11.01.2022 - 07:34 | Son Güncellenme:
Hedefsiz, hocasız, ümitsiz, kişisel hedefleri bile kalmamış futbolcular topluluğu haline gelmiş ve sonuç olarak “fiilen yönetimsiz” sayılabilecek Fenerbahçe’den sadece ligin ikinci yarısı başlıyor diye mucizeler bekleyemezdi kimse. Malzeme ve koşullar böyle… Ama bu ne böyle?
“Zaten Kadıköy de artık yabancı değil mağlubiyetlere. Varsın bir de Adana Demirspor kazansın” diyen varsa ortaya çıksın! Ama bilinsin; zor biter Süper Lig’in ikinci yarısı. Bitse de Fenerbahçe’yi bu hale getirenler göremez bittiğini. Evden izlerler. Bu başarısız bir sezon değil sadece… Yıkım var sanki Kadıköy’de. Etkileri gelecek sezonlara da taşacak bir yıkım. Nereye kadar sürecek bakalım.
Maça gelelim… “İlk devresini özetle” deseler iki kelime yeterdi: “Eh işte”! İkinci yarı; ne siz sorun ne biz söyleyelim… “Vah vah Fenerbahçe”! Tribünler de ayağını sahaya göre uzattı… Bir devre izledi. Elindekiyle yetinip ödediği biletin tadını çıkarmaya çalıştı… Sonra takıma değil, yönetime ve talihine kızıp protestoya başladı.
Protesto olağandır. Önemli olan “duyan var mı”? Kırk beş dakika boyunca Fenerbahçe adına, enerji, tempo, pas, şut hepsi yarımdı sahada. Dönüşüm, topa sahip olma idare ederdi. Ama hepsi “eh işte” kıvamındaydı ve bir türlü sete oturmayıp gitgelli süren maçı kazanmak için yetersizdi. Süper Lig’in ikinci yarı ilk maçında Fenerbahçe’nin sahaya koyduğu tek fark, Mert Hakan’ın İrfan Can ile birlikte sağ kanadı kullanması, İrfan Can’ın içe kat edip şutunu çeken sağ kanat kimliğini benimsemesi ve uygulamasıydı. Tabi çıkarılana kadar.
Lakin kötü günündeki Sosa ve döndüğünden beri etkisiz oynayan Pelkas, ışık vermeyen Zajc Fenerbahçe’nin hızını kesenlerdi… Tabi bir de rakip Adana Demirspor. Fenerbahçe kanat beklerinin oyuna girmesini engelleyen Adana Demirspor cepheyi de kapatmış, Fenerbahçe’ye uzaktan şutlar kalmıştı.Balotelli’siz Adana Demirspor ise eline baktığı Belhanda’nın kopuk kopuk oyununun zirve yapacak dakikalarını beklemek zorunda kaldı ve rakibiyle aynı çizgiyi aşamadı.
Muhtemelen ilk devredeki sıra dışı tek şey Gökhan İnler’in otuz metreye yakın mesafeden attığı şık beraberlik golüydü. Tartışması ise biri verilmeyen diğeri verilip Valencia tarafından gole çevrilen iki penaltı olabilirdi. Ancak Fenerbahçe “tartışmasız” yenilmeseydi! Aslında 40. Dakikadan sonra Adana Demirspor’a dönen oyunun ikinci yarısı kopuk kopuk oynayan Belhanda’nın iyi dakikalarına denk gelince, ceza sahasına ortalanan top ikinci yarının 38. Saniyesinde Fenerbahçe’yi mağlup duruma düşürdü.
Fenerbahçe adeta berabere gitti soyunma odasından mağlup döndü sahaya!.. Ve koskoca Fenerbahçe Kadıköy’de tepki verir diye bekleyenler büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Çünkü tek tek futbolcular bile kopmuş ligden. Zeki Murat Göle’nin hamlesi 60. Dakikadaydı ve İrfan ile Pelkas’ı çıkardı, Mesut ve Serdar’ı oyuna sürdü. On dakika sonra Mert Hakan dışarı Ferdi sahaya…
Hadi Pelkas tamam… Peki İrfan Can’ın nesini yetersiz bulmuştu Fenerbahçe kulübesi? Hoca rakip kale önünde çaresiz karambollerde beraberlik arayan takımda yandan iyi orta yapanları dışarı almıştı ilginç bir şekilde. Rakip savunmayı delemeyen Fenerbahçe’nin işi Mesut’un paslarına kalmıştı ama o da bel korsesiyle oynar gibiydi; malum belinde ağrı vardı! 84’de Rossi ve Meyer değişikliği ise Pereira dokunuşu gibiydi. Ve sezonda ikinci perdeyi yeni bir Kadıköy hezimeti ile açtı Fenerbahçe. Eee?.. Ne yapılacak bu konuda? Açık, bariz, aleni bir şekilde yazık oluyor Fenerbahçe’ye.
Geçen sezonun devre arasından itibaren bu senenin planlamasını yapan; belli transferleri bitiren, yazın herkes Euro 2020 heyecanındayken asli oyuncularını kadroya katan Trabzonspor açık farkla lider. Sezona geçen sezonki hocası ve ağırlıklı oturmuş kadrosuyla başlayan ve iki asli takviye ile başlayan Konyaspor ikinci.
Yıllardır oturmuş düzeni olan; ilk 11'inin 5-6'sı senelerdir birlikte oynayan Başakşehir; kendisine uygun teknik direktörü bulunca üçüncülüğe oturdu. Seneye bana göre kopan fırtınanın aksine dengesiz ve vasat altı bir kadro ile başlayan; sonra Montella gibi kariyerli ve mantıklı bir hoca ile toparlanma sürecine giren Adana Demirspor, Fenerbahçe galibiyeti ile dördüncü sıraya yükseldi. Hocaları olmayan 3 büyüklerin hali meydanda.
1- Planlama yoksa; hocan yoksa; düzenin yoksa forman seni kurtarmıyor.2- Rıdvan Dilmen'in başta "Kadro iyi, Vitor kötüydü" önermesi bir kez daha boşa çıktı. Fenerbahçe'nin kadrosu iyi falan değil. Kalecisinden santrforuna kadar ciddi kalite sorunu var.3- Her şeyin başında "3 Büyükler" mefhumunun bittiğini kabul edelim. Birkaç tane iyi yabancı yakalayan, yönetim-hoca bütünleşmesini sağlamış her takım, herkesi her statta yenebilir. İşte açık örneği bu maçtır. Adana Demirspor çok kolay çalınmış bir penaltı ile geriye düştüğü maçı hakkıyla kazandı.
Fenerbahçe'de gerçekler gün gibi ortada.• Pelkas teklif varsa satılmalı.• Yeni gelecek hoca Mesut hakkında ne karar verirse uygulanmalı.• Geldiğinden beri 3 maçı olan İrfan Can ya kendine gelecek ya satılacak.
• M.İ.M.'in son M'si Mert Hakan'a gelince.. Top oynayamadığı için kavgayla takımda kalacağını sanıyor. İlk önce o gider haberi olsun.• Attila Szalai'nin 4'lü savunmada aslen çok da iyi bir stoper olmadığını da her hafta görüyoruz.• Zeki Murat Göle, artık bu takımın başında maçlara çıkmasın. Zaten takımı M.İ.M yapıyor bari değişiklikleri daha mantıklı yapabilecek birisi olsun.
Başkan gelecek sezon takımın başına geçecek hocayı 2 haftaya açıklayacağını söyledi. Muhtemelen Löw ve Jorge Jesus gibi kalibresi yüksek hocalarla görüşülecek. Yine de bu süreçteki 3 lig maçı, Zeki Göle ile falan gitmez. Gerekirse 6 aylığına bir hoca ile hemen anlaşılmalı. Hiç olmazsa bir düzen oluşur. Hiç olmazsa takımı artık M.İ.M yapmaz. Hiç olmazsa İrfan Can kilo fazlasını verir. Biz de yetersiz de olsa bir düzen-tertip görürüz.
Ali Koç sanırım oyunculara ‘Pereira’yı beğenmiyordunuz. Hadi kendiniz yapın takımı bakalım’ dersi veriyor. Bu enkazı sadece seyretmesinin başka anlamı yok. Sezon başında teknik direktör görüşmelerinde masaya ilk şart olarak ‘Bu sene şampiyon olmamız şart’ koşulunu koyarken ligi 19. haftada bırakacak işler yapmanın başka anlamı yok.
Fenerbahçe sezonu kapatmış. Teknik direktör yurt dışından gelecek ve gelmesi 2 hafta sürecekse bu anlam çıkar. Ve yine kadronun kökten değişeceği de... Gerçekten büyük hayal kırıklığı. 3.5 yılın sonunda Fenerbahçe, Ali Koç’un aldığının çok gerisinde. Toplamda 1 sene teknik irektörlük işi sürüncemede kalmış. 2 kez sportif direktör atanmış 1 yıl dolmadan yetkileri elinden alınmış.
Doğal olarak hiç bir departmanda gelişme yok. Alınan onca oyuncu sistemsizlik ve kaos çarklarında öğütülmüş. Sahada herkes kendi başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. 3’lü yerine 4’lü oynayınca her şeyin çözüleceğini sanan bir akılla gelinecek nokta ancak bu olabiliyor. Pereira’nın açıklandığı gün 3’lü oynayacağı kesindi. Maça ve plana göre sürekli rotasyon yapacağı da. Ve Mesut’un durumu ve takımın tek soğukkanlı yeteneği İrfan’ın 60 dakikalık pili olduğu da şimdi anlaşılıyor ki Pereira’nın tercihlerinden bağımsız gerçeklermiş.
Bu, oyuncu kalitesiyle değil, oyuncuların sistemsizlik için değersizleşmesi sorunu. Dün Montella neredeyse hiç bir özel tedbir almadan sadece pozisyon sadakatiyle, sadece doğru durarak Fenerbahçe’yi çaresizliğe itti. Demirspor 4 ayda çok daha iyi takım olmuş.