09.04.2021 - 10:24 | Son Güncellenme:
Alışkanlıklar paslı çiviye benzer… Söküp atmak zor olur… Emre Belözoğlu dün bir, bugün iki… Fenerbahçe’nin kötü alışkanlıklarını, artık paslanmış oyun anlayışını bir çırpıda düzeltecek hali yok… Baktığınızda giden ve gelen; ortada bir fark yok… Fenerbahçe yürüye yürüye oynuyor, aşırı yan pas, geri pas yapıyor… Çok ağır hücum ediyor, doğal olarak rakip savunmayı az adamla ve hazırlıksız yakalayamıyor…
Futbolda hızın ne kadar değerli ve önemli olduğunu Malatyalı Fofana 80 metre topu sürüp yaptığı asistle Emre Hoca başta, bütün Fenerbahçelilere gösterdi… Anlarlarsa tabi…Dahası var… Fenerbahçe korneri atarken, geri dörtlüsüyle, orta alanıyla ailecek Malatya ceza alanı çevresinde dizildi… İnsan savunmasına bir önlem alır…
O korner atışında topu kapıp 80 metre süren Fofana‘nın önüne Fenerbahçeli tek oyuncu çıkamadı, Fofana’yı tek oyuncu yakalayamadı… Eee hücuma hızlı çıkamıyorsun, savunmaya hızlı dönemiyorsun, rakip sana 80 metre top sürüp golü atıyor… Bu anlayış Fenerbahçe‘yi şampiyon yapar mı; yapmaz…
Kimse kendini kandırmasın…O korner atışında topu kapıp 80 metre süren Fofana‘nın önüne Fenerbahçeli tek oyuncu çıkamadı, Fofana’yı tek oyuncu yakalayamadı… Eee hücuma hızlı çıkamıyorsun, savunmaya hızlı dönemiyorsun, rakip sana 80 metre top sürüp golü atıyor… Bu anlayış Fenerbahçe‘yi şampiyon yapar mı; yapmaz…
Gustavo rakip ataktayken iyi top çalıyor ama çaldığı topu ayağından çabuk çıkarmıyor, takım zaten ağır hücuma çıkıyor, yetmezmiş gibi bir de Gustavo “el frenini“ çekiyor…Valencia çalışıyor, topu kazanıyor, ayağında çok tuttuğu için kazandığından fazlasını kaybediyor… Osayi Samuel geldiğinde bir umuttu…
O da Fenerbahçe‘nin iklimine uydu… Hele Pelkas; bu kadar düşüş olur mu? Uzatmanın son dakikasında kaçırdığı gol nedir öyle…Fenerbahçe savunması da felaket… Geri dörtlü arkasına atılan her topu kaçırıyor… Malatya son vuruşları o kadar kötü yaptı ki, bu Fenerbahçe‘nin büyük şansı oldu… Fenerbahçe’nin şanssızlığı iki topunun direkten dönmesi ve kaleci Ertaç‘ın iyi bir oyun çıkartmasıydı…
Fenerbahçe yan pasa ve ağır hücuma o kadar alışmış ki, artık uzatmanın ilk dakikası; orta sahada kendi aralarında bir sağa, bir sola tam 30 saniye takımı bir adım öne çıkartmayan paslar yaptılar …Giden, gelen fark etmedi… Fenerbahçe feci kötü oynuyor…
Şampiyonluk falan diyorlar ama kendileri inanıyorlar mı bilmiyorum… Bu futbol şampiyon da yapmaz, Şampiyonlar Ligi’ne de götürmez…Perşembenin gündüz maçında Başakşehir‘i hemen ardından akşam maçında Fenerbahçe‘yi izledim… Süper Lig’in en yavaş oynayan, en ağır hücuma çıkan, en fazla yan pas - geri pas yapan iki takımını… Ruhum karardı, işkence çektim...
"Bildiğimiz Emre Belözoğlu'nun futbolculuk karakterini soyunma odasında da yaşatacağını ve bunun sahaya yansıyacağı kanaatindeydim. Çok olmadı. Belki bizler de bu yorumu yaparken hatalıyız, kendi zamanımızdan değerlendiriyoruz, belki yeni nesil başka yaklaşıyor ya da bazen böyle kadrolar bir araya gelebiliyor. Birini itmek istesen de itemeyebiliyorsun, bir sıkıntı olabilir. 2 haftalık süreçte oyunda bir farklılık görmedik.
Yolu açık olsun, istediği yerde olsun, geçen hafta ilk maçındır anlarım. 2. hafta da zor bir deplasmana gidiyorsun ve dönem de çok kritik bir dönem. 2 haftalık süreçte ama buraya da Emre Belözoğlu dokundu, farkı var diyemiyorsak, buraya kadar gelinen süreç de irdelenmeli. Ben gitsem, sen gitsen, teknik olarak çok fazla bir şey yapamayız. Bakarsın, İrfan Can kötü bir ilk yarı geçirdi, 'Abi böyle hayal ettik olmadı, Pelkas'cım başlıyorsun' diye kim olsa diyecek. Kimi koyarsan koy bu değişikliği yapacak."
Bir kere Emre Belözoğlu’nun bundan sonraki maçlarda Fenerbahçe’yi topa ve oyuna hakim, dominant taraf haline getirmek isteği, çabası, ısrarı açık… Puan tamam da… Hedefi, bir yandan sahada keyif alan, öte taraftan ekrana mahkum taraftara keyif veren Fenerbahçe. Çünkü sezon başından beri kendisi de keyif alamamış besbelli.
Deplasmanda kazanma rekorunu egale etmek üzere olan 11 galibiyeti topu rakibe bırakarak alan Fenerbahçe mi iyidir, yoksa baskın bir futbolla ancak beraberlik bulabilen Fenerbahçe mi, orası tartışılır… Hele Ligin son düzlüğünde çok tartışılır ama “her son yeni bir başlangıçtır”. Ayrıca, kolay değil bu saatten sonra 30 maçlık ezberi bozmak.
O yüzden orta saha ile forvetin kopuklukları, takım halinde geçişlerde yapılan hatalar, özellikle hücumdan savunmaya geçişte organize olamamak gibi kusurlar henüz sırıtma aşamasında. Hele ilk yarıda, hele sahada yürüyen İrfan Can ile…
Valencia’nın Malatyaspor baraj hatasını çok iyi değerlendirip golü atmasından sonra Fenerbahçe’nin yediği beraberlik golü, bu “dönüşüm sancısının” fotoğrafıydı… Korner dönüşü Fofana topu aldı saha boyu sürdü, Mustafa’ya verdi al da at diye. Yetişebilen Fenerbahçeli bile yoktu ortada.
Neden?.. Önde ve baskılı oynamak farkı arttırmak istiyordu çünkü Fenerbahçe! İki serbest 8 numara onun içindi. Ne bilsin Emre Hoca İrfan Can’ı sahada uyuyup Ozan’ın ikinci santrafor gibi oynarken bir türlü sonuç alamayacağını.
Aynı istek ve bu istekle paralel ortaya çıkan “köstek” Emre Belözoğlu’nun sahaya sürdüğü on bire de yansımıştı aslında. İrfan Can’ı oynatabilmek için Pelkas’dan vazgeçmek, Ozan’ı ileri sürüp Gustavo’yu çakılı oynatarak hücumda takımı 4-1-4-1 ve 4-3-3 haline getirmek iyi bir fikir olabilirdi ama bu oyunun da pratiği gerekti başarılı olması için. İsabetli ve hızlı paslar lazımdı. Pelkas, Ferdi gibi topu ileride tutacak adamlar gerekliydi.
İlk yarıda bunlar olmayınca direkt oynayan altı futbolcusu Covit’e takılmış Malatya için bile zor değildi Fenerbahçe’yi durdurmak.Belözoğlu ikinci yarıya Pelkas ve Ferdi’yi alarak başladı, İrfan Can ile Osayi’yi dışarı aldı. Bu iddialı hamle, Fenerbahçe’yi rakip ceza alanına taşıdı. İleride topu kolay kaybetmeyen iki adamla oyunu rakip kaleye yıkabiliyordu Fenerbahçe. Hücum sonlandırabiliyordu. Her hücumda rakip ceza alanında dört-beş Fenerbahçeli olabiliyordu.
Malatyaspor ise bir yandan kontratak fırsatı kollarken bir yandan canla başla savunma yapınca Fenerbahçe’nin şut ayakları Ozan, Gustavo uzaktan şans denemeye başladı. Ve sonunda ısrarla kazanmaya çalıştığı Samatta’nın formsuzluğundan bıkıp Thiam ile değiştirdi Belözoğlu. Belki daha erken değiştirse skor tabelası farklı olurdu. Penaltı bile attırmamak lazım bu adama.
Maçın son çeyreği geldiğinde Emre Hoca orta sahayı tamamen değiştiren çifte hamle daha yaptı. Öyle bir hamle ki, rest çeker gibi; “üç puan alamaz ve şampiyonluk iddiamızı biraz daha yitirirsek hesabı bana sorun” demekti sanki. Güvenlik açısından katkıları bir yana, yavaş ve risksiz oyunuyla Fenerbahçe’yi her hücumda set oynamaya zorlayan Gustavo ile yorulan Ozan’ı kenara alıp Sosa ile Mert Hakan’ı sahaya sürdü.
Beklediği sürati bulsa da artık vakit geçti. Malatya’da Fenerbahçe’nin kaçırdığı gollere ve baskılı oyununa mı bakılacak yoksa Emre Belözoğlu çarmıha mı gerilecek Fenerbahçeliler karar verecek artık.