Kadir Onur Dinçer

Kadir Onur Dinçer

kadironurdincer@hotmail.com

Tüm Yazıları

Dünyanın en önemli spor organizasyonlarından bir tanesi olarak kabul edilen Formula 1 her geçen yıl gelişiyor. Araçlarındaki teknoloji sürekli ileriye giderken, pilotlarının maaşları, izleyici sayıları artıyor. Daha çok ülkede etkinlik alanı bulan dev motorsporları organizasyonu, gelirlerini de yukarılara çekiyor.

Formula 1 için yarışları yeni ülkelere taşımak çok önemli. Çünkü yeni bir ülke yeni seyirciler anlamına geliyor. Bu da sponsorlar için, kendi markalarını daha büyük bir kitleye tanıtma ve reklam demek. Zaten sponsorluk ve TV yayınları en önemli gelir kalemleri arasında yer alıyor.

Haberin Devamı

Son 10 yıllık zaman dilimine bakıldığında, organizasyonun gelirlerindeki düzenli artış hemen göze çarpıyor. 2003'te 730 milyon dolar olan yıllık gelir hanesi, sonraki iki yılda 1 milyar dolar seviyesinde seyrediyor ve bu yükselme ilerleyen yıllarda şu şekilde devam ediyor: 2006 (1.071 milyar dolar), 2007 (1.156 milyar dolar), 2008 (1.388 milyar dolar), 2009 (1.428 milyar dolar), 2010 (1.429 milyar dolar), 2011 (1.523 milyar dolar), 2012 (1.600 milyar dolar).

*****

Bu ekonomik tablo ve yakalanan ivme gerçekten ilgi çekici. Dikkat çekici başka rakamlar da var. Örneğin pilotların maaşları... Ferrari'den Fernando Alonso 40 milyon dolar kazanıyor. Mercedes pilotu Lewis Hamilton 25 milyon, Red Bull'un Alman pilotu Sebastian Vettel 20 milyon, McLaren'den Jenson Button 15 milyon ve yine Ferrari'den Felipe Massa 10 milyon dolarlık maaşlara sahipler.

Ekonomi dergisi Forbes'in verilerine göre F1 sürücüleri, 'Dünyanın en çok kazanan sporcuları' listesinde yukarılara tırmanmaya devam ediyorlar. Maaşları oldukça yüksek olmasına karşın, yan gelirlerinin çok fazla olmaması onların en yukarılarda olmasını engelleyen temel etken. Golfçü Tiger Woods'un zirvede, İsviçreli raket Federer'in ikincilikte olduğu listede Alonso 19. basamakta yer alıyor.

*****

F1'de yarışları düzenlemek için de hatırı sayılır paraları gözden çıkarmak gerekiyor. Ancak uzun yıllardır yarışlara ev sahipliği yapan ülkeler ile yeni yeni bu işe girmeye başlayan ülkelerin, yarışları düzenlemek için harcadıkları paralar arasında büyük farklılıklar olduğu da gözden kaçmıyor. (Keza Türkiye için de başarıyla start alan ev sahipliği süreci, sonrasında maliyetlerin boyutları nedeniyle sıkıntı yaratmıştı).

Haberin Devamı

Formula 1'in emektar pistlerinden olan Monaco'daki yarışı organizatörler artık sıfıra yakın bir maliyetle düzenleyebiliyorlar. Yine tarihi, neredeyse organizasyonun kendisi kadar eski olan Monza pistinde İtalyanlar bu iş için sadece 7 milyon dolar harcıyor. Yenilere baktığımızda ise tablo değişiyor. Abu Dabi'ye bir Grand Prix'nin maliyeti 66 milyon dolar olurken, Malezya için 67 milyon dolar olarak hesaplanıyor. Yarışları ekran başında, dünya çapında izleyen seyirci sayısının ise 600 milyon olduğu belirtiliyor.

*****

Büyük rekabette başı çeken otomobillere verilen reklamlar da dudak uçuklatıyor. Otomobilin en yüksekteki noktası olan ve airbox olarak isimlendirilen bölgeye reklam verebilmek için 25 milyon doları gözden çıkarmak gerekiyor. Aracın arkasındaki arka kanat ve yan duvar bölmesi için de sponsorlardan aynı ücret talep ediliyor. Bunların dışında irili ufaklı diğer reklam logoları için de 3-5 milyon dolarlık ödemeler yapılıyor.

Haberin Devamı

Telekomünikasyon firmaları sponsor şirketlerin yüzde 19'unu, otomotiv firmaları yüzde 18'ini, giyim-moda firmaları yüzde 17'sini ve içecek firmaları da yüzde 11'ini meydana getiriyor. Kısacası bir ‘kazan-kazan’ durumuyla taraflar bu işten karlı çıkıyor. Ancak kazananlar sadece bunlarla da sınırlı değil!

Voronezh'den dünyaya

Svetlana Amelichkina Rusya'nın Voronezh kentinde dünyaya geldi. Şimdi ise Moskova'da yaşıyor. Eğitimini ekonomi üzerine yaptı, bankalarda çalıştı. Ta ki Formula 1 ile tanışana kadar. 2006'da bir Formula 1 turizmi şirketi kurdu. TravelF1 adını verdiği şirketiyle dünya çapındaki Formula 1 Grand Prix'lerine Rusya'dan insan taşımaya başladı. Yarış başına bazen 10, bazen 100 kişi... Bazen daha bile fazla…

2007'den itibaren ülkede Formula 1 ile ilgili çıkan yazı, makale ve haberlerde onun adına sıkça rastlamak mümkün oldu. Yer yer televizyon programlarına da katılıyor ve yarışlar hakkında bilgilendirici açıklamalarda bulunuyordu. Zamanla ünü yurt dışına da yayılınca dünyanın dört bir yanından medya mensupları da Rusya’ya gelerek kendisiyle röportajlar yapmaya başladılar.

*****

Amelichkina, Formula 1 ile tanışmasını şöyle anlatıyor: "Sovyetler Birliği'nde Formula 1 yasak değildi. Ancak yarışlar hakkında sadece bir kaç dergi vasıtasıyla haber alıyorduk. Ya da bazen yurt dışına çıkan kişiler varsa onlar birşeyler anlatıyordu. Ancak herkes onu kazalar ve kan ile anıyor; kötü bir şey olduğunu düşünüyordu. Sovyetler'de, eğer atlıyor, zıplıyor veya koşuyorsanız, ancak böyle bir şeye spor denirdi. Dolayısıyla motor sporları hiç popüler değildi. Ancak 1992 sonrasında her şey değişti. Formula 1 artık televizyondan yayınlanmaya başlamıştı. Erkek kardeşimin de içlerinde olduğu bir çok kişi izliyordu. Kardeşim Michael Schumacher hayranıydı. Bir gün ben de ekran başına geçtim ve bir yarışı izledim. Schumacher'i birlikte destekledik."

Arabaların vızıltısı hoşuna giden Amelichkina ilk canlı yarışını izlemek üzere yola koyuluyor: "İtalya'ya gemiyle gittim ve Rimini'den sonra trenle devam ederek Monza'ya ulaştım. Yarışın 50 euroluk ucuz biletlerinden satın aldım. Schumacher'in Ferrari ile o pistte kazandığı ilk yarıştı. Atmosfer beni çok etkilemiş adeta sarhoş olmuştum. Yarışın ardından kendimi İtalyan taraftarlarla podyuma yakın bir yerlerde "Schumi!, Schumi!" diye bağırırken buldum. O günden sonra tam anlamıyla bir Formula 1 tutkunu haline geldim."

Amelichkina bu yarışın ardından 98'deki Belçika Grand Prix'si ve sonrasında da 99'daki Macaristan Grand Prix'lerine iştirak eder. 2000 yılında bir internet sitesi kurmaya karar verir. Bu site aracılığıyla, dünyanın dört bir yanındaki Formula 1 yarışlarına giden Rusları buluşturmak ister. Yurt dışındaki Grand Prix'lere giden vatandaşlarının 'izlenim' yazılarını sitede yayınlar.

İşler zamanla gelişir ve siteye yalnızca okumak için giren F1 hayranları konuyla ilgili tüm bilgilerini ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşmaya başlar. 2003'te Formula 1 seyahatleri yapanlar için bir kulüp kuran Amelichkina için 2006 yılı bir kırılmaya işaret eder: "O yıldan itibaren Formula 1 yarışlarını izlemek üzere seyahat etme hobim artık benim kendime ait, bir işim haline dönüştü. Seyahat acentamla birlikte, yolculuklarımızı hep birlikte gerçekleştiriyorduk."

Kısacası Svetlana Amelichkina hobisini gerçek bir işe dönüştürerek Formula pastasından kendisine de bir pay çıkarır ve o da bu işin kazananları arasına girer.

*****

Uzun yıllar süren uğraşların ardından Rusya da sonunda Formula 1 takvimine eklendi. Gelecek yıldan itibaren ülkenin güneyindeki Sochi kenti, büyük motorsporları organizasyonunun yıllık takvimindeki duraklardan bir tanesi olacak. Tarihinde ilk kez bir F1 yarışına ev sahipliği yapacak ülkede heyecanlı bir bekleyiş hakim.

Bugün Rusya’da devlet büyüklerinden özel sektör temsilcilerine bu konuda çalışan pek çok kişiye teşekkür ediliyor. Tabi bu önemli ev sahipliğinin elde edilmesinde Svetlana Amelichkina’nın da katkıları var. Onun da ismi emeği geçenler listesinde yer alıyor. Almanlar'ın Vettel'i, İspanyollar'ın Alonso'su, İtalyanlar'ın Ferrari'si ile övündüğü Formula 1’de, Ruslar'ın da Amelichkina’sı olduğu söyleniyor.