Hafta bizim için Anadolu Efes’in kötü sürpriziyle başladı. İstanbul’da Caja Laboral ile karşılaşan temsilcimiz maçtan 91-76 mağlubiyetle ayrıldı. Caja Laboral maç boyunca istediği ağır, temposuz oyunu sahada kabul ettirmeyi başardı. Efes maç boyunca denediği alternatiflerden hiçbir sonuç alamadı. Savunmadan ziyade hücuma çözüm bulmaya çalıştıkça da durum içinden çıkılmaz bir hale gelmeye başladı. Örneğin en basit alternatif olan alan savunması bile 4. çeyrekte denendi. “Ev sahibi takım savunmayı mı ön planda tutacak diye düşünmeyim. Panathinaikos’un Fenerbahçe Ülker karşısında nasıl bir oyun stratejisi sergilediğini görenler söylemek istediğimi daha iyi anlayacaktır.
Efes oyunu hızlandırma hedefine ilk yarının son saniyeleri dışında ulaşamadı. Bu anlarda da öne çıkan Doğuş’un tamamen kişisel savunma direnci ile Savanovic’in, artık iki-üç maçta bir aklına gelen, basketbol zekası oldu. Sinan Güler ve Doğuş Balbay üst düzey savunmacılar. Ancak Euroleague seviyesinde altyapılardaki gibi “rakibin yıldızını kilitle, maçı kazan” felsefesini uygulayamazsınız. Lacivert-Beyazlılar Nocioni’ye o kadar kilitlenmişti ki Heurtel, Lampe ve Oleson sahada çok rahattılar.
Bütün bu eleştirilerin yanında unutulmaması gereken Anadolu Efes’in üst turu garantilemesi ve Laboral’in son şanslarını kullandığı. Zaten ses çıkarmaya gönülsüz seyircisini hareketlendiremezse “ev sahibi” diye bir avantajı da olmayacak Top 16’da.
Fenerbahçe Ülker de Anadolu Efes gibi rakibinin hazırladığı tuzağa düşen bir başka temsilcimiz oldu. Önemli ekonomik problemlerle uğraşan Atina temsilcisinden en büyük silahlarını alan temsilcimize Panathinaikos’un hazırladığı sürpriz pek hoş bir tat bırakmadı açıkçası. Yıldızlarını kaybeden Pana bu işin sadece para ile çözülemediğini bir kez daha ispatladı. Panathinaikos’un içinde bulunduğu durumu özetlemek için Ukiç’e maç başına 25 dakika ortalamayla katlanmak zorunda olduklarını söylemek yeterli olur sanırım.
Geçen yılların aksine Panathinaikos kendi evinde kendinden daha üstün bir kadroyla karşılaştı. Buna göre dikkatli, rakibi uyandırmadan sakin bir maç temposunu tercih ettiler. Efes gibi acele atışlara, basit hatalara teslim olmadan sabırla beklediler. Savunmayı sertleştirdiler. Maçı düşük skorda tutup Fenerbahçe Ülker’in hata yapmasını beklediler. Diamantidis takımdaki basketbol aklının lideri. Fenerbahçe Ülker’de eski takımına karşı oynayan Sato dışında varlık gösterebilen oyuncu çıkmadı.
Artık Fenerbahçe Ülker’in bu hafta evinde oynayacağı Cantu karşılaşması son şans. Kazanıp turu geçmesi lazım sarı-lacivertlilerin. Aksi halde de avantaj yine sarı-lacivertlilerde. Cantu’ya karşı 24 sayılık avantajı olmasına rağmen kaybettiği zaman Union Olimpija’nın Madrid karşısında alabileceği bir galibiyet işi üçlü averaja taşıyabilir. Temsilcimizin Olimpija’ya karşı da iki maçta 23 sayılık avantajı bulunuyor. Ancak farklı mağlubiyet dengeleri değiştirebilir. Tüm rakamlar Fenerbahçe Ülker’i işaret etse de turun parke üzerinde kazanıldığını unutmamak gerek.
Beşiktaş beklenmedik şekilde Top 16’yı garantileyen ilk takımımız olmuştu. Gruba Top 16 hazırlık turnuvası statüsünde devam ediyor onlar için. Geçen hafta oynadıkları Barcelona maçının aksine CSKA deplasmanında kolay pes etmedi Beşiktaş. Önümüzdeki hafta Rytas ile “hazırlıklarını” tamamlayacak siyah-beyazlılar.