31.01.2021 - 09:53 | Son Güncellenme:
Fenerbahçe kazanma alışkanlığını yakaladı, sorun yok. Kendi sahasında “bol kepçe” puan kaybetme alışkanlığından kurtuldu, sorun yok. Fenerbahçe zirve yarışını en iddialı biçimde sürdürüyor, sorun yok... Sorun; Fenerbahçe’nin futbolunda... Ağır oyununda... Bıktırıcı yan paslarında... Baskı kuramayışında... Pozisyona giremeyişinde... Golcülerinin yetersizliğinde... Fenerbahçeli dostlarla konuşuyorum; bir-iki maç dışında her maçı kan ter içinde bitiriyorlar. Adeta dokuz doğuruyorlar. Fenerbahçe’de kaliteli oyuncular var, kadro zenginliği var. Teknik bir takım, ama asla atletik bir takım değil...
Günümüzün futbolunda hızlı hücuma çıkamıyorsan, depar atamıyorsan, rakip savunmayı az adamla yakalayamıyorsan, dura dura hücuma çıkıyorsan, o zaman ancak duran topla kazanabiliyorsun. Futbolu vasat, zemini berbat bir maç izledik. Buna rağmen Rizespor, maçın her dakikasında diri kaldı, iyi mücadele etti. Kapanmadı, hatta iyi çıktı, iyi fırsatlar yakaladı. Samudio çok net iki pozisyonu gol yapabilse, Rizespor sahadan bir başka sonuçla çıkabilirdi.
Fenerbahçe’de yaratıcı tek adam; çıkana kadar Pelkas’tı. Savunmada Serdar Aziz iyi hamleler yaptı. Szalai’ye geçen hafta herkes “pekiyi” verdi. Bu “pekiyi” için sanki acele etmemek, biraz beklemek lazım... Caner de, bir yanlışı dışında hem hücumda, hem savunmada etkili oldu.
Osayi Samuel’i beğendim. Fenerbahçe’nin kadrosuna ilk defa hızlı ve rakip savunmanın arkasına sarkan bir futbolcu geldi. Fenerbahçe Osayi’nin hızına ayak uydurabilirse, en azından hücumuna bir ivme kazandırabilir. Osayi, Fenerbahçe’nin duran oyununa ayak uydurursa eyvah eyvah... Fenerbahçe hücumda Osayi’nin hızını ölçü almak zorunda... İyi oyun, iyi sonuç için bu şart... Enner Valencia, kaleci Gökhan’a çarpıp gol olan frikikte iyi bir vuruş yaptı. Savunmaya yardım etmeye çalıştı. Thiam hiç yoktu. Hele Samatta... Futbolunu, gollerini Belçika’da unutup gelmiş gibi...
Fenerbahçe’nin çok iyi bir golcüye ihtiyacı adeta bağırıyor. Yakıp yıkan, fizik gücüyle dağıtan bir golcüye... Ya çok kısa sürede birini bulacaklar, ya da Samatta ve Thiam gibi golcülere, o bol gollü sezonlarını hatırlatacaklar. Bu santrforlarla, Fenerbahçe yarışı sonuna kadar sürdürebilir mi, açıkçası tartışılır. Rizespor’un iptal edilen golünde kaleci Altay’a faul var mı, sanki var gibi... Zaten pozisyon kalecinin dokunulmazlık alanında, yani kale sahasının içinde... Son dakikalardaki kaleci Gökhan-Osayi arasındaki sert çarpışmada, kırmızı bekleyenler oldu. Bana göre iki oyuncu da birbirine sert geldi ve kırmızı olmazdı.
Sonuca göre yazı yazan biri değilim. Fenerbahçe’nin Mesut başta, yeni transferleri takıma oturunca görüntü ve oyun değişebilir.Ama değişmesi gereken birinci iş; Fenerbahçe’nin bu ağır oyundan kurtulması... Fenerbahçe vasat futboluyla ligde çok iyi bir yere geldi. Ama daha çok uzun yolu var. O yolu en önde bitirmek için hızlanmalı... Hızlanmalı... Hızlanmalı...
Türk futbolunun artık markası olmaya başlayan korkunç zeminlerden birinde oynandı maç. Dolayısıyla transferleri, oyun planını konuşmak zor. Çünkü hemen her takımın her gün çalıştığı antrenman tesisleri cillop gibiyken oyunun asıl sahneleri çamur deryası. Bu korkunç bir durum. Dün Fenerbahçe’nin ilk yarıda oynamaya çalıştığı ön alan baskısı, kaybedilen topların hemen geri kazanılması gibi planlarda sorun yok.
Gerçek anlamda oyunu domine ettiler. Ancak topun hızı çamur mukavemetine girince iş zorlaştı. Onlar adına işi zorlaştıran bir diğer faktör ise Rize’nin santrforsuzluğundan kaynaklanan orta saha kalabalığıydı. 6-4-0'la rakibe açık vermeyen bir konuk ekip vardı. Top almaya çıkan herkese birebir vermişti Sumudica. Orta çağda savaşlarda savunulacak alanı çamur deryası haline getirmek iyi bir taktikmiş. Dün Rize’ye bu hediye olarak gelince okul tarafındaki yarı alanda iş çok zorlaştı.
Fenerbahçe baskılı, istekli ama pozisyonsuzdu. Bunun diğer sebebi ise Gustavo ve Ozan’ın özellikle 3. bölgede ara pası atacak toplara girdiklerinde hep dönüp garanti oynamaları oldu. Oyunu açamadılar. Ama yine de baskı, serbest vuruş ve gol getirdi. İkinci yarıda Rize ön alan baskı yapınca sahanın çamurlaşmış yarısında oyun kurmak çok zorlaştı ama santrforsuz Rize için de pozisyon çıkmadı. Sosa oyuna girene kadar çok zorlandılar. Hiç oyun kuramadılar. Ancak oyuna girdikten sonraysa Fenerbahçe sadece onu değil, top stoperlere geldiğinde 2-3 pas opsiyonu bulmaya ve rakibi aşmaya başladı. Kırmızı kart sonrasıysa iş bitti.
“Fantezilerin Hocası” Sumudica iki sarıdan kırmızı gördüğü maçta Fenerbahçe’ye karşı “sürdürülemez” bir sürpriz ile başladı ve Rizesporlu futbolcular ilk devre kendi yarı alanındaki her rakibe insanüstü bir baskı yaptı. Bazen savunmayı beşleyen Rizesporlular ev sahibinin yüzlerini döndürmediler kaleye. Tabi bu arada üç santraforu Pandemi gazisi Rizespor’dan gol isteği var ama eyleme dökülmesi hak getire…
Direnci kırmak için gol gerekiyordu Fenerbahçe’ye. Takımda gayret etmeyen yoktu ama bir türlü pozisyona giremiyordu. Öyle bir şansı da ancak rakip yorulmaya başladığında 35. dakikada yakaladı ev sahibi ama Pelkas üstten dışarı attı. Ardından Samatta’nın yakaladığı bir pozisyon daha var. Ve hepsi o kadar.
Fenerbahçe topu koşturdukça görece olarak çözüldü Rizespor. Elbette bunun için usta ayaklar gerekirdi ve Fenerbahçe’de fazlasıyla vardı. Ama bu kez de usta ayakları durduran hava şartları olmuştu. Yağmurla ağırlaşmış zeminde gol atmak iki kat zorlaşmıştı oynamak ve gol atmak isteyen Fenerbahçe için. Neyse ki, ilk yarının bitmesine saniyeler kala maçın çalışkan adamı Valencia 27 metreden serbest atışta muhteşem vurdu ve Rizespor kalecisi Gökhan’ın katkısıyla Fenerbahçe öne geçti. İkinci yarı “kaybedecek puanı kalmayan” Rizespor’a “hücum” emri vermiş olmalı Sumudica. Maça ortak olan Rizespor’un yeni transferi Söderlund’u da Fenerbahçe kalesi önündeki muhtemel fırsatlar için oyuna soktu.
İnanılmaz ama artık savunmadaydı Fenerbahçe. Rizespor bir süre tek kale bile oynadı. Fenerbahçe’nin Thiam’ın yerine ileride oynayan Rizespor’a karşı kanat organizasyonları için Osayi’yi, bir devre boyunca orta sahadan top alarak yorulan ve ağır sahada sakatlanan Pelkas’ın yerine Mert Hakan’ı sokmak oldu. Rizespor bastırmaya, Fenerbahçe savunmaya devam etti. Taş yerinde ağırdır derler ya… Maçın son on dakikasında Sosa Valencia’nın yerine girince Osayi sağa geçti ve ilk defa o zaman oyun içinde gördük Fenerbahçe’nin yeni transferini. Tabi Fenerbahçe de öne yerleşebildi.
Fenerbahçe son on dakika özgüvenini yeniden kazanmış olabilir ama skora etkisi olmadı bu sürecin. Fenerbahçe son on dakika özgüvenini yeniden kazanmış olabilir ama skora etkisi olmadı bu sürecin. Aslında geçen maçta kocaman bir adım atmıştı oyun anlamında Fenerbahçe… Yavaş ilerleyen, tuğla tuğla inşa edilen gelişimin patlama noktasıydı Kayserispor maçı. Artık oyunu ikinci bölgede kabullenen bir Fenerbahçe vardı. Kazandığı topları çabuk ve basit bir şekilde öne oynuyordu. Kanatlardan da maksimum yarara ulaşabiliyordu. O toplar öndeki yer değiştiren, dönerek oynayan, demarke kalmayı başaran forvetle buluşunca sorunlar ortadan kalkıyordu. Hepsini unuttuk dün gece!
Rizespor galibiyeti, üç puan ediyor ama Fenerbahçe’deki tüm bu olumlu adımların duraklaması veya bir başka haftaya ertelenmesi anlamına geldiği için “zarar” yazar takıma. Erol Bulut şüphesi düşer yine yüreklere. Haftaya zehir gibi Hatayspor deplasmanı, sonra Galatasaray maçı. Fenerbahçe’nin hep “koşması” lazım. Dün Kadıköy’de yaptığı gibi “durursa düşer”!..
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!