Teniste sezonun ilk grand slami Avustralya Açık’ta tek erkeklerde Novak Djokovic mutlu sona ulaştı. Sırp raket bu turnuvada onuncu kupasını havaya kaldırırken, grand slam şampiyonluk sayısını yirmi ikiye çıkararak, rekoru elinde bulunduran Rafael Nadal’ı yakaladı.
Rakamlar oldukça çekici görünmekle birlikte bu zafer, bir sene öncesinde yaşanan sıradışı gelişmelerle ele alındığında bambaşka bir anlama da büründü: Tenis tarihinin kort dışındaki en garip hadiselerinden olan, dünya bir numarası bir raketin bir ülkeden sınırdışı edilmesi ve beraberinde yaşananlar...
Kovid’in hükmünü sürdüğü, evrendeki herkesi aşıya mecbur bıraktığı zaman diliminde kahramanımız sezonun ilk büyük buluşması için dünyanın öbür ucunun yolunu tutar. Aşısız olmasına karşın organizatörler, gerekli tıbbi muafiyeti sağladığı gerekçesiyle kendisine olur vermiş, Avustralya Açık’a katılabileceğini tarafına iletmişlerdir. Turnuvanın favorisi olan Djokovic, Melbourne Havaalanı’nda yıldızlar gibi karşılanmayıp üstüne bir de sorguya çekildiğinde beklenen kavuşmaların uzağında görüntüler ortaya çıkar.
Günlerce süren esaret
Bununla da yetinilmez, gözaltına alınır ve göçmen nezarethanesine konulur; günlerce sürecek esareti başlamıştır. Bu arada avukatları yasal yollara başvurup savunma hattı kurar. Tüm bu hengameyi ortaya çıkaran, oyuncuya turnuvaya katılma hakkı tanınmasına karşın, hükümet tarafından ülkeye giriş uygunluğunun bulunmadığına hükmedilmesidir. Sırp raket, kurumlar arası uyuşmazlığın kurbanı olur. Vizesi iptal, kendisi sınır dışı edilir.
O tarihlerde Avustralya siyaseti sıcaktır; çünkü ülke yakın bir tarihte sandık başına gidecektir. Halk, kovid kısıtlamaları nedeniyle gergin, yer yer öfkelidir. Başbakan Scott Morrison, gezegendeki en iyi tenisçi de olsa, aynı zorunluluklara tabi olması gerektiğini göstererek toplum nezdindeki itibarını artıracak, Djokovic olayını bir nevi fırsata çevirecektir.
Yıldız sporcu ülkedeki bir mahkemeden lehine karar çıkartmasına karşın ülkenin göç bakanı özel yetkisini kullanıp ünlü ismin vizesini iptal ederek sınır dışı etme kararı verir. Başbakanın sınır dışı kararını ‘Sporcunun ülkeye giriş kurallarına uymaması’, göç bakanının ise ‘Aşı karşıtlığının ülkedeki kamu düzenine olası olumsuz etkileri’ gibi farklı gerekçelere dayandırmaları, kararın hukuki olmaktan çok politik olduğunu ele vermektedir.
Bildiğini okuyor
Bir numaralı favorisi olduğu turnuvanın düzenlendiği ülkeden adeta paketlenerek atılan dünya yıldızını, vatandaşları ise bağrına basar. Ülkesine döndüğünde kahramanlar gibi karşılanacak, on günlük direnişinin hakkı verilecektir.
Aşı ile ilgili tutumu, kendisini dört grand slamden biri olan Amerika Açık’ın da dışarısında bırakmasına rağmen bildiğini okur. Oyun stili, estetik vuruşları gibi klasik gerekçelerle beğenilen oyunculardan değildir. Djokovic severler kortta ve kort dışındaki bu inatçılığını da severler. Mental açıdan kortlardaki en güçlü isim olan, uzayan maçlardaki mutlak üstünlüğü istatistiklerce sabit olan yıldız, moral enkazının altından kalkıp kaldığı yerden devam ettiğini, bir kaç ay sonra katıldığı Wimbledon’da şampiyonluğa ulaşmasıyla gözler önüne serer. Londra’da kupayı kaldırdıktan sonra Novak Djokovic için sıra artık Avustralya Açık’tadır. Hesaplaşma vakti gelmiş, cevabını sahada vermek için günleri geri saymaya başlamıştır. Bir yıl öncesinde kapısından sokulmadığı kulübe en şık kıyafetleriyle giriş yapmış gibi gözler üzerindedir.
İntikam arzusu
Böylesi ruhlarda intikam arzusu ayyuka çıkar. Melbourne’ün deniz mavisi kortlarının üzerinde raketini, Viking savaş baltası gibi sallamaya başlar. Üstelik de yaralı bir savaşçıdır, baldır kasında üç santimlik yırtıkla çıkmaktadır rakiplerinin karşısına. Bu ciddi sakatlığın eşlik ettiği maçlarında gözlerinin önüne şüphesiz önceki yıl bu ülkede yaşadığı sahneler gelmiş olsa gerektir. Acısını dindiren ilacı böylece, kendi içinde bulmuştur belki de.
Yedi maç oynadığı turnuvayı sadece bir set vererek kazandığında taşı gediğine oturtmuş, hesabı kapamıştır. Bu başarıyla, bir süre öncesinde indiği dünya bir numarasına tekrar burada yükselir. Öte tarafta ise Avustralya’nın muhafazakar lideri Scott Morrison konumunu muhafaza edememiş, seçimi kaybetmiştir.
Spor dünyasında her dönem için ‘müesses nizamınkiler’ ile ‘aykırı isimler’ gibi bir ayrım bulunduğunu kabul etmemiz gerekir. Bu bağlamda Djokovic ikinci gruba dahildir şüphesiz. Aşını ol, turnuvaya katıl diyenler karşısında başının dikine gitmiş, doğru bildiğinden şaşmayarak ulaşabildiği sonuçları tercih etmiştir. Dik başlılığı bugünlerde de devam etmektedir. Kovid aşısı yaptırmadığı gerekçesiyle vizesinin reddedilmesiyle, Indian Wells’in dışında kalır. Kim bilir belki de gelecek yıl bu kez, ‘beşinci grand slam’ diye bilinen bu turnuvaya gelecek ve bu sene yazdığı hikayenin bir benzerini bu kez dünyanın öbür ucunda, California’da yazacaktır.
Herşey üç kortla başladı
“Ailemde benden önce kimse tenis oynamamıştı. Ben tenise aşık oldum ama bu tamamen şans eseri oldu. Ailemin restoranının önüne birbirine çok yakın üç tenis kortu inşa ettiler.
Henüz 4-5 yaşlarındaydım fırsat buldukça oynayanları izlemeye başladım. Sonra ailemden nasıl oynayacağım konusunda yardım istedim. Bana bir raket verdiler ve her şey başladı”
Sırp raketi başarıya götüren faktörlerden birisi beslenmesine dikkat etmesi. Protein yoğun bir beslenmeye ağırlık veren ve balık yiyen bir vejeteryan olan Djokovic glutensiz, şekersiz ve deniz ürünlerini içeren pesketaryen diyeti yapıyor. Yemekle ilgili sırlarını yayınladığı kitapta anlattı.
Aşı dışı tedavi
Aşı karşıtı tutumuyla bilinen Novak Djokovic’in, Kovid-19’a karşı tedavi geliştiren bir biyoteknoloji firması var. Aşı dışında bir tedavi geliştirmek için uğraşan şirket, koronavirüsün insan hücresine bulaşmasını engelleyen bir peptit geliştiriyor.
Miami’nin de dışında
Sırp tenisçi, aşı yaptırmadığı gerekçesiyle ABD vizesinin reddedilmesi sonucu Indian Wells Masters tenis turnuvasından çekildi. 22 Grand Slam zaferi ve 378 hafta dünya 1 numarasında kalma başarısıyla rekorları elinde bulunduran Djokovic, bu durumda Miami Açık Turnuvası’na da katılamayacak.