19.05.2021 - 09:04 | Son Güncellenme:
Beşiktaş bu şampiyonlukla; futbolun sadece para değil futbol aklıyla olduğunu ortaya koydu. Toplam harcanan 10 milyon euro; Fenerbahçe’nin hatta Galatasaray’ın tek futbolcu için harcadığı tutardı. Futbolda başarı sadece parayla gelmiyor. Paranın yanına futbol aklı koymak gerekiyor.
Ben, biz, hepimiz dahil Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın bu kadar iddialı transferlerinden sonra açıkçası Beşiktaş’a şans vermiyorduk. Sergen Yalçın sıra dışı bir insan. Sadece futbol olarak değil; özgür, isyankar bir yapısı var. Futbol zekasını anlatmaya gerek yok.
Ghezzal ve Rosier’i bugün yere göğe sığdıramıyoruz. Ghezzal bana göre; sezonun tartışmasız futbolcusu oldu. Türkiye’de bilen tanıyan var mıydı? Kullanılmış eski oyuncular yerine; bilinmeyen, gizli saklı kalmış, parlamaya müsait futbolcuları getirmek çok önemli.
N’Sakala ve Welinton gelince bütün toplum Sergen Yalçın’ın üstüne yıkıldı? ‘Bunlar Beşiktaş’ta iş yapar mı?’ diye. Demek ki yapıyormuş. Hepsini birleştirdi, bir araya getirdi ve Beşiktaş; başlangıçta sürpriz bile sayılsa, sonrasında çok hak ederek şampiyonluk kazandı.
Taraflı tarafsız herkes ilk defa Beşiktaş’ın şampiyonluğu hak ettiği yönünde birleşti. Burada futbolcuyu, futbolu ve takım oyununu geliştirmek çok önemli. Sergen Yalçın bunu becerdi.
Beşiktaş, Sergen Yalçın’la uzun süre devam etmeli. Dünyada futbolun bir acımasızlığı var; başarısız olursan, istersen 20 senelik kontrat yap; 3 ayda, 5 ayda gidiyorsun. Sergen Yalçın’ın futbol aklı böyle bir travmatik duruma düşmez.
Beşiktaş, Sergen Yalçın’la uzun süre devam etmeli. Ben Sergen Yalçın’ın paraya da çok önem verdiğini düşünmüyorum açıkçası hayatına baktığımızda. Sergen Yalçın çok kolay bir insan değil. İsyankar bir ruhu, farklı bir kişiliği vardır. Sergen Yalçın’ı yönetmek, idare etmek çok kolay değil.
Ahmet Nur Çebi’yi yakından tanıyan birisi olarak şunu söylemeliyim; başarılı olan bir insanın mutlaka arkasında duracaktır. Sergen Yalçın sezona kötü bir başlangıç yaptı. Beşiktaş yönetimi arkasında aslan gibi durdu.
Ben sezon içinde devam ederken bazı sıkıntılar yaşandığını da düşünüyorum açıkçası. Bunu aile içinde hallettiler, kapattılar. Beşiktaş, Sergen Yalçın’la mutlaka devam etmeli. Kimse dört dörtlük değil. Beşiktaş’ın çocuğu Sergen Yalçın.
Ortada iki tane Ali Koç var. Birincisi; ekonomik, idari olarak Fenerbahçe’yi yoğun bakımdan çıkaran bir Ali Koç. Fenerbahçe bu açıdan Ali Koç’a teşekkür etmeli, camia olarak. Bugün hiçbir iş adamı, kendi grubunun iştirakleri ile birlikte; bu küçülmede 200 milyon doları getirip, kulübün kasasına koyamaz. Bu kulübü yoğun bakımdan kurtaramaz. Onun için bu açıdan Ali Koç’a teşekkür borçlu Fenerbahçe.
Dönüyoruz futbol şubesine; evet Ali Koç başarısız oldu. Bu İngiliz sistemini yerleştirmek istiyor Ali Koç ama bu ne Comolli ile tuttu, ne Emre Belözoğlu’yla tuttu. Bana göre bu koçluk ya da sportif direktörlük yerine Fenerbahçe’nin çok güçlü bir teknik direktörlük sistemine geçmesi lazım.
Fenerbahçe transferleri asla oynayacağı oyuna göre değil, isme göre yaptı. Bence hata etti. Transferlerde iyi oyuncular almasına rağmen; kadro mühendisliği, takım oluşturma konusunda çok ciddi eksiği var Fenerbahçe’nin. Fenerbahçe bu bakımdan bir yabancı hocayla; yardımcıları da yabancı olmak koşuluyla çok ciddi biçimde anlaşmalı. Bütün yetkiyi kendisine vermeli. Transferi onun gözetiminde yapmalı.
Fenerbahçe’nin önünde de çok ciddi bir Beşiktaş örneği var. Ghezzal, Rosier kim biliyordu. Aldılar; çok da ucuza aldılar. Çok ekonomik aldılar. İkisi de yılın futbolcusu noktasına geldi. Fenerbahçe böyle oyunculara yönlenmeli, fanteziden vazgeçmeli. Fenerbahçe en büyük hatayı şurada yaptı. Alırsın bir adamı, tutmuyorsa kabul. Devre arasında dersin ki “tutmuyor”. Devre arasında yanlış yapma hakkın yok. Devre arası transferini çok radikal kullanman lazım. Fenerbahçe’ye bir santrfor lazımken bütün yatırımı orta sahaya yaptılar. Bana göre şampiyonluğu orada kaçırdılar.
Fenerbahçe’de bugün iyi bir golcü olsaydı; bu kadar transfer yanlışlarına, mühendisliğin sınıfta kalmasına rağmen Fenerbahçe şampiyon olabilirdi. Golcüsü olmadığı için şampiyonluğu kaçırdı.
11,5 ay oynamamış Mesut Özil’in gelip hemen Fenerbahçe’yi kurtaramayacağını yoldan geçene sorsanız söyler size. Bir futbolcunun maksimum değerleri yakalaması en az 1,5 – 2 ay. O da maç oynayarak. 1,5 – 2 ay demek zaten sezonun yarısı demek. Atı alanın; Üsküdar’ı geçeceği anlamına geliyor. Bana göre yanlış hamleydi. İkinci yarıyı kurtarmak adına yanlış hamleydi. Bunu gelecek sezon için söylemem.
Mesut Özil tepeden tırnağa dünyanın kabul ettiği yetenekte bir oyuncu. Bu sene için Mesut’un Fenerbahçe’ye kurtaramayacağı belliydi. Burada hata ettiler. Mesut’u yeni sezon alabilirlerdi. Devre arası mutlaka bir golcü alınmalıydı. Alınmadı ve Fenerbahçe şampiyonluğu kaçırdı.
İrfan Can Kahveci olayında oldu. Vedat Muriqi olayında oldu. Bu da bir psikolojik mücadeledir. Ben bunu yadırgamam. Galatasaray da aynı psikolojik üstünlüğü Fenerbahçe’ye karşı kullanmaya çalışıyor. Galatasaray’da şampiyonluklarla falan bunu Fenerbahçe’ye her fırsatta hissettiriyor. Fenerbahçe’nin de bunu yapmasını hiç yadırgamam. İrfan Can ve Mesut Özil devre arasında alındı. Mesut’u doğru bulmuyorum ama İrfan Can’a bir şey söyleyemiyorum. Niye? Sen almasan Galatasaray alacaktı. Rakibine bu avantajı vermedin. Ali Koç’un bu hamlesini doğru, haklı buluyorum.
Şurası kesin; futbol takımında fanteziler arıyorlar, yanlış yapıyorlar bana göre. Bir takım son 15 maçtır; rakibin her hızlı hücumunda gol yiyor, kalesinde atak görüyorsa ve bir hoca bunu engelleyemiyorsa burada bir hoca yanlışı var. Erol Bulut da bu yanlışı yaptı, Emre Hoca da yaptı. Erol Hoca daha önce takım çalıştırmamış.
Anadolu takımıyla büyük takımlar bir değil. “Sergen Yalçın da çalıştırmamıştı, geldi takımı şampiyon yaptı” diyebilirsiniz. Sergen Yalçın’ın çok ofansif; şampiyon takımlarda yıllarca oynamış anormal bir tecrübesi var. Erol Bulut da Fenerbahçe’de oynadı ama sonuçta sol bekti. Sergen Yalçın; Beşiktaş’ta ve diğer takımlarda oynadığında o takımın hücum gücünü üstlendi. İki futbol zekası ve tecrübesi farklı şey.
Son 1-2 maça kadar bu ligin en ağır hücuma çıkan, en fazla yan pas yapan takımıydı Fenerbahçe. Fenerbahçe’ye bir hoca lazım. Her yabancı hoca da değil. Bir Hollandalı antrenörü Türkiye sınırlarından içeriye sokmam. Hiçbir Hollandalı, Türkiye’de başarılı olamadı.
Mutlaka olmalı. Fenerbahçe’nin Ali Koç’a ihtiyacı var. Sosyal medyada Ali Koç çok eleştiriliyor. Sağ duyulu düşündüğünüzde Ali Koç’un Fenerbahçe’yi ayakta tuttuğunu, ekonomisini tamir etmeye çalıştığını, büyük bir kaynak aktardığını buna rağmen Fenerbahçe’nin hala düzlüğe çıkamadığını söylemeliyiz. Fenerbahçe’nin şampiyonluk kadar; belki daha fazla Ali Koç’a ihtiyacı var!
Galatasaray’ın başkan adayları beni hoşgörü ile karşılasın. Galatasaray’ı düzlüğe çıkaracak, temsil edecek noktada bir başkan adayı henüz göremiyorum. Kaos devam eder. Galatasaray’ın da mali noktada sıkıntıları var.
Eksi bilançolar, çok acil bekleyen ödemeler, idari kriz, Fatih Terim sıkıntı var. Fatih Terim’i yönetebilmek de kolay değil. Fatih Terim mi kulübü yönetiyor, yönetim mi Fatih Terim’i yönetiyor bu da çok ciddi tartışılır. Takımın yarısı kiralık, sözleşmesi bitenler var. Haziran’ın 10’una 15’ine sarkacak bir genel kurul var. Buradan çıkıp, hemen kolları sıvayıp, transfere girmek Galatasaray’ı geç bırakır mı? Bütün bunları üst üste koyduğumuzda en kaotik ortam aslında Galatasaray’da var.
Fatih Terim devam etmeli. Fatih Terim’in olmadığı bir ortamda; Galatasaray’a hangi hoca gelirse gelsin, tribünler ya da taraftarın belirli bir bölümü Fatih Terim diye ayağa kalkacaktır. Bunu Igor Tudor zamanında da gördük. Şampiyon olan güçlü kadroyu, Igor Tudor kurdu. Galatasaray’a çok etkili futbol oynatıyordu. Sanıyorum ilk yarıyı da 1 ya da 2 puan geride bitirdi. Başarısız değildi ama gönderildi.
Dışarıdaki Fatih Terim’in içerdeki Fatih Terim’e göre daha fazla riski olur. Fatih Terim’den kaynaklanmaz, camiadan kaynaklanır. Fatih Terim bu ülkenin gelmiş geçmiş en iyi 1 ya da 2. hocasıdır. Hatta 1. hocasıdır. Bu kadar şampiyonluk, UEFA Avrupa Ligi, Fatih Terim ilk defa final haftası kaybetti. Galatasaray’ın 5-6 puan önde girip; kaybettiği final yok. Galatasaray’ın 7-8 puan geriden gelip, final haftalarında şampiyonluğu yakaladığı çok var.
Bu sene de kıl payı kaçtı. Fatih Terim kalmalı ama kendini sadece sahaya motive etmeli. Fatih Terim’in yapısı böyle. Kendi sınırlarını aşıp; başka işleri yönetmeye ya da yönlendirmeye yönelik bir yapısı var. Fatih Terim kabul edelim ki Mart ayında o aralar, saha içi motivasyonunu tamamen kaybetti. TFF’yle, Ali Koç’la, hakemlerle uğraştı. Bunlar Fatih Terim’in işi değildi ama boşluk doldurdu. Bunları yaparken, futbol takımından koptu.
Fatih Terim ceza alma alışkanlığından, bu kötü huyundan vazgeçmeli. 6 maç ceza aldı. Toplam 6 maçtaki; 18 puanın 10’unu kaybetti Galatasaray. Şampiyonun averajla belirlendiğini hesap edersek; Galatasaray o 6 maçta bir servet kaybetti. Galatasaray şampiyonluğu kaybetti.
Fatih Terim bu cezalarda; TFF’yi, MHK’yi, Tahkim Kurulu’nu kim varsa eleştiriyor. Sonra bakıyoruz temsilci raporlarına, sana karşı bir tuzak yok. Yapma hocam! Hakaret etmişsin, küfür etmişsin. Sana karşı bir şey yok. Yapma hocam! Hırsına, kazanma öfkene saygı duyuyorum ama bu Galatasaray’a zarar veriyor.
Fatura liderlere kesilir her zaman. Savaşı kaybedersen idam sehpasına gidersin. Şampiyonluğun kaçmasında 2 neden var. İdari olarak; Başkan Mustafa Cengiz. Teknik olarak; Teknik Direktör Fatih Terim. Diğerleri teferruat.
Bunu cevaplamak çok kolay değil. Bazı takımlar çok hakem tarafından doğrandı. Bazıları az doğrandı. Hakem hataları çok ciddi oldu. Her hoca, her başkan hakemin suçunun olmadığı maçlarda bile; kötü sonucun faturasını hakeme çıkardı. Bunu doğru bulmuyorum. Tek tesellim var hak eden şampiyon oldu. Bu Beşiktaş’ın hakkıydı. Futbolda adalet yerini buldu.
100 TL OYNA 100 TL KAZAN MİSLİ.COM'DA Hemen oynamak için buraya tıklayın!