25.02.2013 - 09:23 | Son Güncellenme:
Derbi maçın öncesinde olacak iş mi bu ? Oluyor işte! Netameli bir ligimiz var. Hangi takım nerede lastik patlatır, ne zaman arızaya geçer, bilemiyoruz. Futbolun sürprizleri güzeldir de, bunlar artık sürpriz olmaktan çıktı. Fenerbahçe’nin santradan hemen sonra gelişen bir pozisyonda iş kazasına uğradığını gördük. Mehmet Topal’ın koluyla topun teması, kuralların yeni yorumuna göre penaltı. Hakem Hüseyin Sabancı, futbolcuların ceza alanı içinde kollarını gereğinden fazla açmamaları konusunu bir kez daha anımsatıp kararını uyguluyor. Kasımpaşa, Uche ile öne geçiyor. Fenerbahçe unutmaya çalıştığı geriye düşüp öne çıkma mücadelesinin içinde buluyor kendini.Aykut Kocman’ın rotasyon/dinlendirme amaçlı on birinde Hasan Ali, Stoch, Meireles yeniden takımda. Baroni ve Musa Sow kulübede... Emre oyunun lideri ve geriye düşmüş takımını çekip çıkarmak için olağanüstü çaba sarfediyor. Hayır, Kuyt’un gayretlerine, Stoch’un kendini gösterme hevesine rağmen yürümüyor sistem... Webo, Kuyt’la Stoch’un arasında yalnız kalıyor, beklenen etkinliği gösteremiyor. Kocaman, uzun süre sabır gösteriyor ama, olmuyor!Kocaman’ın Topal-Cristian değişikliği (56), Fenerbahçe’nin ofansif karakterini daha baskın hale getiriyor. Hiç değilse kornerleri Emre’den daha etkili kullanabiliyor. Sonra ikinci hamle geliyor Kocaman’dan... “Baba Sow” içeri, Stoch dışarı (59)... İşte bu hamle yeşertiyor Fenerbahçe’nin umutlarını... Hırsla, istekle, gayretle bastıran takım, artık daha organize oynuyor. Musa Sow ile Webo’nun ceza alanındaki baskın oyunu Yalçın-El Yasa ikilisini bunaltıyor. Önce Musa’nın şutundan kazanılan korner, ardından Baroni’nin köşe vuruşu. Baroni’den gelen topu Kuyt’un indirişi akıllıca Webo’nun kafa vuruşu savunmanın da kafasından ağlarda... Hüseyin Sabancı’nın verdiği ikinci penaltı kararı da doğru... Yalçın’ın, Webo’ya hamlesi kural dışı. Emre de ustaca dokunuyor. Ardından Musa Sow’a babalık hediyesi üçüncü gol... Bu hediyeyi veren de ailece hücuma çıkıp kaleyi boşaltan Kasımpaşa’dan!Fenerbahçe, İnönü Stadı’nda Beşiktaş’a “full depo” moralle geliyor!(Milliyet)
Onbir günde 4 tane final niteliğinde maç oynayan bir takımın teknik direktörünün rotasyona gitmesi kadar doğal bir şey olamaz. O nedenledir ki Aykut Kocaman’ın rotasyon uygulaması son derece doğru ancak tercihleri tartışmalıdır. Sow eğer oynayabilecek durumdaysa 11’de başlar. Ve Raul Meireles, Emre Belözoğlu ile Mehmet Topal aynı tip oyuncudur. Biri kenarda oturur, Cristian Baroni’nin rotasyonu ise Salih Uçan olur.Erken penaltı -ki çok doğru bir karardı- hem F.Bahçe’nin hem de Kasımpaşa’nın oyun planlarını alt-üst etti. F.Bahçe daha 2. dakikada telaşa kapıldı, Kasımpaşa ise skoru korumanın peşine düştü. Ve o Kasımpaşa dün uzun zamandır unuttuğumuz, hatırlamak istemediğimiz ‘Çanakkale geçilmez’ formatında oynayarak Şota’nın tüm çağdaş futbol anlayışını yerle bir etti.Emre Belözoğlu bu takıma hiç abartmadan söylüyorum olağanüstü ölçüde farklılık getirdi. Bu farklılık sadece normalin biraz üstünde mücadele etmekten başka bir şey değil. 30 ila 45 dakikaları arasındaki F.Bahçe mükemmeldi. İşte Emre Belözoğlu’nun farkındalığı burada ortaya çıktı. Sanırım ilk yarının bitmesini Aykut Kocaman hiç ama hiç istememiştir. Ve iddiam o ki bir 10 dakika daha olsa F.Bahçe işi orada bitirirdi.Dün başlangıç 11’inde performansı en düşük oyuncu Mehmet Topal’dı. Ve bir de Miroslav Stoch. Zaten ikisi çıktıktan sonra bundan sonra hiç değişmemesi gereken gerçek F.Bahçe bu sezonun en baskılı oyununu ortaya koydu. Webo’nun arkasını Baroni’ye teslim ederek gerçek yerine dönen Meireles son haftaların en etkili oyununu oynadı. Elbette Kuyt, Webo ve Hasan Ali ve sonradan girmesine rağmen Sow galibiyette büyük rol oynadılar.Ancak Emre Belözoğlu ile Gökhan Gönül’e ayrı bir sayfa açmak lazım. Bu ikili dün çok üst düzey performans sergilediler. Gökhan defalarca hücuma çıktı, top kesti, gol aradı bir de gelip savunma yaptı. Üstüne üstlük bir de sakatlanma pahasına çizgiden gol çıkardı. Emre ise bir takım lideri nasıl olunur onu hem teorik olarak hem pratik olarak cümle aleme gösterdi. Penaltıda aldığı sorumluluk ise işin bir başka güzel tarafıydı.F.Bahçe ligde bir galibiyet serisi tutturdu. Bu çok önemli. Ama asıl önemlisi yakaladığı kadro istikrarı. Ve elbette Webo-Sow ikilisinin birlikteliği. Sarı-lacivertlilerin önü açık. Yeter ki yeni bir rotasyon sürprizi olmasın!(Vatan)
Milos Krasiç’in, Juventus’ta itibar kaybettiği sezon, Conte’nin takımı 3-5-2’ye evirdiği 2011-12 idi. Conte kenar adamlarının 100 metrede oynamalarını, ileri-geri kusursuz çalışmalarını istiyordu; bu tanıma uygun De Ceglie-Lichtsteiner-Giaccherini gibilerini doğal olarak Krasiç’e tercih etti. Gerçekten de Krasiç gibi, Stoch gibi tek yönlü kenar hücumcularının 3-5-2’ye adapte olması pek mümkün değil.Miroslav Stoch’un Twente’de parladığı dönemdeyse santrfor NKufo’yu on numara Landzaat destekliyor; dolayısıyla çabuk Slovak oyuncuyla diğer kenardaki Ruiz’in ortaladıkları toplar anlam kazanıyordu. Stoch’un Fenerbahçe’de etkili olduğu 2010-11 sezonunun sırrı aynıydı, o takım da Niang-Alex ileri ikilisine sahipti.Son 5 maçtaki Fenerbahçe, yani Webo-Emre takviyesinden sonraki Fenerbahçe, ne Stoch’un ne Krasiç’in adapte edilebileceği türden bir formasyona sahip değil. Yeni Fenerbahçe hücumunu oluşturan Kuyt-Webo-Sow sadece üç forvet değil, üç santrformuşçasına oynuyorlar. Bir maçta Webo ceza alanı içinde bin adım atıyorsa, Kuyt ve Sow da 800 adımdan aşağı kalmıyorlar. Sıkça yer değiştiriyorlar, aralarındaki mesafe 25-30 metrenin üstüne çıkmıyor. Hücum planını uzun kenar ortaları üstüne değil, dar alanda kısa ve kaliteli paslaşmalar üstün kuruyorlar. Bu düzeneğin ana arterlerinden Sow sahada olmayınca da ister istemez düzen aksıyor; çünkü Stoch veya Krasiç, bu üçlünün bire bir alternatifi değiller. Dün ilk bir saatte Kadıköy’deki oyunun kör dövüşü gibi gözükmesinin bir nedeni bu. Tabii ki diğer sebep de, ilk 40 dakikada 25 faul gibi rekor bir sayıya ulaşılması.Son yarım saatte, yani Stoch/Sow değişikliği sonrası Fenerbahçe’nin ideal hücum düzenine dönüşünün ardındansa oyun tek taraflı bir hal aldı. Kuyt-Webo-Sow üçlüsü yine kusursuza yakın oynadılar, onlara Gökhan’la Emre’nin katkıları eklenince skorun da gelmesi kaçınılmaz oldu. Fenerbahçelilerin üç cephede 22 maç daha oynamayı hedefledikleri bu sezonda, yatıp kalkıp hücum üçlülerinin sağlık sorunu yaşamamasına dua etmeleri gerek.(Milliyet)
Fenerbahçe için gerçekten maceralı bir maç oldu. Mersin İdmanyurdu ve Trabzonspor galibiyetleri ile yeniden yarışın içine dönen sarı-lacivertliler deyim yerindeyse az daha “çayda” boğuluyordu. Bunun nedeni ne sahadaki oyuncuların performansı, ne de yorgunluklarıydı...Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın doğru rotasyon düşüncesi, ancak yanlış tercihleri ve Kasımpaşa’nın erken skor avantajını yakalayarak büyük direniş göstermesi maçı Fenerbahçe adına korku filmine çevirdi. Haftalardır takımın soluduğu havadan uzak olan, yavaş yavaş bavulunu toplayan Stoch’un ilk 11’de yer buluşu, Mehmet Topal’ın sıfır üretkenlikle soyunma odasının yolunu tutuşu, ilk dakikada geriye düşmenin şoku, Emre’nin tüm çalışkanlığına rağmen takımı yönlendirmedeki tutukluğu Fenerbahçe’yi krize soktu. Ancak yine de adımlarını şaşırmadan, oyundan düşmeden, heyecanını ve isteğini kaybetmeden yürüdü Fenerbahçe... Yürümekle kalmadı, uzun süredir görmediğimiz şekilde koştu, savaştı... Herkes yardımlaştı, çalıştı... Tüm takım sorumluluğu paylaştı. Tribünlerin de itici gücü eklenince maçı geri döndürdü...Dün gözümüzü okşayan en önemli olay, yıldız olmamalarına rağmen gerçek bir emek kahramanı olan Dirk Kuyt ve Gökhan Gönül’ün geri dönüşüydü. Sahaya her şeylerini koydular. Yenilgiye adeta isyan bayrağı açtılar. Bu ikiliye Webo da çalışkanlığı ile katkı verince gece de mutlu sonla bitti.(Milliyet)
Maçtan önce yayınlanan TV reklamında, takımların 1. dakikada gol yeme ihtimalinin yüzde 3 olduğu söyleniyordu. Tecrübesine yakışmayacak acemilikte penaltı yaptıran Mehmet Topal, bu istatistiğe katkı sağladı. Şok gol, her iki tarafın da oyun planını etkiledi.Kasımpaşa, 20. dakikadan sonra kontrol F.Bahçe’nin eline geçti. Özellikle Kuyt ve Gökhan sağ kanatta iyi çalıştı. Solda Viudez’in geriye desteğiyle Hasan Ali ve Miroslav Stoch vasat oynadı. Emre Belözoğlu, savunmanın önünde aksiyonları başlatan ilk isimdi, bu da onu kaleden uzaklaştırdı. Topal zaten çıkmıyor, Meireles de iyi olmayınca F.Bahçe, kapanan Kasımpaşa ceza alanı içinde en fazla 3 kişiyle gol arayabildi. Belki top rakip alandaydı, ancak ilk yarıda bırakın pozisyonu kaleyi bulan şut dahi yoktu.Hüseyin Sabancı’nın hemen hemen 2 dakikada bir faul çalmasıyla da, tempo bir türlü yükselmedi.Aykut Kocaman’ın 55. dakikaya kadar sabrettiği Mehmet Topal’ı alıp Cristian Baroni’yi sahaya sürmesiyle, rakip alanda zaten yer edinmiş F.Bahçe, bu kez kaleye de yakın oynamaya başladı. Sow’un girişi, Emre ve Baroni’nin hücumlara desteğiyle baskı arttı.SOW’DAN HEDİYESon bölümde F.Bahçe, maçı kazanabileceği pozisyonlar buldu. Isaksson, yılların tecrübesi ve iyi bir kaleci. Önemli anlarda farkını ortaya koyup, gole izin vermese de takım arkadaşı Yalçın, onun emeklerini boşa çıkardı. Hakem Sabancı’nın penaltı kararı tartışmalı ama Yalçın gereksiz bir şekilde Webo’nun formasından çekiyor. Son saniyedeki gol, yeni baba olan Sow’dan eşine ve kızına güzel bir hediye oldu.F.Bahçe, çok değerli bir galibiyet aldı ancak Webo’nun golünden önce Gökhan’ın çıkardığı topun maçın kader anı olduğunu vurgulamak lazım.(Vatan)
AHA 1. dakikada kalesinde golü gören F.Bahçe, inancı ve kazanma hırsı sayesinde skoru 3-1 yaparak 3 puan almasını bildi. Hakan Şükür ve Tümer Metin’le maçı seyrediyorduk. Kasımpaşa golü attığında ikisine de “F.Bahçe bu maçı kazanır” dedim. Çünkü gol çok erken geldi. Kasımpaşa’da bu skoru korumak için iyice geri yaslandı.Kasımpaşa golü bulunca futbolcuların hemen hepsinde psikolojik olarak, skoru koruma içgüdüsü vardı. Bunu 2. golü yiyene kadar da inatla sürdürdüler. Tabii bu maçın kazanılmasında Aykut Hoca’nın yerinde yaptığı hamleler de etkili oldu. Özellikle Webo’nun yanına Sow’u sokması son derece isabetli bir karardı. Aslında Aykut Hoca neden 2 forvetle başlamadı? Onu da anlamadım.Kanatlarda Gökhan, Kuyt ve Hasan Ali gibi çok iyi ortalar yapan oyuncuları var F.Bahçe’nin. Ayrıca rakip defansı yıpratan, yoran ve hava toplarında da çok etkili isimleri var. Emre’de F.Bahçe’nin 3-1’lik galibiyetinde penaltıdan attığı gol ve Sow‘a attırdığı golle maçı çeviren isimlerin başında geldi. Bu karşılaşmada F.Bahçe’yi 2 nedenle tebrik etmek gerekir; Birincisi maçı kazandığı için, ikincisi ise kazanma hırsı ve özellikle son 30 dakikadaki gösterdiği yüksek performans nedeniyle.CANER FAYDALI OLURMeireles ve Mehmet Topal, hemen hemen aynı tip oyuncular. Neden ikisi birden oynar? Ona da akıl erdirebilmiş değilim. Bir anlayamadığım da Stoch’tan çok daha faydalı olucağına inandığım Caner’in kenarda oturması.Özetle F.Bahçe’nin yürekli oyunu 3 puanı getirirken, Kasımpaşa’nın 1-0’dan sonra kabuğuna çekilmesi ise kendilerine pahalıya mal oldu. Bana göre mücadelenin kırılma anı ise kale çizgisi üstünde Gökhan’ın gol vuruşu yapacak Uche’den önce davranıp topu uzaklaştırmasıydı. Maçın hakemi Hüseyin Sabancı’ya gelince; F.Bahçe’nin kazandığı penaltı bana çok inandırıcı gelmedi. Ayrıca sarı kartlardaki cimriliğine çok takıldım.Kural şunu söyler; herhangi bir pozisyonda sebebi ne olursa olsun, bir kalecinin kalesinden çıkıp, hakemin yanına gitmesi direkt sarı karttır. Volkan bunu tam 4 kez yaptı. Hele son yaptığı hareket direkt sarı kartlıktı. Zaten sarısı olan Volkan’ın kızarması gerekiyordu. Hüseyin Sabancı’nın en beğendiğim tarafı ise ne F.Bahçe taraftarının, ne de futbolcuların baskısı altında kalmadan, gördüğünü çalması.(Vatan)