08.09.2021 - 08:23 | Son Güncellenme:
A Milli Takımı'n dün gece silik bir futbolla Hollanda'ya 6-1 mağlup olduğu maç sonrası teknik direktör Şenol Güneş ve futbolcular büyük tepki çekti. Spor yazarları da Güneş ve öğrencilerinin dün akşamki hezimetini bugünkü yazılarında kaleme aldı. İşte o yazılar...
Günümüz futbolunun istediği çok önemli ilkeler vardır: oturmuş bir sistem, birbirlerinin özelliklerini iyi tanıyan oyuncular, yüksek tempo, fizik, güç ve de iyi bir taktik strateji. Dün gece Hollanda bu ilkelerin hepsinde bize göre çok üstün olunca hezimet de kaçınılmazdı. Hele dördüncü golden sonra biz 10 kişiyken oyunu biraz rölantiye almasalardı futbol tarihimize kara bir leke olarak geçecek inanılması güç bir skor ortaya çıkardı.3-3'lük Letonya maçıyla başlayan, EURO 2020'de devam eden, en son Karadağ maçında şekillenen kırılganlığımız daha birinci dakikada yediğimiz golle dün geceki ağır bilançonun başlangıç noktası oldu.
Şöyle bir kadro değerlendirmesi yapalım... Kaan oynamıyor güçsüz, Çağlar tam hazır değil, Mert Müldür sol bekte ters ayaklı, orta sahada Orkun arkadaşlarını tanımıyor, Okay kadro dışı ve Almanya'dan döndükten sonra iyice fizikten düşen çok formsuz bir Kenan Karaman. Böyle bir oyuncu grubuyla güçlü bir ekol karşısında ortaya bir şeyler koymak beklenmedik bir durumdu. Artık dünkü maçtan sonra Şenol Güneş ile de yolların ayrılması şart oldu. Şimdi bundan sonra artık kendimizi Norveç maçına hazırlayıp hem son maçlardaki kötü izlenimi silmek hem de gruptaki iddiamızı devam ettirmek için çok iyi hazırlanmalıyız. Çağlar ve Ozan Kabak'ın cezalı duruma düşmeleri de ayrıca bir handikap. Dün gece attığı ilk golün hem de hazırlayıcısı olan, sonra da ikinci ve üçüncü gollerin bir numaralı hazırlayıcısı Klaassen dün gecenin yıldızıydı. Adeta modern 10 numaranın üstün futbol zekası ve tekniğiyle hakkını tam anlamıyla veren isimdi.
Ordulu şair Dursun Ali Akınet’in şiirini seslendiren Musa Eroğlu’nun bestesini biz de tekrarlayalım:“Yolun sonu görünüyor!”Hiç uzatmadan, lafı eğip bükmeden hakikati görmenin en kısa yolu budur.Amsterdam’da gördük ki rotadan çıkmışız, yolumuzu kaybetmişiz. Bir yerlere gidiyormuş gibi yapıyoruz ama yolun sonu görünüyor.Yol bitiyor. Heyecanlı, bol skorlu maçlar artık unutuluyor, yeni örnekler gelmiyor. Milli Takım dağılıyor, çözülüyor, kayboluyor.
Daha birinci dakika dolmadan golü yersen, kaza diyebiliriz. Olabilir. Sonrasında bir reaksiyon, tepki ya da isyan görmeliyiz, değil mi? Hayır sahaya çıkar çıkmaz silinen bir ekip bu… Pas yapamıyor, ikilileri kaybediyor.Şenol Hoca’nın tercihleri, oyuncu seçimi, taktiği belirlemesi filan toptan geçersiz sayılıyor.Türkiye unutmuş… Top oynamıyor. Yarım düzine santra vuruşu yapıyor.Bizim çocuklar Klaessen’in Depay’la birbirlerine top alıp vererek neşeyle ceza alanımıza girip ilk golü atmasını seyrettiler.
Sonra Depay’ın serisi başladı. Maç boyu devam etti. Üçleme yaptı, 4-0’da bıraktı, Guus Til beşinciyi kayıtlara geçti. Donyell Malen altıncıyı attı. Biz de attık sonunda. Halil Dervişoğlu ile Cengiz’in ayaklarına sağlık.Çağlar’ın kırmızı sonrası hakeme jest ve mimikleri: Hem ayıp, hem yazık!
Teknik, taktik, analize hiç girmeyeceğim. Hiçbir oyuncumuzdan hiçbir talebim yok. Şenol Güneş ve ekibine de tek sözüm yok. Arzu ettiği takdirde basın toplantısında atarlanabilir. Ne de olsa hoca… Bize istediği gibi ders verebilir.Ders almasını beklerdik ama, o ders vermeyi tercih ediyor.Her neyse… Katar’a gidemeyiz biz. Yol bitti.Bu kadar oyunsuz, etkisiz, özellikle ilk yarıda böylesine niyetsiz futbol bizi üzmüyor.Öfkelendiriyor, utandırıyor.Daha ne diyeyim, yetmez mi!
Yendik, gene yeneriz… Yaptık, gene yaparız… Hollanda’yı yenmeye oynayacağız... Bırakın artık bu bol kepçe palavraları... Avrupa’nın adeta “bamyadan mermi” iki takımı Letonya karşısında 3-1’den 3-3, Karadağ önünde 2-0’dan 2-2’ye yakalanan Türk Milli Takımı’ndan nasıl oluyor da Hollanda’yı yenmesini bekliyorsunuz...“İlk maçta Hollanda’yı yendik ya” diyenleri duyar gibiyim... Zamanın ruhu denen bir gerçek var... Yendiğimiz Hollanda, suyu sıkılmış posası çıkmış Portakal gibiydi... Biz, özellikle Avrupa liglerinde üstün form yakalayan oyuncularla zirvede... Yenersin tabi...
Zaman akıp gitti... Hollanda’nın başına Van Gaal geldi, takım toparlandı, hızlandı, Portakal’ın tadı, keyfi, futbol gücü yerine geldi... O günden bu güne biz sürekli geri gittik... Geri gittikçe “amalarla - fakatlarla” kendimizi kandırıp gerçeklerden kaçtık... Makas bu defa tam terse, bizim aleyhimize açıldı...Dakika bir gol bir derler ya, onu bile beceremedik... Birinci dakika dolmadan golü yedik... İlk 30 dakika dolarken, iki orta saha oyuncumuz Okay ve Orkun sarı kart gördü... Devre bitmeden Çağlar kırmızıyla oyun dışına...
Ben Wembley’de 8-0’lık bozgunu, 5-0‘lık ağır yenilgileri yaşamış bir gazeteciyim... Ama yemin - billah ederek söylüyorum; ezilip, un - ufak olduğumuz maçlarda bile rakip ceza alanında topla buluşmadan ilk yarı bitirdiğimiz bir maçı hatırlamıyorum... Gözünüzden kaçmış olabilir; İlk yarı bittiğinde rakip ceza alanı içinde Türk Milli Takımı’nın hiçbir oyuncusunun ayağına - kafasına top değmedi... 31. dakikada Hakan’ın bir frikik atışı dışında rakip ceza alanına bile girmedik...Böyle korkaklık, böyle acizlik, böyle çaresizlik olamaz... Yenilin ama bizi utandırmayın... Hadi hücuma gitmiyorsun, ya da rakip çabukluğuyla gitmene izin vermiyor... Bari savunmada sağlam kal, o da yok... İlk golde Klassen ile Memphis Depay ceza alanımız içinde üç defa verkaç yaptılar, bir adamımız basamadı...
Şenol Hoca ve Fatih Terim’i başa koyarak, cümle Türk antrenörleri için söylüyorum... Dünya futbolu tamamen, hızlı, atletik futbola döndü… Maalesef bizim hocalar bu gelişimin gerisinde kaldılar... Takımlarımızı yavaş oynatıyorlar...Ayrıca, günümüz futbolunda hocaların etkisi çok önem kazandı... Takımda kaliteli futbolcun varsa, bu avantaj… Tıpkı bizim takımda olduğu gibi... Ancak önemli olan, kaliteli futbolculardan oluşan takıma, kaliteli, hızlı, oyun gücü yüksek futbol oynatabilmek… Kimse kusura bakmayacak; Bizim hocalar bunu beceremiyorlar…Hadi, ağırız, yavaşız, korkağız… Bir de fantazilerimiz var... Cebelitarık maçı, dakika bir... Penaltı atmak için Enes Ünal topun başında... Tabi atamıyor... Arkadaş , Enes’in oynadığı takımlarda son 5 yılda toplam 10 gol attığını hatırlayan var mı? Milli Takım’da penaltı atacak adam mı kalmadı? Sonra Cebelitarık karşısında bir gol bulmak için göbeğin çatlıyor...
Hollanda maçına bakıyoruz orta sahada Orkun... Allah aşkına Orkun bu maçın adamı mı? Rakibin geleceği belli... Milli Takım’ın omurgası Ozan Tufan’ı hatırlamak için 3 gol yemen mi gerekiyor...Hepsi dostum, arkadaşım, 40 yıldır selamım, sabahım var... Yazarken gerçekten üzülüyorum ama Türk antrenörlerine inancım iflas etti... Bu anlayışla bir yere varamayız... Sadece imtiyazlı bir zümre yarattık...Biz bu futbola sevgimizi, heyecanımızı, tutkumuzu, paramızı, hatta hayatımızı verdik, hayatı bize zehir ettiler... Kadın Voleybol Milli Takımımız’ın kıymetini bilelim... Hayal ekmiyorlar, hüsran biçmiyorlar... Yenseler de yenilseler de dünyayı titreten maçlar oynuyorlar... Futboldaki gibi koca bir ülkeye utanç geceleri yaşatmıyorlar...
İngiltere’den 8 gol yediğimiz dönemlerde bile bu kadar kötü bir savunma görmemiştik. Hollanda’nın daha 55. saniyede Klaassen ile bulduğu gol öncesinde, topu rastgele vuruşlarla uzaklaştırma hamlelerimiz maçın özeti gibiydi. Grubun ilk iki maçı olan Hollanda ve Norveç karşısındaki Türkiye’ye ne oldu kimse akıl sır erdiremiyor. Hadi 2020 Avrupa Şampiyonası’nda motive olamadık peki dün akşamki oyun neydi?
16. dakikada Depay skoru 2-0 yaptığında ‘tarihi fark mı geliyor’ dedik. Yine Depay 38’deki penaltı vuruşunu gole çevirdiğinde, ‘inşallah bir de kırmızı kart görmeyiz’ derken 44. dakikada Çağlar ikinci sarıdan kırmızıyla oyundan atıldı. ‘Yok yok... Bu çocuklar bu kadar kötü oyuncu değiller’ diyoruz kendi kendimize. Sistemde bir sorun var belli ki. Ne maç öncesi çalışılan analizleri görebiliyorduk ne de futbol adına bir hayat belirtisi. İkinci yarı da ilk yarının kopyası gibi. Kimi sokarsan sok oyuna fayda etmiyor. VAR bile yanımızda değil. Her golden sonra hakemin kulağına gelenleri sahadaki millilerimizle birlikte bekliyorduk.
54. dakikada Depay attığı golle farkı 4’e yükseltirken kendisi de hat-trick yapmış oluyordu. Tüm Türkiye ‘şu maç bir an önce bitsin’ diyordu. 80. dakikada Til’in golünden sonra, statta bulunan taraftarlarımız, evlerinin yolunu çoktan tutmuştu. Ancak Malen durmadı 90’da skoru 6-0 yaptı. Kabus gecesinde şeref sayımızı 90+2’de Cengiz Ünder attı. Şenol Güneş’in her maçtan sonra oyuncularına dediği gibi bu maçı istiyorduk ama gel de unut unutabilirsen.
Tek suçlu Şenol Güneş mi! Futbolda lale devri, laleler ülkesi Hollanda'da sona erdi. Eğer göğsümüzdeki Ay-Yıldız'ı görmesek Hollanda'nın Cebelitarık ile maç yaptığını düşüneceğiz. Bütün suçu Şenol Güneş'e atanlara seslenmek istiyorum, sadece o mu suçlu? Güzel jenerasyon dedik, gruplara iki çok önemli galibiyetle başladık, ama maalesef lastiğimiz patladı. Oyuncular sözüm ona Avrupa'nın çok iyi takımlarında oynuyorlar. Peki yediğimiz ilk gole bakın, Hollanda daha ilk dakikada halı sahada hepimizin yaptığı gibi, ceza alanında 3 pas, ikiye bir yapıp golü buldu.Hamle zamanlarımız yanlış, Orkun niye oynar hiç anlamadım. Çağlar atıldıktan sonra o da atılabilirdi. Burak yalnız, zaten Hollanda baskıyla iyi başladı, topu göremedik. İki top yapamadık, ayağımızda top tutamadık, pozisyon üretemedik. Bir de Çağlar atıldı, zaten orada her şey bitti.
Peki şimdi ne olacak? İlk iki karşılaşmadan sonra grubun en avantajlı takımı bizdik. 'Bu iş bitti, Dünya Kupası'na gidiyoruz herhalde' dedik ama görünen o ki gidemeyeceğiz ya da işte Norveç'i geçersek play-off oynayacağız. Futbolcularımıza baktığımızda sanki artık Türk Milli Takımı'nda oynamak zül geliyor. Örneğin; Merih Demiral önceden topu ısırırdı. Skordan çok oynanan, daha da doğrusu oynanmayan futboldan rahatsızım.Hollanda bu sonuçtan sonra artık grup birincisi olur. Bizim ne olacağımızı Allah bilir ama futbolcuların bu performansı, bu sorumsuzlukla, bu isteksizlikle oynadıklarında bizim çok daha fazla acı çekeceğimiz izlenimini veriyor.
PRO SANAL BAHİS SADECE MİSLİ.COM'DA Hemen oynamak için buraya tıklayın!