06.01.2023 - 15:10 | Son Güncellenme:
Fanatik
Galatasaray'ın 2005-2006 sezonunda elde ettiği şampiyonlukta Beşiktaş deplasmanında attığı gollerle unutulmazlar arasına ismini yazdıran Hasan Kabze, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi öncesi açıklamalarda bulundu. Fanatik'e konuşan Hasan Kabze, Sarı-Lacivertlileri kızdıracak açıklamalar yaptı.
İşte Hasan Kabze'nin Fanatik'e verdiği röportajdan satırbaşları;
Galatasaray'la 2006 yılındaki unutulmaz şampiyonluk. Tarihinde şampiyon olamamış Rubin Kazan'da 2 yıl üst üste şampiyonluk ve ve Montpellier ile tarihindeki ilk ve tek şampiyonluk. Aslında 'Başarıların adamı' diyebiliriz senin için. Bunu nasıl yorumlarsın?
"3 ülkede 3 şampiyonluk yaşamak benim için çok büyük bir gurur açıkçası. Kariyerimle alakalı keşke demediğim her şey oldu. Sonuçta şampiyonluk yaşamak çok güzel bir duygu. Bunu farklı ülkeler ve farklı takımlarla yaşamak, üstelik o takımların tarihlerindeki ilk şampiyonluklarında yer almak daha da önem arz etti. Şu anda futbol adamı olarak bir şey yapabilirim. A Lisansım var. Yardımcı olarak teknik direktör olabiliyorum. Şu an için bir girişimim yok. Hazırlamış olduğum bazı şeyler var ama ilerde onları ortaya koyacağım. Çünkü bu kadar deneyim sahibi olunca bunları insanlara ve yeni nesile aktarmak iyi olacaktır, benim için de kolay olacaktır. Bu kadar tecrübeyi kendi içimde barındırmak istemiyorum. Yeri geldiğinde hepsini paylaşacağım."
Yeri ne zaman gelecek? 2017'de futbolu bıraktınız, 5 yıldır futboldan uzak gibi duruyorsun. Yoksa arka planda ciddi çalışmalar var mı?
"Futbolu bırakır bırakmaz çalışmak istemedim. Çünkü 17-18 sene boyunca bu hayatı yaşadım ve bu hayatı yaşadıktan sonra biraz dinlenmek istedim. Donanımlı bir şekilde bu işe girmek istiyorum. Evet günümüzde futbolu bıraktıktan hemen sonra teknik direktörlük yapan arkadaşlarımız da var. Ben işin bilimsel tarafıyla da ilgileniyorum. Doğru zamanda yapmak istiyorum. Bu da çok uzun sürmeyecek açıkçası."
O dönem Avrupa'da bugünkü gibi çok fazla futbolcumuz yokken yakaladığın başarılar var. Bugün Hasan Kabze olarak görmen gereken değeri gördüğünü düşünüyor musun? Gençlere yol açtığını ya da rol model olduğunu düşünüyor musun?
"Bizim zamanımızda yurt dışı diyince Real Madrid, Barcelona, Atletico Madrid akla gelirdi. Bizim dönemimizde çok az yurt dışına gitme cesaretinde bulunan oyuncu vardı. Ben de bu azınlığın arasındayım. Hedeflerim arasında Milli Takım sonrası yurt dışında, Avrupa'da oynamak vardı. Hedeflerimi gerçekleştirdim. Keşke dediğim hiçbir şey olmadı. Artık Avrupa'da Lille isteyince gidiliyor. Kimse 'Neden PSG'ye gitmedin?' demiyor. Çünkü Lille'le orada oynadığınız her maç belki burada Galatasaray'la ya da farklı takımla Şampiyonlar Ligi'nde oynadığınız maçlara eş değer maçlar oluyor, rekabet açısından. Örneğin işte bir hafta PSG'yle, bir hafta Lyon'la, sonra Marsilya'yla vs oynayınca Şampiyonlar Ligi havasında geçiyor. Oyuncular artık takım seçmiyor bu yüzden. Hevesleri arttı. Mesela ben gittiğimde Rubin Kazan'ı kimse tanımıyordu, biz Rusya tarihinde ilk kez şampiyon olan hatta bunu iki kez üste üste yapan takım olduk. Ses getirdik bayağı."
Kazan'da Türk çetesi vardı 2010-2011 senesinde. Gökdeniz Karadeniz, Fatih Tekke ve sen... O günler nasıldı?
"Oraya gittiğimde ilk Türk bendim. 8 ay sonra Gökdeniz geldi. İki sene şampiyon olduktan sonra son dönem de Fatih ağabey (Tekke) gelmişti, Zenit'ten. Milli Takım'da beraber oynadığın, kültürünü bildiğin isimlerle berabersin. Çok güzeldi. Bizden sonra Gökdeniz orada 10 yıl oynadı, çok iyi işler yaptı. Bizden sonraki dönemlerde çok büyük emeği var orada."
23 yaşında alt ligden geldiğin Galatasaray'a kendini hemen kabul ettirdin. İstanbul'un diğer büyüklerinden teklif aldın mı Galatasaray öncesi veya Galatasaray sonrası?
"Çanakkale'den iyi oynayıp geldiğim için özgüvenliydim. Sonradan girdiğim maçlarda gol atmam falan camiayı da umutlandırmıştı. 2.5 senelik macera sonrasında Kazan'a gittiğim dönemlerde şampiyonluk sonrasında çok iyi teklifler aldım. Hem Avrupa'dan hem de Türkiye'den... Ama ben Türkiye'ye dönmeyi düşünmüyordum. Ne zaman ben Montpellier'e gittim, orada oynadığım dönemde Galatasaray'dan iki kez teklif aldım. Ama yeni gitmiştim, lig çok iyiydi ve oynuyordum da... Bir de askerlikle alakalı 1-2 ay vardı. O iki ayım bitmiş olsaydı belki dönebilirdim Galatasaray'a. Hagi'nin olduğu dönemdi, onunla da oynamak isterdim. Ama o şartlar benim orada olmamı uygun gördü, Montpellier'de devam ettim. O dönemlerde Beşiktaş'tan da teklif aldım, onlarla da görüştük. Türkiye'ye döndükten sonra Ordu'da oynarken Trabzonspor'dan da teklif aldım."
'Çalıştığım en kötü hoca Feldkamp' demiştin bir dönem. Sebebi neydi?
"Kampa herkes eşit olarak gider, herkes kendini göstermek ister. Ama hoca ön yargılı geldi, 3-4 transfer yaptı. Antrenman maçlarında gol atıyorum ama hazırlık maçlarında hiç oynatmadı beni. Bir oyuncuyu istemezsin ama bu kadar da belli etmezsin. Arkadaşlarım hatta sorardı, 'Hocayla aranızda ne var, ne oldu da oynatmıyor?' diye. 'Bilmiyorum' diyordum, hiçbir saygısızlığım da olmadı. En son bir maç öncesinde dedi ki, 'Herkesi oynattım, Hasan'ı oynatmadım. Bugün Hasan'ı oynatacağım.' Bir gittim, yine yedeğim... İletişim de kuramıyorduk pek, çok donuk bir adamdı. Yaşı da ilerlemişti."
Biraz da bugüne dönelim... Galatasaray'ın son durumu hakkında ne söylemek istersin? Oyun tatmin ediyor mu, şampiyonluk oyunu mu, iyi yolda mı Galatasaray?
"Hep 'Okan Buruk, Galatasaray'a yakışıyor mu, kaldırabiliyor mu?' soruları soruluyor. Galatasaray bugün kaçıncı? Lider... Sonuçta lider olan bir hoca için oyun ya da takım için olumsuz bir şey söyleme ihtimali pek yok kimsenin. Bundan 4-5 hafta önce oyuncular daha yeniydi, oyun anlamında yüzde 100'ünü veremiyordu. O dönem söylüyordum, 'Okan hoca herkesin hazır olduğu şekilde kadroyla devam edebilirse ki etmesi gerekiyor o zaman başarılı olur' diyordum. Okan ağabey burada şampiyonluk yaşamış, Galatasaray'ın huyunu, suyunu, her şeyini bilen bir adam. Buna sahip çıkmak lazım. Bence Galatasaray'a çok yakışıyor. Lider takımın lider hocası... Hep pres olsun, önde oynansın isteniyor. Ama bu her zaman olmaz. Bunu yapabilmek için rakiplerin kötü olması lazım. Artık öyle bir ligimiz yok, geçmişteki gibi değil. Galatasaray'ın oyunu kazanmaya odaklı bir oyun. Mükemmel oynayıp, puan alamadıktan sonra taraftar bir kez 'eyvallah' der. İki üç de homurdanmalar başlar."
Jesus-Okan Buruk düellosuyla birlikte derbi nasıl geçer?
"Tecrübe olarak bakarsak elbette Jesus. Ve Türkiye'ye geldikten sonra farkını ortaya koyabilen ender teknik direktörlerden bir tanesi. Hem oyun anlayışı hem saha dışı duruşuyla herkesin sempatisini kazanmış bir hoca. Bugün Galatasaray'a gelse taraftar 'Neden geldi?' demez. Okan hoca Jesus'a göre daha yeni bu meslekte. Ama sonuçta oyunu oyuncular oynuyor. Bakalım sonucu ben de çok merak ediyorum. Derbilerde tahmin yapmak zordur. Son dönemde kısır maçlar izledik ama bu kez öyle olmayacak, keyifli olacak gibi duruyor."
Sen de derbileri solumuş birisin. Bu hafta futbolcular için nasıl geçer, psikolojik anlamda neler yaşanır?
"Bir kere Fenerbahçe-Galatasaray derbisi diğer Galatasaray-Beşiktaş, Galatasaray-Trabzonspor ya da Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi gibi değildir, daha farklıdır. Evet hepsi büyük derbi ama Fenerbahçe-Galatasaray çok daha büyük derbi. Oyuncular maç öncesi sakatlanmamak ister. Atılacak bir gol o oyuncuyu unutulmaz yapabilir ya da kalecilerin yiyeceği bir gol olumsuz anlamda yine onları da unutulmaz yapabilir. Hafızalarda kalırsın. Mesela kaleci Fevzi'nin ayağını sallayıp topun üstünden geçirdiği gol unutulmaz ya da Pancu'nun kaleye geçtiği maç unutulmaz. Çok heyecanlıdır şu an oyuncular."
Bir golcü olarak derbinin forvetleri kıyaslamanı istesek? Bir tarafta; Icardi, Gomis, Seferovic, diğer tarafta Valencia, Batshuayi, King ve Serdar Dursun...
"Fenerbahçe'de Valencia ve Batshuayi çok formda. Özellikle Valencia çok değişik bir oyuncu. Ben çok seviyorum böyle oyuncuları. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, sürekli gol arayan, mücadele içinde olan, süratli, adam eksiltebilen iyi bir oyuncu. Galatasaray'ın ona dikkat etmesi gerekiyor. Batshuayi onun bir tık gerisinde kalsa da Fenerbahçe'nin iyi bir hücum hattı var. Galatasaray'ın da aslında iyi olup ama tam anlamıyla yüzde 100'ünü izleyemediğimiz bir forvet hattı var. Gomis her zaman büyük katkı sağlıyor, inanılmaz bir profesyonel. İcardi bir var, bir yok. İki gol atıyor sonra bir bakmışsın başka yerlerde. Artık biraz daha devreye girip, inisiyatif almalı. İki takımın da özel oyuncuları var. Allah defans oyuncularına yardım etsin."
Eskiden derbilerde tansiyon daha yüksekti, son dönemde derbiler daha sakin geçiyor. Sebebi ne olabilir?
"Her iki takım da açık oynamıyor artık. İlk düşünce skoru korumak, sonra gol atmak. Eskiden böyle bir şey yoktu. Herkes kazanmak için saldırıyordu. Şimdi kaybetme korkusu ağır basıyor. Sezon ortasında olduğu için de bir tık böyle olabilir ama Nef Stadyumu'ndaki rövanş maçı çok daha ateşli olur. Her zaman Fenerbahçe-Galatasaray maçları heyecan verir."
Galatasaray'da kısa süre oynamana rağmen Sarı-Kırmızılı taraftarların hafızalarına kazındın. Tabii ki Beşiktaş maçının yeri çok ayrı. Sence attığın en güzel gol ve unutamadığın maç hangisi?
"Tabii ki o maçı unutamam. Her derbi özeldir ama konum itibarıyla da şampiyonluk maçı neredeyse... O nedenle çok önemliydi, konum olarak başka durumda olsak belki o kadar önemli olmayacaktı atmış olduğum iki gol. Şampiyonlukta çok kritik gollerdi. Onlar olmasa şu an beni bile konuşmayacaktık belki. Kariyerim için de çok önemli o goller. Son yarım saat var, kimsenin ummadığı bir anda oyuna giriyorsun. 1-0 yenik durumdasın, maç öyle bitse şampiyon olamıyorsun. Beraberlik dahi yetmiyor. 30 dakika sonra maç böyle bitse bütün sezonun emeği boşa gidecek. Oyuna girip, iki gol atınca böyle unutulmaz oluyorsun. Çok güzel ve özel bir duygu."
Galatasaray'da attığın en güzel gol hangisiydi?
"Beşiktaş'a attığım ikinci gol güzel bir goldü hakikaten. İlk gol de güzeldi ama ikinci gol daha güzel bir yere gidiyor. Ama Malatya'ya karşı da kupada bir gol atmıştım, o da güzeldi bayağı. Farklı takımlarla da Galatasaray Stadyumu'na geldim. Mesela Ordu'da oynarken Galatasaray'a röveşata golü atmıştım o da çok beğendiğim bir goldür. Hangi takımla gelirsem geleyim taraftar hep güzel karşıladı beni, destekledi. Maç ortasında duygusallaştığım çok anım vardır. Konya ya da Akhisar'da oynarken Galatasaray taraftarı benim adıma tezahüratlar yaptı, orada çok fazla adımı haykırdılar, ben de kayıtsız kalamadım, taraftarı alkışladım. Çok etkilenmiştim. Güzel yıllardı, güzel anılar bıraktım."
3 ülkede şampiyonluk yaşadın, en değerlisi hangisiydi?
"Türkiye'de hiçbir şampiyonluk 16 dakika uzatmayla olmadı. Bu Türkiye'de ilktir. Ezeli rakibe karşı alınmış bir zafer. Bir hafta öncesinde Beşiktaş'a attığım iki gol var, inanılmaz değerliydi. Ama diğer tarafta Rubin Kazan ve Montpellier'le tarihlerinde ilk kez şampiyon olmak da çok değerli. Allah nasip etti, çok şükür. Her istediğimi gerçekleştirdiğim için çok mutluyum. Ama özetle Galatasaray'la şampiyon olmak yine de benim için çok daha değerliydi."
Galatasaray forması giyerken Fenerbahçe'ye gol atamadın hiç. Ukte kaldı mı bu içinde?
"Evet, Fenerbahçe'ye karşı hiç gol atamadım ama Beşiktaş'a attığım o iki gol aslında Fenerbahçe'ye de attığım goldü, şampiyonluktan etti onları. O yüzden ukte kalmadı bu içimde."