03.05.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ERCAN GÜVEN
3 Mayıs 1950’de “gazete, gazete” diye bağırarak İstanbul sokaklarını arşınlayan isimsiz kahramanların omuzunu kesenyük biraz daha ağırlaşmış, matrise (baskı kalıbı) yerleştirilmiş ceride (gazete) tomarına Ali Naci Karacan’ın yeni çıkan Milliyet’i de eklenmişti.Henüz ne matbaası vardı Milliyet’in ne de spor sayfası. Gerçi otuz yıl önce Sait Çelebi spor yazarlığını kendine meslek olarak seçmiş ilk basın mensubuydu ama Milliyet yayın hayatına başladığında gazetelerdeki tek tük spor haberlerini her işe koşan muhabirler yazardı. Özerk spor sayfası medya tarihimizde bir devrimse, bunu başaran Milliyet Gazetesi ve onun efsane müdürü Namık Sevik olmuştu.Spor gazeteciliğine ilişkin ne varsa, ilk adımlarını atan, geliştiren, mesleğe onur katan, hep bu iki markaydı. Gündüz Kılıç’tan Altan Erbulak’a, Halit Kıvanç’tan Can Bartu’ya, Kahraman Bapçum’dan Turgay Şeren’e tüm zamanlarda aklını/bilgisini Milliyet sütunlarından okurlara aktarmayan ünlü spor adamı, Milliyet Spor Servisi Müdür odasında ağırlanmamış sporcu, bilim insanı, sanayici, siyasetçi yok gibiydi.Yayına başladığı sene tek spor yazarı olan Milliyet, onuncu yılında 13, 2011’de 22 seçkin yazara yer verdi sayfalarında ve aynı nitelik/nicelik ile devam ediyor. Spor gazetecilerinin spor dallarında uzmanlaşması ve her olayı yerinde takip etmesi de Milliyet’ten doğan bir gelişimdi. Haberin önem katsayısına göre güreş, boks, halter, atletizm, kayak hatta bisikletin sayfadaki yeri ilk kez Milliyet’te futbolu aştı, manşete çıktı.Sadece spor gazeteciliğinde bir ekol değildi Milliyet, Sevik’in ve onu takip eden Nezih Alkış, Şansal Büyüka, İhsan Topaloğlu, Zeki Çol, Necil Ülgen, Cem Şengül, Tayfun Bayındır haleflerinin/talebelerinin şahsında, insanlıkta, dostlukta, dayanışmada da bir örnekti. O yüzden değerli vasıfların kuşaktan kuşağa aktarılması hiç zor olmadı.Kuşaktan kuşağaTıpkı, Milliyet yayın hayatına başladıktan birkaç yıl sonra Namık Sevik’in yarattığı ve Türk Sporu’na bir taç gibi taktığı Yılın Sporcusu anketinin hiç teklemeden, tıkanmadan, şaibeye bulanmadan, büyütülerek 66 yıldır taşınması gibi.Bazı haberlere övünç kaynağı olarak “telefonla alınmıştır” notu eklenen, tek marifeti uzun şeride tek satır haber yazmak olan gürültülü telekse“daha ötesi olmayacak teknoloji şaheseri” muamelesi çekilen, faks, renkli fotoğraf ve renkli baskı geldiğinde “uzay çağından” bahsedilen günlerden bu yana, teknoloji çok değişti ama Milliyet Spor Servisi’ndeki “insani ve mesleki unsurlar” aynı kaldı.Milliyet Spor Servisi yetmiş yıl sonra da ilk günkü heyecanla meslek ilkelerine sahip çıkıyor, her türlü mesleki rekabette zirveye oynuyorsa, birinci sebebi genlerine yer etmiş bu gelenekler, ikinci sebebi takdir, ilgi ve katılım gördüğü okurlarıdır.Gurur ve mutluluk kol kola. Nice yıllara...
İnsana saygı: Milliyet (Attila Gökçe)
Tiyatro dünyasının radyodaki “Pişkin Teyze”si Halide Pişkin, Milliyet’i “Sırtından okunan gazete” olarak tanımlardı. Gazetenin sırtı... Yani en son, “arka kapak” sayfası...1956 Melbourne Olimpiyat Oyunları sırasında ben de Milliyet’i sırtından sporundan okumaya başladım. Rahmetli babam gazeteyi yelken gibi açar, ikinci, üçüncü sayfadaki köşeleri okuyana kadar ben önce sporu, sonra da birinci sayfayı bitirirdim.Bugün 70. yaşını kutluyor Milliyet. Bu uzun ve onurlu yolculuğun önce tanığı sonra da büyük ustalar ve arkadaşlarla yoldaşı oldum. Milliyet bana merak ettiğim her şeyi açıkladı, anlattı, öğretti. Önce insanı ve ülkemi, ardından sporu sevdim. Milliyet benim öğretmenim oldu. Sadece sporda değil, hayatın her alanında “referans” gazetedir Milliyet. Halkı aydınlarla buluşturup kaynaştıran, örtülü çıkarları kovalamayan, kimsenin borazanlığına soyunmayan ama herkese pencere açan temiz, aydınlık, sakin ve soğukkanlı “bilge” gazetedir...Türk basın tarihinin “büyük” takımıdır.. İyi niyetli, dürüst yatırımcıların elinde işini en iyi yapan, kurallara uyan, oyuna, hayata ve insana saygı duyan şampiyondur.İyi ki varsın... Nice yıllara Milliyet.
Fazla söze gerek yok (Şansal Büyüka)
Doğduğum, büyüdüğüm, geliştiğim, gazeteci olduğum, “önce insanız, sonra gazeteciyiz“ anlayışını benimsediğim Milliyet’in ne kadar duyarlı bir gazete olduğunu anlatabilmek adına, yıllar öncesine gidip bir anımı, daha doğrusu bir anlayışı aktarmalıyım...Spor sayfalarının unutulmaz ve efsane müdürü Namık Sevik yılları… Maçlar o dönemde sadece cumartesi ve pazar günleri oynanıyor... Namık Abi’nin anlayışı doğrultusunda cumartesi - pazar günleri sayfaya en ufak bir kulüp haberi girmiyor... O dönemin Avrupa masası şefi Reha Erus’un derlemelerinden oluşan tamamen dış kaynaklı haberlerden sayfalar oluşuyor…Gençiz, heyecanlıyız, elimizde kulüp haberleri var... Belli etmiyoruz ama “bizim haberleri niye koymuyor“ diye Namık Abi’ye içerliyoruz… Namık Abi bunu anlamış olmalı… Birgün hepimizi topladı; “Bana bakın” dedi ve devam etti; “Maç günü bir kulüp haberi koyarsak, birilerinin moralini düzeltmiş, birilerinin moralini ve psikolojisini bozmuş olabiliriz… Takımlar sahaya çıkmadan önce bizim haberlerden olumlu ya da olumsuz etkilenmemeli… Maçlara eşit şartlarda başlamalı...“ Fazla söze gerek yok; Milliyet budur...
Hepimizde iz bıraktı (Şenol Güneş)
Milliyet, köklü bir gazetedir, lokomotif bir gazetemizdir. Medyada her zaman önemli izler bırakmıştır. Nice yılları olsun. 70 yıl kolay mı, neredeyse bir insan ömrü demek. Milliyet deyince, rahmetli Namık Sevik, İslam Çupi aklıma geliyor... Her yazar orada marka haline geldi. Tüm Milliyet ve çalışanlarının 70. yaş gününü kutluyorum.
Saygı ve takdir (Fatih Terim)
Hızlı hayatlarımızda pek çok şeyi çabuk tüketir olduk. Bir markanın 70 yıldır emekle her gün üreterek ayakta kalmasını sadece saygı ve takdirle açıklayabiliriz. Milliyet ile bireysel hatıralarımız olduğu gibi tarihimizde de önemli bir yere sahip. Nice yaşlarınız olsun.
Ayrıcalıklı gazete (Mustafa Denizli)
Elli yılımı birlikte hem sporcu, hem de teknik adam olarak geçirdiğim bir gazetedir Milliyet. Özellikle devrenin karması, sezon sonunda yılın karması hafızalara kazınmıştır. Tabi ki görev yapmış, spor müdürleri, yazarları, muhabirleri ve foto muhabirlerinin tamamını bu 50 yıl içinde tanıdığım bir kısmı rahmetli olanları rahmetle anıyorum. Bunları söylemek kolay, yarım yüz yıldan bahsediyoruz. Bu sadece kendi adıma. Milliyet, meslektaşlarım, okurları, Milliyet’le geçmiş, şu anda Türkiye’deki insanın ortalama yaşam süresi demektir. Neler yaşandı, darbeler, muhtıralar, güzel ve acı haberler. Biri sosyal, diğeri spor. Milliyet’i bilmek benim için sadece bir gazeteyi bilmek değildir. Oradaki değerlerin fikirlerine de ortak olmaktır.İkinci 70.yılını kutlarken, kimlerin neler yazacağını bilemeyiz. Milliyet’in ayrıcalığı arka sayfadan okunmaya başlayan gazete olmasıydı, kutlu olsun.
Amiral gemisi (Şenes Erzik)
Nerede ise kurulduğu günden bu yana benim gazetemdir Milliyet. Rahmetli Namık Sevik’in kurucusu olduğu spor servisi benim için çok önemlidir. Namık abinin katkısı ve görüşleri TFF, UEFA ve FIFA’daki görevlerime büyük katkısı olmuştur. Beni onunla tanıştıran rahmetli Emin Cankurtaran’a minnettarım. Milliyet arka sayfadan okunan bir gazete idi. Sporun amiral gemisi. Çok değerli gazeteciler ile birlikte yazma şansım oldu. Orası bir okul. Kitaplara sığmayacak anılarım var. Şimdi de arka sayfaya taşınan sporu vazgeçilmezimdir.. Milliyet gazetesi tarafından üç yıl peşi sıra yılın spor insanı seçilmem en büyük gururumdur.
Özel ve etkileyici (Faruk Süren)
Nice nice daha mutlu yıllar dilerim. Milliyet Gazetesi’nin hayatımızda çok özel bir yeri var. Her zaman doğru çizgisini korudu. Spora ayırdığı sayfaları özellikle çok etkileyiciydi. Hala da inşallah devam edecek böyle.
Yeri farklı (Ali Şen)
Milliyet’in benim dünyamda önemli bir yeri var. Milliyet benim ilk kez yazı yazdığım gazete. Önce Abdi İpekçi, ardından Namık Sevik... Özellikle Namık Sevik, Milliyet’i arkadan okunan gazete yaptı.Çok kıymetli dostlar edindim. Milliyet’in Türk basınında yeri çok başkadır. Çünkü insanlar 70 yıldır ‘Bu benim gazetem’ diye evine götürmüştür. Çok önemli bir inançtır bu... Milliyet’i bu konuma getiren bu kadar siyasetin değiştiği Türkiye’de, insanlarin ‘benim gazetem’ diye sarılışlarıdır. Milliyet’i bu duruma getirenlere derin saygılarımı sunuyorum.
Ödüller baş köşemde (Rıza Çalımbay)
Milliyet denince, aklıma başta rahmetli İslam Çupi ağabeyim ve çok değerli yazarları geliyor. Çocukluğumdan beri takip ettiğim gazetedir Milliyet... Benim yaşamımda önemli bir yeri vardır Milliyet’in... Hele hele o yılın sporcusu yarışması çok önemli. Bizler, yani futbolcular o vitrine çıkmak ve o podyumda yer almak için, bir kat daha fazla çalışıyorduk. Benim evim müze gibidir, Milliyet’ten yarışmalarından aldığım ödüller baş köşemdedir. Biz futbolcuları teşvik ederdi, o yarışmayı dört gözle beklerdik, hâlâ da öyleyiz. Milliyet, saygı duyulan medyada sağlam bir kale gibidir.
İlk başvurulan adres (Mahmut Özgener)
Ülkemizin spor haberciliği alanında, her zaman yol gösterici bir rol üstlenmiş Milliyet Gazetesi’nin 70. yıl dönümünü yürekten kutlarım. Halkımızın üzerine en çok yorum yaptığı iki konudan birisi spor. Milliyet Spor da yayın hayatına başladığı ilk günden itibaren sahip olduğu doğru, tarafsız ve centilmen yayın anlayışıyla tüm okurların ilk başvurduğu adreslerden birisi oldu. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı’nı üstlendiğim dönemde yollarımızın doğal olarak daha sık kesiştiği Milliyet Spor, bu görevimden önce de her zaman yakından takip ettiğim ve hala da ettiğim değerli bir yayın.
Spora yön vermiştir (Özkan Sümer)
Bir dönem Milliyet’in yazarı da olduk... Tabi ki Milliyet ülke futbolundaki enerjinin açığa çıkarılmasında öncü bir gazetededir. Türk futboluna yön verme çabalarını biliyoruz...Özellikle Yılın Sporcu yarışması, spora her zaman güç katmıştır. Milliyet, 70. yılına gelirken bu konuda büyük uğraş ve enerji ortaya koymuştur, uyarıcı olmuştur. Bu özelliğini devam ettirmesi dileğiyle Milliyet’in 70. yaşını gönülden kutluyorum.
Milliyet’ten öğrenirdik (Efe Aydan)
Milliyet Gazetesi tersten okunan bir gazeteydi. O kadar güçlü bir spor sayfası vardı ki, Türkiye’deki bütün spor haberlerini biz Milliyet’ten öğrenirdik. Tabii hepsi aklıma gelmeyecek ama Hasan Pulur gibi çok değerli yazarların sürekliliği gazetenin okunulurluğunu ve takibini oldukça artırırdı. Nice 70 yıllara diyorum Milliyet Gazetesi’ne. 1981 yılında yılın sporcusu seçilmiştim. Hala gururla sakladığım ödüllerden bir tanesidir.
Beni her zaman heyecanlandırdı (Faruk Özak)
Üniversite yıllarımdan bu yana Milliyet’i okuyan bir kişiyim... O zaman hiç unutmuyorum, fiyatı 25 kuruştu... Milliyet, gerçekten doğru habercilik yapan, en önemlisi arkadan okunan gazetedir. Bunu niye söylüyorum, çünkü Milliyet Yılın Sporcusu yarışmasını en ciddi ve en güzel şekilde düzenleyen gazetedir. Bir çok ödül törenlerine katıldı, ben de o kürsüye çıktım. Milliyet, gerçekleri yazan, delilsiz suçlamayan, yargısız infaz yapmayan, çok değerli insanların çalıştığı bir gazetedir. Milliyet, her zaman beni heyecanlandırmıştır, yılın sporcusu etkinlikleri hafızalara kazınmıştır. Özellikle benim dünyamda önemli bir yere sahip olan Milliyet’in 70. yaş gü nünü kutluyor, nice seneler diliyorum.
Hep öncü oldu (Aydın Örs)
Milliyet Spor, benim ufak yaşlardan itibaren okuduğum en önemli basın kuruluşudur. Türk Sporu için çok önemli olduğunu düşündüğüm Milliyet Spor Ödülleri’ne de iki kez aday gösterilmem, bir kez yılın antrenörü seçilmem, Efes Pilsen’in de en iyi takım olarak ödül alması, benim için büyük gururdu. Milliyet Spor hep iyi bir izlenimle aklıma kazındı. Haberleriyle hep öncü olması, futbol dışı branşlara da ilgi göstermesi çok önemli.