29.12.2019 - 09:28 | Son Güncellenme:
Süper Lig’de “Yıl sonu partisi” devam ediyor. Bol balonlu (ara transfer haberleri) ile bol gollü maçlar izliyoruz. Kazananların keyfi yerinde… Kaybedenler de isyanlarda: “Batsın bu dünya!”Partinin en şık, en şaşaalı ve de en hareketli bir gösterisi de Telekom Arena’da yaşanıyor. Az sayıda taraftar, bol sayıda gol var yine de.En neşeli sürpriz de Fatih Hoca’dan geliyor: Belhanda kenarda, Babel kenarda…Taylan da sahada! Böylece oyun 12 Antalyalı (!) ile başlıyor. Ne yani, çocuk Galatasaray forması giyiyor diye soyadını silecek miyiz? Asla! Tam da aksine, bu Taylan Antalyalı’nın adını en koyu kalemlerle, en sivri çivilerle tahtaya, kağıda, taşa toprağa yazmak gerek… Unutmamak, ilk yarıda Fatih Hoca’nın yaptığı gibi ihmal etmemek için.Maçı ve golleri izledikçe bir metafora kaptırıyoruz kendimizi. Zaman zaman “Hoca, Belhanda konusunda niye bu kadar ısrarlı?” diye sorardık. O her defasında sahip çıkardı. Kendisinden bekleneni yapardı. Taraftarların protestosuna rağmen bir duruş gösterip 10 numaranın yanında yer alırdı. Metafor şu: Fatih Hoca, nihayet şefkat ve sahiplenme duygularını bastırıp Faslı’yı gönderir. Onun yerine Taylan Antalyalı ile Emre Akbaba’nın tatil dönüşü ikinci yarıda üstlenecekleri görevi şekillendirir. Kenarda bekleyen Babel’e de bakınca, oraya Emre Akbaba’yı yakıştırmaz mısınız? Onyekuru mu? Hele bir gelsin de görelim! Evet, oyunun ilk yarısında izlediğimiz maçı biz böyle okuduk.
Antalyaspor, cılız ve yetersiz futboluyla kazandığı topları Muslera’ya taşıyamadan kaybetti. Oyunda varlık gösteremedi. Atılan gollere baktığımızda… Taylan’ın ceza alanı içinde kafayla Falcao’ya indirmek istediği topu Ufuk Akyol eliyle kesiyor. Anında penaltı. VAR’a da gerek yok. Falcao ters köşe yapıyor Boffin’i… Burada Taylan’a tam not. O kalabalığın içinde yine de akıllı ve çabuk kafası penaltıyı getirdi. Falcao’nun attığı ikinci gol de sağ kanattan kopup gelen Mariano asistiyle şık bir gösteri.Derken Ömer Bayram’ın soldan asistiyle Taylan’ın şutunu Celustka’nın kalesine çelmesi. Maçı “ders alarak” izlediğini düşündüğüm Ryan Babel de oyuna girdikten az sonra yine bir Ömer Bayram asistiyle dördüncüyü atıyor. Çok güzel.Gollerle birlikte mesajlar da havada uçuştu dün. Taraftar normalin altındaki katılımıyla takıma ve hocaya ince bir mesaj gönderdi: Dinlenin, çalışın, gelin!Terim, kafasındaki bol kanatlı, bol poziyonlu, zaman zaman çift santrforlu (Falcao-Taylan) oyunla vitesi değiştirip hızını artırarak her türlü zirve hesabında unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor. Taylan’ın attığı beşinci golden sonra yeniden sordum kendime: Bu çocuğa neden yeteri kadar şans verilmedi? Bedelsiz diye mi?Neyse… Anladık “paha biçilmez” bir değere uçar bu çocuk, bravo yani!
Koca bir yarım sezon geçti...Galatasaray, dün geceki futbolu Şampiyonlar Ligi maçları dahil ilk defa ortaya koydu... Takım bütünlüğü, yardımlaşma, hırsları, birbirlerinin kademesine geçmeleri, her şey mükemmeldi. Zaten takımın sorunu da buydu. Antalya maçı hariç şimdiye kadar hiç bir karşılaşmada futbolcular birbirleriyle bütünleşmedi. Demek ki bütünleşince ortaya iyi futbol çıkıyor. Rakibine korku veriyorsun...Orta saha yol geçen hanı gibiydi koca bir yarım sezon... Lemina’nın, Taylan’ın, Ömer’in ve ilk yarı Seri’nin o muhteşem performansları ortaya zor gol yiyen, çok gol pozisyonuna giren bir Galatasaray çıkardı. İlk yarı Feghouli gününde olmuş olsaydı Falcao’nun maç eksiği, kondisyon eksiği olmasaydı tarihi bir skor olabilirdi. Bu kadrodan kaç futbolcu bir daha yanyana oynayacak orasını bilmiyorum. Ama önemli olan devre arasına girerken takımın “ben de şampiyonluk yarışında varım” mesajı 30 milyon Galatasaray taraftarına hem ilerisi için umut verdi, hem de keyifli bir maç seyrettirdiler.Her şey bir yana Taylan Antalyalı’nın ikinci yarı için en büyük transfer olduğunu gördük. Bir gol attı bu çocuk, penaltı yaptırdı, sahada basmadık yer bırakmadı, defansına yardım etti, rakibine olağanüstü pres yaptı. Bir futbolcuda ne ararsanız bu Taylan’da var. İkinci yarı performansının daha da artacağını düşünüyorum.
Aynı şekil Falcao... Devamlı gol kokluyor... Fiziki sorunu olmasa her maç bir kaç gol atar... Ama burada en önemli faktör Galatasaraylı futbolcular. Bu maça kadar yardımlaşmıyorlardı. Hücumda Falcao’yu topla buluşturamıyorlardı. Antalya maçında bunların aşılmış olduğunu gördüm.Mariano yahut Nagatomo bunların hangisi gönderilecek bilmiyorum... İkisinin de yaşı 33... Bir devre iyi mücadele ediyorlar, ikinci yarı kondisyon olarak oyundan düşüyorlar. Buraya Linnes gelecek... Duyduğuma göre bir futbolcu daha transfer edilecekmiş... Şayet Galatasaray’ın iki bekinin de tempoları iyi olursa ikinci yarıya takım olarak damga vurabilirler... Donk’ta da sorun var... Bilmiyorum bu ilerlemiş yaşıyla her maç oynayabilir mi?Antalya’ya gelince... Tabi ki Galatasaray ayarında bir takım değil... İyi mücadele ettiler. Hele Chico, Nazım Sangare, Celustka ve sonradan oyuna giren genç Mukairu gerçekten çok iyi futbolcular. Zaman zaman Galatasaray’ı da çok zorladılar. Ama tekniği çok iyi, dün de koşan bir Galatasaray olunca teknik direktör Tomas’ın fazla yapacak bir şeyi yoktu.
Lemina’nın savunma orta/saha Ömer ve Taylan’ın orta saha/hücum direnç ve bağlantılarına yaptıkları katkı Gaşatasaray’ı değiştirdi. Geçtiğimiz 16 haftada Galatasaray’da herhangi bir ikilinin başarısından bahsetmek mümkün değildi. Dün ise Marcao/Lemina, Marcao/Nagatomo, Taylan/Falcao, Mariano/Feghouli gibi işleyen ortaklıklardan kolaylıkla bahsetmek mümkün. Dün ilk yarı itibarıyla oyunun merkezini kurduğu için çerçevede uyumlu oyuncular gördük. Galatasaray iyi kontrataklar da yaptı. 2 golde olduğu gibi çizgiye inerek Antalya savunmasını kalabalık olmalarına rağmen zorda bıraktı. Konuk ekibin içinde bulunduğu durum kadroya alınmayan oyuncular gibi temel zorunları olsa da Galatasaray adına özellikle ilk yarıda işlerini bu sezon hiç olmadığı kadar iyi gittiğini söylemek mümkün. Seri bile iyiydi değil mi? Dün akşam Terim’in kerteriz alabileceği bir oyun nihayet sahnelendi.
Gecenin sorusuTaylan yeni mi hazır oldu? Yoksa Terim yeni mi ikna oldu?Maçın starıTaylan ve Ömer’i ön plana çıkarmak doğru olur ama Lemina’yı unutmadan. Bu üç oyuncu hem dirençleriyle hem de oyuna yaptıkları katkıyla ön plana çıktılar.Maçın olayı Galatasaray ilk yarıda 4’ün üzerine çıkan bir gol beklentisi yakaladı. Antalya ise hiç bir yol bulamadı. Ev sahibi her yönüyle üstündü. Ancak rakibin tüm organizasyonsuzluğuna rağmen 2. yarıda ev sahibinde kopmalar ortaya çıktı. Terim ’in takımının enerjisini 90 dakikaya yayamaması üzerine düşünüp bir yöntem bulması şart.Kısa mesaj2 gol moraldir. Ancak Falcao hâlâ yüzde 20’lerde. Bariz bir şekilde gücünün olmadığı görülüyor. Devre arası en çok o çalışmalı.
G.SARAY takımını ilk kez bu kadar birbirine yardım ederek oynarken gördüm. Muslera'dan Falcao'ya kadar tüm oyuncular "biz" anlayışı ile mücadele ettiler. Kazanma coşkusu, isteği, enerjileri ve tempoları üst düzeydeydi. Skorun büyüklüğünü abartmak eksik kadro ile sahada yer alan Antalyaspor adına haksızlık olur. Ancak Galatasaray'ın göze çarpan en önemli özelliği kanatlardan hızlı ve etkili hücum etmesiydi. Galatasaray takım halinde enerjik olup, Antalyaspor'a önde baskı yapınca Mariano da gecenin yıldızlığına adını yazdırdı. Mariano'yu gönderme konusunda Terim bir kez daha düşünmeli. Önünde yardıma gelecek bir oyuncu yer aldığında Brezilyalı sağ bekin performansı da dün geceki gibi artacaktır. Çünkü Mariano öyle akıllı ve etkili bindirmeler yaptı ki savunma çaresiz kaldı. Sahanın her yerine basan Lemina kritik müdahaleleri ile büyük alkış aldı. Falcao'nun kartvizitinde şöyle yazıyor:
'Topu bana getir, sana hediyeni gol olarak vereyim.' Maç eksiğini tamamlamış, güçlenmiş bir Falcao ikinci yarı Galatasaray'ın gol yollarındaki en etkili silahı olur. Geçen sezon şampiyonlukta büyük payı olan Feghouli'nin performansı hızla yükseliyor. Cezayirli yıldız hırsını çalışkanlığı ile birleştirdi; son vuruşlarda dikkatli olamadığı için 3 net golü kaçırdı. Taylan Antalyalı'nın şaşaalı bir stili yok. Ama tam bir görev adamı. Boğuşuyor, top çalıyor, hücuma çıkıyor ve savunmaya da yardıma geliyor. Golünü attı ama 3'üncü golü de ben Taylan Antalyalı'ya yazıyorum.NOT: G.Saray kendine oynayan, maçı maçına uymayan Belhanda'yı hiç aramadı. Terim, onu oynatmamakta çok haklıydı. Belhanda oynasaydı belki de G.Saray öne bu kadar çabuk ve etkili gidemezdi.