20.07.2020 - 09:37 | Son Güncellenme:
Skor pek önemli değil… Fenerbahçe’nin 25. dakikada Muriç’i kaybedip on kişi kaldığı deplasmandaki Beşiktaş derbisinde, tek devre baskın oynaması bile kendi adına sezonun sürprizidir.Zaten derbide F.Bahçe’nin kazanacağını düşünen kimse yoktu ki!Futbol isteyen, özveri bekleyen sarı-lacivertliler de 45 dakika gördü işte.Maç başladığında gerçekten de hem kurgusu hem futboluyla beklenmedik bir Fenerbahçe vardı Beşiktaş sahasında…Oyuna pozisyon ve keyif katan Fenerbahçe’ydi.Gustavo sakat olunca orta sahada Jailson’u bekleyenler karşılarında Emre’yi buldular. İleri yaşı nedeniyle maçların ikinci yarısında rakip biraz yorulunca oyuna giren Emre bu kez ilk on birdeydi ve Ozan-Tolga ikilisiyle orta sahayı ele geçirip Beşiktaş’ı düşüren faktörlerin ilkiydi.Alışılmışın dışında topa sahip olamayan, oyunu rakibin üstüne yığamayan, tempo yapamayan Beşiktaş, Fenerbahçe’nin kanatlarına da engel olamıyor, Lens, Boateng, Boyd etkisiz kaldıkça Burak’ın ara koşuları duruyordu.Çünkü orta saha üstünlüğü Fenerbahçe’deydi.
O kadar ki, ancak 18. dakikada topu Fenerbahçe kalesine gönderebildi Beşiktaş; o da serbest vuruştan Vida’nın dışarı giden kafasıydı. Zaten ilk yarı Fenerbahçe’nin isabetli dört şutuna karşı Beşiktaş’ınki sıfırdı.Sanki rakipte bir “kırılma” bekliyordu Beşiktaş.Oysa, maçın 25. dakikasında Muriç kırmızı kart görüp Fenerbahçe 10 kişi kaldıktan sonra da değişmedi sarı-lacivertli takımın üstünlüğü… Muriç’in kırmızı kartı, her maçta üstlendiği ekstra işler yüzündendi ve savunmasına yardım ederken Vida’ya tabanla girmişti.Rakip sahadaki derbide golcüsünden yoksun kalan eksik Fenerbahçe ilk yarıyı aynı tempoda ve üstün tamamladı. İki garanti iki de olası gol kaçırdı. Sebebi Hasan Ali, Ferdi, Deniz ve tabi Emre’ydi. Kale önündeki topları toplayan ise Altay oldu.Maçın ikinci devresi, bu kez Beşiktaş’ın “rakip yorulsun” diye biraz beklemesi gerekti. Ama çok sürmedi.Fenerbahçe’nin on kişi oynamasının sonuçları ortaya çıkmaya başladı. Maçı tam anlamıyla domine edemese de Caner ve Boyd’un kanadı çalışınca Beşiktaş rakip ceza alanına daha kalabalık yerleşebiliyor, baskısı artıyor, Burak Fenerbahçe kalesini yoklayabiliyordu.Sakatlanan Boateng ile Diaby’nin değişmesinden dört dakika geçmeden gelen Beşiktaş’ın golünde de topa dokunan ve Altay’ın boşa çıkmasına neden olan Boyd, golü atan Vida idi.Fenerbahçe golü yedi ve Emre’nin gücü tükendi. Yerine Rodrigues girdi. Beşiktaş’ta ise Lens çıktı Necip girdi.
Emre’siz on kişilik Fenerbahçe, Gökhan’ın ikinci golüyle ümitsiz kaldı ama asla çökmedi. Fırsat buldukça Deniz ve Rodrigues ile Beşiktaş kalesini zorlamaya çalıştı. Bu arada Ozan’ın yerine defansif Jailson eklendi. Lakin Beşiktaş’ı durduran Fenerbahçe hamleleri değil, Beşiktaş’ın sadece skora odaklanmış olmasıydı.Ne kaldı sondan bir evvelki haftada oynanan “dev” derbiden geriye?Fenerbahçe, Muriç atılmasa muhtemelen ortak olacağı, belki de kazanacağı derbiyi 2-0 kaybetti ama hiç olmazsa bir devre dayandı. Direnç gösterdi. Üstün oynadı.Üçüncülük peşindeki Beşiktaş ise oynadığı futbolun kalitesini, görüntüsünü falan bir kenara bırakıp tek hedefi üç puanı aldı. Şampiyonun belli olduğu bir gecede ne kadar önemi varsa artık…
Beşiktaş, Avrupa’yı kovalıyor. Fenerbahçe ise kazanıp hem prestijini hem de sezonu kurtarma peşinde. Seyircisiz maç Beşiktaş’ın en büyük dezavantajı. Fenerbahçe’de Gustavo’nun son dakika sakatlığı planları alt üst etmiş. Gustavo olmayınca kaptan Emre bu defa oyuna baştan başlıyor. Bunun dışında stoperler buluşmuş (Serdar Aziz- Falette). Beşiktaş daha moralli. Burak Yılmaz’ın dönüşü büyük umut. Fenerbahçe maça kendi evinde gibi başladı. Önde baskı yaptı, rakibine nefes aldırmadı. Ferdi, Emre, Ozan, Deniz ve Hasan Ali ile maça ağırlığı koydu.
Beşiktaş şaşkın ve dağınık oynarken imdatlarına Vedat Muriç yetişti! Orta alanda Vida’nın bileğine öyle vurdu ki, çıkan kırmızıya itiraz eden bile olmadı. Böyle maçlarda bir eksik oynamak zordu. Ancak Sarı-Lacivertliler maçı hiç bırakmadılar. İkinci yarı bir eksikle Fenerbahçe ne kadar direnecek diye düşündük. Eksik Fenerbahçe yorulana kadar dirense de sonunda gardı düşüp oyunu kaybetti. Bu kaybedişin baş sorumlusu Muriç’in ihaneti idi.
Önümüzdeki sezon sahadaki iki büyükten kaç futbolcu takımlarında kalır?MAÇIN STARIBugüne kadar onu kulübeye mahkum edenler ne düşünür bilemem. Benim bildiğim Ferdi Kadıoğlu’nun uzun yıllar Fenerbahçe’ye hizmet edeceğidir. Dün hücumda olduğu kadar, defansına yaptığı yardımlarla maçın parlayan ismiydi.MAÇIN OLAYIVedat Muriç’in sorumsuzca gördüğü kırmızı kart. Hem de takımı çok iyi oynarken. Böylesine önemli bir maçta arkadaşlarını yalnız bırakan Muriç’e bu kart hiç yakışmadı.KISA MESAJSezon sonu Beşiktaş-Fenerbahçe oynuyor, şampiyonluğun lafı bile edilmiyor. Taraftarları ve camiaları önümüzdeki sene onları böyle görmek istemezler.
Fenerbahçe, maç 11’e 11 oynanırken daha üstün olan taraftı. Sarı-Lacivertliler’in santrforu Muriç’in kontrolsüz hırsı nedeniyle kırmızı görüp atılmasından ilk yarı sonuna kadar ise sanki Beşiktaş 10 kişi kalan tarafmışçasına daha da etkisiz oynadı. Fenerbahçe, ilk yarıda tam 14 şut atarken ilk 45’te Beşiktaş’ın tek iyi performans gösteren oyuncusu genç kalecisi Ersin’di. İlk yarıda 3 kritik kurtarış yapan genç eldiven, geçen haftalara göre ayaklarıyla top kullanımı dalında da ekstra çalışmasının farkını gösterdi.
Sergen Yalçın, ikinci yarıya oyuncu değil, oyunu değiştirerek başladı: 1 kişi fazla oynarken oyun üstünlüğünü kurmak için mutlaka yapmanız gereken iki şey vardır. Yerden kısa seri paslarla oyun kurmak ve üçüncü alana geçince rakibin bir kişi eksikliğinden faydalanmak için oyunun yönünü hızlı şekilde değiştiren diyagonal paslar atmak. Beşiktaş, perdeyi açan golü tam da böyle attı. İkinci gol ise klasik bir Beşiktaş korneri ile Gökhan Gönül golü oldu. Defalarca kornerlerde ön direğe gidince etkili olan Gökhan Gönül’ü boş bırakan savunmanın ve kapattığı direk dibinden gol yiyen Altay’ın ortak hatasıydı.
Boateng halen iyi bir oyun aklına sahip ama fizik kondisyon seviyesi çok düşük: Şarj edilir edilmez kalan şarjı yüzde 49’a düşen eski model pahalı bir cep telefonu misali. Yerine giren Diaby ise aksine donanımı yüksek kalitede olmasa da şarjı hiç bitmeyen ortalama bir telefon misali. Sergen Yalçın’ın bir dahaki sezon daha da başarılı olması için şarj kapasitesi daha yüksek ve daha yüksek kalite donanımlı oyunculara ihtiyacı var. Fenerbahçe’de teknik donanım ve şarj çelişkisi en büyük sorunlardan bir tanesi: Emre ile beraber 10 kişi oynayan Fenerbahçe’nin de şarjının bitmesi maçın skorunda belirleyici oldu.
Fenerbahçe’nin maç başı planı çok doğru. Emre sahada. Ön alan baskısı. Eğer Gustavo sahada olsa sadece alan savunması değil, hücum varyasyonları da daha etkili olabilirdi. Belli ki oyunculara genç kaleci var, gördüğünüz yerden vurun emri verilmiş. Bu son hamlelerin kalitesini etkiledi. Ve şutların kalitesi de düşüktü, başta Vedat’ın. -Sergen Yalçın açısından en büyük artı ikinci yarıda Fenerbahçe’nin hücum tehdidi olmadan oynadığı oyunda savunmacılarını da hücuma sokup Altay’ın yan top defolarını iyi kurcalamasıydı. Belli ki gördüğünüz yerden ortalayın demiş ve öyle olunca da Vida maçı aldı.
Fenerbahçe Rodrigues’i Diaby oyuna girmeden daha önce oyun alsa muhtemelen Sergen Yalçın savunmacılarını hücuma bu kadar rahat yollayamazdı. Fenerbahçe futbol aklı 9 dakika ve 1 gol bekledi. -Ayrıca Rodrigues’i Emre sahadayken oyuna sürmek de Fenerbahçe açısından bir zorunluktu. Birinin diğerine ihtiyacı vardı. Biri çıkıp diğeri girince fayda sağlanmadı.
Maçın kaderini belirleyen kırmızı kart bir hakem kararı. Eleştirmek ya da doğrulamak mümkün değil. Karar hakemin. Hakemin bu kadar yakınken kararı VAR uyarısıyla vermesi neyi gösteriyor peki? VAR kötü değil. Hakemler YOK.Maçın starıErsin çok zorlayıcı toplar gelmese de rakibin çantada keklik gördüğü ve üzerine strateji kurduğu bir oyunda üst üste gelen toplara verdiği reaksiyonla zihnen derbiye hazır olduğu gösterdi. Bu önemli. Her şeyi geliştirmek mümkün. Ancak kalecilikte temel seviye olarak zihnen bu kadar serinkanlı olmak önemli bir avantajdır. Dün direnç noktasını o oluşturdu. Maçın yıldızı unvanını hak ediyor.
Altay, olağanüstü yeteneklerine rağmen yan toplarda dökülüyor. Bu yönüyle ligin en kötü performansını göstermiş olabilir. Muhtemelen Fenerbahçe kalesini son 30 yılda koruyanlar ardından da bu açıdan en kötü performans onunki. Bunu tamir edemezse burada durması zor. Durursa Fenerbahçe’nin yukarılarda durması zor. Bu sorunu çözerse en iyilerden olabilir ama bu sene ilerlemek bir yana gerilemiş bile olabilir.Kısa mesajSergen Yalçın sadece varlığı ile Beşiktaş’a değer kattı. Önümüzdeki sezon futbol anlayışıyla fark yaratması şart.
Klasik derbi motivasyonu taşımıyordu maç. 110 yıllık rekabetin sadece kendi prestijinde hedefler biçildi. 19.07 Dünya Fenerbahçeliler günü olması, Fenerbahçe takımını maça daha istekli, agresif ve farklı şekilde başlattı. Her şey de güzel gidiyordu. Ne zaman ki, Muriqi olmaması gereken yerde saçmalayınca 25. dakikada 10 kişi kaldılar. Yine de oyunlarını bozmadan, santraforsuz ama isteyen şekilde üstüne gittiler Beşiktaş'ın. Böyle bir günde, kendileri adına üretecekleri bir sürü mazaret varken Beşiktaş'ı kalelerinden de uzak tutarak golün peşine düştüler. Olmadı.Ne oldu peki? Mesela, Muriqi Fenerbahçe'de kaldı. Transfer dedikodularının manşet ismi olan Vedat'ı, bugünkü kırmızı kartından sonra hiçbir üst düzey takım almaz. Alsa da Fenerbahçe'nin istediği parayı vermez. Onlar yapacakları yatırımın içinde "akıl" olmasını da isterler. Duygular elbette önemli ama aklın önüne geçerse kazanacağı maçı kaybettirir takıma. Sonrası; Ömer Faruk Beyaz mesela.. Geçen haftanın ilk on birindeydi. "Derbi sana ağır gelir" dediler muhtemelen. Bu genç çocuk Vedat'ı gösterip, "Ben bunu yapmazdım" der mi? Derse; haksız mı?
Ferdi var bir de… Topu ayağına aldığında heyecan veren, arayan, olabileceklerin peşine düşen. Vedat gittikten sonra, ikinci 45'ten itibaren Vida'ya "yürü" emri verilmesi Sergen Yalçın farklılığı. Golü attığından değil. O dakikaya kadar üç kere ver kaçlar ile yaklaştı rakip ceza alanına. Bir fazla oynadığını hissettirdi takımına. Gol mü? Fenerbahçe stoperlerine sormak lazım. Özetlersek; Beşiktaş genç kalecisinin müthiş kurtarışları ile maça tutunabildi. Fenerbahçe, ikinci yarıya başlarken; "Beraberlik iyi sonuç" dediği anda yenildi.
F.Bahçe maça hırslı, tempolu, atak ve organize başladı. Oyunun kontrolünü sürekli ellerinde tutuyorlardı. Lens'in de geriye yardımda yetersiz kalması ile Hasan Ali-Ferdi ikilisi sol kulvara ciddi bir işlerlik getiriyorlardı. Her şey F.Bahçe lehine iken 25. dakikada sahneye Vedat Muriqi çıktı. Göz göre göre kendini attırdı. Aslında ben ligin 2. yarısı başladıktan hemen sonra "Vedat Muriqi'de fiziki düşüş var" diye görüş bildirdim. Sonraki haftalarda, "bu düşüş devam ediyor" dedim. Zaten bir futbolcu güç kaybına uğrayıp istediklerini yapamazsa o zaman bu tip hareketlerle kırmızı kart görebiliyor. 10 kişi kaldıktan sonra da F.Bahçe 11 kişi gibi oynadı. 2. yarıda bir 10 dakika denk geçti, sonra başta Emre olmak üzere doğal olarak bir yorgunluk ortaya çıktı. Altay'ın üst üste hatalarından 2 gol bulan Beşiktaş, 3 puana ulaştı. Tabii ki derbi kazanmak, bir teknik direktör açısından çok önemli ama böyle bir galibiyetten sonra ders çıkarmak ilerisi için daha da önemli. Sergen Yalçın'ın takım tertibi çok hatalıydı. Burak fizik olarak hiç hazır değil. Buna bir de ilaveten yine güçsüz Boateng'i oynattığınız zaman, top rakipteyken iki kişi eksik kalırsınız. Boateng de sakatlanıp oyundan çıkarak Sergen Yalçın'ı hatadan kurtardı. Eğer Muriqi o harakiriyi yapmasa maçın gidişatı F.Bahçe lehine gözüküyordu. Ben dün F.Bahçe'de en çok büyük özveri ile mücadele eden Tolga'yı beğendim. Ayrıca sezon içindeki kötü genel tabloda genç Ferdi'nin neden kulübeye mahkum olduğunu da düşünmeden edemedim.
Beşiktaş iyi oynamadı ancak Fenerbahçe karşısında çok önemli üç puan kazandı. Öyle bir ilk yarı ki rakip on kişi kalmasına rağmen siyah-beyazlı takımın öne çıkan ismi genç kalecisi Ersin'di. Fenerbahçe'de Gustavo yok, Beşiktaş'ta N'Koudou cezalı olunca "Orta sahalar ne kadar etkilenir?" diye düşünürken F.Bahçe çok iyi bir 45 dakika ortaya koydu. Sergen Yalçın'ın takımı cevap veremedi.
Orta sahada dirençli duran F.Bahçe, Vedat'ın 25'te kırmızı kart görmesine kadar 6 pozisyon üretirken, sonrasında da 10 kişiyle 3 pozisyon daha buldu. Bu normal bir istatistik değil. Bir takımın kalecisi ilk yarının en iyi futbolcusu oluyorsa bu teknik direktörün orta sahaya acil müdahale etmesi alarmı çalıyor denektir. Ancak temposu düşük takımda Sergen Yalçın, Boateng'i almak için 59. dakikayı bekledi. F.Bahçe bu oyunuyla 1-2 golü rahat bulabilir, 3.'lük ve Şampiyonlar Ligi hayalleri kuran Beşiktaş'a içinden çıkılmaz bir hal yaşatırdı. Ancak hem Ersin'in performansı hem on kişi oyuna devam etmenin ağırlığı F.Bahçe'ye ağır geldi. Boateng-Diaby değişikliği de bu süreci destekledi. Diaby'nin ortası Vida'nın golü, Caner'in adrese teslim ön direk operasyonu ve Gökhan Gönül'ün kafası Beşiktaş'ın çehresini değiştirdi. Tarih Beşiktaş'ın vasat oyununu değil ama derbi galibiyetini yazacak. Fedakârlık yaparak iki maçtır oynayan Gökhan Gönül'ün gol sonrası sevinmemesi her tarafa yorumlanabilir. Ancak 3-3'lük maçta da attığı gole sevinmemişti. Ancak burada Gökhan'ın gidip gitmeyeceği değil, gitme ihtimali olan bir futbolcunun profesyonel duruşunu tartışmalı ve alkışlamalıyız. Ruiz kaçar, Gökhan atar... Futbol hayat gibidir. Böyle çelişkileriyle güzel.
Misli.com’dan herkese 5 TL hediye! Maç listesini görmek için buraya tıklayın!