17.06.2020 - 19:18 | Son Güncellenme:
Manchester City'de forma giyen Türk asıllı Alman yıldız İlkay Gündoğan birçok konuda açıklamada bulundu.
Futbolarena'ya konuşan tecrübeli oyuncunun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Futbolu özledik. Siz oyuncular olarak daha fazla özlemişsinizdir herhalde. Biraz, öncesini konuşalım. 8 Mart'ta son maçınızı oynadınız. Sonra 13 Mart'ta bütün hayat durdu futbol için. Sonra herhalde vaktin büyük bölümü evde geçmiştir. Nasıl vakit geçirdin?
Herkes gibi bizim hayatımız da durdu. Sadece futbol değil, bütün dünya durdu zaten. Eve kapandık. Evde tabii ki takımın verdiği bir spor programı, fitness programı vardı. Onu uygulamaya çalıştık. Bunun haricinde zaman nasıl geçer? Yemek yiyerek geçer, televizyon izleyerek geçer veya PlayStation oynayarak geçer. Herhalde benim yaşımdaki herkesin yaptığını, belki daha da genç kardeşlerimin yaptıklarını ben de yaptım. Sık sık aileyle, arkadaşlarla video görüşmeler yaptık. Zamanı böyle geçirmeye çalıştık. İdmanlar başladı gerçi ama İngiltere'deki hayat henüz tam başlamadı. Çünkü bütün dükkanlar ve marketler çoğunlukla kapalıydı. Halkı çok fazla dışarıda göremiyoruz. Ama önümüzdeki günlerde, belki haftalarda yavaş yavaş açılacağını düşünüyorum. Artık normal hayatın da, futbol dışı hayatın da başlamasını istiyorum tabii ki.
Playstation'da hangi oyunları oynuyorsun?
Valla her türlü oyunu oynarım. Tabii ki öncelikle futbol oyunları, FIFA, PES. Bir ara Grand Theft Auto oynamıştım online olarak arkadaşlarla ve bazen de tek başıma. Ondan sonra bilgisayarda Football Manager oynadım. Hatta birkaç gün önce yeniden başladım. Bu sefer Almanya 3. liginden bir takım aldım. Alttan bir takım alıp 1. lige götüreyim diyorum. Ondan önce İngiltere'den takım aldım, bir ara Balıkesirspor'u aldım.
Takımdan oyun arkadaşın var mı?
Takımdan oyun arkadaşım yok: Onlar çoğunlukla Fortnite tarzı oyunlar oynuyor. Bunlar da pek sevdiğim oyunlar değil. Burada bir arkadaşım var. O bir takım aldı, ben bir takım aldım. Biraz kapıştık. Güzel oldu.
Özel izlediğin bir dizi var mı? Mesela Michael Jordan belgeseli… Herkes The Last Dance'i izledi. Onu izleme fırsatı buldun mu?
Onu izlemedim daha. Belki de izlemeyen çok nadir kişiden biriyim. Bir türlü denk gelmedi. Ama bir gün elbette izleyeceğim. Birkaç film izledim. Hatta Netflix'te bir Türk filmi var. Aras İyinemli oynuyor: 7. Koğuş'taki Mucize. Onu izledim, çok beğendim.
ÇOCUKKEN BİLE FUTBOLA BU KADAR ARA VERMEMİŞTİM
23 Mayıs'ta başlamışsınız idmanlara. Kulüp sitesindeki videolara baktım. İlk günlerde herkes birbirinden uzakmış ve temas yokmuş. İlk hafta böyle temassız mıydı idmanlar?
Doğru, temas yoktu. Zaten küçük gruplarla idmanlara başlamıştık. İlk gün dört, maksimum beş oyuncu vardı grupta. İki mücadele yoktu. Yani daha çok pas çalışması, taktik çalışması veya düz koşu gibi şeyler yaptık. Daha çok fitness tarzında idmanlar yaptık. Bu yaklaşık iki hafta önce değişti.
İki aylık aradan sonra ilk hafta idmanda bir sıkıntı oldu mu?
Zorlandık tabii ki. Kolay değildi. Çünkü iki aylık arayı ben futbol kariyerimde bugüne kadar hiç görmemiştim. Çocukken bile olmamıştı. Küçükken okul tatiline girdikten sonra verilen ara belki 6-7 haftaydı. Ayrıca iki ay sonra arkadaşlarını özlüyorsun tabii ki. Normalde her gün gördüğün, hatta ailenden fazla gördüğün takım arkadaşlarınla iki ay sonra yeniden bir araya gelmek güzel.
Bazı takımlar hazırlık maçı yaptı. Siz yapmadınız galiba?
Biz hazırlık maçı yapmadık. Geçen hafta Etihad Stadı'nda kendi aramızda bir maç yaptık 11'e 11. İki çarpı 30-35 dakika. Zaten maçlar seyircisiz olacak, alışmamız için böyle bir idman yaptık. Stada da üç ay sonra ilk kez çıktık. Bu da güzel bir duygu oldu.
Şimdi dokuz maçlık bir periyot başlıyor. Ayrıca FA Cup çeyrek final, yarı final, final maçları, üzerine belki ağustosta da Şampiyonlar Ligi maçları var. İlginç bir yaz futbolu olacak. Pek şampiyonluk umudu yok. Hedef nedir Premier Lig'in geri kalanı için?
Bence hedef Premier Lig'i en iyi şekilde bitirmek. Tabii ki ligde ikinciliği garantilemek ve eğer ağustostaki maçlara veya FA Cup'taki bizi bekleyen önemli mücadelelere hazırlanmak. Bu Premier Lig maçlarını bir hazırlık gibi görerek en iyi şekilde kalan önemli maçlara en iyi şekilde hazır olmak istiyoruz. Tabii ki Premier Lig'de biz her zaman sahaya kazanmak için çıkarız. Zaten takımımız bunun için kuruldu, hocamız da hep kazanmamızı istiyor. Kendi kazanma hırsı da çok fazla, bizi de her maçı kazanmamız için hazırlıyor: Böyle de devam edeceğiz. Premier Lig'de şu an herkes eşit durumda. Çünkü her takım için yaklaşık 2-2.5 aylık bir ara söz konusu oldu. Hiçbir takımın avantajlı olduğunu sanmıyorum. Bu sebeple elimizden gelen en iyi bir şekilde maçlara başlamak ve Premier Lig'i en iyi şekilde kapatmak istiyoruz.
Peki 2016'ya gidelim. O yaz Manchester City'den bir teklif aldın. O teklif sonrasında Pep Guardiola'yla bire bir görüştün mü? Nasıl oldu o süreç?
Görüştüm evet. Yani tekliften önce de görüşme şansım oldu. Bire bir konuştuk, fikirlerini anlattı. Benim için de önemliydi onun düşünceleri. Pep'in futbol stilini zaten severdim. Barcelona'da olsun, Bayern Münih'te olsun takımlarını hayranlıkla izlerdim. Zaten Bayern Münih'le çok sık karşı karşıya geldiğimiz için Pep'in takımlarına karşı oynamanın ne kadar zor olduğunu da biliyordum. Her zaman şunu hayal ederdim: Pep Guardiola bir gün benim hocam olsa ne güzel olur. O teklif geldikten ve Pep'le görüştükten sonra pek fazla düşünmek gerekmiyordu zaten.
Hemen karar verdin öyle mi?
Aslında ondan önce bile vermiştim. Çünkü Pep'in nasıl birisi olduğunu aşağı yukarı biliyordum. Onunla görüşmeden önce biliyordum ama bir hocayla tabii ki bire bir görüşmenin daha iyi olduğunu düşünüyorum. Ondan sonra zaten kararımı verdim. Tam o dönemde, sezonu bitirirken talihsiz bir sakatlığım da olmuştu Dortmund'da. Ama sakatlığa rağmen Manchester City yine de beni almak istedi. Bu da benim için çok güzel bir sinyaldi. Hayırlısıyla imzaları atmıştık. Güzel oldu.
Zaten çok iyi bir ligde yani Bundesliga'da ve çok iyi bir takımda oynuyordum. Ama Premier Lig'e gelince ne farklar gördün?
Fark oluyor tabii. Oyuncular farklı, hoca farklı oluyor. Zaten hocanın stili başka, düşünceleri başka, oynadığı futbol başka oluyor. Almanya'da, Bundesliga'da çok güzel 6-7 sezon geçirdim. Orada şampiyon oldum, kupayı kazandım. Böyle bir teklif geldikten sonra da yeni bir tecrübe yaşamak istedim. Bunun da beni sadece futbolcu olarak değil karakter olarak da geliştirdiğini düşünüyorum. Burada da çok güzel şeyler yaşadım. Çok iyi tecrübe edindim. Bu sebeple de doğru kararı verdiğimi düşünüyorum.
Daha iyi anlaştığın oyuncular kimler?
En fazla gördüğüm Leroy. Ama Alex Zinçenko'yu görüyorum arada sırada. Diğer oyuncular daha çok şehrin dışındaki yaşadıkları ve aileleri olduğundan onları futbol dışında pek fazla görmüyorum aslında. Ama çok iyi anlaştığım arkadaşlarım var. Mesela Raheem (Sterling) olsun, Gabriel Jesus olsun, belki hemen yanımda oturdukları için iyi anlaştığım arkadaşlar. David Silva da bizimle aynı binada oturuyor.
BURADAN CÜNEYT ÇAKIR'A SELAM GÖNDERİYORUM
Geçen ağustosta sözleşmeni uzattın. 2023'e kadar sözleşmen var. Bundan ben Manchester'da, Premier Lig'de ve City'de mutlu olduğunu anlıyorum. Herhalde öyle, yanılmıyorum?
Olduğum yerde çok mutluyum. Burada çok çekişmeli bіr lig ve iddialı bir takımımız var. Her idmanda, her maçta en iyimi ortaya koymam gerekiyor ki ilk 11'e girebileyim. Bu beni de zorluyor ama aslında pozitif bir durum. Ben sahaya çıkınca kendimden her zaman en iyi performansı beklerim. Takım arkadaşlarım da bu kadar hırslı, güçlü ve kaliteli olduğu için de böyle yapmam gerekiyor. Hocadan çok memnun olduğum için, takımı çok sevdiğim için, kulübü çok sevdiğim için kafamda asla öyle büyük bir soru işareti yoktu bu yeni kontratı imzalamakta. Geçen sene imzaladık ve gayet memnunum. Şimdi üç senelik kontratım var. Bu da bulunduğum yerden ne kadar mutlu olduğumu gösteriyor.
City'de her şeyi kazandınız. Bir tek Şampiyonlar Ligi olmadı. Tabii çok ilginç maçlar da oynadınız. Monaco maçları, Liverpool maçları... Geçen sezonki Tottenham maçını saymıyorum bile. Olağanüstü bir rövanş maçı olmuştu…
Bu arada buradan Cüneyt Çakır'a selam gönderiyorum. Bizim hakemimizdi o maçta. Tabii ki sonuçta doğru kararı verdiler. Bizim için talihsizlik oldu, üzücü oldu. Orada bir Llorente'nin el golü vardı. Bugün bile hiç kimse emin değil, el mi, el değil mi diye. Biraz şanssızlık oldu diyelim geçen senelerde Şampiyonlar Ligi maceramız. Ama belirli bir kalitemiz var takımda. Bu takım böyle kalırsa her sezon finale çıkmak ve Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak için mücadele edeceğimizi düşünüyorum.
EURO 2021'DE ALMANYA DA, TÜRKİYE'DE SÜRPRİZ YAPABİLİR
Bir de şöyle bir şanssızlığın var. Sen milli takım dönemlerinde, mesela 2014'te sakattın, oynayamadın. Şimdi Euro 2021'de büyük ihtimalle oynarsın. 2018'de de takım çok iyi değildi. Şimdi takım yenileniyor. O eski kuşaktan, Kroos ve Neuer dışında pek kimse kalmadı gibi. Nasıl bir beklentin var Euro 2021'den?
Yeni bir döneme girdik Alman Milli Takımı olarak. Biz de tam bilmiyoruz nerede olduğumuzu. Ama bu turnuvada açık ve net görebileceğimizi düşünüyorum. Bir sene daha hazırlık zamanımız var. İyi bir şekilde hazırlanıp Euro 2020'ye çıkmak istiyoruz. Ben aslında takımların belirli bir seviyeden sonra eşit olduğunu düşünüyorum. Onun için sürprizler de olabilir. Biz de sürpriz yapabiliriz. Aynı şeyi Türkiye için de düşünüyorum. O zamana kadar biraz daha vaktimiz var. Ama tabii ki turnuvayı dört gözle bekliyoruz. Zaten biz futbolu bu turnuvalar için oynuyoruz. En iyi rakiplerle karşılaşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.
TÜRKİYE'YE TEKNİK DİREKTÖR OLARAK DA GELEBİLİRİM
Son olarak Türkiye Süper Ligi'ni hiç izler misin?
İzlerim ara sıra. Her maça bakmam ama izlerim.
Mesela küçüklükten, eskiden sempati duyduğun bir takım var mı Türkiye'de?
Var.
Gizli midir?
Gizli değil ama şu an söylemek de istemem. Severek izlediğim bir takım var.
Şu an kariyerinin en güzel yılları. 4-5 sezon sonra Türkiye Süper Ligi'nde oynamak, forma giymek ister misin. Böyle bir planın var mı?
O da olabilir. Yani hiçbir zaman hayır demem. Hatta seve seve oynarım aslında. Onun dışında hoca olarak da olabilir. İlla futbolcu olarak gelmem gerekmiyor. Teknik direktör olarak da gelebilirim. Hayırlısı neyse o olsun. Öyle diyelim. Şu an buradayım, mutluyum. Ama tabii ki işler çok çabuk değişebilir. Ama Türkiye her zaman tabii ki…
Mehmet Ekici bu arada eski arkadaşın değil mi?
Evet, eski arkadaşım Memo. Hatta geçen sene İstanbul'da gittiğimde de görüştük. O ara Şinci Kagava da Beşiktaş'ta oynuyordu, üçümüz beraber kahve içmeye gitmiştik. Çok sevdiğim, çok iyi anlaştığım birisi. Yani severek izlerim Memo'yu.
Süper Lig'de dikkatini çeken, izlediğin, “iyiymiş” dediğin oyuncu var mı?
O kadar uzun bir ara oldu ki hatırlamıyorum. Çok fazla süre geçtiği için bir isim söylemek biraz zor. Aklıma şimdi gelen bir isim var mı bilmiyorum ama. Şu anda yok valla. Ama genel anlamda severim. Derbiler tabii ki... Derbileri izlemek çok güzel bir duygu, başka bir duygu. Stattaki o atmosferi severim. Severek izlerim.