Fenerbahçe bileğinin hakkıyla kazanmaya devam ediyor, müthiş koşusunu dev adımlarla sürdürüyor.
Bir maç eksiğine rağmen Süper Lig’in en fazla gol (59), en fazla şut (434), en fazla isabetli şut (197) ve en fazla korner (171) atan ekibi olan Ersun Yanal’ın öğrencileri herkese, “Bu takım şampiyonluğu hak ediyor” dedirtiyor
Süper Lig’de bitime 7 hafta kala tarihin en büyük puan farkını yakalayan lider Fenerbahçe çok arzuladığı şampiyonluk için artık geri sayıma geçti. Büyük bir mucize yaşanmazsa şampiyonluk kupası sezon sonunda sarı-lacivertli oyuncuların ellerinde yükselecek...
Gelecek sezon Avrupa kupalarına katılamayacak olmasına rağmen Fenerbahçe’nin sergilediği kenetlenme ve kararlılık gerçekten takdire değer. Ligde ikinci devrenin ilk haftalarında yaşanan sert dalgalanmayı geride bırakan sarı-lacivertli takım, ezeli rakiplerinin ikramlarını da geri çevirmeyerek zirvenin tek hakimi oldu.
Özellikle Moussa Sow, Emenike, Webo üçlüsünün üst üste sakatlandığı süreçte deplasmanlarda ciddi kayıplar yaşayan Fenerbahçe kimi zaman kötü oynadı, kimi zaman istediği sonuçları alamadı, fakat mücadeleyi hiç elden bırakmadı. Üst üste kazanılan Erciyes, Gaziantep ve Bursa maçlarındaki takım ruhu, kazanma hırsı, sarı-lacivertli takımı zirvenin tek sahibi yaptı.
184 gol POZİSYONU
Zaten Süper Lig’in genel istatistikleri Fenerbahçe’nin bileğinin hakkıyla şampiyonluğa koştuğunu açıkça gösteriyor...
Trabzonspor’la oynadığı karşılaşma saha olayları yüzünden yarıda kalan sarı-lacivertli ekip, bir maç eksiğine rağmen genel istatistiklerde ezeli rakiplerine fark attı. Süper Lig’in en fazla gol (59), en fazla şut (434), en fazla isabetli şut (197), en fazla korner (171) atan ve en çok gol pozisyonuna (184) giren ekibi olan Fenerbahçe’nin yakaladığı rakamlar elde edilen başarının son derece adil olduğunu net biçimde ortaya koyuyor. Taraflı, tarafsız herkes, “Bu takım şampiyonluğu hak ediyor” diyor.
Elbette yarış daha bitmedi, 21 puan hala ortada duruyor. Fakat Fenerbahçe’ye kalan 7 maçta şampiyonluk için 9 puan yetiyor. Üstelik Galatasaray veya Beşiktaş 7’de 7 yapsalar bile sarı-lacivertli takım kupaya ulaşıyor.
MÜCADELE?FARKI
Bu tablo; kararlılığın, inancın, mücadelenin eseridir. Teknik Direktör Ersun Yanal’ın performans kriterlerinin neticesidir. Fenerbahçe için bazı olumsuz yorumlar da yapılabilir fakat takımın mücadele etmediğini, kazanmak için savaşmadığını sanırım kimse söyleyemez. Söyleyen de haksızlık etmiş olur.
Bu arada önemli bir ayrıntıya da dikkat çekmek gerekir. Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ı haftalardır futbolla ilgili konuşurken gören oldu mu? Yıldırım’ı birçok kez tesislerde antrenman izlerken, Ersun Yanal’la, oyuncularla sohbet ederken, salonlarda kupa kaldırırken gördük ama son günlerde futbol konuştuğuna hiç şahit olmadık.
Hukuki anlamda gergin bekleyişe rağmen belki de başkanlık koltuğundaki en mutlu, en huzurlu günlerini geçiren Aziz Yıldırım’ın konuşmasına hiç gerek kalmıyor sanırım. Futbolcular sahada, voleybolcular salonlarda yeterince konuşuyorlar...
MOURINHO HAKLIYMIŞ!
Fatih Terim gibi kulüpte sembol olmuş bir ismin ardından Galatasaray’da teknik direktörlük koltuğuna oturmak, tam bir talihsizlik, anlıyorum... 18 Mart’a
kadar 3 cephede yarışmanın zorluğunu kabul ediyorum. Drogba’yı, Rize’ye götürmemesine, her maçta saha içine yolladığı taktik mektuplarına, defans hattını istisnasız her maçta değiştirmesine de bir yere kadar hak veriyorum.
Fakat şu değişiklik hamleleri yok mu, işte bunu bir türlü çözemiyorum...
2001’de başladığı teknik direktörlük kariyerinde Fiorentina, Lazio, Inter ve M.City gibi çok önemli takımları çalıştırdı Roberto Mancini. Fiorentina ve Lazio’da birer kez İtalya Kupası’nı kazandı. Tarih yazdığı Inter’de 3 yıl üst üste lig şampiyonluğu yaşadı. Milano ekibinde İtalya Kupası ve İtalya Süper Kupası’nı da 2’şer kez kazandı. M.City’yi 2011-12’de lig şampiyonu yaptı, 2010-11’de ise FA Cup’u kaldırdı.
Özetle 13 yıllık teknik direktörlük CV’sinde 4 lig ve 7 kupa şampiyonluğu var. Ancak Del Bosque’den sonra Türkiye’ye gelen “en şöhretli” teknik direktörün aradan geçen 6 ayda Galatasaray’a neredeyse hiçbir katkı yapamaması çok şaşırtıcı.
Aksine Mancini yönetiminde sarı-kırmızılı takım en önemli özelliği olan oyun karakterini kaybetti, bunun devamında kötü sonuçlar üst üste geldi.
Rize’de (1-1) Sneijder’i 80’de kenara alarak, Sabri’yi sahaya sürdü. 89’da Telles’in yerine Hajrovic’i, 90’da ise Selçuk’un yerine Emre’ye görev vermişti. Karabük’te (0-0) 89’da Drogba’yı kenara alıp, Ceyhun’a şans tanıdı. Antalya’da 2-1 geride olmalarına rağmen 65’de Drogba ile Veysel’i değiştirdi. Drogba’yı Arena’daki Chelsea maçının (1-1) 80. dakikasında da kenara aldı.
Bu anlaşılmaz tercihlerin hepsi çok konuşuldu, çok eleştirildi ama Konya’daki Ontivero planı görülmemiş cinstendi. Mancini, Arjantinli oyuncusunu 90+2’de sahaya sürmeye çalıştı fakat durmayan oyuna 3 dakika ilave zaman eklendiği için bu büyük (!) hamlesini gerçekleştiremedi. Maçtan sonra ise “Bu değişiklik bize 30 saniye kazandırabilirdi” diyerek herkesi şoke etti.
Bütün dünyada uzatmalarda yapılan değişiklikler skoru korumak isteyen teknik adamların oyunu soğutma hamlesi olarak kabul edilir. Mancini ise basketbol koçu gibi saniye hesabı yaptığını söylüyor, kendi takımını frenlediğini göremiyor. Karabük’te, Drogba ile Ceyhun’u 89’da değiştirirken de mi 30 saniyenin hesabını yapmıştı? Bu da kendisine ayrıca sorulmalı.
Mancini bizimle alay etmiyorsa eğer Jose Mourinho’yu yine doğruladı. Londra’daki maçtan sonra, “Onun çalıştırdığı takımları anlamak mümkün değil” demişti Portekizli teknik adam ve açıkça görülüyor ki çok haklı...
HAFTANIN?PORTRESİ
DİEGO? BİSESWAR -KAYSERİSPOR
Galatasaray karşısında geçen hafta alınan tarihi galibiyetin mimarlarından biriydi, Antalyaspor önünde yeteneklerini yine sergiledi. Attığı gol şapka çıkarılacak cinstendi, Mert Nobre’ye yaptığı harika asistle de altın değerindeki galibiyette başrolü üstlendi.
HAFTANIN?HOCASI
ERTUĞRUL SEÇME - KAYSERİSPOR
Bursa ve G.Saray’ın ardından Antalyaspor’u da dize getiren Kayserispor’un hocası yine çok büyük bir iş çıkardı. Dibe vuran sarı-kırmızılı takımı ayağa kaldıran Ertuğrul Seçme, futbolda mücadele ve forma adaletinin, iyi yönetimin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtladı.
HAFTANIN?TAKIMI - KAYSERİSPOR
Sarı-kırmızılı takım cezası yüzünden Galatasaray zaferinin ardından Kadir Has Stadı’nı belki de tıka basa dolduracak taraftarından yoksundu, üstelik geriye de düştü. Ancak hiç geri adım atmadı, hırsını, kazanma isteğini en iyi şekilde sahaya yansıttı, bileğinin hakkıyla kazandı.
HAFTANIN?HAKEMİ
TOLGA?ÖZKALFA - KARABÜK-BEŞİKTAŞ
Cüneyt Çakır’ın, Fenerbahçe-Bursaspor maçındaki yönetimi de övgüye değerdi ancak Tolga Özkalfa, Karabük’te kusursuza yakın bir performans sergiledi. Faul yorumları isabetli, ceza sahası içindeki devam kararları yerindeydi. Yardımcılarıyla sergilediği uyum da dikkatleri çekti.
HAFTANIN İLK 11'İ