme becerisini önemli ölçüde kaybetti. Sarı-lacivertli takım en son 7 Ocak'ta İstanbulspor'u deplasmanda 5-1 yendiği maçta oyun ve skor olarak taraftarını mutlu etmişti...
Son 8 maçta 6 galibiyet, 2 beraberlik elde edildi. Altı galibiyetin 4'ü tek farklı skorlarla geldi. Antalyaspor ve Çaykur Rizespor deplasmanlarında farkı ikiye çıkaran goller de son anlarda atıldı. Kadıköy'deki Samsunspor ve Alanyaspor beraberlikleriyle çok değerli 4 puan kaybedildi. İki puan farkla zirvede yer alan Fenerbahçe bu kayıplar yüzünden Galatasaray'ın 2 puan gerisine düştü...
Kasımpaşa ile oynanan son maç mucizevi biçimde kazanıldı. Fenerbahçe bu sezon Kadıköy'de 5. kez takılsaydı şampiyonluğa dair umutlar biraz daha törpülenir, İsmail Kartal ve oyunculara yönelik eleştirilerin dozu iyice artardı...
Peki ne oldu da Fenerbahçe son dönemde hem oyun hem de skor gücünü kaybetti?
Aslında biz bu filmi geçen sezon izlemiştik...
Katar'da düzenlenen Dünya Kupası öncesi son maçta Kadıköy'de Giresunspor'a 2-1 mağlup olan Fenerbahçe ciddi bir kırılım yaşamıştı. Oysa Jorge Jesus yönetimindeki sarı-lacivertli takım o güne kadar uzak ara ligin en iyi ekibi olarak gösteriliyordu. Jesus'un sürekli uyguladığı rotasyonlar büyük bir takdir topluyordu. Fenerbahçe'ye yönelik elle tutulur bir eleştiri de yoktu.
Ancak Fenerbahçe, Dünya Kupası ardından deplasmanda Trabzonspor'a da yenildi ve tehlike çanları başlamaya başladı. Galatasaray'a üstelik Kadıköy'de 3-0 kaybedilen derbi ise sezonu adeta erkenden noktalıyordu.
Fenerbahçe geçen sezon üst üste kaybettiği Giresunspor ve Trabzonspor maçlarına kadar müthiş ön alan baskısıyla rakiplerini bunaltan, savunmalara nefes aldırmayan, sürekli hataya zorlayan ve kolayca skor üreten bir takımdı. Daha sonra ne olduysa Jesus bu sistemi tümüyle bıraktı ve Fenerbahçe hızla sıradan bir ekibe dönüştü. Taraftarına her maç çile çektiren, oyunuyla kimseyi memnun etmeyen Fenerbahçe geri gelmişti...
Sarı-lacivertliler bu sezon da İsmail Kartal'la benzer bir kaos yaşıyor. Son haftalarda sistem işlemiyor, üretkenlik çok azaldı, çok övünülen hücum istatistikleri buharlaştı. Takım her maç adeta kıvranıyor, taraftarına yine saç baş yolduruyor...
İsmail Kartal'la yeni sezona rüya gibi bir başlangıç yapan Fenerbahçe, Avrupa'da 9'da 9, ligde 10'da 10 yapmıştı. Üst üste elde edilen 19 galibiyetin sırrı güçlü oyundu. Sarı-lacivertli takım üçüncü bölgeye yerleşip, ön alan presiyle rakiplerine adeta nefes aldırmıyor, atak sürekliliği sağlıyor, son derece modern ve kaliteli bir futbol oynuyordu.
Orta sahanın enerji merkezi Fred'in Pendikspor deplasmanında sakatlanması ve ardından Kadıköy'de Trabzonspor'a 3-2 kaybedilen maç tıpkı Jorge Jesus dönemindeki gibi oyun anlamında kırılmaya yol açtı.
İsmail Kartal eski oyuna dönüşün formülünü bulabilmiş değil. Bu yönde ciddi bir çabası da görünmüyor. Üstelik ara transferde Crespo ve Lincoln'ün kiralık gönderilmesi büyük bir hataydı. Bonucci, Çağlar ve Krunic'in doğru transferler olduğunu düşünüyorum ancak Zajc ve King'in yerine Crespo ve Lincoln'ün ayrılması yüzünden Fenerbahçe devre arasında güç kaybeden tek takım oldu.
Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışında hata yapma kredisi kalmadı. Üstelik Ziraat Türkiye Kupası ve UEFA Konferans Ligi'nde de üst üste zorlu maçlar geliyor. İsmail Kartal'ın özellikle bir aylık süreci çok iyi yönetmesi lazım. Bunun için de sezon başındaki oyuna geri dönmesi şart...
Fenerbahçe sezon başındaki gibi üçüncü bölgeye yerleşip, yeniden ön alan baskısıyla oynamalı. Bu kadro alışkın olduğu sisteme geri dönebilir. Kadıköy'de Kasımpaşa'dan, Alanyaspor'dan, Samsunspor'dan baskı yiyen bir takım bu yarışı sonuna kadar mümkün değil götüremez. Fenerbahçe rakip kim olursa olsun sezon başındaki agresif futbolu oynamak zorundadır. Sarı-lacivertli takıma 10 yıl sonra şampiyonluğun kapısını açacak formül agresif oyundur...