21.08.2019 - 08:00 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Fenerbahçe yıllar sonra uyandı. Uyuşuk futboldan esnemeye alışan, göz kapaklarına tonlarca yük binen seyircisini uyandırdı. Ligin galasında sahada-tribünde birbirlerini tamamlayan, uzun süredir görmediğimiz bir Fenerbahçe vardı. Önce takım adına önemli gelişmeleri sıralayalım:
1 Fenerbahçe çok hızlı hücum etti. Pas organizasyonunu çok hızlı uyguladı. Alex’ten bu yana ilk defa rakip savunmanın arkasına ve aralarına top attı. Bu konuda Max Kruse gerçekten mükemmel işler yaptı. Emre’nin 20-30 metrelik çapraz uzun pasları, rakip geri dörtlünün özellikle kenarlarda az adamla yakalanmasını sağladı ve Fenerbahçeli hücumculara geniş alanlar yarattı.
2 Fenerbahçe kaybettiği topları çok çabuk geri kazandı. Çünkü sahanın her yerinde pres yaptı ve rakibe çok yakın-temaslı oynadı. Fenerbahçe’nin bu her yerde baskılı oyunu 90 dakikanın en az 60 dakikasında etkili oldu.
3 Vedat Muriç alışkın olduğumuz santrforlardan biri değil... Takım hücumdayken arkadaşlarına istasyon olup topu dağıtıyor. Çok hareketli... Durarak değil, koşarak ve gezerek top alıyor. Savunmaya kadar gelip yardım ediyor. Her fırsatta mesafe tanımadan vuruyor. Etkili oynadı.
4 Ozan Tufan yeni bir transfer gibi... Emre’nin partneri olarak geri dörtlünün önünü iyi kontrol ediyor. Son derece diri ve istekli... İstanbul ikliminden etkilenmezse bu sezon takıma çok şey katar. Tolga Ciğerci son derece iyi geliyor. Kısa süre oynamasına rağmen çok etkili iki şut attı, çok çalışıp, çok dolaştı. Maç sonu röportajını dinledim; son derece özgüvenli...
5 Denilebilir ki, “Sen ne diyorsun, Fenerbahçe’nin karşısında takım mı vardı?” Doğru, Gazişehir diye bir takım yoktu. Ama bu Fenerbahçe’nin takım oyununa, oyun anlayışına ve bireysel performanslara gölge düşürmez. Fenerbahçe’nin geçen sezon kendi sahasında küme düşen takımlar dahil, ikişer-üçer gollü yenilgileri nasıl aldığını henüz unutmadık.
6 Gelelim eksiklere... Kazanırken yanlışını ve eksiğini görmek zorundasın... Yeni transfer Zanka, rakip çok seyrek gelmesine rağmen bazen bocaladı. Rakibi karşıladığı toplardan birine çok iyi yükseldi, diğerinde acemice bir faul yaptı ve bir-iki yer topunda ağır ve geç kalıp rakibin sıyrılıp kaleye şut atmasına izin verdi. Fenerbahçe’nin mutlaka iyi bir stopere ihtiyacı var. “Serdar Aziz dönecek” diyorsanız, Serdar’ın “şipşak” sakatlanıp yeniden takımdan uzak kalma riski var.
7 Kim ne derse desin, İsla da arkasında geniş alan bırakıyor. Dirar, adam yokluğundan sol bek oynuyor. İki kanatta da oynayabilecek bir beke ciddi anlamda ihtiyaç var.
8 Kırkına merdiven dayayan, buna rağmen hayranlık uyandıran Emre Belözoğlu’ndan 34 maçlık maratonda tam kapasite oynaması beklenemez. Yeni stoper gelecekse, Jailson orta saha için düşünülmeli ya da Emre’siz maçlar ya da dakikalar için bir başka alternatif düşünülmeli...
9 Rodrigues henüz hazır değil... Belli ki geçen yıl Arabistan çöllerinde iyi yatmış. Ya toparlanmalı ya da bu alanda Deniz Türüç devreye sokulmalı...
10 Dünyanın hiçbir iddialı takımı sezona bir santrforla başlayıp bitiremez. Vedat Muriç ne kadar iyi olursa olsun, bu 34 maçlık sürede formsuzluk var, sakatlık var, ceza var... Vedat’a alternatif mutlaka şart...
11 Son madde Ersun Yanal... Fenerbahçe hocasının lobi çalışması yok... Bunu yapmaya gerek duymaz, işine bakar... Ancak her fırsatta Ersun Yanal’ı hırpalamaya, yıpratmaya, hatta yemeye hazır bir kesim var. Bu konuda Fenerbahçe Yönetimi’nin Ersun Yanal’a samimi ve güçlü bir destek verdiğini düşünmüyorum. Ersun Yanal’a bu kampanyayı yürütenlere karşı yönetimin bir tavır sergilediğine tanık olmadım. Henüz mevsim başı... Önümüz kış... Ligin havası ciddi anlamda sertleşecek. Fenerbahçe Yönetimi’nin böyle bir ortamda, “Tam destek, hep destek” anlayışını çok güçlü biçimde göstermesi gerekiyor.
Sörloth çok gol atar
Trabzonspor’un Norveçli golcüsü Sörloth önemli işler yapıyor. Norveçli’yi sadece kafa topunda etkili sanıyorduk. Kasımpaşa maçında attığı goldeki kıvraklığı, çabukluğu ve kontrollü vuruşu ile ayaklarında da aynı becerinin olduğunu gösterdi. Bu sezon çok sayıda Sörloth golü izleyeceğiz gibi...
Başakşehir de Avcı da perişan
Abdullah Avcı’nın bıraktığı Başakşehir perişan... 3-0’la haftanın en ağır yenilgilerinden birini aldı. Abdullah Avcı’nın göreve başladığı Beşiktaş perişan... 3-0’la haftanın bir başka en ağır yenilgisini aldı. Hani “taş yerinde ağırdır” lafını söylemek için erken mi acaba?
Beşiktaş’ın havası yok
Beşiktaş eski Beşiktaş değil... İki beki Gökhan ile Caner, geçen yılların uzağında... Orta alanın Dorukhan’ı, Ljajic’i ortada yok. Beşiktaş’ın en büyük kozu hücumun kenar adamları yok. Fazla şişirildiğine inandığım Medel hatalar içinde... Güven Yalçın geçen yıl bıraktığı yerin çok gerisinde başladı.
Elbette kalecisi gelecek, gol kralı Burak Yılmaz dönecek. Belki de takıma yeni transferler eklenecek. Bunlar sahada Beşiktaş’a elbette güç katacak. Ama en önemli, en hayati sorun; Beşiktaş’ın “havası” yok. Eski havası yok... O coşkusu, o heyecanı yok...
Sanki motivasyonunda az-buz değil, çok ciddi bir düşme var. Kimi alırsanız alın, kimi getirirseniz getirin, Beşiktaş yıllardır kendini başarılara ve şampiyonluklara taşıyan “havasını” yeniden yakalayamazsa, bu sezon iddiası “havada” kalır.
Geçmiş yıllarda televizyonlarda ünlü bir kadın meteoroloji haberlerinin sunucusu vardı, “Havalar nasıl olursa olsun, yeter ki sizin havanız iyi olsun” derdi... Beşiktaş’ın “havası” iyi değil... Beşiktaş’ta “havalar” iyi değil... Başarı için önce havanın düzelmesi lazım...
Nzonzi’nin çizgisi belli
Galatasaray’ın yeni transferi Nzonzi ile Beşiktaşlı Atiba görüntü ve fizik olarak ne kadar çok birbirlerine benziyorlar. Nzonzi 1.97 boyunda... Atiba 1.87... İkisi de “dal” gibi... İkisi de “dikine” oyunu seviyor. Ama bu konuda Nzonzi’nin kendine çizdiği bir hat var... Ortanın ortası... Sağa-sola yalpa yapmıyor. Aynı hat üstünde savunmaya gidiyor, hücuma çıkıyor. Çift yönlü futbolu iyi oynayanlardan biri...
Basan-bozan bir orta saha
Nzonzi geldi. Orta sahanın “yalandan markaj” anlayışına çare olur mu? Elbette olur... Ancak onun yanına bir partner gerekiyor. Bu partner Seri değil... Futbol anlayışları gereği Selçuk, Belhanda değil... Mevcutlara baktığınızda, Ryan Donk
Galatasaray lige yenilgiyle başlamasına ve hazırlık maçlarında son derece dağınık bir görüntü ortaya koymasına rağmen, benim şampiyonluk yarışındaki en iddialı olduğuna inandığım takım... Şimdi Nzonzi geldi... Orta sahanın “yalandan markaj” anlayışına çare olur mu? Elbette olur... Ancak Nzonzi’nin yanına bir partner gerekiyor. Bu partner ilk maçlardaki görüntüsü ile Seri değil... Futbol anlayışları gereği Selçuk, Belhanda değil... Mevcutlara baktığınızda en gerçekçi isim Donk...
Yeri dolar mı?
Onyekuru, Galatasaray’ın en büyük kaybı... Süper Lig’de 16 gol, 6 asistle oynayan bir başka kanat adamı yok. Süper Lig, bu kadar hızlı, bu kadar rahat adam geçen, rakip savunmayı bu kadar az adamla yakalayan bir başka kanat adamı görmedi. Yeri dolar mı? Bana göre asla dolmaz. Belki Emre Mor... Israr etmek lazım Emre’de... Hiç olmazsa Onyekuru kadar olmasa bile bir hızı var. Gerçi çalım illeti de var ama...
Falcao’nun gelişi ile birlikte camia ekstra bir moral kazanır. Fatih Terim varsa, yarışta zaten avantajlısın... Ama Şampiyonlar Ligi de düşünüldüğünde Fatih Hoca’nın hemen, hiç zaman yitirmeden “basan-bozan” orta sahayı yaratması gerekiyor...
Yüzde 1’in direnci!
Falcao geldi, geliyor. Belki de bu yazı yayınlandığında gelmiş bile olacak. Ancak beni şaşırtan bir şey var. Abdurrahim Albayrak dahil herkes, “Transfer % 99 bitti” diyor. Ama geriye kalan % 1 de nasıl bir güç var ki, yaklaşık bir aydır % 99’un gerçekleşmesini engelledi, en azından erteletti.
‘Olayların adamı’ olmaktan kurtulmalı
Hasan Şaş gitti, bir gün sonra geri döndü. Hayırlı olsun... Belli ki Denizli’de çok ağır küfürlere dayanamamış. Ama yıllardır hemen her olayın içinde Hasan Şaş olunca kamuoyuna haklılığını kabul ettirmekte zorlanıyor. Hasan Şaş’ın “olayların adamı” algısından hızla ama hızla kurtulması gerekiyor.
Takımın ası mı kabadayısı mı?
Başakşehirli İrfan Can için özellikle Emre gittikten sonra “takımın ası olacak” deniyordu. Böylesine ümit bağlanan İrfan Can, son iki maçta, iki kırmızı kart gördü. İrfan Can “takımın ası olacak” derken, takımın “kabadayısı” olma yolunda hızla ilerliyor.
Mevlüt ortada yok
Mevlüt Erdinç, Başakşehir’in futbolcusu... Geçen yıl kiralık gittiği Antalya’da 24 maçta 12 gol attı. Mevlüt’ü geçen yıl gönderen, bu sezon da şans vermeyen Başakşehir; Crivelli, Gulbranhdsen gibi oyunculardan, artık tükenmeye doğru hızlı adımlarla giden Demba Ba’dan umut bekliyor. Mevlüt takımda bile yok. N’oluyor Okan Hoca, n’oluyor Başakşehir...
Yeni sezonun yıldız adayları
İlk haftada Denizli’de Recep Niyaz... Sivas’ta Mert Hakan ve geçen yıldan göz kırpmaya başlayan Emre Kılınç... Trabzonspor’da hatalarına rağmen, hızıyla Yusuf Sarı, her maçta golü olan Sörloth ve üstüne koya koya giden Abdülkadir Parmak... Yeni sezona ciddi anlamda göz kırpıyorlar.
İNENLER
- Hüseyin Göçek Hocam, İrfan Can’ı iki kolay sarı kartla attın, aynı maçta Murat Yıldırım’a banko kırmızı kartta gözlerini kapattın. Yapma Hocam... Kendini bu kadar “eyyama” teslim etme...
- Konya-Ankaragücü maçı... Ne kadar kötüydü... Keyif almak için izleyen inanıyorum ki 90 dakika dayanamamıştır. Görev icabı izleyenin zamanına yazık... N’olur biraz futbol, bu kadar zor mu?
- Galatasaray’da stoper oynuyorsun, ilk 40 dakika içinde iki sarı kart görüp kırmızı kartla oyundan atılıyorsun. Marcao’ya çok ciddi bir uyarı gerekiyor. Onu da Fatih Hoca yapar.
ÇIKANLAR
- Denizli-Galatasaray maçını yöneten Abdulkadir Bitigen’in verdiği-vermediği kararlar tartışılabilir. Ama Bitigen, trafik polisi gibi düdük çalmadan, en ufak bir müdahalede oyunu kesmeden, maçın tempo kazanmasına katkı sağladı.
- Denizlispor’un sol kenarında müthiş hızlı iki adam... Önde Barrow, arkada Bergdich... Rüzgarın oğlu gibiler. Ancak Bergdich’in hücum kadar savunmayı da düşünmesi gerekiyor.
- Elenmesine rağmen Avrupa kupalarında iz bırakan bir performans... Lige iyi bir başlangıç... Maç sonraları son derece gerçekçi açıklamalar... Sergen Yalçın, Malatyaspor’la iyi işler yapmaya devam ediyor.
HAFTANIN TOP 5 GOLÜ
1. Vedat Muriç (F.Bahçe)
2. Jahoviç (Malatya)
3. Melnjak (Rize)
4. Emre Kılınç (Sivas)
5. Yatabare (Sivas)
HAFTANIN ÖNE ÇIKANLARI
Haftanın takımı: F.Bahçe, Sivas, Denizli, Y.Malatyaspor
Haftanın teknik direktörü: Ersun Yanal (F.Bahçe), Rıza Çalımbay (Sivas), Yücel İldiz (Denizli), Sergen Yalçın (Y.Malatya)
Haftanın futbolcusu: Emre, Max Kruse, Vedat (F.Bahçe), Aaron, Mert Hakan, Caner (Sivasspor), Recep Niyaz, Barrow (Denizli), Melnjak (Ç.Rize), Fofana, Jahoviç (Y.Malatya)
Haftanın hakemi: Abdulkadir Bitigen (Denizli-G.Saray)