12.05.2021 - 12:16 | Son Güncellenme:
Emre Belözoğlu’nun maçtan önceki korkusu kabusa döndü ve Fenerbahçe’nin “çalıştığı yerden gelmeyen” Sivasspor ile goller, hem hoca hem takım adına sadece hezimet değil, etkileri zamanla artacak üç vahim olayın başlangıcı oldu.
Birincisi Belözoğlu, Erol Bulut’un Kadıköy’ü açık büfe haline getirme “tekelini” elinden aldı. Trajik!İkincisi, şampiyonluktan bahsederken ikinci başladığı maçtan üçüncü çıktı ki, kazansa Beşiktaş yenildiği için şampiyonluk işten bile değildi. Trajikomik!
Üçüncüsü ise yeni sezonda teknik direktörlüğe devam etme ihtimali ortadan kalktı Belözoğlu’nun. Dramatik! Olsun… Sportif direktörlük koltuğu hazır onun. “Yeni” bir hoca bulur Fenerbahçe’ye; olmazsa “yine” hoca olur! Bu mudur “Fenerbahçe’nin vizyonu”?
Emre Hoca geçen hafta 35. dakikada döndüğü yanlışı tekrarlamamak niyetiyle Gökhan’ı ve Ozan’ı yerlerine koyup Mert Hakan’ı kulübede bırakarak başladı ama daha oyunun başında İrfan Can sakatlanıp çıkınca Mert Hakan sahadaydı.
Yani geçen haftanın “hatasına” razı oluverdi daha baştan.Üstüne üstlük sahada devrenin yarısında ortada gözükmeyen bir Ozan ve Sivasspor’u en sağlam kanadından delmeye çalışan bir Mesut vardı.Peki, yok muydu Mesut’a markajdan kaç ortadan oyna diyecek bir adam? Gökhan- Caner etkisiz, Pelkas bile kötü günündeydi.
Neredeydi motivasyon? Fenerbahçe’de “Şampiyonlar Ligi ihtimaline” iştahlı kimse kalmamıştı sanki. Belki Emre Belözoğlu iştahlıydı ama kaşığı tersten tutuyordu!Bilmeyen yoktu; stoperleri sakat olsa da Sivasspor’un agresif savunması, hızlı kontratakları ve kanatları hata kaldırmazdı.
Fenerbahçe’yi daha çıkarken durdurmak isteyen Sivasspor, adeta Szalai ve Tisserand’ın topu oyuna sokmasına engel oluyor önde kalabalıklaşmak niyetindeki ev sahibini daha setin başında geriye çekiyordu. Sivasspor bu taktiği başardığı sürece Fenerbahçe’nin öndeki beşlisi ya atıl kaldı ya da top çıkarmaya yardım etmek için orta sahada dolaştı.
Boşuna bir talimat beklediler kulübeden? Özünde iki takım da benzer şekilde oynuyordu ama Sivasspor daha organize ve disiplinliydi. Sanki o şampiyon olmak istiyordu! Fenerbahçe ancak Kayode’nin direkten dönen şutundan ve 25. dakikadan sonra Mesut’un gayreti, Ozan’ın oyuna dönmesi ile oyuna ağırlığını koymaya, rakip kalede çoğalmaya başladı. Aslında sonun başlangıcı da bu oldu…
Fenerbahçe’nin çözüldü sandığı Sivasspor uzun toplarla kontratakları için fırsat arıyordu ve devre biterken buldu. Çünkü oldum olası hücumdan savunmaya geçmekte yavaştı Fenerbahçe. Hızla alan daraltamıyordu. Szalai’nin hatasında Kayode topu Fenerbahçe ağlarına yolladı.İkinci yarıya Szalai yerine Gustavo’yu alarak başlayan Emre Belözoğlu üç dakika sonra bir şok daha yaşadı.
Tisserand-Gustavo yan yana alışılmadık bir ikiliydi, daha kötüsü onlar da birbirlerini tam anlayamıyordu. Szalai’nin yokluğunda, ceza alanına gelen ortayı Gustavo’nun müdahalesine kalmadan kaleye yollayan Sivasspor’lu Hakan oldu. Bu savunmanın değil Fenerbahçe taktiğinin hatasıydı.
2-0 ardından Emre Belözoğlu Ozan ve Pelkas’ı kulübeye aldı bir hızlı bir golcü adam Cisse ile Osayi’i soktu ki, bu hamle biraz “ya tutarsa” kıvamındaydı. Valencia sola, Osayi sağa, sezon boyu keşfedilememiş Cisse santrafora geçti. Tek faydası Mesut’un üzerindeki baskının azalması ve işe yarar paslarının artmasıydı. Otomatikman oyunda Fenerbahçe üstünlüğü arttı. Sivasspor’un direkten dönen ikinci şutunu saymazsak uzatmada Fenerbahçe’yi umutlandıran gol de Mesut’un tek topundan geldi zaten. Ama yetmedi. Büyük hayal kırıklığı. Fenerbahçe’nin “hatayı” kurallarda hakemlerde değil takım yapısında, hocasında, futbolunda arama zamanıdır bundan sonra.
Denizli faciası, Trabzonspor faciası, play-off'ta finalde Galatasaray'a verilen şampiyonluk. Riekerink'li Galatsaray'a kupa finali kaybetme. Bunlar son maçlarda kaybedilenler. İsmail Kartal'lı sezonda Belediye'ye kaybedilen sondan 1 önceki maçta; Kocaman'lı sezonda içeride 0-0 biten Galatasaray maçında kaçırılan şampiyonluklar var. Ligin bitimine 2 hafta kalan kaybedilen şampiyonluk da bu seferki Sivas mağlubiyeti de ilk değildir. Fenerbahçe'nin camia olarak final sendromu var. Ligin açık ara en çok 2. olan takımı.
Kupada epey finali var kazandığı 6. Euroleague'de 1 şampiyonluğa karşın 2 final mağlubiyeti var. Yani "ölüm kalım maçları"nda genelde ölen bir camia.. Bu şartlar altında Beşiktaş'ın puan kaybı muhtemel haftada Sivas'ı yenmeniz halinde şampiyon olacağınız maçta yeniliyorsunuz. Burada, bu tip maçlarda önce sakin kalıp gol yememek birinci şart. Fenerbahçe aslında klasik başlangıç oyunuyla sahadaydı. Sivas zor ve sert bir takım. 17 maçtır yenilmiyorlar ve zor gol yiyorlar. O zaman yapılacak tek iş ne olursa olsun gol yememek olmalıydı.
Sivas, 2 kez tehlikeli pozisyona girdi. İkisinde de geçen haftadan beri adeta 'Leyla' gibi olan Attila'nın hatası vardı. Bir şut da direkten döndü. 30. dakika civarında Fenerbahçe toparladı. Ozan, kafayı vuramadı. Pelkas'ın vuruşu da Ali Şaşal tarafından kurtarıldı. İnönü'de Beşiktaş mağluptu ve bu şartlarda ilk devre 0-0 dahi kabul edilebilirdi. Bitime doğru Attila'nın yine pozisyon hatası sonucunda Sivas golü attı. Bu tam anlamıyla bir "işte hocalık" döneminin başlangıcıydı. Emre Belözoğlu ne yapacaktı?
2. devreye ilk yarının kötüsü Attila yerine Gustavo oyuna dahil oldu. Bence doğruydu. Lakin bu kez orta alandan demarke gelen Hakan Aslan tipik klasiği ile bir kafa golü attı ve Fenerbahçe için o anda işler çok daha zora girdi. Belözoğlu panikledi ve topu kıran Osayi ile 1 hafta sonra emekli olacak Cisse'yi oyuna attı. Daha fenası skor bulabilecek Pelkas ve Ozan'ın ikisini birden aldı. Maç bitti o an.
Mecalsiz Mesut sahadaydı. Enner Valencia'nın tek başına çabası yetmedi tabi. Belözoğlu Ferdi'yi de alıp iyiden iyiye "Erol Bulut"laştı. Fenerbahçe sezonu 3. bitirdi. Bu saatten sonra 2. lik de olmaz. Şimdi oturup iyiden iyiye düşünüp "Biz neden final kazanamıyoruz"u analiz etmek lazım. İkincisi yönetimin de Erol Bulut kararı; o karardaki gereksiz ısrarı ve Belözoğlu'nun geç getirilmesi hususlarında özeleştiri yapması lazım. Sonrasında da yeni sezonun planlaması yapılmalı. Hemen ve dakika kaybetmeden. Neler yapılması gerektiğini kendimizce hafta içi yazarız.
Emre Belözoğlu’nun çok orta sahalı oyunu, eldeki oyuncuların beceri ve form durumlarına bakıldığında mantıklı. Çünkü kanat hücumcularından (kullanamadığı Perotti) katkı alınamadı. Öte yandan bu oyun kullanışlı ama kırılgan. Gökhan ve Caner’i orta sahanın, hatta hücumun parçası yapma imkânı sağlıyor. Sivas gibi tehditkâr kanat hücumcularına karşı, bu oyuncular merkezden katkı alamadığındaysa sorun çıkıyor. Bu oyunda olmazsa olmaz; sabırlı pas ve az top kaybıyla akına genişlik kazandırmak. Bunu yapamadığında merkeze kilitleniyorlar.. Ve Sivas gibi çabuk çıkan takımlara karşı da sorun yaşıyorlar.
İrfan’ın erken çıkışı, soğukkanlı pas trafiğini sekteye uğratınca iş çok zorlaştı. Çıkmadan önce kaçırdığı iki gol de şanssızlığıydı. O çıktıktan sonra daha kolay top kaybedip Sivas’ın hızlı çıkışlarında sorun yaşadılar. Oyun hızlandığında Sosa’nın çapa oluşu sorun yaratıyor. Sorunun başa çıkılamaz hale gelişiyse, kale önünde yapılan zayıf vuruşlardan. Fenerbahçe şut imkânı buldu. Golü yiyene kadar Mert Hakan, Ozan ve Pelkas’la kaçırılan net şanslar, kırılgan oyunu kötü etkiledi.
Emre Belözoğlu’nun oyuncu değişikliklerinin de takıma katkı verdiğini söylemek zor. Her hamle, savunma direncini düşürdü, hücumda ise katkı getirmedi. Evet, pozisyon buldular. 19 şut deneyip 7 isabet sağladılar. Ancak oyunu kaçırdıklarından değil, kaçırdıkları Sivaslı oyuncular sebebiyle verdiler. Szalai ve Ozan’ın çıkışının bu duruma yardım ettiğini söylemek zor. Sivas gibi rakiplere karşı yediğinden fazlasını atarak değil, önce yemeyerek ayakta kalmak gerekir. Çünkü Sivas hemen her oyunu oynayabilen ve her oyuna karşılık verebilen bir takım.
Sivasspor, Fenerbahçe’yi istediği oyunun içine çekti. Özellikle İrfan Can’ın sakatlanıp çıkması sonrası Mesut oyun kurmada tek başına kaldı.
Öncesinde sarı-lacivertliler ilk 7 dakikada İrfan ile iki fırsat yakalamıştı. Fenerbahçe oyun kuramıyordu. Bununla birlikte ufak çaplı bir panik havası da vardı sahada.Bunu sona erdirecek bir gole ihtiyaç vardı.
Mesut savunma arkasına çok iyi kesti. Ozan son dokunuşu yapamadı. Fenerbahçe savunması da iyi değildi. Tisserand-Szalai ikilisi uyumsuzdu.
Henüz ilk dakikada Tisserand takımın en etkili ismi Gradel’e şut imkanı vermişti. Gradel 32’de bir kez daha yokladı kaleyi az farkla dışarı çıktı.
37 ve 38’de iki kez gole yaklaşsa da sarı-lacivertliler de oyun kötüydü. Teknik sorumlu Emre Belözoğlu da bunun farkındaydı. Hamle için ilk yarının bitmesini beklerken Kayode devre biterken cezayı kesti 0-1.
Fajr’ın içeri kestiği sert topta golü buldu. İkinci yarı 47’de Tisserand’ın ceza sahası içinden yaptığı etkisiz vuruş kırılma anlarından biriydi. İyi vursa golü bulmuştu.Gustavo stopere geçti Szalai kenara geldi. Bu hamlenin bedeli ağır oldu. İçeri sert kesilen topta Hakan kafayla golü bulduğunda Gustavo müdahale edemedi 0-2.
49’daki bu gol sonrası panik havası daha da arttı.49’daki bu gol sonrası panik havası daha da arttı.Belözoğlu’nun hamleleri Ferdi oyuna girene kadar topu yere indirmeye yönelik değildi. Topu alan tek başına bir şeyler yapmaya çalışınca bu durum konuk ekibin işine geldi. Belki Sivasspor kalecisi Ali Şaşal en fazla kurtarış yaptığı maçı çıkarsa da oyun tam olarak buna denk değildi. Kontrol Sivasspor’daydı. Alan bırakmadı. Geçişleri çok iyi yaptı. Gradel’in son dakikada şutu direkten döndü. Mesut’un olağanüstü pası sonrası Cisse farkı azalttı 1-2 ama yetmedi.
100 TL OYNA 100 TL KAZAN MİSLİ.COM'DA Hemen oynamak için buraya tıklayın!