Anadolu Efes uzun zamandır özlenen heyecanı nihayet bu hafta bize yaşatmayı başardı. Devreye 18 sayı farkla mağlup girdiğimizde bir çok kişi için maç bitmişti. Hatta Oktay Mahmuti’nin devre sonunda aldığı teknik faul o ilk maçı (ilk iki çeyrek) sonlandırmıştı.
Teknik adamlar zaman zaman maçın dinamiklerini değiştirmek için ortalığı karıştırıp kasten teknik faul alabilirler, hatta alırlar. Ancak tam devrenin sonu bir çok kişi için doğru zaman değildir. Oktay Mahmuti ne düşündü bilemem ancak sonucu hiç kimsenin beklemediği fakat onun hedeflediği şekilde oldu.
Zamanda bir atlama olmuştu sanki ve biz artık, aynı yerde, aynı takımların bambaşka bir maçını seyrediyorduk. Armalar değişmiş gibiydi. Sahada Tamer’i, Volkan’ı, Ufuk’u izler gibi hissediyordum. Mahmuti ekranda göründüğünde “genç tercüman Aydın Örs’ün taktiğini Naumoski’ye anlatacak” diye düşündüğüm günler gözümün önüne geliyordu. Geçmişle yaşamayı sevmem ve “Koraç ruhu, Efes Pilsen ruhu” hikayelerine de inanmam. Ama o ikinci devrenin bana hissettirdikleri bunlardı. Bir kez daha teşekkürler Efes...
Üçüncü çeyrek 22-7 sonuçlandığında maç 3 sayıya gelmiş ve momentum Efes’e geçmişti. Caja Laboral koçu Ivanovic maç sonunda, orada lacivert-beyaz formalarıyla bulunan basketbol tanrılarına çaresizlik içinde gülümsüyor gibiydi. Efes adına "ikinci devrede" ortaya konan mücadelenin devamı çok önemli. "İkinci devre" Final-Four ümitlerimizi tekrar canlandırdı. Kritik Zalgiris ve Milano maçları için "ikinci devredeki" savunma iyi sinyaller verdi. "İlk devre" mı? Düşünmek bile istemiyoruz...
Maçın bir başka güzelliği ise taraflı tarafsız her kesimin saygısını ve sevgisini kazanan Josh Shipp’i sağlıklı bir şekilde tekrar parke üzerinde görmekti.
Fenerbahçe Ülker de Panathinaikos karşısında önemli bir galibiyete imza attı. Süre alan tüm oyuncuların sayı ürettiği sarı-lacivertliler farkı daha ilk yarıda on dokuz sayıya kadar çıkardı. Son çeyreğe on yedi sayı farkla önde girdikten sonra Pianigiani takımı kısaltmaya karar verdi. İşte o andan itibaren Yoncalar’ın buldukları ikinci şanslar artmaya başladı ve fark yavaş yavaş eridi. Maç sonunda Fenerbahçe Ülker’in 26 ribaunduna karşılık Panathinaikos hanesinde 44 ribaund yazıyordu. Efes’in faul problemi gibi (Caja Laboral maçında %61), Fenerbahçe Ülker’in de bu ribaund problemini hızlı bir şekilde çözmesi gerekiyor. Panathinakos yatırımını azalttı. Yine de kıtanın önemli takımlarından. Galibiyet, fark azalsa da, kazanma alışkanlığı için önemliydi. Geçen yılki Fenerbahçe Ülker bu tip maçları kaybediyordu, unutmamak lazım. Sarı-lacivertlilerin önündeki 5 maçın 4’ü deplasmanda olacak. Sürpriz mağlubiyet almazsak gruptan daha rahat şekilde çıkabiliriz.
Beşiktaş bu hafta yaşlı kıtanın devlerinden CSKA Moskova’yı ağıladı. Detaya girmeye gerek yok. Yapılan 16 top kaybı, 1/16 (%6) üç sayılık yüzde(sizliği)yle birleşince ortaya 85-58 gibi farklı bir mağlubiyet çıktı. En başından beri yazıyorum. Beşiktaş’ın rakipleri Barcelona ve CSKA değil. Siyah-Beyazlılar için önümüzdeki Rytas (D), Partizan (D) ve Brose (İ) maçları belirleyici olacak. Geriye bakmadan Beşiktaş'ın bu erken "Final Four"una odaklanması lazım.
Twitter: @Basketbank