20.09.2022 - 09:45 | Son Güncellenme:
"Türkiye'de kural, kaide, kanun ve bunun gibi şeyler çıktığı anda, daha uygulanmadan, "arkaya dolanma"nın temelleri atılır. Zaten bundan dolayı da, zaman zaman, "Burası Türkiye" diyerek bazı olayları küçümseme yoluna gidilir.
Adam köprüden kaçak geçecek, plakasını geçici olarak kapatır. Devlet, "0 kilometre" araç satışında karaborsayı önlemek için 6 bin kilometre şartı getirir, bizimkiler ilanlarını "6001" kilometre yazarak çıkarır. TOKİ'den ev alacak, kendi üzerine bir gayri menkulü olsa bile, kızlık soyadını kullanan eşinin adına kayıt yaptırır.
Birçoğu da yapanın yanına kar kalır. Futbolda da farklı mı? Kulüplerin yaşaması, borçlarını eritme açısından, harcama limiti getirmişsin ne fayda... Hiç limit aşımı yapan kulüp gördünüz mü? Hepsi kurala uygun (!) Hepsi tıkır tıkır sistemini işletiyor. UEFA bile denk (!) bütçeler karşısında suskun kalıyor. Bunlar nasıl başarılıyor?
'İmaj hakkı denen gölge ödeme'
Mesela, "İmaj hakkı" denen bir gölge ödemeyle... Hem de bunları yapanlar, halka açık, Borsa'da bulunan büyük şirketler, pardon kulüpler... Ellerinde öyle bir oyuncak var ki... TFF'ye giden tek tip sözleşmelere imza atan şirket... Ama ekstra ödemeyi gerçekleştiren dernek... Sonra da, kürsüye çıkıp, "Dünya yıldızını 750 bin euroya oynatıyorum" diye övünmezler mi? Şirket de senin, dernek de... Cebinden kaç para çıkıyor, onu söyle...
"İmaj hakkı" diye diye, futbolun imajı yerle bir oluyor kime ne? Bir sözleşme TFF'ye, Borsa'ya... Diğer sözleşme çekmeceye... Baksanıza Adana Demirspor'da Gökhan Töre, 6 bin 471 liraya oynuyormuş (!) Vah zavallı... Aynı, zamanında 1905 liraya, bin liraya sözleşme yapanlar gibi... Veya; milyon eurolara bir alt lig kulübüne futbolcu satanlar... Ya da kendine yakın bir iş insanıyla, uzun süreli ve okkalı bir rakam karşılığında sponsorluk sözleşmesi imzalayıp, kulübün gelirini makyajlayanlar...
Kim kazançlı? Hepsi bir yana, bu yapılanları denetleyenler de biliyor ama, "minareyi çalıp kılıfına uyduranlar"a göz yumuyor. Ama batışın fotoğraflarını çeken borç rakamları, bunları yemiyor!
'Başkan bir de bisikleti dene'
Yıllar önce, Mercedes'in şirketi DaimlerChrysler'in Başkanı Dieter Zetsche, bisiklet kullanarak araç tanıtımına gelmiş, büyük ilgi çekmişti.
Hollanda Başbakanı Mark Rutte de bisikleti sıklıkla kullanan ünlülerden... Hatta, 2012 yılında, o dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı görüşmeye bile bisikletle gitmişti.
Nereden çıktı bu örnekler? Galatasaray Başkanı Dursun Özbek'ten... İstanbul trafiğinin keşmekeşi, Başkan Özbek'i de avucunun içine alınca, Galatasaray-Konyaspor maçına yetişmek için koşmayı tercih etti Başkan... Stada doğru, yarı maratona katılan atletler gibiydi. Her ne kadar biraz yavaş kalsa da, bunu tolere edebilir başkan!
Burada akla çeşitli ihtimaller geliyor... Ya zaman zaman Florya'ya gidecek, kondisyonunu yükseltecek Dursun Özbek... Ya da, bazı dünya ünlülerinin yaptığı gibi, böyle sıkışıklıkta bisikleti tercih edecek.
'İstanbul trafiği insana neler neler yaptırabilir'
Tabi başka yolları da var. Mesela Fenerbahçe eski Başkanı Ali Şen, Bodrum'a uçmak için çıktığı havaalanı yolunda trafiğe takılınca, çareyi metrobüse binmekte bulmuştu. Galatasaray Başkanı da pekâlâ metroyu kullanabilir. Belki de başkan, daha radikal bir çözüm bulur: Scooter ya da kaykay... Torunlarında varsa onlardan ödünç alabilir! İstanbul trafiği insana neler neler yaptırabilir...
Haydaa...
Trabzonspor deplasmanında 2-0 öne geçip, 90+7'de 3-2 yenilgiyle ayrılan Gaziantep FK büyük isyanda... Hakem Mete Kalkavan'ın çifte standart uygulamasından yakındılar.
Teknik Direktör Erol Bulut, "Adaletli maç yönetilmesi gerekiyor. Geçen sene de aynı şeyleri konuştuk. Burada verilmeyen penaltı. Verilmeyen kırmızı kart. Bu sene aynı şekilde devam ediyor. O yüzden Türk futbolunu bir yerlere getirmek istiyorsak, doğru işler yapmamız lazım. Adaletli olmayan yerde hiçbir şey işlemez" diye yakınıyor.
Kaleci Günay Güvenç, "Ben 10-11 senedir Türkiye'de futbol oynuyorum. Türk futbolunda ilginç şeyler oluyor. Dış etkenler maçın önüne geçiyor. Bizim futbolu herkes eleştirebilir. Biz bazılarına göre belki geriye yaslandık. Ama maçı 2-2'de götürüyoruz. Orada bazı şeyleri doğru yapıyoruz. Başka şeyler yapsak kazanabilirdik doğru" ifadesini kullandı.
'Söylenenler eski yöneticileri adına biraz ağır oldu sanki...'
Türk futbolunu yöneten iki isimden biri; Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi... Yani; Gaziantep FK eski Başkanı... Diğeri de Müslüm Özmen... TFF Yönetimi'nde Süper Lig Kulüpleri Sorumlusu... O da Gaziantep FK'nın eski Asbaşkanı... Bu söylenenler, eski yöneticileri adına biraz ağır oldu sanki... Hele Günay'ın, "Dış etkenler maçın önüne geçiyor" sözü, oldukça tartışmaya açık... Ya da açıkça tartışılmalı... Disiplinel anlamda olmasa bile, en azından, gayrı resmi olarak, "Sen ne demek istiyorsun?" diye konuşulmalı..."