19. HAFTA
Nicola Anelka, Paris Saint Germain ile profesyonel kariyerine başladı. Arsenal, Real Madrid, Liverpool, Manchester City, Fenerbahçe, Bolton, Chelsea gibi takımlarda oynadı. Oldukça kariyerli yılların ardından bir de Uzakdoğu yaptı. Şangay’da, Chelsea’den takım arkadaşı Didier Drogba ile bir araya geldi. Sonra el ele verip, Çin Seddi’nin üzerinden sekerek Avrupa’ya tekrar geri döndüler. Arkadaşı Galatasaray’a gelirken, Fransız golcü Juventus’a gitti. Bu sezonun başında ise İngiltere’ye, West Bromwich Albion’a transfer oldu.
Anelka’nın Chelsea günlerini hatırlayan Adalı futbolseverler bu transferi coşkuyla karşıladı. 34 yaşındaki oyuncu dönüşünde tekrar parlayabilir ve güzel golleriyle tribünleri ayağa kaldırabilirdi. Sezon başındaki maçlarda fırsat buldu. 7 maçta forma giyse de fileleri havalandıramadı. Sonra sakatlandı. 5-6 maçta bu yüzden forma giyemedi. Derken bu hafta sonu tekrar sahalara döndü. Cumartesi günü Upton Park’ta West Ham United-West Bromwich karşılaşmasında ilk 11’de sahaya çıktı.
Beklenen an gelmişti. Takımı 1-0 gerideydi. Anelka sahneye çıktı. Topu filelere gönderdi. Yetmedi beş dakika sonra bir kez daha belirdi. Yine attı takımını öne geçirdi. Sonuçta 90 dakika 3-3 berabere sonuçlandı. Fransız golcünün golleriyle dönüşü, ‘Düğün gecesi’ olabilirdi; ancak maça asıl yaptığı bir hareketle damga vurdu: “Quenelle”.
Ben de yeni tanıştım, bilmiyordum. Anelka’yla birlikte ilk kez duydum. Ama üzülmeme de gerek yok, meğer İngilizler de yabancısıymış. ‘Made in England’dan ziyade ‘Fabrication francaise’ bir kavrammış. Ve daha ihracatı tam olarak başlamamış. Böyle böyle, yavaş yavaş yayılıyormuş… Fransız komedyen Dieudonne M’bala ilk kez bu hareketi yapan ve meşhur eden kişi. Bir tür ‘ters Nazi selamı’ olarak lanse ediliyor. Hareketin anti-semitist yani Yahudi aleyhtarı bir yönü olduğu da ifade ediliyor. Komedyenin hareketi ortaya çıkardığındaki asıl niyetinin ise temelde İsrail’i eleştirmek olduğu belirtiliyor.
Anelka bu yüzden çeşitli suçlamalara maruz kalarak ‘ırkçı’lık damgası yeme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Fransa Spor Bakanı eleştirdi, Yahudi dernekleri öfke saçtı. İngiltere Futbol Federasyonu ise soruşturma başlattı. Konuyla ilgili Anelka da twitter hesabı üzerinden bazı açıklamalar yaptı. Irkçı veya ayrımcı olmadığını dile getirdi, hareketin özünde sistem karşıtı, muhalif bir yanı olduğunu vurguladı, dinsel bir çağrışımı olmadığını öne sürdü.
O, o anlamda yapmasa da; hareketin Naziliğe ilişkin veya Yahudiliği ayrımcı bir şekilde karşısına alan bir kullanım alanı olduğu bazı geçmiş örneklerle gösterildi. Nazi selamının cezai yaptırımlara yol açmasından dolayı, son zamanlarda spor sahalarında yaygın olarak bilinmedik bir selam ile aynı mesajı vermek ve cezadan da sıyrılmak amacıyla kullanıldığı iddialar arasında. Daha önce Montpellier’den Mathieu Deplagne gol sevincinde hareketi icra etmiş ancak o dönem fazla bilinmediği için ceza almamış.
Müslüman bir futbolcu olarak bilinen Anelka, hareketi Nazi yanlılığından ziyade Filistin’e karşı tutumundan dolayı İsrail’e bir tepki olarak gerçekleştirmiş de olabilir. Sonuçta siyahi bir oyuncunun (kendisi bire bir ifade etmedikçe) ırk ayrımcı bir tutum içinde olduğunu iddia etmek çok kolay bir şey değil. Belki de hareket gerçekten oyuncunun savunduğu manasında kullanıldı. Genel anlamda sistem karşıtlığı suç sayılamayacağı için Fransa’da yetkililer bu hareketi, Nazilikle ilişkili şekilde ifşa eden grupların varlığından da güç alarak, marjinalize edip suç kapsamına almış, en azından üzerinde meşru olmayan bir kimlik yaratmış da olabilirler. Anelka da belki şu anda hareketin bu özelliğinden doğan ve farklı yönlere çekilebilecek anlamlar içermesinden muzdarip olabilir.
Gerçekten netameli bir konu… Nicola Anelka, West Brom formasıyla golle tanışıyor, İngiltere’de 6 farklı takımda fileleri sarsmayı başaran dokuzuncu oyuncu oluyor; ancak bu gündeme bile gelmiyor! Federasyon soruşturuyor. Şimdi ayrımcı bir hareket yaptığı gerekçesiyle ceza alma tehlikesi ile karşı karşıya… İngiliz yetkililerin ağzından çıkacak kararı bekliyor. Sanırım hükmü belirleyecek şey yorum farkı olacak. Niyetten emin olunamaması durumunda beyanın esas alınması umuduyla…
Gitti saçlar !
Manchester United haftayı şanslı denebilecek bir galibiyetle kapadı. Norwich daha etkiliydi. Her iki yarıda da daha atak olan ve daha çok pozisyonlar bulan taraftı. Ama değerlendiremediler. Welbeck rakip defansın bir hatasını iyi değerlendirdi ve golünü attı. 1-0’lık skor, United için altın değerinde bir üç puan getirdi. Sezona istediği gibi başlayamayan ilk kez üst üste dört maç kazandı ve ligin ilk yarısını, oyun olarak olmasa da istatistiki olarak iyi kapattı. Newcastle’ın yenildiği haftada rakibini geçerek bir sıra daha tırmandı.
Hull City kendi sahasındaki başarılı maçlarına bir yenisini daha ekledi. Kingston Stadı’nda Fulham’ı ağırlayan turuncu siyahlılar mücadeleyi 6-0 kazandı. Hull City 2004’ten bu yana ilk kez bir maçta 6 gol attı ve Fulham 1993’ten bu yana ilk kez kalesinde 6 gol birden gördü. Karşılaşmanın ya da ev sahibi ekibin galibiyetinin en önemli yanlarından bir tanesi de gollerin tamamının ikinci yarıda atılmasıydı. Hull bu sezon bir maçta en çok 3 gol atabilmişti.
Karşılaşmada dördüncü gole imzasını atan Tom Huddlestone da gol sevinciyle haftaya damga vuran karelerden bir tanesinin oluşmasına neden oldu. 27 yaşındaki orta saha oyuncusu kaydettiği golün ardından yedek kulübesine koştu. Orada elinde makas ile bekleyen, takımın sağlık ekibinden Rob Price, oyuncunun saçından bir tutam kesiverdi. Herhalde gelmiş geçmiş en ilginç gol sevinçleri arasına girecek bir kompozisyon oluştu.
Huddlestone Premier Lig’de son olarak Nisan 2011’de Tottenham formasıyla Arsenal’e bir gol atmıştı. Bir dahaki golüne kadar saçlarını uzatacağı sözünü veren İngiliz futbolcu bu sözünü, uzun bir aranın ardından yerine getirdi. Konuyla ilgili açıklamasında ise bir berbere gidip ‘doğru-düzgün’ bir traş olacağını dile getirdi (Bunun için eski telefonundaki kayıtlardan en son gittiği berberin telefon numarasını bulması gerekiyormuş). Yani ligin ikinci yarısında kendisini Fellaini-style’dan uzak, ‘adam gibi’ saçlarla göreceğiz! Öte yandan oyuncunun yeni saçının nasıl olması gerektiği de, oluşturulan foto galerilerle, Ada basınında muzip görüntülere neden oldu: ( Bkz: http://www.mirror.co.uk/sport/football/news/tom-huddlestone-haircut-what-would-2969913).
Chelsea ile Liverpool arasındaki mücadele belki de haftanın en çekişmeli mücadelelerinden birine sahne oldu. Konuk ekip maçın başında Skrtel ile öne geçse de Chelsea’nin buna cevabı gecikmedi. Hazard ve Eto’o’nun attığı goller Londra ekibine üç puanı getirdi. Sezonun flaş ekiplerinden bir tanesi olan Everton da devreyi iyi kapattı. Sahasında Southampton’ı ağırlarken mücadeleyi tıpkı Chelsea gibi 2-1 kazandı. Coleman ve Lukaku sahne alan isimlerdi. Kiralık olarak Everton forması giyen Romelu Lukaku bu sezon dokuzuncu golünü kaydetti. Arsenal-Newcastle United maçı da çok çekişmeli geçti. Ev sahibi Newcastle’ın da rahatlıkla kazanabileceği karşılaşmayı konuk ekip Giroud’nun golüyle 1-0 kazandı. Bu galibiyet puanın 42 yapan Londra ekibinin ilk yarıyı lider tamamlaması anlamına geliyordu.
Haftanın bir diğer zevkli mücadelesi geçtiğimiz hafta teknik direktörü Malky MacKay’ın görevine son veren Cardiff City’nin evinde Sunderland’i ağırladığı karşılaşmaydı. Sunderland 90+5’te bulduğu golle durumu 2-2’ye getirip bir puanı kurtardı. Tottenham, Stoke City’yi 3-0 gibi rahat bir skorla geçerken, Aston Villa ile Swansea 1-1 berabere kaldı. Manchester City de Crystal Palace’ı Dzeko’nun tek golüyle geçmeyi başardı.
İLK YARININ KARMASI (4-4-2)
Allan McGregor (Hull City)
Seamus Coleman (Everton)
Per Mertesacker (Arsenal)
Laurent Koscielny (Arsenal)
Luke Shaw (Southampton)
Eden Hazard (Chelsea)
Yaya Toure (Manchester City)
Aaaron Ramsey (Arsenal)
Adam Lallana (Southampton)
Sergio Aguero (Manchester City)
Luis Suarez (Liverpool)
İLK YARININ TAKIMI
Arsenal
Oynadıkları büyük maçlarda çok zorlandılar ve puanlar kaybettiler. Ama ligin ilk yarısını bir şekilde 42 puanla lider tamamlamayı başardılar.
İLK YARININ YILDIZI
Luis Suarez
Geçtiğimiz sezondan kalan cezası nedeniyle ligin ilk 5 maçında oynamayan Luis Suarez’in dönüşü muhteşem oldu. 14 maça 19 gol sığdıran Uruguaylı forvet ligin ilk yarısını gol kralı olarak tamamladı.
İLK YARININ GENÇ YILDIZI
Adnan Januzaj
Alex Ferguson’un son şampiyonlukla birlikte takıma bıraktığı en değerli şeylerden biri oldu belki de. Türk, Sırp kökenleri olan Kosova asıllı Belçikalı oyuncu 18 yaşında parladı. Sürati, mücadelesi ve yılmayan oyunuyla tüm dikkatleri üzerine çekti. İngiltere Milli Takımı peşine düştü.
İLK YARININ SÜRPRİZ TAKIMI
Hull City
Championship’ten Premier Lig’e terfi eden Hull City, teknik direktör Steve Bruce öncülüğünde önemli bir iş çıkardı. Kadro değeri olarak 20 takım içerisinde en son sırada olan ekip, ligin ilk yarısını 10. sırada tamamladı. Kendi sahasında yalnızca 6 golü kalesinde görmesi de özellikle iç sahadaki başarı açısından oldukça dikkat çekici bir durum oluşturdu.
İLK YARININ GOLÜ
Pejtim Kasami
Fulham’ın 21 yaşındaki orta saha oyuncusu, Crystal Palace Ekim ayının ortasındaki Crystal Palace karşılaşmasında muhteşem bir gole imza attı. Yüksek topu ceza sahasına girerken göğsüyle yumuşatan oyuncu düzgün vole vuruşuyla rakip kaleciyi avladı.