Kadir Onur Dinçer

Kadir Onur Dinçer

kadironurdincer@hotmail.com

Tüm Yazıları

Drogba ABD'ye gidecek mi, gitmeyecek mi? Bugünlerde en çok konuşulan konulardan bir tanesi Galatasaraylı yıldızın geleceği. Hakkındaki en ufak bir söylenti bile birden son derece ciddi bir haber haline geliveriyor. Son örneği Seattle Sounders vakası oldu. Haberin kaynağı sosyal medyaydı.. Tweetlerden yayılan haber ardından Amerika'da büyük gazetelere kadar kendine yer buldu. Dünya artık küçük, hemen sonra Türkiye'ye geldi. Dün akşam en çok izlenen haber kanalımızın ana haber bülteninde bile vardı.

Haberin Devamı

Seattle kulübün genel menajeri Adrian Hanauer kendisini açıklama yapmak zorunda hissetti, “Bunlar sadece dedikodu” dedi. Sonra sıra Galatasaray'a geldi. Basın Sözcüsü Şükrü Ergün konuştu: "Drogba ve menajerinden bize verilmiş bir haber yok. Kendisiyle henüz sözleşme yenilemedik ama görüşmelerimiz devam ediyor. Drogba kalmak istediğini dile getiriyor."

Öncelikle şunu söylemek gerekir. Amerika'daki haberin kaynağı sağlam değil. 'Bir deli kuyuya taş atmış' çıkışlı görünüyor. Ancak öte yandan bu, 'Amerika'da Drogba'yı isteyen kulüp yok' anlamına da gelmez. Hatta tam tersine olduğunu biliyoruz. Ama yine bu da Fildişi Sahilli futbolcunun, hemen oraya gitmesini gerektirmez. Kısa bir akıl yürütme bizim, gerçekliğinden şüphe duymayacağımız bazı doğrulara kolayca ulaşmamızı sağlayabilir.

Yıldız futbolcu, Galatasaray tarafından geçtiğimiz yıl ara transfer döneminde transfer edildi. 'Şangay'ın çiçeği' anlamına gelen Çin'in Shanghai Shenhua takımında oynuyordu. Kulübünü, sözleşmesinin yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle terk etti. O dönem transfer piyasasında görünmez çanlar çaldı. Duyan koştu geldi. Drogba bedelsiz alınabilecekti. İçlerinde hiç mi ABD takımı yoktu? Tabi ki vardı.

Oyuncunun o dönemde yaptığı tercihi bir kez daha akıllara getirmek gerekir. Sonuç olarak Galatasaray'a gelmeyi seçti. Yalnızca aylar öncesinde Chelsea ile Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kaldırmış ve hatta Bayern Münihle olan finalde en iyi oyuncu seçilmiş olan Fildişili forvet, soluğu Türkiye'de alıvermişti.

Haberin Devamı

Çünkü hala Avrupa kulvarı için gerekli enerjiye sahip olduğunu hissediyor, rekabet seviyesinin dünya futbolundaki doruğunda başarılı olabileceğine inanıyordu. Maddi olarak da beklentisi karşılanınca seçim yapmakta zorlanmadı.

Şimdi Drogba'nın ABD'ye gideceğini söylememiz için elimizdeki bu donelerde önemli değişikliklerin meydana gelmiş olması gerekmez mi? Peki aradan geçen sürede bizi bu yönde düşünmeye itecek bir değişiklik yaşandı mı?

Drogba Galatasaray'da mutsuz mu?

Takım Drogba'dan umutsuz mu?

Maddi olarak tatminkâr değil mi?

Yaşlandığını ve artık Avrupa futbolunda var olamayacağı mı düşünüyor?

Bu soruların tamamının yanıtı bence 'hayır'. Bir röportajında "40'ıma kadar oynarım. Roger Milla gibi olmak istiyorum" demişti. Pilinin bittiğini düşünmüyor. İyi bir sözleşmesi var. Onun yaşında bu kadar kazanan futbolcu yok (even in USA). Galatasaray ondan, o Galatasaray'dan memnun. Tüm bunlara karşın elbet yine de gidebilir. Ama kanımca sarı kırmızılıların tavrı bu doğrultuda belirleyici olacak. Eğer Galatasaray 'Durmak yok, yola devam' derse, yıldız golcü buna rağmen çıkıp da 'Değişim zamanı' demeyecektir.

Haberin Devamı

Yeni kıtanın gerçekleri

Major League Soccer (MLS), dünyanın gelişen futbol liglerinden bir tanesi. Her geçen gün buraya daha iyi isimler geliyor. Harcanan paralar ve yapılan yatırımlar artıyor. Takımlar daha rekabetçi bir hale geliyor. Ancak çok üst seviyelerde futbol oynandığını söylemek zor. “Amerika kıtasının Katar’ı” imajından kurtulması için daha uzunca bir süre geçmesi gerekebilir. Dünya yıldızlarını ülkeye getirerek bu imajı değiştirmeye, heyecanı artırmaya ve ligi bir çekim merkezi haline getirmeye çalışıyorlar. David Beckham ile başlayan süreçte Drogba da böyle bir misyonun parçası olarak ABD’de bulunmak isteyecek mi acaba?

Her ne kadar lig gelişse ve ilerlese de futbol yani ABD’lilerin deyişiyle ‘soccer’, ülkedeki en popüler sporlar arasında yer almıyor. Halkın yoğun ilgisinin bulunmadığı bu spor dalı beyzbol, basketbol, Amerikan futbolunun çok gerisinden geliyor. Hatta belki buz hokeyi ya da pankreas güreşi kadar bile ilgi çekmiyor olabilir. Gazetelerde futbolla ilgili haberler oldukça az yer ayrılıyor. Acaba Drogba, futbolla yatılıp futbolla kalkılan Türkiye’den vazgeçip, güncel konular içinde önemli bir yere sahip olduğu Avrupa’yı bırakıp, bu spor branşına ilginin düşük seviyelerde olduğu ülkeye gitmeyi cazip bulacak mı?

Drogba burada daha mı çok para kazanacak? Her ne kadar yaşı ilerlemiş oyuncular için ideal bir rota gibi görünse de Fildişi Sahilli oyuncu için daha kazançlı bir rota olmayacak. Sarı kırmızılı ekipten yıllık 4 milyon euro alan oyuncunun ayrıca 15 bin euro maç başı ücreti ve bonusları bulunuyor. ABD’de ücretler yıldız futbolcular için dolgun ancak yine de Drogba’nın Galatasaray’daki maaşına yaklaşamıyor.

Şu an MLS’de en çok kazanan oyuncu Seattle Sounders’tan Clint Dempsey. 30 yaşındaki ABD’li oyuncu yıllık 5 milyon dolar alıyor. Bu da euro olarak 3.6 milyon euroya denk geliyor. New York Red Bulls’un Fransız golcüsü Thierry Henry’nin maaşı 4.5 milyon dolar. Bu da euro olarak 3.2 milyon dolar gibi bir seviyede. Los Angeles Galaxy’de oynayan Robbie Keane… 33 yaşındaki İrlandalı futbolcunun yıllık maaşı 4 milyon dolar. New York Red Bulls’tan bir diğer önemli isim 34 yaşındaki Tim Cahill 3.5 milyon dolar alıyor. 36 yaşındaki Drogba da muhtemelen bu isimlerden daha fazla kazanmayacak, en azından ligin en çok kazanan ismi haline gelmeyecektir. Bu da Galatasaray’dakinden daha az bir ücrete karşılık geliyor. Bu koşulları kabul edip de, yine de yeni kıtaya gitmek isteyecek mi?

ABD’de, Türkiye’de ya da İngiltere’de olmayan ve buraya gidecek futbolcuları bekleyen farklı bir zorluk var. MLS’de seyahat büyük bir dert! Ülke dışından gelen oyuncuların en çok zorlandığı konulardan birisi bu. Yüzölçümü oldukça büyük olan Amerika Birleşik Devletleri’nde futbolcular, deplasman maçları için geniş mesafeler kat etmek zorunda kalıyorlar. David Beckham ve Thierry Henry’nin bu konuda zamanında yaptıkları açıklamalar var. İkisi de yolculukların kendilerini bıktırdığını söylüyor.

Drogba’nın İngiltere’de oynarken uçtuğu en uzak mesafe 45 dakikaydı. Türkiye’de de bu en fazla 1 saat, bilemedin biraz daha fazlasıdır. Örneğin Houston takımı ile anlaştığını düşünelim. Burada oyuncu, İngiltere veya Türkiye’de gittiği mesafelerde sadece 1 tane uçuş gerçekleştirecek. Genç oyuncuların bir şekilde başa çıkabildiği bu koşulların özellikle yaşlı isimlerde daha da zorlayıcı olduğu belirtiliyor. Acaba Drogba maç temposuna eklenecek bu yoğun seyahat temposuyla cebelleşmeyi göze alabilecek mi?

ABD’de bir takıma transfer olan futbolcular aslında sadece bir takıma transfer olmuyor. MLS’nin dünya üzerinde popülerliğini artırmak gibi bir çaba var. Ama aynı zamanda bir proje de ülkenin kendi insanları için mevcut. Amerikan toplumunun futbolu daha çok sevmesi, dünyanın göz bebeği bu spor dalının ülkede daha çok takip edilir olması için gayret ediliyor. Bu yüzden getirilecek yıldız oyuncular aynı zamanda futboldaki ulusal kalkınma hamlesinin de bir parçası. Haklarında belli bir PR hesaplaması yapılıyor.

Görüştüğümüz Amerikalı meslektaşlarımız Drogba’nın ülkede gayet iyi tanındığını,ülke futbolunun gelişimine katkı sağlayacağını söylüyorlar. Ancak dikkat çektikleri bir nokta var. Drogba Amerika’da Beckham kadar popüler değil! Hatta Thierry Henry kadar bile değil. Bu iki ismin herkesin takibinde olduğunu, hatta futbolla ilgilenmeyenlerin bile ilgisini çektiğini söyleyip, “Drogba burda aynı etkiyi yaratmaz” diyorlar. Didier Drogba, kendisinin ilgiyle takip edilmekle birlikte, Türkiye ve İngiltere’deki kadar büyük etki yaratmayacağı Avrupa futbolunu bırakıp da ABD’de oynamayı isteyecek mi?

Bir çok yeni zorluğun ve şu anki durumuna göre ekside sayılabilecek koşulların kendisini beklediği bu yeni maceraya atılmaya heves eder mi? Yoksa önce Galatasaray’ın teklifini mi görmeyi diler?