04.10.2021 - 07:59 | Son Güncellenme:
Süper Lig'in sekizinci haftasında Rizespor, Galatasaray'ı konuk etti. Çaykur Didi Stadyumu'ndaki karşılaşma Morutan'ın 90+10'da golüyle sarı-kırmızlıların 3-2'lik galibiyetiyle tamamlandı. Galatasaray forması giyen Berkan Kutlu kırmızı kart görürken spor yazarları da bu nefes kesen maçı köşe yazılarında değerlendirdi. İşte o değerlendirmeler;
Fernando Muslera, Galatasaray’la 400. maçına çıkıyor. Deplasmanda da olsa böyle bir kutlama önce takım arkadaşlarında, sonra tüm kafilede heyecan yaratıyor, saygı uyandırıyor. Acaba Ali Palabıyık bu 400. maç kutlamasının farkında mı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz gerçek şu: Yabancı bir futbolcunun konuk olarak bulunduğu bir ülkede bu sayıda maç oynaması önemli bir başarı. Muslera hem çok iyi bir kaleci, hem de iyi insan. O nedenle yediği gollerde de, ne kadar hatalı olursa olsun, anlayış görüyor. Destek sürüyor. Muslera’nın kredisi yüksek.Kredisi yüksek Muslera dün 40. dakikada hakeme sürekli ve şiddetli itirazdan sarı kart görüyor… İşe yaramayan bir uyarı... Muslera kontrolü kaybetmiş. Önündeki topa öfkeyle vurup meşin yuvarlağı tribünlere gönderiyor. Bu protest hareketin cezası sarı kart.Ali Palabıyık, ikinci sarıdan kırmızıyı göstermiyor. Dedik ya, Muslera’nın kredisi yüksek. Anlayış, saygı ve şefkat böyle durumlar da yaratıyor. Palabıyık’ı eleştirmek için yazmıyorum. İyi bir portreniz ve siciliniz varsa, hakemlerin de “size kıyamayacağı” zamanlar olabilir.
Galatasaray, üç yıl vadeli plan ve yatırım yaparak sezonu açtı ya, hem kulüpte hem de kamuoyunda zaman zaman arıza yaratan durumlar yaşanıyor. Peşpeşe gelen yenilgiler, puan kayıpları “normal” karşılanıyor. Oysa UEFA Avrupa Ligi’nde eski günlerin anısına iyi örnekler sergiliyor. Marsilya’dan başarılı sonuçla dönüyor.Bir de şu var: Oğulcan transferinin yarattığı sıkıntılı ilişkiler nedeniyle Rizespor Başkanı, rakiplerini tanımlarken “malum takım” diye yakışıksız bir deyim kullanıyor. İşte maçı normalin dışına çıkaran gerçekler.Hadi maça dönelim o zaman…
Fatih Terim’in Babel ve Feghouli ile oyuna başlaması yadırganıyor. İki futbolcu da verimsiz bir dönem yaşıyorlar. Hocanın Mustafa Muhammed’i tercih edip Halil Dervişoğlu’nu kulübede oturtması da anlaşılır gibi değil.Galibiyete hasret Rizespor beşinci dakikada Mustafa Muhammed’in dönerek soluyla attığı golü önleyemiyor. Sonrasında Galatasaray yine baskılı... Ama yedikleri gol, Rizespor’da takımı ayağa kaldıran ilginç bir reaksiyona neden oluyor. 17. ve 26. dakikalarda Finlandiyalı santrfordan gelen goller böyle bir reaksiyonun sonuçları.
Galatasaray’da futbolcular, Fatih Hoca kadar reaksiyon göstermiyor, gösteremiyor. Takımda iyi oyuncular var ama, lider oyuncu yok. (Bu arada akla gelen soruyu paylaşalım: Acaba Arda sahada olsaydı takım öylesine tepkisiz kalabilir miydi?)Fatih Hoca, tepkisini “hamleleriyle” sergiliyor. Van Aanholt- Ömer Bayram, Taylan - Halil (Dk.46), Feghouli-Kerem (Dk.72), Mustafa Muhammed- Diagne, Babel Morutan (Dk.90) değişiklikleri her defasında ortalığı karıştırmaya yetiyor.Mustafa Muhammed’le beraberliği 75’de yakalayan Galatasaray, hesapta olmayan biçimde Berkan’ın kırmızı kartlık hamlesiyle hem kırmızı kart görüyor hem de penaltı atışıyla karşı karşıya kalıyor. Rizespor’da penaltıyı Boldrin dışarı atıyor. Acaba o mu kullanmalıydı, yoksa gününde olan Finli golcü Pohjanpolo mu?Her neyse... Son gole bakalım. Diagne yakaladığı topla müthiş bir atağa kalkıyor. Durdurabilene bravo.. Üç Rizesporlu tutamıyor onu. İkisini yere düşürüyor. Ve Morutan’ın golü. Galatasaray bitiriyor ve kazanıyor. Diagne’nin top sürerken faulü var mı? Hakeme göre faul yok... Tabelaya göre Galatasaray var!
MHK patronu olsam Ali Palabıyık’a devre arasına kadar maç vermem. G.Saray’ın golünden önce en az 3 faul var.Rize'de Türk hakemliği adına kara bir gece yaşandı. 'Şu takım kollandı, bu takım kollandı' diye bakmayın. Bugün MHK patronu olsam Ali Palabıyık'a devre arasına kadar maç vermem. İlk yarı Rize'nin golünden önce Berkan'a faul var. Formasından çekiliyor, Berkan geride kalıyor, topu kaybediyor ve o top gol oluyor. Palabıyık Ali'den tık yok... VAR'dan da tık yok.
Aynı Berkan ikinci yarıda ceza sahasında topu kaptırıyor, o da Rizeli oyuncuyu çekip düşürüyor, haklı olarak penaltı ve kırmızı veriyor ama Berkan soruyor, "Ben çekildim vermedin, ben çektim verdin." Gelelim asıl fiyaskoya... 8 dakika uzatma vermiş, Rize arka arkaya 3 korner kullanmış, maç bitmiş hâlâ oynatıyor. Bu arada Rize, G.Saray ceza sahası dışında faul kazanması gerekirken Ali faulü çalmıyor. Diagne alıp gidiyor, rakibinin suratını eliyle itip 2. faulünü yapıyor, sonra topla biraz daha gidiyor, Rize sol bekini boynundan tutup atıyor. Ortalıyor ve G.Saray'ın golü geliyor. Yani G.Saray'ın golünden önce en az 3 faul var. Sözüm ona VAR sistemi var. Yazıklar olsun.
Galatasaray Lazio’ya, Marsilya’ya Avrupa maçlarında kafa tutuyorsa Türkiye’deki maçlarda bu kadar zorlanmaması gerekir. Kabul ediyorum Rizespor’un attığı ilk golde Berkan formasından çekiliyor. Çocuk patinaj yapıyor, dünyanın her tarafında bu fauldür. Ama hakem Ali Palabıyık görmüyor.Maçın geneline bakınca Galatasaray’ın daha çok gol pozisyonuna girmesi lazım. Hele son vuruşlarda Mustafa’nın ve Halil’in daha dikkatli olması gerekir. Sarı-kırmızılı takımın futbolunda sorun var, kopukluk var. Rizespor gol pozisyonuna giriyor, girdiği pozisyon rakibininkilerden daha net. Ev sahibi ekibin kaydettiği ikinci gole bakınız… Muslera’nın önünde altı tane kendi takımından oyuncu var. Top sekiyor, gerideki Joel Pohjanpalo’nun önüne düşüyor. Bir tane Galatasaraylı futbolcu müdahale etmiyor. Onun da vuruşu gol oluyor.
Daha oturmayan takımın sisteminde bir eksiklik var. 88.dakikada Muslera, Berkan’a pas veriyor. Rakip Berkan’a pres yapınca o da mecburen faul yapıyor; hem penaltı oluyor, hem de kendisi kırmızı kart görüyor. Uruguaylı file bekçisi Kasımpaşa maçında da benzer bir hareket yapmıştı. Yakışıyor mu Galatasaray gibi bir takıma böyle hatalar yapmak? Rizespor penaltı atışından yararlanabilse, Cim Bom mağlup duruma düşecekti.
Benim anlayamadığım çok şey var. Bunların bir tanesi de hoca eminim Feghouli ve Babel’den yararlanmak istiyor. Acaba onları kazanmak isterken, gençleri mi kaybediyor? Bir Emre Kılınç… Trabzon maçında iki gol attı, ondan sonra yok. Diagne ‘hırslıyım, oynamak istiyorum’ diyor, son dakikada oyuna giriyor. Aynı şekilde Morutan da son 10 dakikada oyuna giriyor. Acaba hocanın bu Babel ve Feghouli’ye bu kadar güvenmesi doğru mu? Tabii ki kendisinin bildiği bir şey vardır, biz sadece maçta gördüklerimizi söylüyoruz.Avrupa maçlarında Galatasaray taraftarlarının ağzına bir parmak bal sürülüyor. Taraftarlar keyifleniyor, ‘işte genç takım geliyor’ diyor, bir bakıyorsunuz üç gün sonra Karadeniz deplasmanında ecel terleri dökülüyor, üç puan ancak son saniyede alınabiliyor. Tamam ben sabredilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Ama ne olursa olsun, Diagne’nin, Morutan’ın bu takımda ilk 11’de oynaması gerektiğini düşünüyorum.
Süper Lig’in ‘’bir’’ puanlı takımına karşı ülkemizin UEFA’daki ‘’dört’’ puanlı temsilcisi arasındaki karşılaşmanın ilk devresi hayli şaşırtıcıydı. Galatasaray’ın ‘’ağır savunma hataları’’na karşı Rize’nin dingin oyunu ilk devrenin de özeti oldu. Görüntü şuydu; Galatasaray Berkan ile direnmeye çalışıyor ancak savunma hattından başlayan takım dağınıklığı Rize’yi oyuna alıyordu. Esasen Rize ligdeki çoğu takım gibi ‘’beklemeye hazır’’ bir düzendeydi. Ancak Galatasaray öyle dağınıktı ki, önce 4 savunmacı arasından Pohjanpalo, ardından kornerden gelen topta alandaki 9 futbolcuya rağmen 3 Rizesporlu’dan biri olan aynı oyuncudan bir gol daha yedi. Üstelik o arada bir gün önce Sergen Yalçın’ın yaptığına benzer biçimde topa vuran Muslera da oyundan atılabilirdi!
İkinci devreye Berkan/Taylan ikilisinden feragat ederek çıktı Galatasaray. Orta sahada sadece Berkan vardı ve daha derlenmiş görünüyorlardı. Önce Halil ile girilen önemli pozisyonu kaçırıp ardından Muhammed ile, yedikleri ilk gole benzer bir gol buldular. İşler onlar adına yoluna girmişken belki de takımın en iyisi Berkan, yağmur/zemin ilişkisini hesaplayamayınca denklem değişir gibi oldu ama değişen sadece sahadaki Galatasaray oyuncu sayısıydı! Sahadaki sayısal üstünlüğü ele geçiren Rize son bölümde yüklendikçe yüklendi ama kaçırdıkça da kaçırdı. Futbol bu tür cömertlikleri sevmez! Galatasaray, son saniyelerde ülkede en sevilen tartışmalara neden olacak bileşik aksiyonlarla maçı kazanırken Rize’nin puan cetvelindeki ‘’1 puan’’lık yeri de değişmedi.
Bazı filmler bittiğinde senarist duyacakmış gibi "Yok artık" dersiniz, yüz mermiden kurtulan kahramanın yüz düşmanını yere serdiğinde "Film bu" der geçersiniz ya; dün Rize'de film gibi bir 90 dakika izledik ama bu hayatın ta kendisiydi. Türüne isterseniz aksiyon, isterseniz dram ya da hakem tarafından bakarsanız komedi diyebilirsiniz. Rize'de yağmurlu akşamda kadro tercihinin bir takımın oyununa nasıl etki ettiğini, bir hakemin verdiği bir yanlış kararı bir başka yanlışla düzeltmeye çalışırken son düdükle birlikte eksik olan tek şey ekranda "Son" yazısıydı.. Galatasaray bu sezon nerede rotasyon yapacağına karar veremeyen bir takım. Marsilya maçının en çok hırpalanan isimleri orta sahadaki üçlü ve Van Aanholt dün 11'de başlarken o maçın hücum hattı kulübeye çekilmişti. Tansiyonu yüksek maç olacağı haftalar öncesinden belliydi. 5. dakikada golü bulup ilk 45'te rakip cezasına sadece beş kez girebilen ve oyunu da tabelayı da elinde tutamayan Terim, ikinci yarıya 2 değişiklikle başladı ama 3 yıl önce bu sahada takımı şampiyonluk maçına taşıyan Diagne ve Morutan yine kulübede kaldı.7 maçta galibiyeti olmayan, sadece 4 gol atan Rizespor, dün kadro kaosu yaşayan Galatasaray'ı elinden kaçırdı. İkinci yarıda geciken değişiklikler, orta sahada Cicaldau ile direnen ve hücumda Mohamed ve Halil ile fırsatları kaçıran sarı-kırmızılı takım, bir klasiğinden vazgeçmedi. Muslera ve yine kısa pasla çıkma sevdası... Boldrin penaltıyı kaçırdı ve filmin finalinde süper kahraman gibi ceza sahasına giden Diagne ve Morutan'ın son vuruşu... "Oyuna 90'da mı girerler" dedirten iki oyuncu...
Galatasaray, 5. dakikada öne geçtiği lig sonuncusu Rizespor'dan 8 dakika içinde arka arkaya 2 gol yiyorsa ve Muslera ile Berkan'ın ortaklaşa yaptığı pas hatası sonucu Rize kazandığı penaltıyı Boldrin ile dışarı atıyorsa ve 101. dakikada Diagne'nin hazırladığı pozisyon sonrası Morutan'ın attığı golle 3 puan kazanılıyorsa bu durum ancak Napolyon'un şu sözüyle anlatılır: "Şansı olanın horozu da yumurtlar." Galatasaray'ın kazanmasına rağmen deplasmanlardaki tutum ve dengesiz oyunlarının bence temel nedenleri var:1- Oyuncuların kalitesi maçı tutmaya, kontrol etmeye ve oyuna hakim olmaya yetmiyor.2- Galatasaray'ın taktik anlayışında ciddi bir eksiklik var. Çünkü oyuncular sık pas ve pozisyon hatası yapıyor.3- Fatih Terim'in rotasyona dayalı tercih ettiği oyuncular maalesef takım uyumuna ayak uyduramıyor.4- Eğer Galatasaray pozisyona giriyor ve final vuruşlarında golü atamıyorsa oyuncu becerisinde sorun vardır.
4- Eğer Galatasaray pozisyona giriyor ve final vuruşlarında golü atamıyorsa oyuncu becerisinde sorun vardır.5- İki gol atmasına rağmen Mostafa'nın kaçırdığı kolay goller santrfor kimliğiyle bağdaşmıyor. Özellikle müthiş tekniğine, kolay adam geçme becerisine ve üstelik vücudunu akıllı kullanmasına rağmen son vuruşlarında isabetli olamıyor.6- Berkan çok çalışan ve çok koşan bir oyuncu. Ancak futbol aklı orta alanı yönetmeye yetmiyor. Sadece sol ayağını kullanıyor, rakiple girdiği ikili mücadeleleri kazanamıyor. Çok top kaybı yapıyor ve en önemlisi final pası atamadığı gibi isabetli şut da kullanamıyor. Gol atmayan orta saha oyuncusu olmaz.7- Her maçta rakip oyuncular en ufak temasta abartılı davranıp faul alıyor. Galatasaraylı oyuncular dirsek yiyor, itiliyor, darbeye maruz kalıyor ve hepsi "Kibarsaray" oyuncusu gibi sessiz kalıyor. Fatih Terim'e bir uyarım var; Diagne'ye güven ve daha fazla forma şansı ver. Oyuna da bu kadar geç girmemeli.
YENİ ÜYE OLANLARA 10 TL HEDİYE Hemen oynamak için buraya tıklayın!