Kuralar çekildiğinde Hoffenheim ve Braga grubun kağıt üstündeki favorileriydi. Bizim liderlik adaymız ise elbette Şampiyonlar Ligi biletini dramatik biçimde Sevilla’ya kaptıran Başakşehir’di...
Ancak grubun açılış karşılaşmasında Ludogorets ile golsüz berabere kalan Başakşehir’in, Braga deplasmanında 89. dakikada yediği golle sahadan 2-1 mağlup ayrılması her şeyi berbat etti. 28 Eylül’deki bu şok yenilgi motivasyonu dağıttı, akılları ligdeki zirve mücadelesine kaydırdı.
Abdullah Avcı, 19 Ekim’deki zorlu Hoffenheim deplasmanına Emre, Adebayor ve Mossoro’yu götürmezken Visca ve Elia’yı da yedeğe çekti. Tüm gözler 23 Ekim’de Beşiktaş ile oynanacak lig maçına çevrilmişti ve Almanya’dan 3-1’lik yenilgiyle dönüldü.
Gruptaki 3 maç sonunda 1 puanda kalan Başakşehir, UEFA Avrupa Ligi’ne büyük ölçüde havlu atmıştı. Fakat bir mucize oldu, Hoffenheim ile oynanan rövanş maçında Visca uzatmada golü attı ve kaybolan umutlar son iki maça taşındı. Ludogorets deplasmanında elde edilen 2-1’lik galibiyet ise Braga maçını bir anda grubun final karşılaşması haline getirdi.
Dün akşam da her şey güzel başladı. İrfan Can’ın asistinde Visca golü atınca, formalite maçına çıkan Hoffenheim’ın bu gole daha büyük bir anlam katması beklendi ve 25’te Ochs’un golü de geldi. Bu sonuçlarla Başakşehir ikinci turdaydı ama maçların bitmesine daha 65 dakika vardı!
İkinci yarıya etkili başlayan Braga’nın 55’te skoru eşitlemesi çok dert değildi. Başakşehir yeniden öne geçebilirdi ama Ludogorets’in 62’de Farios’la Almanya’da beraberliği yakalamasıyla en başa dönüldü. Başakşehir, Mossoro’ya aldatmadan sarı kart çıkması gereken pozisyonda kazandığı penaltı ile bir kez daha üstünlüğü yakaladı ama Almanya’dan beklenen müjde gelmedi ve tıpkı Şampiyonlar Ligi’nde olduğu gibi Başakşehir’in UEFA Avrupa Ligi serüveni de dramatik biçimde sona erdi.
Başakşehir’e Türkiye’ye UEFA’da kazandırdığı altın değerinde 5 puan için içtenlikle teşekkür edelim, fakat önümüzdeki yıllarda Avrupa’daki yarışı bu kadar erken bırakmaması gerektiğinin de altını çizelim...