Kadir Onur Dinçer

Kadir Onur Dinçer

kadironurdincer@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yaş nedeniyle emekliye ayrılmanın dışında, bir sporcunun aktif spor hayatını sonlandırmasına neler yol açabilir? Herhalde bununla ilgili birçok neden sıralanabilir. Ciddi bir sakatlık, amansız bir hastalık veya tüm hedeflere ulaşmanın getirdiği doyum v.s... Ancak herhalde geçtiğimiz günlerde aktif spor hayatını noktaladığını açıklayan genç bir tenisçinin gerekçesi, ilk anda akla gelebilecek bu nedenlerin hiçbirisine uyacak cinsten değil!
Kanada tenisinin yeni yıldızı olarak gösterilen Rebecca Marino geçtiğimiz günlerde tenisi bıraktığını açıkladı. Depresyonda olduğunu ve kendine vakit ayıramadığını gerekçe gösteren 22 yaşındaki raket profesyonel kariyerini bitirdi. 2010 ve 2011 yıllarında Kanada’da yılın kadın tenisçisi seçilen ve WTA sıralamasında 38 numaraya kadar yükselen Marino’nun bu kararı ülkede büyük bir şok yarattı.
İsminin, ilerde dünyanın en iyi kadın raketleri arasında sayılması beklenen Rebecca Marino’yu erken vedaya zorlayan asıl etkenin ise daha faklı olduğu ortaya çıktı. Cyberbulling adı verilen ve Türkçe’de sanal zorbalık olarak kullanılan tabirin Kanadalı tenisçinin sonunu hazırladığı belirlendi.
Genç tenisçi Facebook ve Twitter adresleri üzerinden kendisine gelen negatif içerikli mesajlarla baş edemedi. Bazen hayranları tarafından çekiştirildi ve olumsuz yorumlarla canı sıkıldı. Bazı takipçilerinden, genç tenisçinin maçlarına bahis oynadığı ancak o maçı kaybedince kendisinin de tüm parasını kaybettiğini söyleyen mesajlar aldı. Bu iletilere hakaretler ve tehditler de eşlik etti.
“Keşke sosyal medya hesaplarına hiç kayıt yaptırmasaydım” diyen Marino, Facebook ve Twitter adreslerini kapattı. Venüs Williams’ın 2010 ABD Açık’taki maçlarının ardından, “O çok cesur, güçlü ve yetenekli” dediği Kanadalı raket, üzerindeki baskıyı daha fazla kaldıramadı ve genç yaşında tenisi bırakma kararı aldı.
‘Rebecca Marino’ olayı ile birlikte tüm dikkatler günümüzde ünlü bir sporcu olmanın doğurduğu sonuçlar üzerine çevrildi. Ulaşılması hedeflenen ve bu doğrultuda uzun yıllar aralıksız çalışılan bu önemli hedefin, yarattığı bazı yan etkiler nedeniyle nasıl bir anda terk edilebilir hale geldiği üzerine kafa yorulmaya başlandı. Geçmişte daha ‘ulaşılamaz’ bir konumda olan ünlüler acaba her eve giren internet ve sosyal medya araçları ile kendilerini bir anda kamunun ortak alanı içinde bulup çevresel faktörlerden daha çok etkilenir hale mi geldiler?
Kanada’nın buz hokeyi takımlarından Toronto Maple Leafs’in iki sporcusu konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda Marino ile empati kurdular. Genç tenisçinin durumu hakkında konuşan ikili kendilerinin de sosyal medyada hesapları olduğunu ve zaman zaman benzer durumlarla karşılaştıklarını ifade ettiler.
Toronto Maple Leafs’in oyuncularından John-Michael Liles, “Çok yazık. Tacizi ve zorbalığı bilirsiniz. Yalnız okullarda falan değil, toplumun hemen her katmanında mevcuttur. Sporculara yönelik olarak da vardır” dedi. Liles şöyle devam etti: “Bir bilgisayarın veya cep telefonun olduğunda, gerçek kimliğini saklayanların olduğu bir mecraya girersin. Bu da işin kötü tarafıdır. Marino’nun tenisi bırakması bu durumun ne boyutlara varabileceğini gösteriyor.”
Aynı takımın bir diğer oyuncusu olan Joffrey Lupul da sosyal medyada nefret söylemiyle hareket eden kullanıcıların varlığını doğruladı. Lupul, “Twitter ve diğer sosyal medya hesaplarının bir gerçeği de bu tip insanlardır. Ben genelde görmezden gelmeye çalışırım. Bugüne kadar ciddi boyutlarda birşeyler de yaşamadım. Eğer bu anlamda çok canımı sıkan şeylerle karşılaşırsam hesabımı kapatırım” diye konuştu.
Kanada ve ABD spor medyasında son günlerin en çok üzerinde durulan konularından bir tanesi olan ‘Rebecca olayı’ ile ilgili haberler, yorumlar ve değerlendirmeler birbiri ardına sıralandı. Rebecca tekrar tenise dönecek mi bilinmez ama bu konu daha çok tartışılacak ve konuşulmaya devam edecek gibi görünüyor.