Başakşehir’in oyun düzeninde Emre, Mahmut, Visca ve Mossoro’nun rolleri çok kritik. Onlar sahada ve formdaysa; oyun planı tıkır tıkır işliyor, her şey yolunda gidiyor. Ancak biri bile eksik kalınca düzen bozuluyor, taşlar yerinden oynuyor...
Emre’nin cezalı olması Abdullah Avcı’nın kafasındaki en büyük soru işaretiydi. Takımın en iyi pas yapan, en yetenekli ve en güvenilir isminin boşluğunu doldurmak kolay değildi ve İrfan Can bu görevi yine yerine getiremedi.
Mahmut, Mossoro ve Visca’ya gelince... Mahmut defansif anlamda çalışkan ama hücuma katıldığında üretkenlikten çok uzaktı. Abdullah Avcı’nın ifadesiyle, “Sorun çözen adam” Mossoro da bu kez takımı adına hiçbir sorunu çözemedi. Ligin en değerli oyuncularından Visca ise ne merkezden ne de kenarlardan etkili olabildi. Maçın başında Adebayor’u kaleciyle karşı karşıya bırakan pası dışında oyunda varlık gösteremedi.
Özetle dört anahtar oyuncudan biri zaten sahada yoktu, diğer üçü de kayıptı. Anahtar kayıpsa ya çilingir çağırırsınız ya da kapıyı kırarsınız ama takımda bu işi yapacak bir oyuncu da çıkmadı! Hal böyle olunca Başakşehir adına maçı kazanmak çok zorlaştı.
Karşılarına bir de Lukac çıkınca adeta kısmetleri bağlandı. Yüzde yüzlük üç pozisyonda 2 kez Adebayor’a, 1 kez de Cengiz’e set çeken Sırp kaleci, Başakşehir’e ağır darbe vurdu, takımını sürekli ayakta tuttu.
Abdullah Avcı, Vaz Te’nin golüyle geriye düşmelerinin ardından taktiksel anlamda her şeyi denedi. Önce Ferhat’ın yerine Batdal’ı sahaya sürüp 3-5-2’ye döndü, ardından Mossoro ile Pektemek’i değiştirerek son 18 dakikayı 3 forvetle oynadı. 90+2’de Pektemek golü atsa Başakşehir kazanacaktı ama kaderin cilvesi işte, kiralık Cikalleshi 90+4’te Arnavut biberi kadar acı bir golle maçı bitirdi.
Peki Başakşehir yolun sonuna mı geldi? Kesinlikle hayır... Beşiktaş bugün kazansa da hiçbir şey bitmeyecek, yarış devam edecek. O yüzden enseyi karartmaya gerek yok, bu köprünün altından daha çok sular akacak...