Haftanın kazananı Anadolu Efes oldu. Geçen hafta alınan CSKA mağlubiyetinden sonra evinde Panathinaikos ile karşılaşan lacivert-beyazlılar, baştan sona üstün götürdükleri karşılaşmada rakibini on dört sayı farkla 78-64 mağlup etmeyi başardı. Maç genelde pota altı üstünlüğünü kazanmak üzerine kurulu stratejilerin sergilenmesiyle geçti. Semih ve Barac’ın dev Schortsanitis karşısında değişerek verdikleri mücadele galibiyette atılan sayılardan çok daha büyük rol oynadı. Bu ikilinin yorulmasıyla, maç içinde 20’li farklara da erişen Anadolu Efes, daha düşük bir farka razı olmak durumunda kaldı. Ancak maçın sonunda Oktay Mahmuti’nin de söylediği gibi maçtan önce 14 sayı farla razı mısınız deseler herkes kabul ederdi.
Panathinaikos’un beyni Diamantidis’in de bu maçta forma giymediğini hatırlatalım. Bununla birlikte bir çok yıldızını da sezon başında ekonomik zorluklar sebebiyle elinden çıkaran ve Ukic, Gist gibi isimlari kadrosuna katan yoncaları yine de hafife almak intihar olurdu. Bu kadar büyük bir revizyona karşılık ciddiyeti hiçbir an elden bırakmadan oynadılar. Kazanmak elbette önemli ama kazanırken de bir şeyler öğrenilebileceğini de unutmamak gerek.
Fenerbahçe Ülker uzun maratonun henüz başında içerde Montepaschi Siena’ya 98-92 kaybederek önemli bir mağlubiyet almış oldu. Top 16’da ilk iki maçta yediği 198 sayı veya sahasında yediği 98 sayı çok düşündürücü. Preldzic’in bu takım için önemli olduğu ancak tüm yükü sırtlanacak bir oyuncu olmadığı artık kabul edilmeli. Şu maçta dört isim yaklaşık otuz dakika ve üzeri süre alırken bunlardan birinin Emir olması dengeleri bozdu. Bagdanovic ise kaydettiği 31 sayıyla en skorer isim oldu.
Ömer Onan bu takımın hem ateşleyicisi hem savunma sigortası. Daha fazla sahada bulunmasına ihtiyacı var takımın. Atanlardan ziyade savunmacılar Piangiani’yi ve Fenerbahçe Ülker'i daha çabuk düzlüğe çıkarabilir. Top 16 seviyesinde içerde rakibinden 80 sayı veya üzeri yersen maçı riske soktun demektir. Bobby Brown’ın 41 sayısı çok ekstraydı ama ona dur diyebilen de olmadı. NBA’de normal sezonda oynanan angarya maçlar temposunda oynandı karşılaşma. Yukarıda bahsettiğimiz Panathinakos ciddiyetini bu noktada tekrar hatırlatalım.
Ciddiyetten bahsetmişken Beşiktaş’ı da hatırlamak gerek. Olympiacos deplasmanında 77-64 kaybetmesine rağmen maçı sonuna kadar 10 sayı civarında götürmeyi başardı. Silahları zaten belli ancal son periyod başında yakalanabilecek bir seri maçın havasını terse çevirebilirdi, olmadı. Zaten Atina’da Olympiacos’u yenmek kolay değil. Siyah-Beyazlılar yine de o şansı hiç kaybetmeden, maçı bırakmadan sonuna kadar maçı götürdü. Bu defa olmadı ama başka bir gün de olmayacağını kimse garanti edemez. O fırsatı yakaladığında kullanabilmek için her maçın her dakikasını aynı ciddiyetle oynamaya mecbursunuz. 14 sayı, 10 ribaundla oynayan Markota beklentilerin çok üzerinde bir performans ortaya koyuyor. İlk maçlarda büyük performans sergileyen Christopher ise ciddi bir düşüşte. Özellikle içerdeki maçları alıp şansını ilerleyen haftalara da taşımak istiyorsa Beşiktaş, Christopher’ın skorer oyununa çok ihtiyacı var.
Twitter: @BaSKeTBaNK