25.09.2021 - 08:45 | Son Güncellenme:
Süper Lig'in 7. haftasında sakatlıklarla boğuşan Beşiktaş, İzmir deplasmanında Altay'a 2-1 yenildi. Yedek oyuncuların çoğunun şansını kötü kullandığı siyah-beyazlı takımda tecrübeli oyuncu sert eleştirilere hedef oldu. İşte spor yazarlarının yorumları...
Sahaya 11 adam çıkıyorsa, eksikten söz edilemez… Teknik direktörlerimizin dilinde pelesenk oluşturan cümle. Gerçekle ne kadar ilgili tartışılır. Dünkü Beşiktaş örneğin: 11 sakatı var. Ghezzal’dan Rosier’e, Batshuayi’den Teixeira’ya, onlardan NKoudou’ya kadar koca bir takım (!) sakat. Elbette 11 kişi çıkarıyor sahaya Sergen Hoca. Ama bu takımın eksiksiz olduğunu söyleyebilir miyiz? Kesinlikle hayır, söyleyemeyiz. İlk kırkbeşde takımın eksik olduğu şöyle bir gerçeğe dayanıyor: Anormal top kaybediyorlar. Rakip oyuncuların ayağına top atacak kadar dalgın ve dağınıklar. Gökhan Töre 26’da 15 top kaybetmiş. Sadece o mu? Salih Uçan, Kenan Karaman, Oğuzhan Özyakup da top kaybediyor. İkili mücadeleleri de kaybediyorlar. Unutmadan söyleyelim: Kaleci Mert de rakibin ayağına top atanlardan..Detone olmuş bir futbol korosu bu. Diyezler, bemoller birbirine karışıyor.
Yine de haksızlık etmeyelim. 32’de sakatlar listesine eklenen Pjaniç, Josef ve Rıdvan doğru notalarla ses veriyorlar. Bir de Atiba ve Oğuzhan. Hiç değilse “İş başa düştü” gayretinde samimiyetle oynamaya çalışıyorlar. Gerisi ses vermiyor.Beşiktaş’ın ilk yedi haftadaki en kötü oyununu izliyoruz.Altay’ın da eksikleri var. Tam 5 oyuncu. Beşiktaşlıların yarısı kadar… Onlar detone olmuyor. Göztepe ve Rizespor maçlarında nasıl oynamışsa takım, Beşiktaş’a karşı da öyle oynuyor. Cebrail, Kappel, ille de Bamba… Fildişi Sahili’nin ülkemizde Didier Drogba’dan sonraki temsilcisi. Sağ ve sol çaprazda öyle iki şutu var ki, top Mert’i geçiyor ama, az farkla auta gidiyor.İkinci yarı tatlı bir sürprizle başlıyor Beşiktaş için.
Yıllardan beri beklenen gelişmeyi göstermediği için eleştirilen Güven Yalçın, Björkander’in hatalı geri pasında topla buluşuyor. Polonyalı kaleci Lis, Güven’in ayağından topu almak istiyor ama penaltı korkusuyla çalımlara da katlanıyor. Açıyı kaybeden Güven, topla hareketlenip kaleyi karşısına alıyor ve çakıyor soluyla.On dakika sonra Beşiktaş’ın keyfi kaçıyor. Altay NSakala’nın korumak zorunda kaldığı sağ kanatta fırsat kovalıyor. Björkander NSakala’yı kolundan, belinden tutarak topu kapıyor. Bamba’ya isabetli bir pas.. Onun asistiyle Kappel de golü atıyor.Sonrasında ilginç notlar alıyorum. Mustafa Hoca, kenarda beklettiği Göztepe maçının golcüsü Paixao’yu 72’de oyuna alıyor.
Sergen Yalçın da Oğuzhan ve Gökhan’ı oyundan alıp Can ve Umut Meraş’ı sürüyor oyuna. Umut sol bekte, Rıdvan sol önde… Beşiktaş’ın atakları artıyor. Kenan’ın üç şutuna tanık oluyoruz. Üçü de zayıf, etkisiz. Güven Yalçın’ın topla agresif tablolar oluşturduğunu da görüyoruz. Sonra orta alanda kaptırılan top ve Kappel’in asistiyle Bamba’nın attığı gol, dengeyi bozuyor. Mustafa Denizli otomatiğe bağlamış anlaşılan. Üçüncü defa ve üst üste yine 2-1 kazanıyor.Sergen Yalçın’a dönersek… Onu eleştirmek ve yargılamak adil olmaz. Elinden geldiğince oynatmaya çalıştı takımını. Ama öylesine farklı oyuncular kalmıştı ki elinde, daha farklı bir skor zaten olmazdı! Yenilgi kaçınılmazdı. Burada noktayı koyup sözü Beşiktaş sağlık ekibine bırakalım. Bize verecekleri bir rapor olmalı… Bekliyoruz.
Bir takımda 11 oyuncu sakat olabilir mi? Oluyormuş meğer! Hadi biri kart cezalısı, ya diğerleri?Adale sakatlıkları! Nazar mı değiyor, yoksa başka etkenler mi var? Valla kişisel olarak nazara inanırım...Nasıl değmesin? Beşiktaş o kadar iyi futbol oynuyor ki, hele son nokta transferleri nedeniyle sadece siyah-beyazlı taraftar değil, diğer renklere gönül verenler de Kartal’ı izliyor.Hadi gel de nazara inanma kardeşim! Sakatlardan bir takım çıkar. O kadar ki, inanın banko şampiyonluğa oynar. Pjaniç’i de gözle yediler, 32’de o da sakatlandı! Bu tip negatif tablolar yedekler için de fırsattır. Göster kendini, kap formayı değil mi? Nerdeee, ara ki onları bulasınız! Hadi gençlerin mazereti var, ya yılların deneyimlerine ne demeli?
Örneğin Gökhan Töre... Tekniği ve tecrübesi var, var da neye yarar ki? Bir adam geç, bir topu ayağında tut, bir isabetli pas ver de dişimizi kıralım! Nerdeee? Keza Kenan Karaman...Büyük umutlarla alındı, hayal kırıklığına yelken açmış gidiyor! Bakalım ne zaman ortaya çıkacak?Dün ilk on birde sahaya çıktı, el yardımıyla bir gol attı o da VAR’ın radarına takıldı! Hadi bunu geçtik... 55’de Karaman’ın kaçırdığı yüzde yüzlük fırsata ne demeli? Sen golcüsün arkadaş, o golü atamazsan, hangisi atacaksın? Farkında mısın, atsan fark ikiye çıkacak, belki de maç kopacak. O pozisyon maçın kırılma anıdır bence...
Kenan, hep denedi, hep denedi, ama nedense hep kalecinin kucağına attı. Oğuzhan tek kaldı, onun da öyle aman aman bir etkisi olmadı. Peki, Salih Uçan’a ne demeli? Bırakın uçmayı, yere çakılmasına ramak kaldı!Bir yanda ağır yaralı Kartal, diğer yanda müthiş bir çıkış yakalayan, rakiplerine gözdağı veren Altay... Hadi gel sen Altay’ı yen? Haaa yenersin, o da ya şansla, ya da rakibin bireysel hatalarıyla ancak! Nitekim Güven Yalçın’ın golü, böyle bir hatadan geldi. Savunmanın kısa düşen geri pasını iyi kovalayan Güven Yalçın, şık bir vuruşla topu kalecinin uzanamayacağı köşeye gönderdi.Dedik ya bireysel hatalar...
Aynısı bu kez Kartal’dan geldi. N’Sakala’nın kısa düşen pasıyla solda Bamba buluştu, topu Kappel’in önüne yuvarladı, tecrübeli futbolcuya vurmak kaldı, skoru eşitledi. Valla, Beşiktaş’ın onca sakatına karşın kötü oynadığını söylersek haksızlık ederiz. Öne geçti, farkı açma adına fırsatlar yakaladı, ama golle taçlandıramadı. Kappel ve Bamba golleriyle İzmir’de üç puan bıraktı.Kartal’ın mazareti var, biliyoruz. Sakatları... Gördük ki, yedekler arasında as kadroyu zorlayacak, takımda rekabet yaratacak oyuncu sayısı bir elin parmakları geçmez. Ama çürük diş sayısı ise bir hayli fazla!
10 sakat 1 cezalı! Beşiktaş'ın dün geceki takım tertibinin, oyunu domine etmesi ve akıcı bir ofansif oyun sergilemesi mümkün değildi. Yapılacak tek şey vardı, kontratağa dayalı savunma ağırlıklı bir oyun planı. Sergen Yalçın da bunu takımına uygulattı. İlk devrenin tamamına baktığımda Altay'ın sadece yarım pozisyonu var. Buna karşılık ani çıkışlardan Beşiktaş'ın daha tehlikeli atakları mevcut. İkinci yarı da benzer tablodaydı ve Beşiktaş kritik anda skor avantajını yakaladı. Bu büyük bir moral avantajıydı. Ama N'Sakala rakip oyuncunun yaptığı hataya benzer hata yapınca skora denge geldi. Sonrasında ise bana göre gole yakın taraf Beşiktaş'tı.
Çünkü Altay kapalı savunmaya karşı hem üretkenlik sağlayamıyor hem de risk aldığında geride çok açık veriyordu. Ama Beşiktaş bu ortamı değerlendiremeyince bir de sürpriz bir golle çok önemli 3 puanı kaybetti. Sergen Yalçın'ın taktiği doğruydu ama en önemli hatası futbolun kendisini terk etmiş Gökhan Töre'yi bu kadar süre sahada tutmasıydı. Umut Meraş girip Rıdvan sol öne geçtikten sonra Beşiktaş maçtaki en tehlikeli ataklarını gerçekleştirdi. Beşiktaş'ta Pjanic'i de eklersek artık sakatlıklar sezon başı için dünya rekorunu kırdı.
Diğer takımlar da buna benzer sorunlarla mücadele ediyorlar. Ama dikkat ediyorum medyada ve kamuoyunda idman yanlışlıkları eleştiriliyor. Hâlâ esas gerçeği anlamak istemiyorlar. Futbolcuların yüzde 80'i kendine bakmıyor. Tekrar bir fikir jimnastiği yapılması için ikinci kere soruyorum: "Niye her maç 90 dakika oynayıp en çok koşan Josef de Souza sakatlanmıyor!" Mustafa Denizli hocayı canıyürekten kutluyorum. Yeni oluşan, az maliyetli bir kadro ve 7 maçta 5 galibiyet dile kolay. Ama Altay dün hiç iyi futbol oynamadı. Bu gerçeğin de altını çizelim. Kapalı savunmaya karşı ciddi pozisyon sıkıntısı çektikleri gibi top kayıplarıyla da kontrataklar yediler.
Bu kadar sakat oyuncu olunca bu konu doğal olarak maçın önüne geçiyor. Beşiktaş oturmuş bir ekip ve çok güçlü bir oyuna sahip. Sahanın her bölgesine ve maçın tüm zamanına hükmeden oynama alışkanlığı var. Tabii bunları yaparken en önemli şeyinin de kadro istikrarı olduğunu biliyoruz. Oturmuş düzen ve aynı oyunculardan kurulu ilk 11 istikrarı Beşiktaş'ı çok önemli yerlere taşıdı. Fakat Altay karşısında bambaşka bir fotoğraf karşımıza çıktı. Takımın neredeyse ilk 11'inin tamamı sakat. Bu kadar çok oyuncunun forma giymediği bir durumda şans verilen futbolcularla ideal oyunu bulmak çok kolay değil.
Altay karşısında ilk golü atarak bu durumda bile yine kazanma alışkanlığı devam eder mi ümidini biraz yeşertse de maçın sonu istendiği gibi gelmedi. Beşiktaş rakip yarı alanda kalarak oynayabilen bir takım. Bunu yapabilmesinin en önemli sebebi de ileri uçtaki oyuncularının topa sahip olabilme yeteneğiydi. Sergen hocanın Altay karşısında görev verdiği Gökhan Töre, Kenan ve Salih'in buna çok fazla karşılık verememeleri Beşiktaş'ı çok zorladı.
Orta alanda Pjanic'in de oyundan çıkmasıyla Altay oyuna çok daha fazla hakim oldu. Tabi bireysel olarak Kappel ve Bamba'nın üstün performansları da işin içine girince Beşiktaş çok zorlandı. İşin ne hücum ne de savunma tarafını doğru yapabildi. Beşiktaş açısından maçın en pozitif yönü Güven'in attığı goldeki bireysel becerisi ve başarısıydı. Sonucu elbette ki Altay'ın başarısı açından bir kenara koyuyoruz ama Beşiktaş tarafından baktığımızda bu kadar iyi transferin yapıldığı bir sezonda daha ligin yedinci haftasında böyle bir durumla karşılaşılabileceği kimsenin aklına gelmezdi. Hem skor hem de oyun açısından Beşiktaş için zor bir akşam oldu.
YENİ ÜYE OLANLARA 10 TL HEDİYE Hemen oynamak için buraya tıklayın!