27.12.2020 - 09:46 | Son Güncellenme:
Topuk deyince genellikle aklımıza hep kadınların giydiği “yüksek topuklar“ gelir… Yüksek topukların filmlere, romanlara konu olmuşluğu bile var… Ama ben dün akşamdan sonra “topuk“ deyince, Galatasaray ilk golü öncesinde Oğulcan‘ın topuk pasını hatırlayacağım… Ne pastı öyle… Ne kontroldu öyle… Ne “topuk“tu öyle… Topuk, bu defa filmlerin, romanların değil, maçın konusu ve başlığı oldu…Üstelik bu topuk pası sonucu golün Emre vuruşunun ardından Arda‘dan gelmesi son derece önemli… Bu gollerine süreklilik kazandırabilirse Galatasaray kaptanının kendini buluşu çok daha hızlanır… İlk yarı boyunca iki tarafa da gidip gelen bir maç izledik… Taylan ile özellikle Nwakaeme karşısındaki Omar‘ın erken dakikalarda sarı kart görmeleri Galatasaray ‘ı bozmadı... Trabzonspor orta alanındaki Flavio ile Baker‘ın son derece etkisiz kalışı, sağ kanatta Yusuf‘un sıfır katkısı Galatasaray‘ın işini kolaylaştırdı...
Trabzon‘da ilginç bir durum var; Ekuban ile Nwakaeme ikiz, hatta yapışık kardeş gibiler… Biri oynamadı mı, diğeri eksik kalıyor… Şanssızlık bu ya, Trabzonspor, Ekuban - Nwakaeme ikilisini bir türlü bir araya getirip oynatamıyor… Galatasaray‘da Falcao‘nun yokluğuna, Diagne‘nin aykırılığına alıştık zaten… İkisinin birden olmadığı maçta, Galatasaray bir çare üretmek zorundaydı… Hani “ya çare sensin, ya çaresizsin“ demişler ya, Fatih Terim‘in “çaresizim“ diyecek hali yok ya… Zaten bu kelimeden oldum olası nefret eder… Çare olarak hücumun merkezine Oğulcan‘ı koydu ve “tam isabet“ sağladı… İlk yarı biterken futbol adına aklımda üç şey derin iz bıraktı;
- Galatasaray golü öncesinde Oğulcan‘ın topuk pası…- Feghouli‘nin üst direği yalayıp auta giden füzesi…-Vitor Hugo’nun tam köşeye giden kafa şutunu kaleci Okan‘ın mükemmel çıkartışı… İkinci yarı başladığında gördük ki, ilk yarının son dakikasında gelen gol, Trabzonspor’u iyi bozmuş… İkinci yarının başlangıcı tamamen Galatasaray‘ındı… Bu dakikalarda VAR kararı ile verilen Oğulcan golüne, yardımcı nasıl ofsayt bayrağı kaldırdı inanamadım… Neyse VAR ara - sıra işe yarıyor… Galatasaray ikinci golden sonra da durmadı… Sağdan Omar, soldan Saracchi çok hızlı bindirdiler…
Galatasaray sonucu sağlama aldıktan sonra rotasyonlara başlayınca, Trabzonspor biraz dirilir gibi oldu, hatta pozisyon bile buldu… Ama kabul edelim ki, golcü diye alınan bu Afobe ile Djaniny, geçen yılın unutulmazı Sörloth‘un ayakkabılarını bile boyayamazlar… Trabzonspor son maçlarını kazanmasına rağmen, sahada güçlü bir oyunu yoktu ve güçlü bir rakip karşısında kaybedeceği belliydi… Nitekim öyle oldu… Galatasaray karşısında ilk yarıdaki kısa bir süre dışında oyuna ortak olamadı…
Galatasaray bu ligin ağır favorilerinden biri… Yeter ki, işler biraz kötü gitti mi, kendilerine “sanal“ düşman yaratmasınlar, motivasyon ve enerjilerini başka yere harcamasınlar, gerçeği ve doğruyu görsünler… Oynayınca kazanıyorsun; tıpkı Trabzonspor maçında olduğu gibi...
Galatasaray için sezonun en zor deplasmanı... Burada alınacak üç puan seni Süper Lig’in lideri yapıyor. Şampiyonluk yarışında da epey moral ve öz güven kazanıyorsun. Dün gece Galatasaray bunları elde etti. Rakibinden daha çok koştu, iyi paslaştı, sahanın her yerinde pres yaptı. Fazla gol pozisyonuna girmemesine rağmen oyunun kontrolü hep sarı-kırmızılılardaydı. Arda’nın fizik gücünün artması takımına çok şey kazandırıyor. O ilk goldeki Oğulcan’ın topuk pası, Emre Kılınç’ın şutu ve kaleciden dönen topu Arda’nın filelere gönderişi... Bu gerçekten akıl ve beyin işi...Emre Kılınç bitmez, tükenmez enerjisiyle olağanüstü futbol oynadı. Oğulcan bir gol attı, diğer golün de asistini yaptı. Bilhassa Feghouli çıkıp Ömer oyuna girdikten sonra orta sahayı Oğulcan, Ömer, Taylan; Trabzon’un kontrolünden alıp maçın son düdüğüne kadar Galatasaray’ın üstünlüğüne geçirdiler. Ömer Bayram bu sezon ilk defa bu kadar gayretli, hırslı ve istekliydi. Böyle oynarsa zaten formasını kimseye vermez, her hafta oynama şansı bulur.
Saracchi çok akıllı işler yaptı. Yine o eski günlerine dönmüş. Hem hücum, hem de defansif anlamda çok başarılıydı. Taylan’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. ‘Galatasaray’ın altın çocuğu’ diyebiliriz. Maçın başında sarı kart görmesine rağmen çok iyi oynadı, girdiği ikili mücadelelerin hepsini kazandı. Mükemmel bir performans ortaya koyuyor. Marcao olduğu zaman Donk ile beraber daha iyi bir ikili oluyorlar. Bireysel hiçbir hataları olmadı. Maceraya girmediler, risk almadan oynadılar. Son sözüm de Okan Kocuk için... Gerçekten iyi kaleci olma yolunda çok mesafe kaydetti. Tabii ki Muslera varken oynama şansı çok zor. Ama uzun seneler Okan, Uruguaylı file bekçisinin yedeği de olsa, Cim Bom’un kaleciye ihtiyacı olmayacak.
Trabzonspor’a gelince... Abdullah Avcı sistem hocası ve takımına bir sistem oturtmak istiyor. Bunun savaşını verdiği gayet açık, belli. İlk yarıda 20-25 dakika da olsa rakibin pas trafiğini keserek etkili de oldu. Ama Trabzonsporlular hiç kusura bakmasınlar, bu kadro kalitesiz. Bu takımın savaşacak gücü, kalitesi yok. En iyi iki tane adamları Ekuban ve Abdülkadir Ömür olmayınca, deneyimli teknik adamın da yapabileceği çok bir şey kalmıyor. İşin doğrusunu söylemek gerekirse sarı-kırmızılılar, kadro açısından bordo-mavililerden çok daha kaliteli. İnanıyorum ki, şimdi transfer başlayacak. Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, hocanın görüşlerini alarak iyi transferler yapıp kadrolarını güçlendirecek. Zaten kaliteli yeni oyuncular alınmazsa, Karadeniz ekibi kesinlikle zirve yarışının içerisinde olamaz.
Üç günde bir maç oynamak zor. Bizim ligimiz henüz bu tempoyu kaldıracak düzeyde değil. Üzerine sakatlıklar ve Covid illetini de ekleyin, teknik adamların işi gerçekten kolay değil. Dolayısıyla sürpriz diye nitelendirilen, aslında normal karşılamamız gereken skorlar çıkıyor ortaya. Tıpkı son 6 haftada ağları sadece iki kez havalanan Trabzonspor’un kendi sahasında Galatasaray’dan iki gol yemesi gibi. Ne kadar eksik olursanız olun, bazı maçları forma kazanır. Trabzonsporlu futbolcular bu gerçeğin farkında değil ne yazık ki.Bordo-mavili ekip cephesinden bakarsak, bu seviyedeki bir maçta Ekuban ve Abdülkadir Ömür’ün yokluğu kesinlikle hissedildi. İkisi de özel yetenek ve üreten isimlerdi. Ama yoklukları yenilgiye asla mazeret olamaz. Galatasaray da aynı sıkıntıyı yaşıyordu.Abdullah Avcı’nın göreve gelmesinden sonra dün akşama kadar savunma güvenliğini ön planda tutan ve bu anlamda ciddi yol alan bir Trabzonspor izliyorduk. O cephe de çöktü. Eleştiriler ise takımın üçüncü bölgede etkisiz kalışı idi. Dün akşam Galatasaray karşısında ilk 20 dakikadan sonra oyunu iki yönlü oynamayı deneyen bir Trabzonspor vardı sahada. Aslında rakibi de çanak tuttu bu anlayışa, ama beceremedi.
İlk yarıda zaman zaman hızlı hücumlarla tehlike yarattı bordo-mavililer. Djaniny, Flavio ve bir duran topta Hugo önemli fırsatları değerlendiremedi. Böyle bir maçta ayağına gelen şansı bozuk para gibi harcamayacaksın. Lakin futbol hata oyunu. 44. dakikaya kadar Galatasaray’ın kanat organizasyonlarına direnen ev sahibi ekip, Ömer ile gelişen, Oğulcan ile tehlikeye dönüşen ve Arda ile sonuçlanan organize atağın gole dönüşmesini engelleyemedi. Dengesi bozulan savunma topyekün çuvalladı. 35 yaşındaki bir futbolcuyu kontrol edemiyor, altı pasta topla buluşmasını engelleyemiyorsan, cezayı böyle keserler. Sezon başından beri söylüyorum. Trabzonspor’un en büyük sorunu orta sahası. Baker, Flavio ve Parmak ile bu bölgede baskı yapması, pas trafiğine hükmetmesi mümkün değil. Üçü de adeta yok hükmünde. O zaman ne oluyor? Savunma ile hücumcular arasında derin bir boşluk oluşuyor. Bu zaafiyet sizi etkisiz kıldığı gibi, rakibe de dönen topları kazanma ve pozisyon üretme avantajı sağlıyor.
İkinci yarıya başlarken daha istekli ve organize bir Trabzonspor bekliyordum doğrusu. Evet, geriye düştükten sonra risk almak doğal. Ama bu, oyup disiplininden kopmak, ne yaptığını bilmez bir takım hüviyetine bürünmek anlamına gelmiyor. Hele de savunmayı boşlarsan, faturayı koyarlar masaya. Oğulcan’ın buz gibi golü VAR’dan dönseydi bile bu fikrim değişmezdi. İkinciyi yedikten sonra kontrolsüz, peşi sıra pas hataları yapan, birbirinden tamamen kopmuş bir Trabzonspor vardı. Zorlama ile bulduğu pozisyonlarda kalabalık savunmaya takılması ise çaresizliğin fotoğrafı idi adeta.
Abdullah hoca her maça 13-15 oyuncu ile çıkıyor. Yedek kulübesinden gelip skora etki edecek silahı yok. O, bu maçta tercihini kazanmak üzerine kullandı. Ama bu takımın en azından takviye yapılıncaya kadar savunma güvenliği olduğu tescillendi. Buradan ödün verirseniz sonu hüsran olur. Uzun bir aradan sonra yenilgiyle tanışan Trabzonspor’un, bu maçı ve kötü performansını unutması gerek. Teknik, taktik derken Avcı’nın bir de oyuncularının psikolojisi ile uğraşması, işleri iyice güçleştirebilir. Bu seviyedeki profesyoneller ve sezon başında yapılan transferlerin sorumluları hataları ile şimdi yüzleşmezler ise, yarın çok geç olabilir.
Dün akşam oynanan maçta Halil Umut Meler ve ekibinin skor şansı vardı. Maç farklı bir skorla bitse bu maç hakem üzerinden konuşulan karşılaşmalardan birisi olurdu. 53. dakikada ceza sahası içinde kaleciden seken top, Edgar Ie’nin koluyla buluştu. Trabzonsporlu oyuncunun kolu, vücudundan açılmıştı. Sezon başından itibaren MHK, bu tür pozisyonlar için penaltı kararı verilmesini istiyor ve mutlak VAR müdahalesi gerektiğini belirtiyor. Bu pozisyonda Galatasaray lehine penaltı kararı verilmeliydi. 68.dakikada daha önceden sarı kartı bulunan Flavio, rakibi Ömer Bayram’ın ayağına kontrolsüz şekilde bastı. Flavio, ikinci sarı kartla oyundan atılmalıydı.
Mücadelenin 73.dakikasında Galatasaray ceza sahası içinde Donk, Afobe’yi çekerek düşürdü. Hakem Halil Umut Meler, “Devam” dedi. Ancak pozisyon net penaltıydı. Top Afobe’ye gönderildiğinde Afobe ofsayt olabilir ancak VAR çizgisi olmadığı için net bir şey söyleyemiyoruz. Yine de fikrimi sorarsanız bence Afobe ofsayttaydı.
Galatasaray’ın 4-6-0’la oynayışı, ön tarafını hem daha hareketli ve kontrol edilmesi zor yaptı hem de hücum yönündeki seçenekleri artırdı. Oğulcan’ın dinamik oyunu Arda’nın üzerindeki yükü aldı. Feghouli’nin sakatlanıp çıkması kalite açısından bir eksiklik yaratsa da Belhanda merkeze geçince çok fazla bir gerileme olmadı... Aynı zamanda, oyun giren Ömer Bayram’la birlikte dayanaklılık açısından seviye de yükseldi.
Bunların yanından Nwakaeme’yi de iyi, çok adamla ve derinlik yaratarak savundular. Ev sahibi açısından Ekuban’ın yokluğunda Nijeryalı her şeyin kaynağı. Galatasaray’ın onu büyük oranda engelleyebildiğini söylemek lazım. Omar ve Saracchi’yi de çizgiye açınca Trabzonspor savunma yapmaya çalışmaktan ötesini üretemedi. Ömer’in pasında Oğulcan’ın attığı gol bir çok açıdan önemli. Öncelikle işi yapanların isimleri açısından. İlk golde Emre Kılınç, Oğulcan ve Arda’nın kurduğu üçgenden çıkan gol de önemli.
Sıkışık oyunda gollerin oluş şekilleri, yani organizasyon, doğru kararlar ve birbirini anlama/uyum da çok önemli. Gollerin anlattıklarından daha fazlasını çıkabilmekse gelecek açısından önemli. Trabzonspor açısından genel anlamda bir savunma şablonu oturtulduğunu söyleyebiliriz. Fakat yumruk çıkarmaya çalıştığında ya ıska geliyor ya da kontra. Bunu sadece beceriksizlik ya da şanssızlıkla anlatamayız. Mutlaka merkez orta sahanın kalitesinin artması lazım.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!