Dile kolay; Beşiktaş formasını 10 yıl aralıksız giydi ve 334 resmi maçta 27 gol, 37 asiste imza attı.
Süper Lig'de üç kez şampiyonluk yaşadı. Ziraat Türkiye Kupası ve TFF Süper Kupa'yı da birer kez kaldırdı.
Atiba Hutchinson tüm yönleriyle örnek bir oyuncuydu. 40 yaşına kadar oynadı, profesyonel yaşantısı, aile hayatı, sahadaki müthiş mücadelesiyle sadece Beşiktaş'a gönül verenlerin değil herkesin saygısını ve takdirini kazandı.
10 yılda bir kez bile rakip oyuncuyla, hakemle, rakip teknik adamla, rakip taraftarla sorun yaşamaz mı bir insan?
Evet, Atiba yaşamadı. Sadece işini yaptı, hem de kusursuz bir şekilde...
Beşiktaş Kulübü ve taraftarlar geçtiğimiz çarşamba günü Konyaspor'la oynanan maçta Atiba'ya harika bir şekilde veda etti. Vodafone Park'a son kez çıkan Kanadalı futbolcu başarılarla dolu kariyerini noktalarken hayatının belki de en duygusal anlarını yaşadı.
Veda gecesinin tek olumsuz tarafı Atiba'nın Konyaspor karşısında bir dakika bile süre alamamasıydı.
Oysa o maçta oynamayı ondan daha fazla hak eden bir kişi bile yoktu. Ne Aboubakar ne Cenk Tosun ne Gedson ne Salih, hiçbiri değil, Atiba'nın veda gecesiydi çünkü. 10 yıllık unutulmaz emeğine ve 334 maçlık müthiş mücadelesine karşılık hiç değilse 10-15 dakika oynamalıydı. Taraftarının önünde o duyguları son kez yaşayarak veda etmeliydi Beşiktaş'a ama olmadı...
Oysa ilk yarının sonlarına doğru ısınmaya bile başlamıştı. İkinci yarıyla birlikte oyuna dahil olacağı düşünülse de öyle olmadı. Dakikalar ilerledi, Atiba ısınmaya devam etti fakat Şenol Güneş, Kanadalı oyuncuyu veda maçında bir türlü oyuna almıyordu.
Şenol Güneş, 59'da Amir ve Muleka'yı kenara çekerek, Tayfur ve Maxim'i sahaya sürdü. 87. dakikaya kadar başka değişiklik yapmayan Güneş, normal sürenin bitmesine 3 dakika kala Umut Meraş'ın yerine genç Semih'i oyunu aldı.
Herkesin gözü Atiba'nın üzerindeydi. Maç bitiyordu ama Atiba kenarda beklemeye devam ediyordu...
Cenk Tosun 90+1'de sakatlanınca stattaki herkes ve maçı televizyondan izleyen milyonlar, "Tamam artık Atiba oyuna girecek herhalde" diye umutlandı. Ancak Şenol Güneş 90+3'te Atiba'yı değil, Kerem Atakan Kesgin'i oyuna aldı!
Atiba gibi milyonlarca Beşiktaşlı adeta buz kesti o anlarda...
Çünkü değil Kerem Atakan Kesgin, kenarda bekleyenler Kylian Mbappe, Erling Haaland, Lionel Messi, Robert Lewandowski veya Cristiano Ronaldo bile olsa oyuna girmesi gereken kişi Atiba Hutchinson'du.
Dolu dolu geçen 10 yıl ve 334 maçın karşılığı bu mu olmalıydı? Atiba'yı 10-15 dakika oynatmak, hiç değilse 90+3'te sahaya sürmek çok mu zordu? Bu jesti Atiba'dan daha fazla hak eden biri daha var mıydı?
Herhalde Kerem Atakan bile o dakikada Atiba'nın oyuna girmesini isterdi ama Şenol Güneş herkesi terse yatırdı ve bence büyük bir yanlışa imza attı, hiç yakışmadı...
Şenol Güneş maçtan sonra yaptığı açıklamada 10-15 dakika oynatmayı düşündüğü Atiba'yı skor nedeniyle oyuna alamadığını söyledi! Ancak Güneş gibi çok deneyimli bir teknik adamın hayatta skordan daha önemli şeylerin olduğunu unutması ve o değerleri adeta hiçe sayması kabul edilebilir gibi değildi.
Her neyse olan oldu, hem de çok yazık oldu...
Türk futbolu ve Beşiktaş'a yaptığın unutulmaz katkılar için teşekkürler Atiba Hutchinson...
Yolun açık, şansın bol olsun Ahtapot...
**********
Gedson Fernandes'e yakışmadı
Beşiktaş'ın Konyaspor'la oynadığı maçta dikkatleri çeken bir başka olumsuzluk daha yaşandı. Oğulcan Ülgün'ün ikinci sarıdan kırmızı kart gördüğü 65. dakikada Gedson Fernandes son derece rahatsız edici davranışlar sergiledi.
Gedson benim de çok beğendiğim ve keyifle izlediğim bir futbolcu. Orta sahadaki müthiş enerjisiyle Beşiktaş'a büyük katkılar yapıyor. Son üç maçta attığı gollerle skorer bir kimliğe de büründü, çok daha değerli bir oyuncuya dönüştü. Tıpkı Atiba gibi önümüzdeki yıllarda Beşiktaş'a daha da büyük hizmetlerde bulunabilecek bir oyuncu olduğu gün gibi ortada...
Ancak Gedson, Oğulcan'ın son derece haksız bir şekilde kırmızı kart gördüğü pozisyonda hakem Ümit Öztürk'ü tuzağa düşürürken, rakibinin emeğine saygısızlık etti.
Oğulcan'ın göğüs hizasında havaya kalkan sağ ayağı, Gedson'un sol koluna küçük bir temasta bulunmuştu. Oğulcan'ın geriye çektiği ayağı Gedson'un göğsüne veya yüzüne isabet etmedi. En küçük bir temas bile yoktu. Ancak Gedson yüzünü tutarak yerde kıvrandı ve rakibinin kırmızı kart görmesine neden oldu.
Oyuncular fair-play ruhu ve adil oyun prensiplerini koruyabilmek adına kendilerine yapılmasını asla istemeyecekleri davranışları rakiplerine karşı da sergilememeli. Gedson, Oğulcan'a benzer biçimde kırmızı kart görseydi haklı olarak isyan ederdi. Hal böyleyken herkes oyunun ruhuna daha fazla saygı göstermeli...