19.08.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Belki de “yüzyılın” en çarpıcı sonucu olan 8-2’lik Bayern Münih-Barcelona maçının üstünden epey zaman geçti ama gene de yazmak lazım... Bayern Münih’in dünyaya verdiği futbol dersini iyi anlamak, hatta ezberlemek lazım... Özellikle bizim Süper Lig hocalarının... Bayern’in verdiği mesajlar o kadar açıktı ki, futbol uleması olmaya gerek bile yok...
Barcelona özellikle son 10 yılda usta ayaklarıyla ve bitmek-tükenmek bilmeyen pas oyunlarıyla dünya futboluna hükmetti. Ama Bayern Münih karşısında bu kusursuz pas oyununa rağmen kendi yarı alanından çıkmakta bile zorlandı. Daha fazla pas yaptı, top ayağında daha fazla kaldı ama 8 golle tarihinin en ağır yenilgisini aldı. Bu maç, bu sonuç, pas oyununun iflasını dünyaya ilan etti.
Barcelona rakip ceza alanı çevresine yerleşir, en az 15-20 pas yapar, savunmanın arkasına top atmaya çalışırdı. Yani set oyunuyla ve yıldızlarına güvenerek ağır hücum ederdi. Bu anlayış, Bayern Münih karşısında pozisyon bile yaratamadı ve iflas etti. Messi bile doksan dakikada sadece bir şut imkanı buldu.HIZLI HÜCUMUN ÖNEMİ: Bayern Münih, gole rahat gitmek için hızlı hücumun ve dikine 2-3 pasın yeterli olduğunu gösterdi. Bu anlayışla 8 gol attı, bir o kadar da kaçırdı.
Bayern Münih 5-2 galipken al gülüm-ver gülüm yapmadı, zamana oynamadı. Sürekli hücum etti ve maçın sonucunu garantiye almasına rağmen bu iş disiplini ile son 8 dakikada 3 gol daha atıp sonucu 8-2’ye getirdi.
Bayern Münih’te son 10 dakikada oyuna Coutinho girdi. Oyunda kaldığı bu kısa süre içinde Lewandowski golünün asistini yaptı, iki de gol attı. İş bitirecek kulübe, en az sahadakiler kadar önemli...
B.Münih, Alman disiplini ile sahanın her yerinde bastı. Barcelona rakibin markajı nedeniyle kendi ceza alanı çevresinden bile çıkmakta zorlandı. Hatta kalecisi Ter Stegen bile bu baskıdan o kadar yıldı, o kadar telaş yaptı ki, bunca tecrübesine rağmen ayağındaki en az 5 topu rakip futbolculara attı. Bizim takımlar böyle bir kondisyonu niye yakalayamaz, böyle bir markaj anlayışını niye uygulayamaz? Yeteri kadar çalışmıyor muyuz yoksa? Ne dersiniz bizim hocalar?
Süper Lig başlamadan bu futbol anlayışı bizim hocalara ders olsun. Özellikle yan pası, garanti ve yavaş oyunu, “yenemiyorsan yenilme” diyen ve içimize virüs gibi yerleşen “köhne anlayışa” ders olsun.
Bayern Münih - Barcelona maçında dünyanın hayran kaldığı Bayern Münih’in 19 yaşındaki sol beki Alfonso Davies’i, Beşiktaş izleme komitesi 17 yaşında keşfetti ve yönetime, “Elimizi çabuk tutalım, hemen alalım” raporunu verdi.Şaka değil, gerçek bu... Girin 2017 yılının arşivlerine... Haberx internet portalında haberi görün. Sanıyorum Kanadalı Atiba’nın önerisiyle Beşiktaş izleme komitesi vatandaşı Davies’i izler ve “Hemen alalım” raporu verir. Dönemin başkanı Fikret Orman “olur” der ama iş olmaz.
Niye olmaz? Davies, 2 Kasım’da 18 yaşına gireceği için görüşmeler ve transfer için ailesinin izni gerekir. Davies 2017 yılında ABD Ligi MLS’te Vancouver Whitecaps forması giymektedir. Bu izinle uğraşılırken, Beşiktaş izleme komitesinin “Avrupa’nın devleri peşinde” diye rapor verdiği Davies’i, Bayern Münih’in futbolcu avcıları bulmakta gecikmez.Kaçan balık büyük olur ama Bayern Münihli Alfonso Davies, 19 yaşına rağmen daha şimdiden gerçekten büyük futbolcu...
Fenerbahçe’nin transfer ettiği Kasımpaşalı Thiam’ı geçen yıl çok dikkatli izledim. Her maçını izledim. Tam bir ceza alanı içi golcüsü... Arka direkte kafa toplarına iyi yükseliyor. Hem kafası, hem ayağı iyi... Kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda kafasını ve ayağını iyi kullanıyor. Geçen sezon jeneriklik goller attı. Yırtıcı değil, teknik... Kasımpaşa’daki ikinci yarı performansını ortaya koyabilirse Fenerbahçe’de çok iş yapar.
Fenerbahçe durmadan transfer yapıyor. Oysa transfer limitleri sıfır... Peki buna rağmen niye transfer yapıyor, neye güveniyor? Ortada iki şık görünüyor;Başkan Ali Koç ya kendi bankası ile anlaşıp transfer limitlerini arttıracak. Ya da “Ben transfer yaptım, lisans vermedi” diye TFF’yi taraftarına ve camiaya şikayet edecek.Görünürde üçüncü bir ihtimal yok.
Galatasaraylı Feghouli ile Belhanda, paralarını alamadıkları gerekçesiyle Galatasaray’ı FİFA’ya şikayet etmişler. Hadi adamların paralarını zamanında ödeyemediniz, sıkıntı var, kabul... Gerçi Başkan Mustafa Cengiz, Feghouli’nin parasını ödediklerini söyledi ama...
Ancak kendi vitrininizdeki adamları bu kadar aşağılarsanız, her gün “gitti, gidiyor” açıklamaları yaparsanız, başarısızlığın hedefi olarak gösterirseniz, onlar da “Nasıl olsa Galatasaray’da işimiz bitti” diye sizi şikayet ederler.İnsan satacağı malını bu kadar aşağılar mı? Ayrıca satılmaları ne kadar doğru, o da tartışılır.
beIN Sports’ta Arda Turan’ın röportajını izledim, gazetelerde okudum. Sıcak bir röportajdı. Arda’nın geriye dönüp kendi ile hesaplaşması elbette iyi ve yararlı...Arda bunca yanlışa rağmen elbette ikinci bir şansı hak ediyordu. Fatih Hoca, belki de risk alarak, ağırlığını koyarak bu şansı yarattı. Arda bundan sonrasında geçmişi bırakarak, birilerine mesaj gönderme alışkanlığını unutarak, söylenenlere ve eleştirilere kulağını tıkayarak, her türlü sözü sahada söylemeli, her türlü cevabı sahada vermeli...Hiç dilemem, başarılı olsun isterim, ancak Arda bu sezon da “patinaj” çekerse hem kendini, hem Fatih Hoca’yı büyük sıkıntıya sokar.
Süper Lig’de yeni sezonda önümüze bambaşka, alışılmışın dışında teknik direktör profili çıkacak. Artık ezberlediğimiz hocaların çoğunu göremeyeceğiz. Bir anlamda genç kuşak karşımızda olacak.Beşiktaş’ta Sergen Yalçın, Fenerbahçe’de ilk büyük takım denemesiyle Erol Bulut, Alanya gibi iddialı bir takımda gene ilk teknik direktörlüğü ile Çağdaş Atan, Gençlerbirliği’nde teknik direktörlüğe ilk adımı atacak olan Mert Nobre, Rizespor’da Tomas, Kasımpaşa’da Mehmet Altıparmak ve Kayseri’de Bayram Bektaş...Elbette bazı hocalar başarı merdivenlerinden çıkmaya başlayacak, bazıları hayal kırıklıkları yaşayacak. Önemli olan bu genç kuşak hocalar lige ve Türk futboluna ne katacaklar, ne kazandıracaklar?
Beşiktaş’ın kiraladığı Kayserisporlu Mensah çok iyi futbolcu... Geçen haftada yazdım; gole yakın, asistleri var, çok hızlı hücuma çıkıyor ama yanlış ve eksikleri de var. Mensah çabuk kart görüyor, takımını sıkça eksik bırakıyor, kişisel oynamayı sevdiği için kaptırdığı toplardan Kayserispor çok gol yedi. Mensah’a “dikkat” derim. burası Beşiktaş... Bir olur, iki olur affederler, üçüncüde ipini çekerler. Ona göre...
Beşiktaş’ın “yeniden yaratacağı” futbolculara değil, Beşiktaş’a “yeniden şampiyonluklar yaratacak” futbolculara ihtiyacı var. Bu bakımdan Teknik Direktör Sergen Yalçın’ın Balotelli vetosunu son derece doğru ve gerçekçi buluyorum. Sergen hoca “gaza” gelmedi.
Beşiktaş Başkanı Ahmet Çebi, “Kötü bir huyum var, çok pazarlık ediyorum. Huyum kurusun” dedi. Aman Başkan devam et... Huyun kurumasın. Kulüpler zaten hesapsız-kitapsız, bol keseden para harcamaktan batmadı mı?
Lyon’u izliyorum, Şampiyonlar Ligi’nde yarı finalde... Bugün final için Barcelona’ya 8 atan B.Münih’in karşısına çıkacak. Lyon’un savunmasında iki stoper, iki eski dost... Biri Galatasaray’da kısa bir süre kiralık oynayan Denayer, diğeri Beşiktaş formasını başarıyla taşıyan Marcelo... Denayer müthiş hızı ve kademesi ile, Marcelo yer tutuşu ve olgunluğu ile şu ana kadar süper işler yaptılar.Bu akşam rakip B. Münih... Karşılarında golle kucak kucağa yaşayan Lewandowski var, Thomas Müller var, Gnabry var, İvan Perisiç var, var da var... Sonradan oyuna girip, 8 dakikada 2 gol atıp, 1 asist yapan Coutinho var.Bakalım bizim dostlar bu akşam ne yapacaklar? Gerçekten izlenmeye değer bir maç...
Foto muhabiriydi. Ama haberciliğin de kralını yapardı... O, Hürriyet Gazetesi’nin usta foto muhabiri, ben Milliyet’in toy gazetecisi... Aramızda ciddi rekabet vardı. Buna rağmen ağabey-kardeşlik hiç bozulmadı. Severdim, sayardım, gazeteci olarak korkardım. “Ya beni atlatırsa” diye huzurum kaçardı.Pat, haber geldi, “İlyas Namoğlu öldü” diye... O günleri hatırladım.Efsaneler birer birer gidiyor. Arkalarında unutulmaz anılar ve mesleğin tarihine yazılacak altın sayfaları geride bırakarak...Allah rahmet eylesin. Işıklar içinde uyu İlyas Namoğlu...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca rica etti, dinlemedik. Uyardı, dinlemedik. Korkuttu, dinlemedik. Derdini anlatmak için kendini parçaladı, dinlemedik. Sonuç ortada; pandemide vaka sayıları her geçen gün artıyor ve azalma eğiliminde hiç görünmüyor. Kimin umurunda... Biz düğün dernek hala tam gaz gidiyoruz. Dua edelim, aylardır gece gündüz çalışmaktan bitme noktasına gelen sağlık personeli “pes” etmesin... O zaman yandı gülüm keten helva... Fatih Altaylı, Habertürk internet sitesinde çok önemli ve çarpıcı yazılar yazıyor. Sadece siyaset, ekonomi ya da dış politika değil... Yaşama dair yazılar... Geçen hafta kaldırımda giden motosikletli bir maganda ile tartıştığını yazmıştı.Ah be Fatih Altaylı... Gel bir de Bağdat Caddesi ile ara sokaklarını gör... Kaldırımlar yayalardan çok, slalom çeken motosikletlilerle dolu...
Türkiye’de kulüplerin çok büyük bir bölümü maalesef “siyaset-ticaret-menfaat” ilişkisi ile yönetiliyor. Böyle olunca akıl, çağdaşlık, ilke, vizyon, kurumsallık gibi kavramlar ve olmazsa olmazlar kulüp yönetimleriyle buluşamıyor.Zaten öyle olduğu için “Böyle başa böyle tarak” misali kulüplerin burnu bataklıktan kurtulmuyor.Şimdi “Bu da nereden aklına geldi” diyorsanız, özel bir nedeni yok. Kafama takıldı, yazdım.
Konu futbol dışı ama yaşamın içi... Alibeyköy’de bir maganda trafikte tartıştığı diş doktoru kadının arabasının üstüne çıkmış, arabanın camlarını kırmış, kadını taciz etmiş ve çıkarıldığı mahkemede serbest bırakılmıştı. Sosyal medya bu serbest bırakmaya ağır bir tepki verince, Türk adalet sistemi bir gün önce serbest bırakmakta sakınca görmediği saldırganı, bir gün sonra tutukladı. İyi ki kamu vicdanı var. Hiç olmazsa, hukuk sisteminden daha iyi çalışıyor.
Sakaryaspor sıkıntılı bir kongre süreci geçirdi ve yeni başkan ile yönetim belli oldu. Yeni başkan Cevat Ekşi, Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin Spor Müdürü... Yönetim kurulunda tam 9 ilçe belediyesinin temsilcisi, yönetici olarak bulunuyor. Türkiye’de kulüplerde pek görülen bir tablo değil... Olsa olsa Belediyespor’larda oluyor. Böyle belediye ağırlıklı bir oluşum belki de tarihi Sakaryaspor’a yarar sağlar, ama alışılmış bir anlayış değil...Sakaryaspor taraftarı şimdi haklı olarak borçların ödenmesini, transfer yasağının kalkmasını, şampiyonluğa oynayacak bir kadronun kurulmasını ve şampiyon olacak bir takımı, Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nden bekliyorlar.Sakarya Büyükşehir Belediyesi gerçekten çok zor bir görevi üstlendi. Ya başarılı olacaklar, ya hedef olacaklar. Allah yardımcıları olsun...
Sözcü Gazetesi’nin spor müdürü, değerli meslekdaşım Bahadır Çokişler, “Ligi sağlıkçılara adayalım” diye bir yazı yazdı ve yeni sezonda Süper Lig’in adının, ilk salgın şehidimiz Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu olmasını önerdi.Sevgili Bahadır’a tüm duygularımla katılıyorum. Biz sorumsuz geziyoruz, maske, mesafe, hijyen umurumuzda bile değil, derdini, sıkıntısını, gecesini gündüzüne katan sağlıkçılar çekiyor. Canları pahasına...Bırakın yeni sezona Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu adını vermeyi, sağlıkçılar için ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. TFF bu öneriyi çok ama çok dikkate almalı... Unutmayın, ligi oynayacaksak da, bu sağlıkçılar sayesinde oynayacağız.
Haftalık net canlı iddaa kaybına %10'a varan iade! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!