16.09.2021 - 07:28 | Son Güncellenme:
Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi C Grubu'ndaki ilk sınavında Borussia Dortmund'u Vodafone Park'ta ağırladı. Siyah-beyazlılar çekişmenin yaşandığı karşılaşmadan 2-1'lik skorla mağlup ayrıldı. Zorlu mücadeleyi spor yazarları yorumladı. İşte yorumlar...
"Şampiyonlar Ligi’nin galasında dram filmi izledik. Beşiktaş, evet, kendi sahasında Vodafone Park’ta oynuyordu ama, ancak 20 dakika dayanabildi. Sonrasında alışmadığı bir oyun, bilmediği bir futbol diliyle karşı karşıya kaldı. Oyunun başlarında Batshuayi’nin topla buluşması umut veren bir şuta dönüştü. Dortmund kalecisi güçlükle kornere attı. Sonrasında Pjaniç, Ghezzal, Rosier ve N’Sakala ile oyun kurmaya, pozisyon oluşturmaya çalıştı şampiyonumuz. Ancak Dortmund’un kalabalık oluşturan savunmasında top kayıplarından kurtulmak pek mümkün olmadı. Josef, biraz da Vida’nın yokluğunda daha tedbirli davranarak savunma dörtlüsünün önünde “ihtiyat” nöbeti tutarken oyuna bildiğimiz katkıyı sunamadı. Pjaniç ise iki şık top atıp kendini gösterdikten sonra durakladı. Ghezzal, Rosier ve Batshuayi’nin gayretleri de işe yaramadı.
İlk yarıda dikkatimi çeken olaylardan biri de sol kanatta görev alan Larin’in N’Sakala’yla birlikte oynayamaması, oyuna katılamamasıydı. Garip bir durum… Oysa Sergen Yalçın, Kanada dönüşü Atiba ile ikisini dinlendirmişti. Atiba’ya bakınca daha da belirgin gerçek gözüme battı. Emektar kaptan çok top kaybediyor, geç kalıyordu. Süper Lig’de görmediğimiz, ama Şampiyonlar Ligi’nde ağırlaşan bir yüktü Atiba’nınki.Başka bir dil dedik. Evet, Beşiktaş Süper Lig’de hiç de alışık olmadığı biçimde savunma yapmak, rakibinin oyununa karşı koymak, mücadele etmek zorunda kaldı. Oyunu rakip sahada oynayarak, orada geçiş üstünlükleri kurup kaptırdığı topu geri alarak hücumunu sürdüren Beşiktaş, dün Dortmund önünde bunları yapamadı.
Bireysel gayretleriyle bir şeyler yapmak isteyen oyuncular, fena halde çözülüp dağılmaya başladılar. İlk golde Bellingham topla buluşup şutunu attıktan sonra Atiba ancak yetişebildi. Haaland’ın golünde de top taç atışıyla oyuna girdi, Bellingham’ın o topla buluşup Haaland’a aktarmasını seyretti ev sahibi. Kalesini gole kapatan şampiyon, Şampiyonlar Ligi’nde ilk yarıyı iki golle yenik kapadı. Borrusia Dortmund, eksik oyuncularına rağmen dün sahada fazla olan takımdı. İki ülke futbolu arasındaki fark, üzücü biçimde ortaya çıkıyordu.
Almanya temsilcisi, topu çok gezdirerek, fazla pas yaparak değil, uzun toplarla atak pozisyonuna geçip fırsatçı adamlarıyla golleri buldu. İkinci yarıda Beşiktaş biraz daha kendi gibi oynadı. Topu kullanmaya başladı.Larin-Kenan, Atiba-Salih, Ghezzal-Gökhan değişikliklerinden sonra oyun karşılıklı ataklara dönüştü. 90+4’de Pjaniç’in kullandığı serbest vuruşu kafa ile tamamlayan Montero seyirciye teselli veren golü attı. Bu maçtan çıkan bir ders var. Süper Lig’de oynadığı her rakibe kendi oyununu kabul ettirerek savunmaya zorlayan Beşiktaş, zaman zaman da aynı savunma oyununu kendi oynayabilmeli. Hücumdaki çeşitliliğe karşı dün çok fazla pozisyon veren savunma biraz daha organize olmak durumunda. Vida’nın yokluğunda bu gerçeği daha iyi gördük.
Devler Ligi’nin tadı başka oluyor, insan, izlerken keyif alıyor. Beşiktaş, ilk sınavında Dortmund’a adeta 20 dakika kök söktürdü, nefes aldırmadı. Bu süreye Batshuayi ile bir pozisyon sıkıştırdık ama atamadık, kaleci kornere tokatladı.Tribünlerin inanılmaz desteğiyle adeta coşan Kartal, mükemmel oynadığı bu bölümde golü kalesinde gördü. 20. dakikada Bellingham, Ersin’in bacak arasından topu filelere gönderirken Kartal şoka girdi. Nitekim Haaland 27’de topu müsait durumda auta gönderdi, yüreğimiz bir kez daha ağzımıza geldi! Valla Pjanic muazzam bir yetenek... Öyle paslar atıyor ki, hepsi başlı başına büyük tehlike... Batshuayi’nin pozisyonunda da pas ondan geldi. İsabetli pasları, sıkışan oyunu açması, asistleriyle Pjanic bana Hagi’yi anımsatıyor.
Ofansif oynamak, baskı kurmak tamam, ancak savunma güvenliğini de sıkı tutacaksınız! Valla sadece ilk golde değil, oyunun tamamında Vida’nın yokluğunu hep hissettik. Ender hatalar da yapsa, Vida Vida’dır, Kartal’ın savunmadaki sigortasıdır. Ayrıca fizik kondisyonunuzu da ekonomik kullanacaksınız. Tersi, oyundan düşersiniz, rakibin baskısını da iliklerinize kadar hissedersiniz. Yenemiyorsanız ki öyle, bari yenilmeyin değil mi? Taçtan gol yenir mi? Yeniyormuş, arkadaş! 45 artı 3’de Haaland, Bellingham’ın asistini penaltı noktası üzerinden şık bir vuruşla filelere gönderdi.
İkinci yarıda pes etmeyen, risk alan bir Beşiktaş vardı sahada. Ne var ki, hücuma çıkarken yapılan top kayıpları kalemize hep tehlike olarak döndü. 65’de Bellingham’ın şutunda Ersin gole izin vermedi. Sadece o mu? Başka pozisyonlar da var, aferin ona. Ancak 66’da Batshuayi sağdan indi, vurmakta geç kalınca top kaleciden döndü. Ve 90 artı 4’de kazanılan faul atışını Pjanic ceza alanına kesti, Montero yükseldi, kafayla topu filelere gönderdi. Ahh şu golü uzatmalarda değil de, biraz erken bulsaydık, her şey terse dönerdi.
Tabii ki bu kulvara girmek kadar, orada kalıcı olmak da çok önemlidir. Çünkü maddi ve manevi getirisi yüksek bir kulvardır Devler Ligi... Kartal’ın ilk maçta Dortmund’a yenilmesi kimseyi umutsuzluğa düşürmesin. Sakatlık ve cezalar olmadığı taktirde Kartal bu grupta ‘misafir’ takım olmaz, yoluna devam eder bence. Yeter ki, savunmayı sağlam tutalım.
Dortmund, Bundesliga'nın topa en fazla sahip olan takımıydı ama Beşiktaş 1.5 yıl sonra dolu tribünleri de arkasına alıp hızlı başladı maça. Almanlar çıkmakta zorlanıyor, Pjanic bir maestro gibi rakip yarı sahanın ortasında takımı yönetiyordu. Teknik direktör Sergen Yalçın önceki gün basın toplantısında oyunu iyi okumuş: "Her takımın zayıf noktası var. Mühim olan bizim o zayıflığı nasıl değerlendireceğimiz." Batshuayi'nin kaçırdığı iki pozisyon, işte hocasının işaret ettiğiydi. Leverkusen'li Patrik Schick benzer pozisyonda hafta sonu Dortmund filelerini havalandırmıştı. 20'de Bellingham'ın golü Vodafone Park'ta Beşiktaş'ın Hard Rock müziğine son verdi.
Devrenin kalan 25'inde Yalçın'ın takımının oyunu, kasetin teybe dolanması gibiydi. Atiba Atibalıktan uzakken, Larin'den verim alınamazken, her şey Pjanic'in sırtına yüklendi. Haaland'ın golünden sonra soyunma odasından Beşiktaş'ın yine de kafası dik geldiğini söylemek lazım. 70'e kadar çok iyi mücadele ettiler. Sağlı sollu ataklardan gol çıkmadı.
Emre Can'ın olmadığı, Witsel'in de kulübede başladığı Dortmund orta sahasına karşı ilk yarıda gol bulmak mühimdi. Witsel ile 2. yarı göbeği sağlama aldılar. Ve iki farkın rahatlığı ile bol bol oyuncu değiştirdiler. Haaland'lı Dortmund Ivan Drago, Beşiktaş Rocky demiştim maç günü. O ilk 20 dakikada rakibin canını yakarken, atılacak 1 gol Almanlar'a saydırırdı, olmadı. Vida'nın yokluğunda mücadelenin tesellisi Montero'nun golü oldu. Sonuçta Rocky bir film, dün gece izlediğimiz ise hayatın ta kendisi.
Şampiyonlar Ligi farklı bir kalite. Buralarda sadece bireysel oyuncu kalitesi başarı için yetmiyor. Bugün de yetmiyor geçmiş yıllarda da yetmediğini çok gördük. Bizim ligimizin kalitesi ve oyun temposu Şampiyonlar Ligi'nin üst seviye takımlarıyla oynadığınızda oldukça geride kalıyor. Beşiktaş bu sezon çok önemli oyuncuları kadrosuna kattı. Bu oyuncular hem heyecanlandırıyor hem de doğal olarak büyük beklenti yaratıyor. Maçın ilk 15 dakikası bu heyecana ve beklentilere cevap verdi. Taraftarın, Beşiktaş'ın bu bölümündeki oyunundan keyif aldığını düşünüyorum. Batshuayi'yi, Ghezzal'ı, Pjanic'i izlemek güzel bir şey. Ama iş skor beklentisine geldiği zaman görüntü değişiyor.
Şampiyonlar Ligi oyununda işin ana noktası savunmadan geçiyor. Hem bireysel hem de bütün halinde doğru savunma yapmak bu seviyenin olmazsa olmazı. Hele Dortmund gibi bir takıma karşı oynuyorsanız, birinci önceliğinizin bu olması gerekiyor. Çünkü golü yedikten sonra bu tip takımlara karşı oyunu değiştirebilmek kolay değil. Zorlanırsınız, zorlandık da. Beşiktaş aslında bir şeyler vadettiğini de ortaya koydu. Bu kadronun yapabilirliği var.
Çok da iyilerini de ortaya koyabilecek. Ama kendi içerisinde de bitirmesi gereken bir süreç var. Bunun yanında Şampiyonlar Ligi oyunu dediğimiz şeyin de daha çok farkında olması gerekiyor. Önce savunma, sonra beklenti. Bu adımları attığında ileride oynayacağı maçlarda maçı bitiren Beşiktaş'ı göreceğiz. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta daha var. Şampiyonlar Ligi sonuçlarının ligde güvensizliğe yol açmasının önüne geçmek lazım. Lig başka Şampiyonlar Ligi başka.
Beşiktaş, Dortmund karşısında zaman zaman iyi oynasa da tam olarak istediklerini yapamadı. İlk bölümde Batshuayi ile net bir fırsattan da yararlanamadı Siyah-Beyazlılar. Dortmund'un Beşiktaş'a nazaran birkaç gömlek daha üstün bir futbol oynadığını söylersek yanılmış olmayız. Almanlar daha disiplinli, daha kuvvetli bir oyunla İstanbul'dan galip ayrıldı. Dün Ersin'i yediği ilk golde hatalı görsek de genç kalesi özellikle ikinci yarıdaki kurtarışlarıyla farkın açılmasını önledi ve takımını ayakta tuttu.
Eğer Beşiktaş ikinci yarıda biraz erken devreye girebilse sonuç belki daha farklı olabilirdi ama farkı bire indiren gol Montero ile duraklamalarda geldi bu da Beşiktaş'a kalan dakikalarda gol için yetmedi. Siyah-Beyazlılar seyirci avantajını da dün tam olarak kullanamadı. Bireysel performansı ile öne çıkan tek isim de Ersin oldu. Böyle olunca mağlubiyet de kaçınılmaz oldu.
MAÇIN EN iYİSi BELLINGHAM: Beşiktaş savunmasını çok zorladı.MAÇIN EN KÖTÜSÜ GHEZZAL: Maçta varlığını hissettiremedi.
Beşiktaş herhangi bir lig maçından farklı başlamadı. Orta saha kurgusu yerinde, savunma önde, Ghezzal ve Larin doğru genişlikte... Pjanic yine orkestra şefiydi. To pa sahip olup arkaya Batshuayi’yi kaçırmayı da başardılar. Olmadı. Rose’nin saha kenarında hiç de rahat olmadığı görülebiliyordu. Kaleden Haaland’a atılan uzun toplarda doğru ikili pozisyon almalarla sorun çıkmaması da sağlandı. Sonra her şey değişti. Rose, oyun kuramama sorununu Bellingham’ı biraz daha merkeze çekerek çözdü, Brandt’ı biraz öne attı. Ghezzal-Rosier yıpratıcı bir oyun oynadı ve iki oyuncunun da dengesini bozdu. Dortmund çıkıp yerleştikten sonra yine bildiğimiz baklavaya dönebildi. Ve burada da hızlı ezbere paslarla işi çözdüler.
Bellingham’ın Şampiyonlar Ligi’ne özel bir performans gösterdiğini de söylemek lazım. Çok hızlı, çok seçenekli ve çok güçlüydüler. Gol değil ama Haaland’ın boş kaleye kaçırdığı pozisyondan sonra seyirci de vites düşürdü. Souza, savunma sigortası olmakla çok meşguldü. Atiba da bu hızlı oyunda hiç olmadığı kadar aksadı. Dortmund’un bu sene savunma göbeğinde yaşadığı sorunlar Rose orta sahasıyla oynayarak çözüm bulmaya çalıştı. Son 10 dakikaya kadar da başarılı oldu diyebiliriz. Çok pozisyona girdiler. Neyseki hem onlar beceriksiz hem de Ersin ilk gol dışında formdaydı.
MİSLİ.COM'DA CANLI İZLE VE OYNA Hemen oynamak için buraya tıklayın!