20.03.2021 - 08:45 | Son Güncellenme:
Galatasaray ağır favori olduğu maça Rizespor’a bir gol avans vererek başladı… Baktı ki, oyun tek taraflı bir mücadeleye döndü, ”bir yetmez iki olsun“ dedi, bir gol daha avans verdi… Rizespor yarım pozisyon bulamadığı ilk yarıda Galatasaray’ın ikramlarıyla iki gol buldu… Şaka gibi, Galatasaray forması giyen stoperler bu “vahim yanlışları“ nasıl yaparlar… Luyindama ayağındaki topu uzaklaştırana kadar, o topu ağlarında gördü… Marcao ayağının altından kaçırdı, bu defa Boldrin kaçırmadı…
Galatasaraylı futbolcuların yerine kendinizi koyun; Bir ikram, bir gol yiyorsunuz, çalış çabala dengeyi kuruyorsunuz, öne geçiyorsunuz, hadi bakalım bir darbe daha… Sağ kroşe Luyindama’dan, sol kroşe Marcao’dan… Galatasaray’ın işi gerçekten zor… Rakibi devirmeye mi baksın, kendi stoperlerinden korunmaya mı… Kime önlem alsın, rakibe mi, kendi stoperlerine mi… Bu ikili geçen hafta Kayseri’de de inanılmaz hatalar yaptılar ama Kayseri, Galatasaray’ı misafir sayıp bu ikramı kabul etmemişti… Ama her takım Kayseri değil ki... Galatasaray içerden iki kurşun yemesine rağmen oyunun baskılı tarafıydı… Hele Emre Akbaba golü… Falcao gollerini yere-göğe sığdıramıyoruz… Emre Akbaba golünü nereye koyacağız…
Bir de Falcao frikiği… O köşeye nasıl vurdu öyle… Kaleci Gökhan o topu nasıl çıkardı öyle… Futbolda mücadele var, kazanmak var ama futbolu izlenir kılan güzellikler de var… Akbaba, Falcao, Gökhan Akkan bu vuruşlarla, bu kurtarışla futbol soframıza lezzet kattılar… Rizespor ikinci yarıya korkularını atarak başladı… Oyuna ortak olmaya çalıştı… Bu defa da imdadına Yedlin yetişti… Galatasaray’ın sağbeki “Luyindama hata yapar, Marcao yapar, benim yapma hakkım yok mu” demiş olmalı ki, ceza alanı içinde Samudio’ya kamyon çarpış gibi dalıp penaltıyı yaptı… Yedlin hızını alamadı, sonrasında Michalak’ın umut veren atağını faulle kesip takımını bir eksik bıraktı…
Yedlin bir gol attı ama takıma yararından çok zararı dokundu… Fatih Hoca için “galip takım bozulmaz“ anlayışı bu maçtan sonra bitmiştir… Hareketli ve gole yakın Onyekuru, ele - avuca sığmayan Kerem Aktürkoğlu, savunma arkalarına iyi top atan Feghouli, ilk onbir için “öncelik“ almalılar… Rizespor için ilk yarıdaki bütün olumsuzlukları çöpe atıyorum… İkinci yarıda mükemmel oynadılar, Galatasaray’dan iyi oynadılar… Bülent Uygun Hoca‘ya helal olsun… Öne geçtikten sonra hızlı Michalak‘ı oyuna sokarak, zaten ayakta zor duran Galatasaray savunmasını yerle bir etti… Boldrin harikalar yarattı... Maç 5 olurdu, 6 olurdu… Ne konuşuyoruz; oynadığı takım Galatasaray...
Galatasaray bu maçı hakeme bağlarsa kendini kandırır… Penaltı doğru… Yedlin‘in ikinci sarısı doğru… Hatta Marcao sarı kart gördüğü pozisyonda direkt kırmızı kartla oyundan atılabilirdi … Galatasaray, mutlak favori olduğu Rize‘yi yenip 3 puan almanın, Fenerbahçe derbide Beşiktaş‘ ı yendiği taktirde 3+3 yapmanın hayalleri ve hesaplarıyla avuçlarını ovuşturduğu bir haftada en büyük vurgunu yiyip belki de şampiyonluktan oldu… Bu “kendim ettim, kendim buldum“ maçıdır… Fatura başkasına kesilemez...
Rizespor maçının zor geçeceğini biliyordum. Bilmediğim ise Galatasaray defansının kendi hatalarından dolayı kalesinde üç gol göreceğiydi. Zirveye oynayan bir takım nasıl böyle hatalar yapar? Mantık kabul etmiyor. Marcao olsun, Luyindama olsun kötü futbolcular mı, hayır. Yedlin’in penaltı pozisyonunda ne işi var yerlerde? Çok rahat alabileceği bir topu penaltı yaptırdı. Bu da yetmiyormuş gibi bir de itirazdan kırmızı kart görüp oyun dışında kaldı. Olmaz böyle bir şey! Cim Bomlu futbolcular kendilerini yakıyorlar. Bu şartlarda nasıl şampiyon olacaksın? İkinci dikkatimi çeken şey; Falcao ile Mustafa gol yollarında çok önemli iki tane güç. Topla buluşamadıktan sonra, arkadaşlarından pas alamadıktan sonra ikisinin de hiçbir etkisi olmuyor. Tamam Emre Akbaba güzel bir gol attı, kendisini alkışlıyorum. Peki bunun haricinde ne yaptı? Kaybettiği toplar… Ne söyleyeyim valla bilemiyorum.
Orta sahanın birinci vazifesi ikinci bölgede üstünlük sağlamak daha sonra da forvetlerini topla buluşturmak. Maalesef bu konuda Galatasaray çok başarısız. Feghouli maçın sonlarında oyuna girdiğine göre demek ki tam hazır değil. En isabetli top atabilecek futbolcu kendisi. O da son 15-20 dakika girdiğine göre ne kadar etkili olabilir? Maçın hakemi Volkan Bayarslan’a bu stresli maç çok ağır geldi. İlk yarıda Etebo 40 metre top sürdü. Rakibi ekarte etti, tam topa vuracağı sırada arkasından gelen Selim Ay’ın müdahalesiyle yere düştü. Bu kartın rengi sarı mı olmalıydı? Hadi bunu da geçtim! Aynı Selim, Falcao’yu kelle paça sarsarak yere indiriyor. Bu pozisyon sarı kart değil mi?
Ama dediğim gibi bu karşılaşma Bayarslan’a çok ağır geldi. Mimiklerinden rahat olmadığı belliydi. Bunları söylerken Rizespor’un oynadığı futbola, sahaya koyduğu mücadeleye, teknik direktör Bülent Uygun’un oynattığı sisteme saygı duymak lazım. Maçı hiç bırakmadılar. Defansta, ortada ve hücumda bütün futbolcular çok başarılıydı. Marcao ve Luyindama’nın hatalarıyla yenen gollerde Samudio ve Boldrin’in takipçiliğini, süratini de takdir etmek gerekir.
Bu karşılaşma Bülent Uygun’un ikinci maçıydı. Geçen hafta Hatay karşısında oynadıkları başarılı futbolu dün gece de tekrarladılar. Galatasaray kadar galibiyeti istediler. Kesinlikle tüm takım defansa çekilmedi. Oyunu çirkinleştirmediler. Sonuçta; Galatasaray kaybettiği bu üç puanı bundan sonra telafi edebilir mi, zor gibi görünüyor. Ligin sonu geliyor, daha hala sarı-kırmızılı ekipte yerine oturmayan taşlar var. Bundan sonra tabii ki yarışın içinde olacaklar ama kalan her maç dün geceki gibi zor geçecek.
Galatasaray son 4 maçın 3'ünde puan kaybetti ve yediği 8 golün 6'sını kendi evinde yedi. Maçları kazanabilecek kadar gol attı. Ankaragücü'nde kazanabilir gol yemese, Sivas'ta 2 atmış yemese kazanabilir, bu akşam 3 atmış, hayli hayli kazanabilir. Demek ki Galatasaray kazanabilecek kadar gol atıyor ama kazanabilecek defansı yapamıyor. Oyuncuların oynama alışkanlıkları var, Fatih hocanın da defansta verdiği yetkiler var. Marcao, Luyindama, Yedlin, Saracchi, Muslera ile geriden başlamaya çalışıyor Galatasaray.
Bu oyun kurma alışkanlığında iki tane inanılmaz hata var, akıllara zarar. Galatasaray gibi üst seviye bir takımın savunma oyuncularının yapmayacağı tarzda iki tane çok bariz hata var. Bazen X, bazen Y, bazen Z oyuncusu hata yapıyor. Şampiyonluk potasına girdiğimiz bu haftalarda Fenerbahçe'nin de hatasının bu olduğunu söyledik. Golleri atıyorsun ama bir takım savunması geliştiremiyorsun. Üçlü yarışta en belirleyici faktör bu. Beşiktaş kalesinde gol görmeden oyunu devam ettiriyor. O gol yediğin her maç, 3 puanı alabileceğin bir maçtır büyük takımlar için. Bu maçta işin kimyasını bozan, geçen maçta başlayan bir şey, bu da Falcao ve Muhammed'in birlikte oynatılması isteği. Bence geçen maç skorun gelmiş olması, 3-0'lık oyun yanılttı. Skor güzel ama oyun güçlü müydü? Soru işareti.
Rize gibi geçen hafta kazanmış, dinamik, atletik oyuncuları olan, oyun çıkışlarını etkili yapan bir takıma karşı oynuyorsun. 2 stoperin yaptığı hatalarda Rizesporlu oyuncuların baskısı var. Rakip alanda görüyor ve Bülent hoca oyun kurdurmayacağım diyor. Bu oyunu oynarken, bu dinamik takıma karşı orta alanı 3'e 2 bırakıyorsunuz. Oyunda Mustafa Muhammed nerede, Falcao nerede diye soruyoruz. Bu oyuncular normal şartlarda leblebi gibi gol atan oyuncular ama oyunu ceza alanına getiremiyorsun. Emre Kılınç'ı ve Akbaba'yı içeri çekiyorsun ama orada orta saha zenginliğini ve top trafiğini yaratamıyorsun, bu oyuncular geriye doğru gelip top almak zorunda kalıyor, buluşması gereken yerin dışında iş yapmak zorunda kalıyor. Falcao'nun yokluğunda takımın en etkili oyuncusu olan Mustafa Muhammed'in 2 maçtır vasat, bu maçta vasatın altında oynamasının en önemli cevabı bu. Fatih hocanın nasıl olsa yaparız dediği ikili santrfordan verim alma çabası yanlış değil ama orta sahaya sahip olursan öyle. Dönen topları alamazsan bu golleri ve gol pozisyonlarını verirsin. Üzülürsün, üzerler.
Galatasaray’ın 4 iç oyunculu 4-4-2’sinin avantajları yüksek. Ancak bu oyunda, savunmada alınmaması gereken manasız riskler alındı. Saracchi’nin taçı ve Emre Kılınç’ın pası risk bile değil, saçmaydı. Terim’in iki kanatlı oyuna geçmesiyle maç Rus Ruleti’ne döndü. Fatih Terim’in geçen hafta iyi sonuç aldığı 4 iç oyunculu 4-4-2 avantajları yüksek bir oyun. Pozisyon geçişgenliğinin iyi yapıldığı hallerde büyük hücum zenginliği sağlıyor. Stoperlerin ve santrforların orta sahaymış gibi oynadığı, genişleme ve daralmaları iyi yaptığı hallerde rakibin kontrol etmesi güç bir hücum zenginliği ortaya çıkıyor. Terim bu şekilde 2011-12 sezonunda dar kadroda büyük fark yaratmıştı. Geçen hafta da söylediğim gibi bu oyunu Feghouli ile oynamak çok farklı sonuçlar getirir ama Akbaba’nın da dün ilk yarıda kötü olduğunu söyleyemem.
Asıl sorun başka iki noktada oluştu. Birincisi, bu oyunda savunmada alınmaması gereken manasız riskler. Hem Saracchi’nin taçı, hem Kılınç’ın pası riskli değil saçmaydı. Stoperler de hataları korkunç bir şekilde tamamlayınca çok doğru iki şutla Rize skor buldu. Tabii Bülent Uygun’un cesur ön alan presinin onları zorladığını da söylemek lazım. 4 güçlü ön alan presçisi çok rahatsız ediciydi. Sağ kanadı kullanan Baiano’nun ciddi katkı yaptığını da unutmamak lazım.
İkinci nokta ise santrforların rol paylaşımı. Bu oyunda birinin dönüşümlü olarak oyuna katılması, hücum alanının genişlemesine yardımcı olup orta sahalar için alan açmaları lazım. Ama burada rol dağılımında sorun oldu. Alan paylaşımını yapamadılar. Terim’in bunu bir santrforu çıkarıp orta sahayı almakla değiştimesini bekliyordum. Orta sahayı iyice bırakıp, iki kanatlı oyuna geçti. Ve maç bundan sonra Rus Ruleti’ne döndü. 13 dakika uzayan dramatik, heyecanlı, olaylı ama plansız oyun bu değişimle başladı. Uygun’un ilk planı ve takımın mücadelesi övgüyü hak ediyor.
Galatasaray maçın başında Luyindama'nın hatasında gelen golü çıkartabilmek için sürekli arayıştaydı. Emre Kılınç ve Emre Akbaba'nın üretkenliklerine, Falcao ve Mohamed'in bitiriciliklerine bel bağlanmıştı ama organize olmak mümkün olmayınca iş duran toplara ve özel yeteneklere kaldı. İşte bu kriterler işledi. Önce duran topta Yedlin, sonrasında şutör özelliğini gösteren Emre Akbaba geri dönüşü gerçekleştirdi. Ancak bireysel hata virüs gibi Galatasaray savunmasının arasında dolaşmaya devam ediyordu. Bu kez yakalanan Marcao oldu, Boldrin cezayı kesti. 2. yarıda Galatasaray'ın stoperlerinde yaşadığı sıkıntıya bekleri de eşlik etmeye başladı. Saracci ve Yedlin hem hücumda hem de savunmada vasatın altında kaldılar. Skoda penaltı golü ile bunu değerlendirdi. Fatih Terim bu gole topu ayağında tutanları çıkarıp, topu önüne isteyenleri oyuna alarak karşılık verdi. Bu hamle Onyekuru zorlaması ile bir de gol getirdi. Yedlin'in atılması ile Galatasaray'ın galibiyet için aldığı risk pahalıya mal oldu. Rizespor Fernando ile golü bulup adeta rus ruletine dönen maçta takımına sezonun en değerli galibiyetini getirdi.
Rizespor Galatasaray'a karşı aldığı galibiyette neyi doğru yaptı? Galatasaray'a karşı hücumda organize olmaktan çok stoperlere, özellikle de Luyindama'ya yapılacak baskı kolayca pozisyona girmeye yetiyor. Rizespor da bu hataları çok iyi değerlendirdi. Maçın starı: Galatasaray deplasmanında hem topu ayağında tutma hem de skora dokunma konusunda çok iyi iş çıkaran Boldrin maçın yıldızıydı. Takımının pas trafiğini iyi idare ederken, pozisyon hazırlama konusunda da çok başarılıydı.
Galatasaray'ın rakiplarinden çok kendi savunma bloğunun hataları ile mücadele etmesi maçın olayıydı. Maç boyunca skor olarak geride ya da dengede kalması, kolay pozisyonlar vermesi tamamen savunmadaki oyuncuların bireysel hatalarına bağlı oldu. Kısa mesaj: Bülent Uygun elindeki kadroyla gelir gelmez yaptığı çıkışla Rizespor'un ligde kalışının altına erken bir imza atacağının sinyallerini verdi.
Dün gece futbol kalitesi yüksek olmasa da heyecan kasırgası içinde ve karşılıklı hatalar zincirinin sergilendiği, seyir zevki üst düzey bir maç izledik. İlk devre oyunu domine eden G.Saray'dı. Aslında ataklar çok etkili olmadı. Çünkü ileride çift santrfor Falcao ve Mostafa hareketli olsalar da orta saha arkadaşlarıyla yakın bağlantı kuramadılar. Buna da imkân vermeyen Rize'nin geride iyi yerleşmesiydi. Kanatlardan da etkili ortalar gelmedi. Buna rağmen G.Saray skor dezavantajından skor avantajına geçti. Emre Akbaba'nın golü mükemmeldi. Ama yine birincisi gibi büyük hatayla bir gol daha hediye ettiler. İkinci devre her zaman olduğu gibi G.Saray'ın temposu düştü. Ondan sonra da penaltıdan Rize skor avantajı yakaladı.
Sonra Fatih Terim'in hamleleri başladı. G.Saray skora denge getirmeyi başardı ancak Yedlin'in atılmasıyla 10 kişi kalınmasının üstüne bir de mecburen risk alma durumu olunca Rize bir gol daha buldu. Sonuçta G.Saray dün gece çok büyük bir yara aldı. Kaybedilen 3 puanın yanında iki stoperini birden zorlu Hatay deplasmanı öncesi yitirdi.Karşılaşmanın bana göre en ilginç yanı mükemmel kaleci Muslera'nın hiç kurtarış yapmadan 4 gol yemesiydi. Bu 4 golde de yapacağı bir şey yoktu. Benim teknik eleştirim şöyle; ilk 11'de çift santrforlu düzenle başlamaya her takım için karşıyım. Dün de bunun tutmadığını gördük. Zaten Terim de skor ihtiyacı varken bunu görüp Mostafa'yı oyundan aldı. Rize hak ederek kazandı. Bülent Uygun'u kutluyorum. Göreve yeni gel, içeride Hatay, dışarıda G.Saray 6 puan... Fazla söze gerek yok. Çaykur Rizespor'da en çok Boldrin ve Baiano'yu beğendim.Volkan Bayarslan, delikanlı gibi bir maç yönetti. Bir tek aklıma takılan konu, Yedlin'in yüzde 100'lük ikinci sarı kartını niye 5 dakika geç gösterdi? Herhalde kafası karıştı.
250 TL'ye varan hoş geldin bonusu Misli.com'da Hemen oynamak için buraya tıklayın!