Kadir Onur Dinçer

Kadir Onur Dinçer

kadironurdincer@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hakkı ya da adaleti hiç kimseye satmayacağız, kimseyi bundan yoksun bırakmayacak veya bunu sağlamakta gecikmeyeceğiz.(Magna Carta)

Başkent Viyana, Graz ve Linz'in ardından Avusturya'nın dördüncü büyük kenti Salzburg. Her şehrin belli isimlerle özdeşleşme durumundan, payını büyük bir parçayla almış bir kent... Ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart'ın doğduğu yer... Son günlerde Türkiye'yi ilgilendiren ise özel bir anlamı var. Malum, şehrin takımı FC Salzburg, UEFA Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Fenerbahçe'nin rakibi oldu. İki takım arasındaki ilk maç çarşamba akşamı Avusturya ekibinin sahasında oynanacak.

Salzburg takımını ülkesindeki diğer kulüplerden ayıran önemli bir farklılık var. Bu da yaklaşık sekiz yıl önceki el değiştirme süreci. Avusturya'nın köklü ekiplerinden bir tanesi olan Salzburg, 2005 yılında önemli bir dönüşüm geçirdi. Ünlü içecek firması Red Bull, Formula 1'deki atağının ardından gözünü statlara dikmişti. Pistlerde sonradan David Coulthard, Mark Webber ve Sebastian Vettel gibi isimlerle Avusturya lisanslı firmayı kanatlandıracak olan girişim, Salzburg kulübünü de bünyesine katarak, enerji içeceğini ülkenin milli içkisi yapma yolundaki adımlarıyla yeşil sahalara da ayağını bastı.

1933 yılında kurulan ve o tarihe kadar ülkenin birinci liginde 3 şampiyonluk yüzü görebilmiş takım için bu, yeni bir dönemin işaretiydi. Red Bull sponsorluğunda futbola yapılacak önemli yatırımlar çıtayı yükseltecek ve şehir daha büyük başarıları kucaklayacaktı. Bunlara kimsenin itirazı olmazdı. Ancak yeni yönetimin bazı icraatları Salzburg taraftarının önemli bir kısmını büyük endişeye sevk etti. Red Bull idarecileri önce kulübün eski kulüp olmadığını öne sürdüler. 70 yılı aşkın mazisi olan takımın geride kaldığını, Red Bull Salzburg ismiyle artık yeni bir kulüp kurulduğunu söyleyip geçmişi bir kalemde sildiler.

SV Austria Salzburg için aslında bu ilk isim değiştirme deneyimi değildi. Kulüp geçmişte Casino Salzburg ve Wüstenrot Salzburg gibi sponsorluk isimleriyle boy göstermiş, ne var ki kulübün geçmişi hiç yok sayılmamıştı. Bu girişimler taraftarı rahatsız etti! Kulübün resmi internet sitesine de kuruluş tarihi olarak 2005 yazıldı. Avusturya Futbol Federasyonu ise bu iddiadan vazgeçilmesi ve bu ifadelerin kaldırılması yönünde konuya müdahil oldu. Asıl kıyamet ise logo ve renkler konusunda koptu. Mor-beyaz olan geleneksel renkler kırmızı-beyaza çevrilirken , mor renk logodan da tamamen çıkarıldı ve logo da yenilendi.

Yeni kulübe doğru

Salzburg'un gelenekçi taraftarları bir bir gerçekleştirilen bu radikal değişikliklere karşı bayrak açtı. Futbolun ticarileşmesindeki büyümeye karşı seslerini çıkaran Avrupa'dan birçok taraftar grubu da, bu süreçte Avusturyalı taraftarlara destek verdi. Kulüp sahipleri ile yeni icraatlara karşı çıkan gruplar arasında müzakerelere başlandı. Ancak çözüm süreci ortak yolu buldurtamadı. Bir yandan görüşmeler bir yandan protestolarla geçen ayların ardından uzlaşmaya varılamadığı deklare edildi. Bu noktada, kulübün köklerinin sökülüp atılmasına gönlü elvermeyen grupların içerisinden yeni bir oluşum filizlendi. Kendilerine 'mor-beyazlılar' diyen taraftar insiyatifi Ekim ayında SV Austria Salzburg isminde yeni bir (eski mi demeli) kulüp kurdu.

Kulüp sahipliğindeki değişimin ardından yeni yapılanmayla takımlarının kişiliksizleştirildiğini savunan taraftarlar kaleme aldıkları SV Austria Salzburg manifestosunda şu ifadelere yer verdiler: "Bizlerin kulübe olan bağlılığı öncelikli olarak sahadaki başarı üzerine kurulmamıştır. Bir futbol kulübüne gerçek kimliğini kazandıran tarihi, gelenekleri ve renkleri bizim kimliğimizin de esasıdır. Bizce bir kulübün renkleri, taraftarların aralarındaki bağları oluşturan ve onları kulüple ortaklaştıran kilit bir role sahiptir. Bu bağlamda takım renklerinin göz ardı edilebilir veya anlamsız olduğu yaklaşımına zerre kadar hak vermiyoruz. İlke olarak Salzburg futbolunun yararına Red Bull'u sıcak karşılıyoruz. Yeni sahiplere, yeni karar vericilere karşı çalışmak gibi bir niyetimiz yok. Kendimizi onlara karşı meydana gelebilecek hakaret ve her türlü şiddet eyleminden ayırıyoruz. Ancak aynı zamanda şuna da inanıyoruz: "Bir kulüp ancak taraftarlarına gerekli özeni gösterdiğinde gerçek anlamda işleyebilir."

Şirket yola koyuluyor

Bu kaygıların çok ötesinde bir yerlerde ise Salzburg takımının geleceği çoktan planlanmış ve rotası çizilmişti. Projenin mimarı bizzat Red Bull şirketinin patronu Dietrich Mateschitz'di. Taraftarların protestolarını sergiledikleri tarihlerde o da ülke basınına verdiği röportajlarda neden bu işe giriştiğini ve hedeflerini anlatıyordu. Red Bull'un kurucusu Avusturyalı işadamı aslında son derece dürüsttü. Genel olarak bireysel sporlarla ilgilendiğini ve bu alanlara yatırım yapmayı tercih etttiğini ancak son yıllarda futbola karşı olan önyargısını yıktığını söylüyordu: "Futbol artık değişiyor. Futbolcular pop yıldızlarından farksız. Geçmişe göre maçlara daha fazla kadın izleyici gidiyor. Futbol sosyal açıdan hiç bu kadar kabul edilebilir olmamıştı."

Austria Salzburg taraftarlarının romantik beklentilerinin karşısında 'tamamen duygusal' olarak nitelendirilebilecek bir duvar vardı. Mateschitz'in projesi şirket çıkarlarını gözetiyordu. Yakın dostu ünlü futbol adamı Franz Beckenbauer'in de tavsiyelerini alarak bu işe giriştiğini itiraf eden Red Bull'un kurucusu Der Standard gazetesindeki, "Red Bull bugün mor olamaz. Aksi takdirde zaten ismi Red Bull olmazdı. Coca-Cola'nın geçmişinden sahip olduğu ne var? Ben geleceği düşünüyorum" sözleriyle taraftara da mesajını açıkça iletiyordu. 2012 verilerine göre öz sermayesi beş buçuk milyar dolar olarak hesaplanan, Pasifik Okyanusu'nda kendisine ait bir adası bulunan Mateschitz, nihai hedefin markanın uluslararası pazarda görünürlüğünü artırmak olduğunu da dile getirerek, önümüzdeki günlerde Fenerbahçe ile karşılaşacakları Avrupa arenasının kendileri için asıl önemli kulvar olduğunu o günlerde ilan ediyordu: "Futbol için doğru zaman. Giriştiğimiz işi Avusturya ligi ve Avusturya pazarı olarak görmemek gerek. Biz futbolun içine girdik. Önümüzde uluslararası fırsatlar var. Avusturya'dan bir takımla Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Ligi'ne katılım hakkı elde etmek İngiltere, İspanya veya Almanya'dakinden çok daha kolaydır."

Austria Salzburg yükselişte

SV Austria Salzburg'un internet sitesinde 2005'teki kırılma, 'Acı bir son ve yeni bir başlangıç' başlığı altında okuyuculara şu şekilde sunulur. Oldukça dramatik bir dille kaleme alınan ve dönemin ayrıntılarına yer veren yazı şöyledir: "Kulübün el değiştirmesine verilen ilk tepkilerde sevinç çığlıkları atılıyordu. En sadık ve en eski taraftarlar da buna dahildi. Ancak sonrasında takımın renklerinin değişeceğine dair söylentiler ortaya çıktı ve bu durum protestoları da beraberinde getirdi. Konunun ilgililerine dilekçeler gönderilirken, gazetelere ise açık mektuplar yazılmaya başlandı. Kulübün geleneklerinin korunması yönündeki bunca etkinliğe karşın yeni idareciler duruma kayıtsız kaldı. 4 Haziran'da genel kurulda, taraftarın isteklerini göz önünde bulundurma yönünde karar alınsa da; sadece 9 gün sonra gerçek ortaya çıktı. 13 Haziran'da takım yeni sezon için basına tanıtıldı. Oyuncular kırmızı-beyaz iç saha ve mavi deplasman formaları giymişti. Mor renk kulüpten tamamen koparılmıştı. Bu da yetmezmiş gibi yeni yönetim 1933'te ortaya çıkan kulübümüzün kuruluş tarihini 2005 olarak açıkladı. Red Bull Salzburg açıkça kendini tamamen yeni bir kulüp olarak tanımlayıp, bundan böyle Austria Salzburg ile hiçbir şekilde ilişkilendirilmek istemediğini beyan etti. Bu ve bunun gibi bir çok absürdlük büyük taraftar grubumuz, diğer taraftarlar ve sempatizanlarımızı 30 Haziran'da mor-beyazlılar insiyatifini kurmaya itti. Hareket büyüyünce Red Bull stratejistleri gidişatın kulübün imajına zarar vereceğini düşünmüş olacaklar ki bizleri görüşmeye çağırdılar. 4 kez toplanıldı. Red Bull'un insiyatifimize yaptığı son teklif, forma üzerinde mor bir adidas logosu, mor kaptan pazubandı ve sadece kalecide bulunabilecek mor çoraplardı. Dördüncü buluşmanın da hiçbir sonuç vermemesi üzerine görüşmeleri sonlandırmak zorunda kaldık. Bağımsız kulübümüzü kurmaya giriştik. 7 Ekim'de Austria Salzburg küllerinden doğdu. Yeniden mor-beyazdı ve artık dünya onun için biraz daha renkliydi."

İngiltere’deki AFC Wimbledon ve F.C. United of Manchester örneklerini takip eden taraftarlar eski kulübün orjinal ismi ve eski kulüp amblemi ile 'yeni' takımlarını federasyona tescil ettirdiler. Taraftarının yeniden var ettiği SV Austria Salzburg, mücadelesine ülkenin yedinci lig seviyesinden başladı. 2006'daki ilk sezonunu şampiyon olarak noktaladı. Sonraki üç sezonda da bulunduğu liglerde ipi göğüslemeyi başardı ve üst üste dört sezon şampiyon olarak üçüncü lige kadar yükselmeyi başardı. 2011'de beşinci, 2012'de sekizinci sırayı alan mor-beyazlılar geride bıraktığımız sezonda ise ligi ikinci tamamladılar ve ikinci lige çıkma yolunda gelecek adına umutlarını artırdılar. Bu arada Red Bull da ülkenin birinci liginde önemli başarılara imza attı. 2007, 2009, 2010 ve 2012 olmak üzere onlar da dört şampiyonluk yaşadılar. Şimdi en çok merak edilen konu ise Austria Salzburg'un yedinci basamaktan başlayarak dayandığı ikinci ligin kapısından içeri girip girmeyeceği ve sonrasında da birinci lige çıkabilip çıkamayacağı... Kısacası iki takımın birbiriyle karşılaşma olasılığı... Herhalde böyle bir buluşma tarihi bir maça sahne olur, dananın kuyruğu da gerçekten işte o zaman kopardı.