31.10.2021 - 10:09 | Son Güncellenme:
Süper Lig'in 11. haftasında Fenerbahçe, sezonun flaş ekibi Konyaspor'a deplasmanda 2-1 mağlup oldu. Ligde üst üste 3. yenilgisini alan sarı-lacivertli takım lider Trabzonspor'un 8 puan gerisine düştü. Maçın ardından spor yazarlarının görüşleri şöyle...
Fenerbahçe’nin “kırılma maçı” diyorlardı ya Konyaspor karşılaşmasına… Kırıldı! Hem de çatır çatır.Kim toplayacak, kim yapıştıracak artık Allah bilir. Ama bu haliyle Pereira’nın yapamayacağı bellidir. Ya Pereira değişecek ya da Pereira oyunu değiştirecek. Kara mizah gibi… İrkiltici, hatta dehşet verici ama gülünç bir yandan. Konya deplasmanında hedefi, “ancak Alanya karşısında oynan ve mağlubiyetle sonuçlanan maçtaki futbol kadar” olan Pereira’nın takımı, bırakın önde baskıyı, rakibi sahasından çıkartmamayı falan on dakikada iki gol yiyerek başladı maça.
Baskı yapan Konyaspor’du, sahasından çıkamayan Fenerbahçe. Fenerbahçe teknik direktörü bu kadar öngörüsüz olur mu? Yahu hiç izlemedin mi Konyaspor’u? Sahaya ne kadar yüksek enerji koyduklarını, ne kadar iyi geçiş ve kaymalar yaptıklarını, kanat organizasyonlarını, büyük takımlara reaksiyonlarını, seyirciyle birlikte sert takım hüviyetlerinin arttığını bilmiyor musun?Yazı tura atıp kurmuşsun forveti Rossi-Valencia-Pelkas ile. Valencia tamam da Rossi-Pelkas ne yapar o fizikle Konyaspor stoperleri kucağında? Gustavo’nun yanına torbadan Zajc çıkmış. Sağ kanat Nazım’a kalmış. ilk yarıda iki gol az bile… Birinci golü Pelkas savunma yapmak zorunda kalıp rakibin önüne düşürünce uzaktan yedin, Altay’ın yapacak bir şeyi yoktu diyelim… İkincide Tisserand ortada yok, Nazım rakibi seyrediyor arka direkte.İki golden sonra Konyaspor’un Fenerbahçe’yi üzerine çekmek ve ara toplarla kontratağa çıkarak skoru arttırmak istemesi aldatmasın kimseyi. Fenerbahçe rakibin izin verdiği kadar oynadı ki, yarım saat dolarken Cikalleshi’nin iki yüzde yüz pozisyonu vardı.
Bir tek Valencia gayret ediyordu Fenerbahçe’nin plansız, taktiksiz doğaçlama oyununda. Valencia’nın sağdan sıfıra yaklaşıp kaleye paralel kestiği topa dokunacak Fenerbahçeli yoktu Konyaspor ceza sahasında. Pereira baktı ki, sahada “kedi-fare” oyunu oynanıyor ve Fenerbahçe’deki son doksan dakikası olmak üzere, tüm faturayı sahadakilere kesiverdi bir de… Daha 40. dakikada Rossi-Nazım, Pelkas dışarı alındı ve muhtemelen sıfırı tükettiler moral olarak.Niye 40. dakika? Niye Üç adam birden. İkinci devre üç kişi birden sakatlanınca son on dakikayı on kişi oynamak zorunda kaldı Fenerbahçe.Serdar girdi, çift santrfor oldu. Novak girdi Ferdi’nin yerine geçti, Ferdi sol kanada. İrfan Can da santrfor arkasına.Ne demek bu?.. Ben “yanlış takım sürmüşüm sahaya” değil mi?.. En azından Konyaspor karşısında Alanya maçındaki gibi baskı yapsınlar, rakibi çıkartmasınlar ve mümkünse pozisyonları sonlandırsınlar diye yanlış takım… Yanlış olduğunun ispatı, on kişiyle daha iyi oynadılar son yirmi dakika.
Devre bitmeden Serdar’ın bir pozisyonu var ki, Fenerbahçe’nin en önemli gol şansıydı ve Fenerbahçe soyunma odasına 2-0 mağlup girdi. Artık iş futbolculara kalmıştı. Ya isyan edip tepki gösterecekler ve maçı döndürmeye çalışacaklar ya da kadere razı olacaklardı. Yeni girenlerle biraz yükseldi Fenerbahçe’nin futbolu.Lakin bu sefer de futbolun cilveleri devreye girdi.İkinci yarı Pereira’ya gerek kalmadı, önce Gustavo sonra Altay sakatlanıp çıktı. Berke ile belki de ilk on birde başlaması gereken Mert Hakan girdi. O sıralarda Valencia gayretlerini sürdürüyor rakip kaleci ve direkler müsaade etmiyordu.Ve Valencia da sakatlandı, takım on kişi kaldı, moral bozuk, sinirler bozuk maç bitti. Üstelik İrfan Can duran toptan şık bir gol atmış, farkı bire indirmişti ondan önce.Zaten ne can dayanırdı Fenerbahçe’nin durumuna ne asap ne de evdeki hesap!.. Her hafta bir veya iki kere “kırılma maçına” çıkarsan kırılacaksın sonunda.Milli maç arası var lig maratonu uzun; yani düzeltme zamanı mevcut hiç olmazsa.Yönetim uyuma takıma sahip çık!
Geçen haftaki maç yazımın sonunda söylemiştim. Fenerbahçe'de yapılması gereken bir sürü şey var ama en başta 2 şey lazım diye; 1- Twitter'ı kapatmak, 2- İyi kalpli-halis niyetli olmak.. Twitter'daki boş beleş, kerameti kendinden menkul bir takım zerzevatın gazıyla iş yapmamak, sıradan bir röportaja bile resmi siteden yanıt verilmezdi.Bu ergen zihniyeti ile sosyal medya ile ilgilenileceğine takımla ilgilenilse 3 maçta 0 çekilmezdi.İyi kalpli olunmazsa ne olur görüyoruz. Rakiplerin ilk şutları gol olur. Son saniyede gol yersiniz. Maça başlarsınız Soner, tarihinde bir daha atamayacağı jeneriklik gol atar. Altay'ı muhtemelen uzun süreliğine kaybedersiniz. Enner ve Gustavo da muhtemelen en azından 3-4 hafta olmayacak gibi. Vurdukların da girmez. Direkte patlar, 2 metreden içeri vuramazsın. Neyse, yönetim için uzun uzadıya yazmaya gerek yok, 3. mektubu yazma zamanları geldi.
Vitor Pereira'dan ciddi anlamda şüpheleniyorum. Aptal bir insan değil. Bana göre bilgili de bir hoca. Ama bir insan aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar bekliyorsa Einstein o iş için "aptallık" demiş. Aptal değilse ne o zaman? Ya tazminatının peşinde zaman geçiren biri, ya da kibirden burnunun ucunu görmeyen bir muhteris. Her halükarda büyük sorun. Devre biterken 3 oyuncu değiştirdi ve biraz ön alan kalitesi artınca takım biraz hücum edebildi. Konya'nın da müsaade etmesiyle elbette 2. devrenin ortasından itibaren oyun üstünlüğü de görüldü. Heyhat, hafta için Antwerp deplasmanı ve sonra Kayseri maçları çok zor. Ben olsam milli arada hoca değiştirir makul hedef olan kupaya odaklanırdım. Konya'yı tebrik edelim ama bu F.Bahçe'ye hiç kontra yapamamalarını değerlendirmeleri lazım.
Dün akşam Fenerbahçe'nin ilk 11'ini ve 10 kişilik yedek kadrosunu analiz ettiğimde, 13 yabancı ülkeden artı Türkiye'den toplam 21 futbolcu vardı. Maçın Konya'da oluşundan dolayı aklıma Mevlana Hazretleri geldi. Ve acaba bu futbolcular, Mevlana'nın 'Ne olursan ol, gel' çağrısına uyarak mı buraya gelmişti. Zira daha ikinci dakikada futbol maçına çıkmış bir takım görüntüsünden daha çok, inzivada huşuya varmış derviş gibiydiler. Tam bu golle kendilerine gelirler diye beklerken, Abdülkerim'in Fenerbahçe'nin 5 defansı arasından ki, buna kaleciyi de koyarsak 6 kişinin arasından attığı kafa golü, sadece Fenerbahçe seyircisini değil, 'Bize güvenin' diyen hocayı da semazen gösterisine göndermişti. Golden hemen sonrası dikkatimi çeken hareketlerden bir tanesi de Ferdi'nin taç atarken bir tek arkadaşını bulamayıp, atışı rakibe yollamasıydı. 30'uncu dakikalarda Cikalleshi'nin arka arkaya kaçırdığı iki gol pozisyonu Fenerbahçe'nin şansıydı. Ancak Pelkas ve sonradan oyuna giren Serdar Dursun'un şutları defansa çarpıp, dışarı giderken ikinci yarı Fenerbahçe'ye umut olacak pozisyonlar da böylece harcandı.
Pereira'nın ilk yarıda yaptığı stratejik hatanın bedelini Fenerbahçe ikinci yarıda ağır ödedi. Öyle hesapsız kitapsız 3 oyuncu birden değiştirirsen, 5 oyuncu değişikliğine rağmen sahada 10 kişi kalırsın. Bunun hesabını birileri sormalı ve vermeli. Fenerbahçe'de sakatlıktan dönen İrfan Can'ın bu takıma çok önemli katkı verecek oyunculardan biri olacağını dün de gördük. Gerçekten ilk 11'e ilk önce onun adını yazmak gerekir. Ama bu saatten sonra, bu kadar hatadan ve yanlıştan sonra takım belini doğrultabilir mi, o sorunun cevabı bence zor. Hele bu idari ve teknik kadro ile çok daha zor. Evet herkes Fenerbahçe için fedakarlıklar yapıyor ama hiç kimse unutmasın ki burası Fenerbahçe ve aslolan Fenerbahçe'dir. İşini kötü yapan kim olursa olsun, bedelini ödemeli. Mevlana'nın sözlerini bu akşam rüzgar kulağıma biraz farklı fısıldıyor sanki... "Kim olursan ol git..."
Özellikle Frankfurt, Trabzonspor deplasmanları bunun en iyi örneği. Lakin, ev sahibi dominant kalıp, dün gece Konya’nın yaptığını yapınca B planını devreye sokmak gerekiyor. Peki var mı öyle bir plan! Olsa bile uygulaması zor. Fenerbahçe, orta saha merkezinde idealini bulamadığı için 11 haftayı dalgalı performanslarla geçirmek zorunda kaldı. Üretim yeri olan orta saha merkezi işler durumda olmayınca, problemler daha da büyüdü. Valencia’nın aslında takımın sivrileni olmasının nedeni de bu. Fenerbahçe, orta sahayı bypass edip, topu ileri uzun oynadığında Valencia ‘hareketli santrfor’ rolüyle rakibe problem yaratıyor. Konya gibi rakipler bunu da yaptırmayınca işin içinden çıkılmaz hale geliyor. Fenerbahçe’den bu kadar bahsederken Konya’nın ‘her şeyi kontrol eden’ enerjik oyununu unutmamalı. Özellikle kanatları.. Fenerbahçe çizgi adamlarını sürekli geri koşturarak ve uygun fırsatlar bularak hep ileride kalmayı başladılar. Bunun için ilk yarı 4-0 bile bitebilirdi.
Üç soruyla bitirelim.. 1- 40’ta 3 oyuncu değiştirmenin ana amacı neydi?2- İrfan Can bu seviyedeyse neden bu kadar kenarda bekledi?3- Trabzonspor maçı sonrasındaki hakem isyanı, defoları örten bir illüzyona mı neden oldu? Üç soruya da mantıklı yanıtlar vermek çok güç.
Fenerbahçe daha ne olduğunu anlamadan geriye düştü. 12. dakikada Konyaspor taraftarı üçüncü golü istiyordu.Uzaktan etkili bir şut ve duran topta bir anlık konsantrasyon kaybı pahalıya mal oldu sarı-lacivertlilere.Ligin güçlü ekiplerinden Konyaspor 2’de Soner’in köşeye giden uzaktan vuruşu ile öne geçti: 1-0 Fenerbahçe tam olarak bunun şokunu atlatamadan etkili bir duran top organizasyonu ile karşı karşıya kaldı.Arka direğe kesilen topta Gustavo ve Nazım arasındaki anlaşmazlık sonrası Abdülkerim’in golü ile 11’de skor 2-0 oldu.Geriye düşmesine rağmen sarı lacivertliler rakibine cevap vermekte zorlanıyordu. İlk yarının bitimine beş dakika kala üç hamle birden yaptı teknik direktör Pereira. Serdar, İrfan ve Novak’ın girişi sonrası ilk organize atak geldi.Üç oyuncunun seri paslaşmaları sonrası Serdar net fırsatı değerlendiremedi.İkinci yarı sarı-lacivertliler değişikliklerin de etkisiyle daha etkiliydi. Bir gol bulup maça bir an önce ortak olmak istiyordu. Bu fırsatları yakalasa da golü geç buldu. Valencia bu bölümlerde öne çıkan isim oldu.56’da kafa vuruşunu Sehic çıkardı.Dönen topta etkili vuruşu direkte patladı.
63’te tek başına götürdüğü pozisyonda yine Sehic’e takılan Valencia 75’te Tisserand’ın ortasına etkili vuruş yapamadı.Üç net fırsat bulan futbolcu sakatlanıp oyun dışı çıkmak zorunda kaldı. Beş oyuncu değişiklik hakkını kullanan sarı-lacivertliler kalan bölümleri 10 kişi oynamak zorunda kalmasına rağmen yine de maçı bırakmadı. 63’te ev sahibine maçı bitirme fırsatı gelmişti. Serdar’ın içeri çevirdiği topta Cekici boş kaleye topu gönderemedi ve belki de son bölümleri rahat geçirme şansını kaçırdı.84’te İrfan Can’ın serbest vuruştan bulduğu gol ile kalan bölümler daha heyecanlı geçse de sonuç değişmedi: 2-1
EN YÜKSEK ORANLARIN ADRESİ MİSLİ.COM Hemen oynamak için buraya tıklayın!